19 Kasım Dama Çözümleri
Türk Daması Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Türk Daması Derneği Eski Başkanı Ahmet Murat Çelik'in hazırladığı Dama Köşesi her cumartesi Aydınlık Gazetesi'nde, yanıtlar Aydinlik.com.tr'de...
ŞAHAP BEY (1863-1940) (2)
Damanın en nadide kitaplarını, tarihin büyük dama ustalarını ve dama ile ilgili ne varsa hepsini ararken birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım ve çalışmalarından çokça yararlandığım Suat Boztepe dostuma bu güzel çalışma için sonsuz teşekkürler ediyorum. Dostumun bu nevi çalışmalarını sizlere aktarmaya devam edeceğim. Bu köşe her daim Suat Boztepe'ye açıktır.
Dama ustası Şahap Bey hakkında 1932 tarihi Son Posta gazetesi, 1935 Akşam gazetesi, 1937 Son Telgraf gazetesi ve Hulusi Kodaman İstanbul 1944 tarihli Zar-Kağıt Oyunları ve Hileleri kitabından derlenenler:
Dama oynanan kahvelerden hatırıma gelenler şunlar: Çarşıdaki Yolgeçen hanı içindeki kahve, Fatih tramvay caddesindeki Tevfik Efendinin kahvesi, Vezneciler’de Mustafa Rafet kıraathanesi. Aksaray’da Yedikule tramvayları durak yerinde Sırrı Bey kıraathanesi, Beşiktaş’ta hamam karşısındaki kahve.
Şahap Beye damacılık hayatında en zevkli oyunu kiminle oynadığını sorulduğunda dedi ki: Vallahi ne bileyim pek hatırımda kalmadı. Ama doğrusunu isterseniz benim bütün oyunlarım zevklidir. Hele rahmetli Haçik’le karşı karşıya geçtiğim zamanlar. Vallahi dünyayı gözüm görmezdi. O bir açmaz yapar, ben bir açmaz yaparım, dokunma keyfime. Son zamanlara kadar İsmet Molla Bey ile de tatlı oyunlarımız vardı Merhum Molla öyle dama meraklısı idi ki bu uğurda teklif ettikleri Merdiven köyü Bektaşi şeyliğini bile kabul etmedi. Bana milyon verseler damayı bırakmam derdi. Çok defa gece yarısından sonra bizim eve gelirdi. İsmet Molla ile üç gün üç gece oynadık. Hattâ yemeğimizi yanımıza getirirlerdi. Mâlum ya, dama zihin ve akıl oyunudur. Beraberce sabahlara kadar dama oynardık. Merhum, Hiddetli bir adamdı. Bazen canı sıkılır, dama tahtasının başından fırlayıp giderdi. Fakat biraz sonra tekrar gelir, bıraktığı yerden oyuna başlardı. Tövbeler tövbesi Şahap Bey. Aç kapıyı. Vallahi istediğin taşı oynayacağım diyerek yalvardığı çok olurdu. Eh şaka değil.
Bağdatlı, Mekkeli, Şamlı arapları hep yenerdik. İbrahim Efendi Sultan Aziz’in damacıbaşısı olduğu için, kendi her oyuna girmez, Haçik’i ileri sürerdi. Haçik’te ne açmazlar vardı. Dama deyip geçmeyiniz. Damada tamam 17 bin 500 açmaz bulmuştu. Damacı Ziya Bey’in de defteri yakın senelere kadar dururdu. Sonra ne oldu bilmem.
Şahap Bey, kendi hayatını uzun uzun anlattı:
Dama dünyanın en zevkli ve muğlâk oyunudur. Bu oyuna adam akıllı vakıf olmak için seneler lâzımdır. Görürsünüz 16 taş, basit bir şey gibi gelir amma, bu 16 taşı hakkıyla oynamak için dama tahtasına 16 sene emek vermek lâzımdır. Sonra dünyanın en zevkli oyunundan daha zevklidir. Dolaşmadığım yer kalmadı. Mısır, Şam, Erzurum gördüm. Şahap Bey Fransızca ve Rumcayı gayet güzel konuşuyor. Daha başka birkaç lisanı da şöyle böyle biliyor. Bir aralık zabıta memurluğunda da bulunmuş. Meşrutiyetin (1908) ilanı sıralarında polis meclisinde aza imiş. İstanbul’u altı ay idare etmiş, sonraları araya husumet girmiş ve çekilmiş.
Venizelos, Galatasaray sultanisinde sınıf arkadaşımdı. Tevfik Fikret’le yakın akrabalığım vardı. Bana hazerfen (çok konuda bilgili) Şahap derler. Şimdi devamlı bir vazife ile meşgul değilim fakat elimden her iş gelir. Evvelâ birinci sınıf aşçıyım. Otelciliğin, hancılığın alasını yaparım.
https://youtube.com/shorts/mbxzyP-Rhdk
https://youtube.com/shorts/neN_-nlCOoQ
