05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

18 maddelik teklife 18 maddelik yanıt

Yıldırım ve Bahçeli arasında varılan anlaşma çerçevesinde hazırlanan ve Meclis Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen cumhurbaşkanlığı sistemi makyajlı ‘başkanlık sistemi’ bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek

18 maddelik teklife 18 maddelik yanıt
A+ A-

Nusret Senem

Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında 01 Ocak 2017 günü toplanan Bakanlar Kurulu sonrası Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş kameralar karşısına geçti ve kararlaştırdıkları dört politikayı açıkladı. Bu politikalar; Fırat Kalkanı Harekatı’nı sonuna kadar sürdürmek, Suriye ve Irak merkezi yönetimleriyle ilişkileri düzeltmek, üretim ekonomisine geçmek ve TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen anayasa teklifinin yasalaşması için çalışmak şeklinde özetlendi. Açıklanan ilk üç politika Türkiyemizin en temel sorunlarına parmak basıyor ve olumludur. Ancak, anayasa teklifi konusuna hükümetin el atmaya asla yetkisi yoktur. Bu konuyu görüşemez, karar alamaz.

Çünkü; Anayasa’nın 175. maddesi, hükümetin anayasa değişikliği tasarısı veremeyeceğini, parti gruplarının anayasa değişikliği teklif edemeyeceğini ancak TBMM üye tam sayısının üçte birinin değişiklik teklifi verebileceğini öngören çok özel bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin özü; hükümet ve siyasal parti guruplarının anayasa değişikliği önerememesi, görüşülmeleri sırasında hiçbir ağırlık koyamaması, milletin egemenliğinin temsilcisi olan vekillerin hiçbir disiplin baskısı hissetmeksizin anaysa değişikliği teklif etmesi, oylamalarda ret veya kabul oyu kullanmakta özgür olmasını teminat altına almaktır.

Oysa AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı daha şimdiden bu teklifin yasalaşması için milletvekilleri üzerinde baskı kuracak kararlar alıyor. Hükümet adına teklife destek açıklamaları yapılıyor. Bu baskı, millet iradesine yapılan ve yasal olmayan bir baskıdır. Anayasa’nın 175. maddesinin ihlal edilmesidir. Kabul edilemez. AKP’li vekillerin imzasıyla sunulan ilk teklif 21 maddeydi. Anayasa Komisyonu bunu 18’e düşürdü. Çıkarılan maddeler başka maddelerin içine yerleştirildi. Peki, komisyonda kabul edilen maddeler ne getiriyor? Madde metinleri ve Cumhuriyet rejimini ortadan kaldıran niteliği şöyle:

BAŞKAN VESAYETİNDE YARGI

Madde 1: Yargının bağımsızlığı

“Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” Buna “tarafsız” ibaresinin eklenmesi sadece makyaj amaçlıdır. Yargı “bağımsız” ise “tarafsız”dır! Mahkemeler ve yargıçlar “bağımsız” değilse “tarafsız” da değildir. Teklif yargıyı bütünüyle partili cumhurbaşkanının vesayeti altına sokacak hükümler getiriyor. Bağımsızlığını ortadan kaldırıyor. Hukuku siyasetin “tasmalı” unsuru yapıyor.

50 MİLLETVEKİLİ RÜŞVET

Madde 2: Milletvekili sayısı

Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılmasının teklife destek açısından bir katkısı olur düşüncesi dışında haklı hiçbir gerekçesi yok. Fakat “bir sıfatım olur” diyecek bazı muhterisleri heyecanlandırabilir o kadar!

GENÇLERİ AVLAMA TAKTİĞİ

Madde 3: Seçilme yaşı

Milletvekili seçilme yaşının 18 olarak belirlenmesi halk dalkavukluğunun şahikasıdır. Gençleri avlama anlayışıdır. Askerlik dahi yapmamış, yüksek öğrenim döneminin başlangıcında olan, henüz reşit olmuş bir kişinin yasa yapmak, denetim görevi yapmak konularındaki bilgisi ve siyasi tecrübesi yetersizdir. Milletvekili olma ve seçilme yaş sınırının 25 olması normaldir.

TUZAK

l Madde 4: Cumhurbaşkanlığı seçimi

TBMM seçimi ile cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı gün yapılması cumhurbaşkanı ve partisi açısından bir avantaj olarak öngörülüyor. Sırf bu nedenle seçim süresinin cumhurbaşkanının görev süresiyle eşleştirilmesi için TBMM üyelerinin görev süresi beş yıla çıkarılıyor. Birbirine oy kayması sağlayacak bir destek

mekanizması olarak kurgulansa da aslında bunun, cumhurbaşkanının birinci turda seçilememesi halinde çok büyük istikrarsızlık unsuru olabileceği dikkatlerden kaçıyor. Cumhurbaşkanının ilk turda seçilmesi halinde ise cumhurbaşkanının partisinin çıkaracağı milletvekili sayısı anayasayı toptan değiştirecek çoğunluğa ulaşabilecek ve tek partili bir meclis ihtimali belirebilecektir. Her iki halde de büyük istikrarsızlık potansiyeli mevcuttur.

BAKANLAR CUMHURBAŞKANININ İKİ DUDAĞI ARASINDA

Madde 5: Bakanlar Kurulu ve denetim

“Bakanlar Kurulu” ortadan kalkıyor. “Bakanlar” ise bildiğimiz anlamda bakan olmaktan yoksundur. Kaderi cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olan devlet memuru “bakanlar” dönemi başlayacak. “Bakanlar Kurulu’nu ve bakanları denetlemek” , “Bakanlar Kurulu’na belli konularda Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek” TBMM’nin görev ve yetkileri arasından çıkarılıyor. “Güven oyu”, “güvensizlik oyu” ve “gensoru” siyasi sorumluluk nedeniyle hükümeti, başbakanı, bakanları denetim yollarıdır. TBMM’nin yetkisindeki bu denetim yolları kaldırılıyor. Artık bakanların siyasi denetimi yapılmayacaktır. Bunun anlamı Meclis siyasi iktidar üzerinde millet adına denetim yapmayacaktır. 100 yıllık Meclis geleneğimizin siyasi denetim yolları kalkıyor. Gazi Meclis artık

siyasi denetim yapmayacak. Şimdi millet adına denetlenmeyen denetim yapmayan sorumsuz iktidarlar dönemini açılıyor. Türkiye’yi her türlü maceraya ve maceracıya teslim ediyorlar.

MECLİS’İN YETKİLERİ GASPEDİLİYOR

Madde 6: Meclis’in denetim yetkilerini düzenleyen madde

“TBMM’nin bilgi edinme ve denetim yolları” kenar başlığı metinden çıkarılıyor. TBMM’nin denetim görev ve yetkisi “genel görüşme açılması”, “yazılı soru”, “Meclis araştırması”, “Meclis soruşturması” şeklinde sınırlanıyor. Teklifin 6. maddesinin gerekçesinde şöyle deniliyordu: “Kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olarak yasamanın yürütmeyi denetlemesi... yasamanın görev ve yetkileri arasından çıkarılıyor.” Komisyon metninde bu yanlıştan dönülmüş gözükse de ileriki maddelerde “Meclis soruşturması” açılmasının ve yüce divana sevkin, öngörülen oy oranları nedeniyle adeta imkansız kılınmasıyla TBMM’nin denetimi bilgi edinilmesiyle sınırlı kalıyor. Cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara sözlü soru bile sorulamayacak. Hiçbiri Meclis’e gelmeyecekler. İsterlerse cumhurbaşkanlığı locasından Meclis oturumlarını izleyebilirler! Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar bir suç işlemeleri halinde haklarında Meclis soruşturması yoluyla denetim yapılabilecektir. Ancak,”siyasi sorumluluk” nedeniyle denetim, kavram olarak bile anayasada yer almayacaktır. Bu millet egemenliğine vurulan bir darbedir. Milletvekilleri artık etkisi olmayan, milletin haklarını savunamayan, hükümeti denetleyemeyen insanlar haline geliyor.

3 DÖNEM KURNAZLIĞI

Madde 7: Özellikleri ve süresi

Bu maddeye göre bir kimse en fazla iki kez cumhurbaşkanı olarak seçilebilir. Fakat buna teklifin 11. maddesiyle “istisna” getirilmiştir. “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Bu istisna uyarınca, bir kişi isterse parti disiplini kullanıp, Meclis çoğunluğunu harekete geçirerek kolaylıkla üç dönem, yani 15 yıl bu görevde kalmayı garantileyebilir.

Anayasa’nın 101. maddesinde “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmü vardır. Tasarı bunu sildi, metinden çıkardı. Cumhurbaşkanı bir partinin üyesi olabilecek. Merkez organlarında görev alabilecek ve hatta genel başkan bile seçilebilecek. Çok partili siyasal sistemlerde böyle bir durum kabul edilemez. Türkiye’nin partizan cumhurbaşkanlarına değil, gerçekten Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti devletini birleştirip temsil edecek önderlere ihtiyacı var.

YARGI, YÜRÜTME, YASAMA CUMHURBAŞKANINA TABİ

Madde 8: Cumhurbaşkanının yetkileri

Yürütme yetkisini bütün olarak, yasama ve yargı yetkilerini ise büyük ölçüde cumhurbaşkanının yetki ve görevleri içine alıyor. Teklifin özü bu maddededir. Diğer maddeler buna göre şekillenmiştir. Bunun sonucu olarak Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu sözleri Anayasa’dan tümüyle silinmiştir. Tasarıda, hukuksal ve siyasal olarak “hükümet” yoktur. Yürütme organı cumhurbaşkanlığından ibarettir.

Değişikliğe göre artık kendi başına “Yürütme Organı” haline gelen yapının iradesi tek imzalı “cumhurbaşkanı kararnamesi”dir. TBMM’nin yasa yapma tekeli, büyük oranda cumhurbaşkanı kararnamesiyle son bulmaktadır. Cumhurbaşkanı yasama bakımından adeta genel yetkili hale getirilmiş, sınırlandırılan ise TBMM’nin yasa yapma yetkisi olmuştur.

Cumhurbaşkanı üst kademe yöneticilerini atayacaktır; ama bunların atanma esas ve usullerini de o belirleyecektir. Yürütme organı ister tek başına cumhurbaşkanı olsun, ister şimdiki gibi diğerleriyle birlikte olsun, her iki durumda da, devletin üst düzey yöneticilerinin hangi ilkelere ve işlemlere göre atanacağını yani bu işlerin esas ve usullerini belirlemek yetkisi “yasama organı” olarak TBMM’ye aittir. Çünkü bu iş devletin “yürütülmesine” değil, “kuruluşuna” ait bir iştir.

Devletin kuruluşu, idare, hukuk devletinde idarenin kendisi tarafından kurulup kaldırılamaz. Bu iş meclis eliyle, kanunla yapılmadığı sürece, hukuk devletinden söz edilemez. Ortaya “idari devlet” çıkar.

Teklife göre, cumhurbaşkanının çıkaracağı kararnamelerin TBMM’ye gelmesi söz konusu değildir. Kararnameler doğrudan cumhurbaşkanının kendisince Resmi Gazete’ye gönderilip yayımlanacaktır.

Cumhurbaşkanı tek başına devlet haline getirilmektedir.

Milli güvenlik siyaseti ve Milli Güvenlik Kurulu, tümüyle cumhurbaşkanına aittir. Tasarı, Madde 104’te değişiklik yaparak, “milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır”yetkisini cumhurbaşkanına vermiştir. Bu yetki şimdiki anayasada yoktur.

TBMM’de olan “Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek” yetkisi cumhurbaşkanına verilmiştir. Tasarıya göre Milli Güvenlik Kurulu (MGK), cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenecektir. MGK’da cumhurbaşkanı ve yardımcıları yer alacak, askerler arasında Jandarma Genel Komutanlığı artık MGK üyeliği yapamayacaktır. MGK artık cumhurbaşkanının emir komutasında bir yapıya dönüştürülmüştür.

SİYASİ SORUMLULUĞU YOK, CEZAİ KORUMA

Madde 9: Cezai sorumluluk

“Bakanlar Kurulu” başlıklı ve Bakanlar Kurulu’nun kurulması, atanması, bakanların nitelikleri ile ilgili bu madde, “Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu başlıklı” madde haline dönüştürülüyor.

Tek başına yürütme yetkisini kullanacak cumhurbaşkanının (başkan) siyasi sorumluluğu ve TBMM’ce denetlenmesi söz konusu bile değil. Örneğin cumhurbaşkanı; FETÖ olayında yanılabilir. Kumpas davaları ve “ne istediniz de vermedik” itirafı konusunda “tanrıdan ve milletten özür dilerim” demekle yetinebilir. PKK açılımı yapabilir, kandırıldım diyebilir. Ancak, bütün bu büyük olaylar nedeniyle siyasi sorumluluğu ileri sürülemez. TBMM’de “gensoru” ile düşürülemez, “güvensizlik oyu” verilemez.

Cezai sorumluluk açısından ise adeta; “Meclis Soruşturması” imkansız kılınıyor. TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu ile (301 oy) soruşturma açılması istenebilecek, üye tam sayısının beşte üçünün gizli oyuyla (367 oy) soruşturma açılmasına karar verilebilecek, TBMM üye üçte ikisinin gizli oyuyla (400 oy) yüce divana sevk kararı verilebilecek. Bu güvenceler cumhurbaşkanlığı görevi bittikten sonra da devem edecek. Bu sayıları bulup cumhurbaşkanını ister görevde isterse görevi bitiminden sonra, işlediği suçlar nedeniyle yüce divana sevk edip yargılamak hayaldir.

KİMLER BAKAN OLACAK

Madde 10: Yardımcıları ve vekalet

Cumhurbaşkanlığı, sayısı belirsiz ve hepsi cumhurbaşkanı tarafından atanacak “cumhurbaşkanı yardımcıları” ile “bakan” unvanı taşıyan teknik-idari makamlardan ibarettir.

Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve bakanların milletvekilliği seçilme yeterliliğine sahip olacağı Anayasa Komisyonu tarafından teklife eklendi. Teklifin ilk halinde bu da yoktu.

Bakanlar milletvekillerinden olamayacak. Teklifte milletvekillerinin, “sözlü soru önergesi” mekanizmasının kaldırılmasından dolayı bakanlar, bilgi ve hesap vermek üzere de TBMM’de yer alamayacaklar.

TBMM Başkanlığı’na ait olan Cumhurbaşkanına vekalet yetkisi, cumhurbaşkanının kendisi tarafından atanacak yardımcılardan birine bırakılmıştır. Devletin ve yürütme organının vekaleten temsilinde gayrı-meşru bir durum yaratılmıştır. Ancak burada karışık bir durum ortaya çıkmış; sayısı belirsiz yardımcılardan hangisinin bu vekaleti üstleneceği bilinmezlik içinde kalmıştır. Ama daha önemlisi, devleti - milleti - başkomutanlığı temsil eden koltuğa vekaleten oturacak kişinin ne seçimlerden ne de meclisten çıkıp gelmiş olmamasıdır. Bu garabet, komisyonda da düzeltilmemiştir.

AYNI TARİHTE 2 SEÇİM

Madde 11: Seçimlerin yenilenmesi

TBMM seçimlerin yenilenmesine üye tam sayısının beşte üç (360 oy) çoğunluğu ile karar alabilir. TBMM seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılacak.

Oysa, cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verirse TBMM genel seçimi ile cumhurbaşkanlığı seçimi yine birlikte yapılacak. Cumhurbaşkanının bu konuda hiçbir gerekçe göstermesi gerekmiyor. Cumhurbaşkanının paşa gönlü öyle istediği için görevinin ikinci döneminde genel seçime karar vermesi halinde bir kez daha aday olması hakkı getirilmiştir. Görevin son yılına girmeden bunun yapılmasına hiçbir yasal engel bulunmuyor. Cumhurbaşkanı iki dönem seçilir kuralı bu yolla kolaylıkla üç döneme olabilecek.

OHAL’LE KANUNLARI DEĞİŞTİRME YETKİSİ

Madde 12: OHAL yetkisi

OHAL, tümüyle ve yalnızca cumhurbaşkanına aittir. Olağanüstü yönetim usullerinden biri, “sıkıyönetim”dir. Bir diğeri ise “kısmi veya genel seferberlik” halidir. Tasarı, bu olağanüstü yönetim usullerini tümüyle ortadan kaldırmıştır. Sıkıyönetim sözcüğü anayasadan temizlenmiştir. Böylece olağanüstü yönetimlerde ordunun (TSK) yetkilendirildiği modeller olarak sıkıyönetim ve seferberlik ortadan kaldırılmıştır. Anayasa’nın 122. maddesi ilga edilmiştir.

Teklifte, tüm yetki olağanüstü hal adı verilen sistemle cumhurbaşkanına bırakılmıştır. Cumhurbaşkanı, OHAL kapsamında kararname çıkaracaktır. OHAL ilanıyla Cumhurbaşkanı, “Olağanüstü Hal’in gerekli kıldığı konularda, 104. maddenin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecektir” Bunun anlamı şudur: “Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” denilmiş ise de bu amir hüküm, OHAL ilanından itibaren geçerli olmayacaktır. Doğuracağı sonuçlara bir örnekle değinelim:

Merkezi devlet kuruluşlarının, bütün bakanlıkların ve taşra teşkilatlarının cumhurbaşkanlığı OHAL kararnamesiyle kuruluş, yetki ve görevleri belirlenebilir. Oysa, bu konu Anayasa’ya göre ancak kanunla düzenlenebilmektedir. Cumhurbaşkanı OHAL kararnamesiyle, bazı iller birleştirilip bölgesel yönetimler kurulabilir, bakanlıkları kaldırılabilir, yenileri ihdas edilebilir. Valilerin seçimle gelmesini düzenleyebilir vb.

Bu düzenlemeyle OHAL şartlarında Cumhurbaşkanı kararnamesiyle sınırsız şekilde kanun değişikliği yapma yetkisi veriliyor.

ASKERİ YARGI LAĞVEDİLİYOR

Madde 13: Askeri yargının kaldırılması

Teklifle Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı nezdinde kurulu bütün askeri mahkemeler kaldırılıyor.

“Askeri Mahkemeler” neden yok ediliyor? Savaş halinde kurmak zorunda kalacağın mahkemeleri neden kaldırıyorsun. Askeri yargılama ve teşkilat tecrübesi neden çöpe atılıyor.

Askeri Mahkemeleri kaldırmanın açık edilmeyen biricik gerekçesi vardır; asker karşıtlığı ve askerden duyulan korku ve nefret. GATA’da yapılan da buydu. Askeri sağlık hizmetinde yapılan tahribat, askeri yargı alanında da tekrar ediliyor. Oysa askeri yargıya büyük ihtiyaç duyacağımız günlerdeyiz. TSK’nın bu yetkisini elinden alıp onu güçsüz ve disiplini tahrip edilmiş bir güç haline sokmak hatadır. Askeri Mahkemeler gereklidir.

HSYK’DA TAM KONTROL

Madde 14: HSYK’nın yapısı

Hakimler ve Savcılar Kurulu, şu anda 22 kişiden oluşmaktadır. Bu sayı teklifle 12’ye düşürüldü ve sonra Anayasa Komisyonu’nca 13’e çıkarıldı.

Kurulun başkanı Adalet Bakanı olacak. Ancak bu kez söz konusu bakanın “siyasal bakan” değil, cumhurbaşkanınca atanmış kişidir. Yine cumhurbaşkanınca atanan müsteşar da kurulun üyesi olarak görevlendirilecek. Geriye kalan 7 üyeyi TBMM, 4 üyeyi cumhurbaşkanı seçecek. Böylece HSYK’da Cumhurbaşkanı 6, TBMM 7 üyeli bir ağırlığa sahip olacaklar. TBMM’den gelecek üyelerin seçiminde, muhtemelen meclisin en büyük partisinin aynı zamanda cumhurbaşkanının mensubu olduğu parti olacağından, adalet yönetiminin doğrudan cumhurbaşkanının belirleyiciliğine bırakıldığı açıktır.

BÜTÇE HAZIRLAMA YETKİSİ HÜKÜMETTEN ALINIYOR

Madde 15: Bütçenin hazırlanması

Bütçe hazırlama hakkı cumhurbaşkanına veriliyor. Bütçe tek maddede (madde 161) düzenlenmiş, hükümetin yerini cumhurbaşkanı almıştır. Bütçe ve kesin hesapla ilgili ayrıntıları düzenleyen madde 162-163-164 yürürlükten kaldırılmıştır. Devletin tüm mali yönetimi, ülke kaynaklarının yıllık planlanması ve kullanılması artık hükümetsiz cumhurbaşkanına aittir.

69 MADDEDE DEĞİŞİKLİK

Madde 16: 69 maddede değişiklik

Madde ile Anayasa’nın 12 maddesinde yer alan bazı ibareler çıkarılıyor. Anayasa’nın 19 maddesindeki bazı ibareler değiştiriliyor. Anayasa’nın 2 maddesine bazı ibareler ekleniyor. Anayasa’nın 5 maddesindeki bazı fıkralar ile 21 maddesi ise bütünüyle yürürlükten kaldırılıyor. Toplam 69 maddede değişiklik öngörülüyor.

Anayasa’nın 175. maddesine ve yerleşmiş anayasa değişikliği geleneklerine göre; anayasa yapılacak her türlü değişik bu şekilde yapılamaz. Her maddedeki değişiklik; ibare ekleme/çıkarma, fıkra/cümle ekleme/çıkarma veya madde ekleme veya yürürlükten kaldırma tek tek düzenlenmek ve oylanmak zorundadır.

MİLLETVEKİLLERİNE 2019 RÜŞVETİ

Madde 17: Seçimler

TBMM üyelerinin seçimi ile cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi bu maddeyle şimdiden belirleniyor: O3.11.2019. Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin bu tarihe kadar görevleri devam eder deniliyor.

Anayasa değişikliklerinin TBMM’deki oylamada kabul edilmesi yönünde milletvekillerine garanti vermek dışında bu tarihin hiçbir geçerliliği yoktur. Cumhurbaşkanına verilen yetki nedeniyle bu durum her an değişebilir. Bu maddedeki en önemli düzenleme Anayasa’nın 67/son maddesinde yapılan değişikliktir. Önceki hali şöyledir: “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdikten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.”

İşte bu hüküm teklifin komisyonda kabul edilmiş olan Geçici Madde 21/H hükmüyle ortadan kaldırılıyor. Bir yıllık süre teklif kanunlaştığı taktirden sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili seçimi ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulamayacaktır.

Eğer cumhurbaşkanlığı seçimi 03.11.2019’da yapılacaksa, Geçici 21/H düzenlemesine neden ihtiyaç duyuluyor. 2019’a kadar vekilliğim sürecek diye hayal kuracak olanlara duyurulur.

ERDOĞAN’A AKP GENEL BAŞKANLIĞI YOLU

Madde 18: Yürürlük

Bu maddenin (a) bendi ile Anayasa’da yapılan değişiklerin hangilerinin birlikte yapılan TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda cumhurbaşkanının göreve başladığı tarihte; maddenin (b) bendi ile hangi maddedeki değişikliklerin birlikte yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, maddenin (c) bendi ile “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresinin Taslağın kanunlaşması ve yayımı tarihinde; yürürlüğe gireceği ve kamuoyuna sunulması halinde tümüyle oylanacağı düzenleniyor.

Burada önem arz eden husus bütün değişiklerin yürürlük tarihi ilk birlikte yapılacak seçim sonucunda cumhurbaşkanının göreve başlama tarihi ve bazı maddeler yönünden de seçim takviminin başlangıcı olduğu halde, cumhurbaşkanının partili olmasını sağlayan hükmün derhal yürürlüğe girecek olmasıdır. Bununla amaçlanan şeyin mevcut cumhurbaşkanına AKP üzerinde otorite sağlamak ve AKP Genel Başkanı olmak ihtiyacı değilse nedir?

Son Dakika Haberleri