20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

19 Kasım Medyanın Halleri

‘TAŞÇILAR, KAĞITÇILAR VE MAKASÇILAR’

Mahmut Övür- Sabah

Şimdi gelelim bugüne... Siyasi aktörler izliyor mu bilemem ama Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün birkaç gün önce Akıl Odası programında bugün dünyada yaşanan küresel jeopolitik gelişmeleri, mühendis Cemil Şinasi Türün'ün sembolleştirdiği; "Taşçılar, Kağıtçılar ve Makasçılar" arasındaki savaşla ilişkilendiriyor.
Türün'e göre dünya ekonomisini belirleyen finans ve enerji piyasalarıydı. Bu alanlarda savaşan ve öne çıkan iki aile var; Rothschild'ler ve Rockefeller'lar.

Taşçı Rockefeller'ler maden, petrol ve enerjiyi, kağıtçı Rothschild'ler bankacılık ve finansı, Makasçılar ise Pentagon, CIA ve MI6 gibi istihbarat örgütlerini temsil ediyor.

Türün, bu güçler arasında yaşanan gerilimlerin çok ciddî jeopolitik sonuçlara yol açtığını söylüyor. Bu tabloyu Prof. Öğün'ün şu yorumlarıyla bitirelim:

"Bir bakıma, iç içe geçmişliklerini de atlamadan söyleyelim; bir para-enerji kavgası bu. Sadece ABD'de değil, diğer devletlerde de dış politika çıktılarından iç bölünmelere kadar bu kavgaların izlerini bulabiliyoruz. Mesela Ukrayna-Rusya savaşı Taşçı Putin ile Kâğıtçı Zelenski'yi karşı karşıya getirdi."

Çin, Kağıtçılarla Taşçıların kafa kafaya geldiği Rusya-Ukrayna savaşına asla gövdesiyle dahil olmadı. Hep ikircikli kaldı. Şi CinPing'in, nihai tahlilde Kağıtçılara yatkın bir zihniyeti temsil ettiğini biliyoruz.

Şablonu İsrail-Filistin savaşına da tatbik etmek mümkün. Çok açık ki, İsrail'i Levant ve Mezopotomya'da büyütmek isteyen bir güç var. Bugün ABD tekmil gücüyle İsrail'i mutlak destekliyor. Kağıtçıların işi bu. Buna ayrıca PKK'nın da dahil olduğunu bilmek lâzım.

BATI AKLI İFLAS ETTİ

Murat Özer- Akşam

Batı'nın tüm değerler manzumesinin Gazze duvarına çarpıp yok olmasıyla birlikte, kendilerine bugüne kadar öğretilen her şeyin koca bir yalan olduğunu idrak etmeye başlayan Batılı insan, Müslüman halkların neden ABD'ye ve onun emperyal politikalarına karşı direndiğini eski bir mektuptan okuyarak anlamaya çalışıyor.

Okuyanların kendi ifadeleriyle "tüm dünyasını altüst eden" mektupta bizler için yeni bir şey yok. Fakat aslında bir fanusta yaşayan Batılı insan için çok şey var. Mektupta, ABD'yi yönetenlerin en başta kendi halkını ifsat ettiği vurgulanıyor. Uyuşturucu ticareti, kumar, faize dayalı sömürü düzeni, kadınların meta haline getirilmesi, endüstriyel atıklar ve gazlarla doğanın kirletilmesi, Kyoto Protokolü'nün imzalanmaması, İslam dünyasındaki dikta yönetimlerin desteklenmesi, seçimle işbaşına gelen yöneticilerin ABD destekli askeri darbelerle devrilmesi ve beyazları üstün gören ırkçılık gibi ABD yönetimlerinin pek çok politikası savaşların sebebi olarak gösteriliyor.

Batılı insanın tüm bu hakikatleri ülkelerindeki binlerce üniversite ve düşünce enstitüsünden değil de kendi yönetimlerinin gelmiş geçmiş en büyük terörist olarak tanımladığı birisinden duyup aydınlanması da tarihin cilvelerinden birisi olsa gerek.

Habermas'ın dâhil olduğu Frankfurt Okulu çöktü. Gazze Okulu'nu ise yepyeni bir nesil inşa ediyor.

‘HER ŞEY 7 EKİM’LE BAŞLADI’ ŞEBEKESİ

Nedret Ersanel- Yeni Şafak

Türkiye’de Gazze krizini 7 Ekim’le başlatan bir kast var ve ‘kist’ okuyabilirsiniz…

75 yıllık ‘istilacı tür’ün yaptıklarını görmezden gelmeye devam ediyorlar…

Bu ‘öncesizler’ grubu, ‘Hamas saldırısının sonucu bütün bu olanlar’ diyorlar ve tercümesi şu tabi; ‘İsrail’in yaptıklarını hakettiler’…

Biz de, çok afedersiniz aptal gibi, “bakın burada bir sebep -sonuç ilişkisi var, on yılların işkencesinden geçen bu insanlar, ölümle ölüm arasında tercih yapıp, savaşarak ölmeyi tercih ettiler” diye yırtınıp duruyoruz…

‘One minute’ vakasında da öyle olmuştu; o krizin sebebi de Filistin’de yaşananlar, ‘öldürmeyi iyi bilirsiniz siz’di. O zaman, ‘şimdi yandık’ demişlerdi. Sadece bazılarının ahireti yandı.

Suçun büyüğü bizim; göstermeye çalışmayı, haklılığın, Türkiye’nin davasının, insanlığın ve gazeteciliğin sorumluluğu saydık ama bu tez, ‘göremedikleri’ fikrine yaslanıyordu. Yanlış oradadır…

Televizyonlarda, gazetelerde, dijital mecralarda, sosyal medyada, kamuya açık hangi basın-yayın imkânı varsa hepsinde bu insanlar, ‘istediğiniz kadar konuşun, 7 Ekim’de başladı’yı savunurken, “Allah’ım nasıl bu kadar körleşebilirler” diye hayıflananlar, aslında hepsinin gerçeği/geçmişi pekala bildiğini ıskaladılar.

CAFE CÜLTÜRÜ

Melih Aşık- Milliyet

Çok eskiden oralara kıraathane denirdi. Çünkü o mekânlar çay kahve eşliğinde gazete kitap okunan yerlerdi. Adları sonra kahvehane oldu. Kahve oldu. Cafe oldu.

Özellikle Kadıköy ve Moda kafeleriyle ünlü merkezler haline geldi.

Burada cadde üzerlerinde sayısız kafe görebilirsiniz

Çoğu kaldırımı işgal etmiştir.

Ancak bu kafelerde oturup kitap okuyamazsınız.

Çünkü çoğu yarı karanlıktır.

Üstelik oturacak yerler de fevkalade rahatsızdır.

Sandalyeler, hasır bile değil, sert tahta veya formikadır. İngiliz veya Fransız kafelerini bizde boşuna ararsınız.

Moda’da bir kafe sahibine neden böyle rahatsız oturma mobilyaları seçtiklerini sordum. Güldü:

- Açıkçası insanların fazla uzun oturmasını istemiyoruz, dedi...

Bu mekanlarda bir çay 30- 40, bir kahve 70-80 lira...

Bastır parayı, çayını iç, masaları fazla işgal etme, çık git.

Kıraathane kültürünün yerini bu “cafe kültürü”! aldı.

ABD İsrail Gazze