19 Eylül 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

17 Eylül Medyanın Halleri

17 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

17 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

İSRAİL’DE NEOCON PLANI ADIM ADIM İŞLİYOR

HAKKI ÖCAL/ MİLLİYET

Kurdurdukları Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava), NeoCon planına uygun olarak şu anda devlet aygıtına ve 60 bin kişilik bir ordu-polis yapılanmasına sahiptir; ve son olarak bir Merkez Bankası kurularak, Suriye devleti içinde bir devlet oluşturmanın son adımlarını atıyorlar. Şu anda sadece “bağımsızlık ilanı” beklenmektedir.

Charles Krauthammer, Bill Kristol, Fuad Ajami, Robert Kagan gibi NeoCon yazarları, bu oluşumun Irak’taki Talabani grubu ile birleşerek “Büyük Kürdistan” için hazır olduğunu yazıyorlar. Bunlara göre bu devletin varlık sebebi, “İran ve Türkiye gibi İslamcı ülkelerin, sürmekte olan etnik temizlik bitip de Filistin’in tamamı İsrail olunca müdahale etmesini” önlemektir. Bu grubun önde gelen isimlerinden Michael Rubin, Yunanistan’da Ekathimerini gazetesinde geçen hafta, “Avrupa’nın Hasta Adamı Erdoğan” başlıklı bir yazısında, Suriye ve Irak’taki gelişmelerin, Türkiye’de de “bir iki devletli çözüm” için imkan sağladığını açıkça yazdı.

NE YAPIP EDİLMELİ AKKUYU TAMAMLANMALI

MELİH ALTINOK/ SABAH

Epeyce yol katedilen Akkuyu Nükleer Santral projesi sıradan bir inşaat değil.

Yalnızca santralin Türkiye'nin elektrik ihtiyacını karşılamadaki katkısından söz etmiyorum.

Bu hamle, yeryüzünde Nükleer bomba kullanan tek devlet olan ABD'nin ve müttefiklerinin, diğer ülkelerin nükleer teknolojiyi kullanma hakları üstündeki hadsiz tasarrufuna karşı cüretkar bir adım.

Çünkü yönetiminde söz sahibi olmadıkları bir devletin bağımsızlığını güçlendirecek, bir anlamda "dokunulmazlığını" sağlayacak nükleer teknolojiyi sahip olması pazarlarını daraltıyor.

Hele ki iddia sahibi Akdeniz'in doğusunda keşfedilen dev doğalgaz kaynaklarına kıyısı olan, İsrail'e hiç de uzak olmayan, Rusya'nın soluk borusu boğazlara hakim bir ülke ise iş daha da ciddiye biniyor.

Bölgede bağımsız bir aktör olmak, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından uzun yıllar, ABD'nin enerji coğrafyasının kesişme noktasındaki ileri karakolu vazifesi gören Türkiye'nin neyine!

Evet, 2013 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Biden'ın açıkça destek vaat ettiği muhalefet blogunun "Akkuyu projesini gözden geçireceğiz" taahhüdü boşuna değildi.

İşi aksatmak için denemedikleri yöntem de kalmadı. Aylardır Nükleer santralin tribünlerini gümrüğünde tutan Almanya, anlaşmaları çiğnemekte tereddüt etmiyor. Alman markası Siemens geçtiğimiz gün Akkuyu Nükleer Santrali için ürettikleri, parası ödenen parçaları Türkiye ihraç etmelerine Alman Hükümeti'nin engel olduğunu açıkladı.

Ne yapıp edilmeli, Türkiye'nin hayat memat meselesi olan Akkuyu projesi tamamlanmalı.

NARİN CİNAYETİ AZ KALSIN SURİYELİLERE KALACAKTI

KURTULUŞ TAYİZ/ AKŞAM

Narin olayı siyasetin ve sosyal medyanın haftalardır üzerinde tepindiği konuların başında geliyor. CHP ve DEM, önce Kur'an kurslarını ve İmam'ı hedef gösterdiler, İslam dinine dahi dil uzattılar. Haftalardır medyada Narin cinayetinin AK Parti'nin eğitim politikalarının sonucu olduğunu işliyorlar. Radikal ırkçılar ise Narin üzerinden Kürtleri hedef gösterip ayrımcılık üretmeye çalıştılar.

Jandarma, Narin'in cenazesini bulup cinayeti çözememiş olsaydı büyük ihtimalle bu acı olay Suriyelilerin üzerine kalacaktı. Ve sonrasında Suriyelileri hedef alan büyük olaylar baş gösterecek; kaos, karmaşa birbirini izleyecekti. Kayseri olaylarından daha büyük bir kaosun çıkmasını anlaşılıyor ki JASAT'ın başarılı çalışması önledi.

Fakat CHP, DEM ve Zafer Partisi ortaklığıyla Suriyelilerin üzerine yıkacak yeni bir hadise bulunana kadar pusuda beklemeye devam edilecek. Narin cinayeti ülkece bir kaosun eşiğinde yaşadığımızı göstermesi bakımından da ayrıca çok önemli.

Suriye Akkuyu Nükleer Güç Santrali Türkiye CHP