18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü: Korku gereksiz bilinç gerekli
18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü vesilesiyle, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı, Dr. Türkü Yağmur Nehir ile konuştuk.
İnsan sağlığını koruma ve geliştirme açısından son yüzyılın en önemli buluşlarından olan antibiyotikler sayesinde enfeksiyon hastalıkları ve buna bağlı ölümler azalmış, insan ömrü kayda değer ölçüde uzamıştır. Öte yandan antibiyotiklerin uygunsuz ve gereksiz kullanılmaları sonucu gelişen antibiyotik direnci son yıllarda insanlığı tehdit eden bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Antibiyotiklere dirençli mikroorganizmalarla gelişen enfeksiyon hastalıkları dünya genelinde ve ülkemizde önem arz etmektedir. 18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü vesilesiyle konuyu, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı, Dr. Türkü Yağmur Nehir ile konuştuk.
-
Antibiyotik farkındalığı ne demektir?
Antibiyotik farkındalığı, antibiyotiklerin bilinçli bir şekilde, yani doğru zamanda, gerektiği miktarda, uygun yollarla kullanılmasıdır. Burada amaç, hastaların antibiyotikleri doktor gözetiminde ve doktorların önerdiği şekilde kullanmalarını, gereksiz kullanımdan kaçınmalarını sağlamaktadır.
DİRENCİ ARTIRAN FAKTÖRLER
-
Antibiyotik direnci nedir ve nasıl oluşmaktadır?
Antibiyotik direnci, mikroorganizmalara karşı antibiyotiklerin etkisiz hale gelmesi, antibiyotik kullanımına rağmen mikroorganizmaların ölmemesi hatta çoğalmaya devam etmesi durumudur. Bilinçsiz kullanmaktan başka, kullanılmayan antibiyotiklerin özel şartlarda geri dönüşümünün sağlanmaması, bitkisel ve hayvansal gıdaların üretiminde antibiyotiklerin ve hormonların kontrolsüzce kullanılması gibi faktörler de direnci artırır. Sağlıklı yaşam koşullarının olmadığı, deprem, doğal afet, savaş gibi insanların zorunlu göç, zorunlu toplu yaşama maruz kaldığı, hijyenin olmadığı, uygun şartlarda beslenme, barınma, koruyucu sağlık hizmetleri, aşılama faaliyetlerinin devam etmediği, hastalıkların ve bulaşların yükseldiği durumlarda da mikroorganizmaların değişime uğraması ve sonuçta antibiyotik direncinin artması, hastalıkların tedavi süreçlerinin zora girmesi kaçınılmaz olmaktadır.
-
Antibiyotik direnci yeni ortaya çıkan bir sorun mudur?
Dünyanın ilk antibiyotiği olarak bilinen penisilinin yaygın kullanımıyla, yani 1940’larla birlikte antibiyotik direnci gündeme gelmiştir.
DİSİPLİNLER ARASI İŞ BİRLİĞİYLE ÇÖZÜLEBİLİR
-
Antibiyotik direnci kontrol edilebilir midir?
Elbette kontrol edilebilirdir. Ancak bunun için yukarda anlattığımız çoklu faktörlerin hepsiyle birden mücadele etmek gerekir. Bunlar sadece Sağlık Bakanlığı veya sağlık otoriteleri tarafından çözülebilecek sorunlar değildir. Disiplinler arası iş birlikleri gerekir. Antibiyotik direnciyle mücadele için geliştirilen ulusal ve uluslararası stratejiler, etkili antibiyotik kullanımını teşvik etmek, enfeksiyon kontrolü tedbirlerini artırmak, araştırma ve geliştirmeyi desteklemek gibi önlemler, evet vardır ama çözüm noktasında maalesef yetersiz kalmaktadır. 18 Kasım’ın Antibiyotik Farkındalık Günü olarak belirlenmesi bu yüzdendir. Kontrolsüz antibiyotik tüketiminin önüne geçilmezse, sağlık, hayvancılık, tarımdan tutun da gıda, güvenlik, bayındırlığa kadar bütün sektörlerde gerekli dikkatler gösterilmezse, antibiyotik dirençleri hızla artmaya devam edecek. Küresel çapta salgınlarla mücadele edilmek zorunda kalınabilecektir.
VİRÜSLERE KARŞI ETKİLİ DEĞİL
-
Hastalık ve hasta bazlı düşünürsek bu farkındalık çalışmaları antibiyotiklere karşı korkulara ve algılara da yol açmaz mı?
İşin toplumu ve hastaları ilgilendiren en önemli noktası bu aslında… Antibiyotiklere yönelik gereksiz korku ve algıların hastaların uygun antibiyotikleri kullanmaktan kaçınmalarına neden olmaması gerekir. Bilinçli kullanılma durumu, yani hekimler tarafından doğru reçete edilen antibiyotiklerin, hastalıkları etkili bir şekilde tedavi edebilme potansiyelinin yüksekliği gözden kaçırılmamalıdır. Hastalara, antibiyotiklerin sadece doktor tarafından reçete edildiği durumlarda kullanılması gerektiği ve ilacın tam süresince alınması gerektiği konusunda bilgi vermek önemlidir. Bununla birlikte antibiyotiklerin virüslere karşı etkili olmadığı ve kullanımının gereksiz olduğu durumları vurgulamak da önemlidir. Bu durumu Kovid-19, kuş gribi, domuz gribi salgınlarında bizzat yaşadık. Her hastalığın antibiyotikle tedavi edilmeyeceğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bilimsel veriler ışığında doğru şekillerde antibiyotik kullanılmasından korkulmamalıdır.