18 Aralık Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
YEREL SEÇİMLERE DOĞRU BU HAFTANIN NOTLARI
Deniz Sipahi - Hürriyet
Bu hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme trafiği bir hayli yoğundu. Belli ki; AK Parti özellikle İzmir, İstanbul, Ankara’da ortak adaylarla seçimlere gitmek istiyor. Erdoğan, Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan ve Hüda-Par lideri Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüştü. Erbakan’ın en az 1 büyükşehirde aday gösterme talebinde bulunduğunu öne sürüldü. Hatta Bursa ya da Malatya büyükşehir belediye başkanlıklarından birini istediği konuşuluyor. Erdoğan’ın bu taleplerden sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yapacağı görüşme daha da önem kazandı.
-
“Kazanacak aday” yorumunu Millet İttifakı genel seçimlerde kullanmıştı. Şimdi Cumhur İttifakı özellikle kaybedilen büyükşehirleri geri almak için “kazanacak aday” yorumunu kullanıyor.
-
AK Partili Efkan Ala ve MHP’li Feti Yıldız’ın eşbaşkanlığındaki komite son kararı liderlerine bıraktı. MHP’nin elinde olan Manisa dışında büyükşehir olarak Adana ve Mersin’de de ortak aday belirleme yetkisi istediği biliniyor. Özetle bu görüşmelere bu hafta son nokta konabilir ve Cumhur İttifakı adaylarının bir bölümünü yeni yılın ilk haftasında öğrenmeye başlayabiliriz.
-
Bu arada AK Parti İzmir ve Ankara’da hem büyükşehir hem de ilçeler için üçer aday adayı isminin olduğu anketler yapıyor. İzmir’de Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Tarım eski Bakanı Bekir Pakdemirli ve iş insanı Selim Gökdemir bulunuyor. Gökdemir daha önce Bayraklı belediye başkan adayı olmuştu.
-
Son günlerde İYİ Parti’de yaşanan istifalar teşkilatların moralini bozmuş gözüküyor. İzmir’de de ilçe örgütlerinde toplu istifalar yaşanıyor ve bunun devam edeceği söyleniyor. CHP ile İYİ Parti liderler arası sağlayamadığı ittifakı tabanda sağlayabilir. Gidişat biraz da bunu gösteriyor.
-
İYİ Partili Ümit Özlale İzmir’den aday, çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
-
Ve herkesin merak ettiği CHP’nin İzmir kararı... İki hafta içinde İzmir ile ilgili Parti Meclisi kararının çıkması bekleniyor.
UĞUR MUMCU’YU İRAN MI ÖLDÜRDÜ İSRAİL Mİ?
Melih Altınok - Sabah
Prime time'ların aranan yüzlerinden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, 24 Ocak 1993'te evinin önünde park halindeki otomobiline yerleştirilen C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu'yu İsrail'in öldürdüğünü söyledi. Evet, önüne her konulanı yemeyenler için belki ortada yeni açığa çıkmış bir gerçek yok. 90'larda Türkiye'ye çekilen operasyonda kuklaya değil kuklacıya bakanlar zaten Mumcu'nun katilinin İran olmadığını biliyorlar. Ne var ki hâlâ Uğur Mumcu'yu İran'ın, şeriatçıların öldürdüğü masalına inanarak Türkiye'yi, dünyayı algılamaya devam eden kitleler var bu ülkede. Çıkın sokağa, "Mumcu'yu kim öldürdü?" diye sorun "AKEPE" cevabını bile alırsınız. Çünkü aynı çağda yaşıyoruz ama aynı çağın insanı değiliz kendileriyle. İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiğine inanmadığı için 29 yıl bir ormanda saklanan o meşhur Japon askeri Hiroo Onoda gibi, 30 yıl öncesinde yaşıyorlar. 24 Ocaklarda Uğur Mumcu'nun sokağında toplanıp, "Kahrolsun şeriat" sloganları atıyorlar, İran'ı yuhalıyorlar, aynı kefeye koydukları iktidarı ıslıklıyorlar. Karakuş'un, Mumcu suikastının üstünü örtmekle suçladığı dönemin apoletlileri, gazetecileri, siyasileri, bürokratları da en önde oluyor mutlaka. Yıllardır ağabeyinin cinayetindeki CIA bağlantısına dikkat çeken, "O dönem önümüze konulan senaryoya inanmak istedik" diye samimi özeleştiri veren Ceyhan Mumcu hariç, aralarından biri de çıkıp "Gerçek bu değil, katiller aramızda" diyemiyor. Mumcu'nun ailesi ve en yakınları dâhil herkesin bildiği sırrı söyleyemiyor.
PUTİN TÜRKİYE’YE NEDEN GELİYOR?
Eray Güçlüer - Akşam
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'in olası Türkiye ziyaretini Türkiye açısından değerlendirecek olursak, denge eksenli aktif tarafsızlık politikası yürüten Türkiye'nin çoğu alanlarda elinin daha da güçlendiğini görebiliriz. Bir kere Gazze konusunda başta garantörlük olmak üzere ortaya koyduğu çözüm önerilerinin Rusya tarafından da desteklenmesi ve İsrail'i destekleyen ABD'nin dünyada giderek yalnızlaşması, ABD'nin mikroskobik ülkeler dışında taraftar bulamaması Türkiye'nin dış politik etkilerinin bölgede artması anlamına gelmektedir. Türkiye ile ABD arasında daha sık görüşülmeye başlanan F-16 savaş uçağının verilmesi konusunda Rusya devlet başkanı Putin'in Türkiye ziyareti ABD üzerinde baskı yaratmaktadır. Ayrıca Rusların muhtemelen 2024 yılı yaz başında Ukrayna'da yapabilecekleri taarruzlara karşı Karadeniz'e geçişi sağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazlarında Montrö'nün sıkı sıkıya uygulanmaya devam edilmesi ve böylece ABD'li NATO güçlerinin Karadeniz'e geçişlerinin önlenmesi Rusya için hayati öneme haizdir. Tüm bunlar üst üste konulduğunda Türkiye'nin bölgede kilit ülke olduğu ve bu coğrafyada Türkiye'siz bir denklem kurulamayacağı ortaya çıkmaktadır.
İSTANBUL’DA DAİRE Mİ…
Yusuf Dinç - Yeni Şafak
Diğer taraftan konut dışı gayrimenkul satışı da son yıllara göre düştü. Fakat düşüş etkisi ticari gayrimenkulden olabilir. Çünkü arsa ve tarla talebinin güçlü olduğu değerlendiriliyor. Alt kırılımları gösteren bir veri elde edemedim. Eğer düşüş, düşündüğüm gibi işyeri satışlarındaki yavaşlama kaynaklı ise bu durum ticari faaliyetin gelişiminin zayıflayacağının bir işareti olarak yorumlanabilir. Fakat meselenin öbür yüzünde, arsalar bir yana, tarlaların çok el değiştirmesi Türkiye’nin bir sorunu olabilir. Tarla satış sayılarından, miras nedeniyle gerçek alım-satım olmayıp yeniden dağıtım anlamına gelen işlemleri arındırıp bir fotoğraf çıkarmak lazım. Tarlalar çiftçinin elinde mi kalıyor, yatırımcıya mı gidiyor veya büyük oyuncular mı tarla topluyor, gerçekten anlamakta yarar var. Tarım politikaları ancak bu istatistiğe göre etkin şekillendirilebilir.