25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

17 Şubat Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

17 Şubat Medyanın Halleri
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

FETÖ'CÜLER MAZLUM ROLÜNE BÜRÜNDÜRÜLÜYOR

CİHAT YAYCI - MASTER HABER

Ortada bir gerçek vardır ki, o da FETÖ ile sistematik bir mücadele olmadığıdır! FETÖ ile maalesef MİT, Emniyet ve bir kaç savcı dışında mücadele eden yok. Hemen hiçbir kurum FETÖ ile mücadeleyi kendisine görev edinmemiş durumda. FETÖ ile iltisakı nedeniyle kurumlardan ilişiği kesilenlerin sayıları değil, toplam personele oranı açıklanmalı… Sağlıkta, eğitimde, maliyede, diyanette, AFAD, Kızılay vs’de FETÖ iltisakı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların toplam personele (mesleki kariyer bazında) oranı nedir? Neden bunlar oran olarak açıklanmaz. Açıklayan kurumlar da neden sadece sayı olarak açıklarlar? Mesela TSK’da ne kadar uzman çavuşun ya da askeri öğrencinin ilişiğinin kesildiğinden ziyade subayların, astsubayların, kurmay subayların, pilotların, denizaltıcıların, topçuların, amiral ve generallerin vs’nin yüzde kaçının ilişiğinin kesildiğinin belirtilmesi FETÖ ile mücadeledeki daha gerçekçi resmi ortaya koyacağı kesindir. Mesela YÖK’te FETÖ iltisakı nedeniyle ilişiği kesilenlerin toplam sayısı yerine;
Profesörlerden yüzde kaçının
Doçentlerden yüzde kaçının
Doktorlardan yüzde kaçının
İdari personelin yüzde kaçının
Nihayetinde YÖK mevcudunun yüzde kaçının Ve bu personelin yüzde kaçının mahkeme kararı gereği ve yüzde kaçının YÖK’ün kendi tespitleri neticesinde idari yetki kullanılarak ilişğinin kesildiğinin belirtilmesi bize çok ama çok sağlıklı bir samimi FETÖ ile mücadele resmi verecektir. (…) İşte bu ortamda tabiatıyla FETÖ elebaşı “yeniden diriliş” diyor. “15 Temmuz 2016 saat 20.30’a adım adım tekrar yaklaşıyoruz” diye haykırıyoruz ama nafile. FETÖ ile mücadeleye özel yasal ve idari düzenlemelerin acilen yapılması şarttır.

FETÖ’NÜN SON KALESİ: YARGI

NEDİM ŞENER - HÜRRİYET

Milli İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü hatta Jandarma’nın yani güvenlik kurumları tüm çabalarına rağmen Fetullahçı Terör Örgütü devletin içinden tam anlamıyla temizlenmezken bu alanda en büyük çekişme yargıda yaşanıyor. Yargı içinde FETÖ temizliği tam olarak yapılmamışken diğer yandan bazı tartışmalı beraat ve takipsizlik kararları ile Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın verdiği kararlarla FETÖ iltisaklı kişiler görevlerine iade ediliyor. Darbe davaları dahil FETÖ konusundaki mücadelenin en zor yürüdüğü alan yargı olarak karşımıza çıkıyor. (…) Hâlâ devletin içindeki FETÖ’cüler önemli bir tehlike oluştururken diğer yandan tam olarak FETÖ’den temizlenmemiş yargı eliyle ihraç edilmiş örgüt iltisaklı kişilerin görevlere iadesinin nasıl bir tehlike olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım. Kolluk kuvvetleri FETÖ yapılanmasıyla mücadele ediyor ama FETÖ’cüler sadece yurtiçinde değil etkiledikleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile yeniden devlete girmenin yollarını arıyor. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları da buna katkı sağlıyor. FETÖ’nün son kalesi yargıda gerekli temizlik yapılmadan FETÖ ile mücadelede başarıdan söz etmek imkânsız.

TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ?

TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK

CIA’in Beslemesi, Gizli Kardinal Fetullah; Pensilvanya’daki ininden kafasını çıkardı! “Yeniden dirilişten” söz ederek, adreslere teslim “bilinçaltı mesajı” verdi. Aynen, 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması öncesindeki “subliminal mesajları” gibi! FETÖ elebaşının bu çıkışı, hangi kontra saldırıların ardından geldi? Sarıyer’deki kiliseye DEAŞ’ın… Çağlayan Adliyesi’ne DHKP-C’nin terör saldırılarından kısa süre sonra! Bunlara, aralık ve ocakta Kuzey Irak’ta peş peşe şehitler verdiğimiz PKK’nın terör saldırılarını ekleyelim! DEAŞ, DHKP-C, PKK VE FETÖ… Hepsi, ABD’nin kumandasındaki taşeron örgütlerdir. FETÖ, Türkiye’deki Gladyo’nun ‘lokomotif örgütü’ olarak diğerleriyle işbirliği içinde, koordineli, zincirleme hareket eder. 28 Ocak 2024’teki Kilise saldırısı ile 28 Haziran 2016 tarihli Atatürk Havalimanı’na yönelik canlı bomba saldırısının bağlantılı olması bundan dolayıdır. İki terör eyleminde de kullanılan örgüt DEAŞ, her ikisinde de onlara “zemin hazırlayan, alan açan” ve de saldırıları organize eden FETÖ’dür. İki terör saldırısı arasında sekiz sene var: Bu, Paralel Yapı’nın Kripto üyelerinin halen daha faal olduğunun göstergesidir! (…)
DİKKAT, DİKKAT
Hal böyleyken… Son günlerde, bazıları çıkmış… “Türkiye ile ABD arasında bahar havası yaşanıyor” masalı anlatıyor. Bu türden narkozlar, “Ankara’yı Washington’a eklemlemek, etkisiz ve hareketsiz bıraktırmak” için verilir! “F-16 sürecinin netleşmesinden sonra karşılıklı güven tazelenmiş; şimdi sırada karşılıklı görüşmeler” varmış, falan…
Türkiye’miz, ABD ile Gizli Harp yaşıyor; ne bahar havası, yahu!
İçerideki masalcıların replikleri ile eş zamanlı gösterime giren şu riyakâr narkoz beyanları da unutmayalım… ABD Ankara Büyükelçisi Flake, “Türkiye, vazgeçilmez müttefiktir” diyor! NATO’nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye’nin NATO’nun güney kanadı için önemini işaretliyor! “Dost ve Müttefik” ayaklarındaki azılı düşmanımız ABD ile NATO’su, sahnenin arkasında ne iş çeviriyor?
Başta FETÖ ve PKK olmak üzere bilumum taşeron örgütlerini “birbiri ardına” Türkiye’ye saldırtıyor…
Ülkemizde “Kaos” oluşturmak ve yeni bir hain darbe kalkışmasına “yol açabilmek” için!
“Bahar Rüzgârı” zırvalarına kulak verirseniz, aslında tezgâhlanan derin oyuna gözlerinizi tamamen kapatmış olursunuz!

FETÖ SİYASETEN GÜÇLÜ… SİTEMİMDİR…

MEHMET METİNER- YENİ ŞAFAK

Çok uzun yazmayacağım. Zira bu bahiste çok kırgınım. Geçmişte konuştuk, bağırdık, çığırdık, en ön saflarda mücadele ettik de ne oldu? Bu sorunun kendisi bile canımızı acıtıyor. FETÖ siyaseten hâlâ çok güçlü. Kim ne derse desin gerçek bu. FETÖ ile ölümüne mücadele edenler bir bir tasfiye edildiler. FETÖ’ye siyasi hâmilik yapanlar hâlâ etkililer. Bir bakın isterseniz etrafınıza. Bir mukayese ediniz dünden bugüne, kim kimdir, nerdedir diye. 17/25 Aralık’tan itibaren FETÖ ile canı pahasına mücadele edenler şimdi neredeler? Bir de tüm o süreçlerde FETÖ’ye siyasi abilik ve hâmilik yapanlar neredeler, hangi katta bulunuyorlar? Benim dememe gerek yok. Cevabını kendiniz verirsiniz gayrı. 15 Temmuz’da kefenini giyip ölüm meydanına atılanlar neredeler, o gece korkularından hangarlara sığınanlar, meydanlara çıkmayanlar, Reis’i ve ailesini ölüm karşısında yalnız bırakanlar neredeler? 17/25 Aralık’tan sonra “Erdoğansız AK Parti” operasyonları içinde olanlar mı daha çok değerliler bugün, yoksa onlara karşı siyasi geleceklerini riske ederek mücadele edenler mi? 17/25 Aralık’tan sonra Reis’i yalnız bırakanlar hâlâ makbul katlarda bulunuyorlarsa oturup düşünmek gerek. Hiçbirine hiçbir şey olmadı. Her dönem pozisyonlarını korumasını bildiler. Hep ayakları üstünde yere düşmesini bildiler. Ama çıkarsız ve beklentisiz Reis’in arkasında duranlar yalnız bırakıldılar. Reis için cümle âleme, yedi düvele ve dahi içimizdeki hainlere kılıç sallayanlar, FETÖ ile mücadele süreçlerinde en ön safta bulunanlar, 15 Temmuz’un ölüm meydanlarında vuruşanlar adeta siyasi kırıma uğradılar. Kimse kusura bakmasın ama gerçek bu.

FETÖ ABD YÖK