15 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 Mayıs Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

19 Mayıs  köşe yazıları, Medyanın Halleri

YALANIN MERKEZLERİ

SONER YALÇIN / SÖZCÜ

Yine başladılar:

- “Aslında Kılıçdaroğlu kazandı, Erdoğan oyları çaldı!”

Sandım ki: Erdoğan'ın yüzde 49,5 oy aldığı seçimin ikinci tura kalması “çaldılar paranoyasını” öldürür. Ne gezer, yakın arkadaşlarım bile bana soruyor, “Kılıçdaroğlu'nun yüzde 52 oy aldığı doğru mu?”

Bu tür manipülasyonlar nasıl salgın hastalık gibi yayılıyor? Bu derece kolay provokatörlere nasıl inanılıyor?

Bu seçim süreci -özellikle de okumuşların- “insani gelişme endeksinin” ne derece düşük olduğunu gösterdi. Niye böyle, açıklayayım:

Yankı odası; katılımcıların, kapalı bir sistem içinde tekrarlama yoluyla önceden var olan inançlarını güçlendiren pekiştiren ve hiçbir şekilde karşıt fikirleri duymak istemeyen yalıtılmış ortamdır…

Tek amacı vardır; siyasi çıkarımda bulunmak.

Kişiler, fikirlerinin yankı odasında başkaları tarafından daha kolay kabul edileceğinden genellikle burada olmaktan mutludur!

Yanıltıldığını aklına bile getirmeyen çoğu kişi yankı odası “üyesi” olmaya gönüllüdür. Ki araştırmalara göre çoğunluğu yüksek öğrenimli!

Bu, yeni kabilecilik/ neotribalizmdir…

Ve Türkiye'de, yankı odalarının küratörlüğünü FETÖ-PKK ya da parti trolleri yapmaktadır.

KILIÇDAROĞLU’NUN İŞİ GERÇEKTEN ÇOK ZOR

AHMET HAKAN / HÜRRİYET

Zor çünkü...

Bir “B planı”na sahip olmadıkları ortaya çıktı. Düşünsenize: Altılı Masa, ilk şoku seçimden ancak üç gün sonra atlatıp toplanabildi.

Zor çünkü...

Dümeni milliyetçilere kırsa... HDP seçmenini sandığa nasıl taşıyacak? Dümeni milliyetçilere kırmasa... Oylarını nasıl arttıracak?

Zor çünkü...

Parti içi tartışmaların 28 Mayıs’tan sonraya bırakılmasını sağlayamıyor, tabandaki kaynamayı bastıramıyor.

Zor çünkü...

Bütün söylemleri, bütün yaklaşımları, bütün stratejileri denedi. Yepyeni bir söylem, çok etkili bir yaklaşım, dikkat çekecek bir strateji bulamıyor.

Zor çünkü...

İlk turda kendisine oy veren seçmenin, ikinci turda yeniden sandığa koşacak motivasyonu kalmadı. Bunu aşacak çareler bulmak kolay değil.

Zor çünkü...

“Altılı Masa” kurgusu, kendisi açısından bir ayak bağı haline geldi. Bu saatten sonra atsa atılmaz, satsa satılmaz.

Zor çünkü...

Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat... Bu partilere verilen 40’a yakın milletvekilliğinin boşa gittiği duygusu, örgütlerin moralini bozmuş durumda.

Zor çünkü...

Terör konusunda etkili, inandırıcı bir çıkış yapması gerektiğinin farkında. Ancak bunu nasıl yapacağının yollarını tam olarak bulabilmiş değil.

Zor çünkü...

Anketlerle, sosyal medya kampanyalarıyla yeniden “Kazanıyoruz” dalgası yaratabilmesi, artık neredeyse imkânsız.

BATI’Ş

BERCAN TUTAR / SABAH

14 Mayıs seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo her açıdan Sayın Erdoğan'ın Batılı düşmanlarının hezimetini simgeliyor.

Görünen o ki Erdoğan'ın stratejisi Batı'nın küresel çaptaki gücünü yine alt etmeyi başardı.

Bu da bize stratejinin ne kadar hayati bir silah olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi'nde uluslararası siyaset dersi veren Profesör Hal Brands'ın da işaret ettiği gibi ulusların kaotik bir dünyada veya kritik geçiş süreçlerinde belli bir bilinçle hareket etmelerini sağlayan en önemli unsurdur strateji. Strateji olmadan eylem rastgele, yönsüz ve amaçsızdır. Stratejiniz yoksa sahip olduğunuz güç ve avantajlar bir hedefe ulaşmak için konuşlandırılmak yerine israf edilir.

Devletler ve hatta en büyük imparatorluklar dahi eğer iyi bir stratejiden yoksunlarsa ancak bir süre hayatta kalabilirler. Hiçbiri strateji olamadan uzun süre gelişemez. Dilimizde 'taktik, yol yordam ve harp idaresi' anlamlarında kullanılan strateji kelimesinin asıl tanımı bence 'gücü kullanma sanatı'dır. Zaten eski dillerde de bu askeri yönü öne çıkıyor. Yunanca'da 'strategia' kelimesi 'başkomutanın karargâhı, savaşın yönetim merkezi' anlamına geliyor. Strategos 'başkomutan', stratos da 'ordunun idaresi' manasında kullanılıyor.

MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ…

OĞUZHAN BİLGİN / AKŞAM

Peki, en kritik seçmen grubu kim mi? En kritik ve dahası en büyük seçmen grubu bütün kamuoyu araştırmalarında da seçim sonuçlarında da görüldüğü üzere milliyetçiler. Kendisini doğrudan Türk milliyetçisi veya ülkücü olarak tanımlayan kesimlerin oranı %35'e yaklaşırken, başka siyasal kimliklerle kendini tanımlayan toplum kesimlerinde de milliyetçilik önemli bir dinamik." Bu satırları bu köşede kaleme aldığımda tarih 13 Mart 2023'tü. Başlığı ne miydi? "En kritik ve büyük seçmen grubu: Milliyetçiler". "Türkiye'nin % 40'a varan kesiminin kendisini doğrudan Türk milliyetçiliği ekseninde tanımladığı ve geriye kalan seçmenin önemli bir bölümünde de bunun önemli bir dinamik olduğu dikkate alındığında bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı lehine büyük bir rüzgâra dönüştüğü görülüyor."

Devamında da sebeplerini açıkladığım bu cümlelerimi de seçimden 3 gün önce yazmıştım. Başlığı da "14 Mayıs öncesi esen milliyetçi rüzgâr ve Cumhurbaşkanı Erdoğan". Televizyon tartışmalarında bu minvalde söylediklerimi de izleyenler hatırlar. Maksadım "ben demiştim" demek değil. Maksadım Türk siyasetindeki ve toplumundaki ana siyasal eğilimleri ve ideolojik kimlikleri doğru tanımlamak. Aksi hâlde ne 2. turu ne de daha önemlisi önümüzdeki siyasal süreci ve seçimleri analiz etmek mümkün olacak.

Ben bu yazıları yazıp milliyetçilerin en büyük ve belirleyici kitle olacağını söylediğimde pek çok arkadaşımızın bana itiraz ettiğini, benim yorumlarımı abartılı ve biraz da duygusal bulduklarını hatırlıyorum. Onların bu tavırları ise sadece bir toplumu ve siyaseti okuyamama meselesinin ötesindeydi.

CEKETİ ATSALAR KAZANIYORLARDI

BAHADIR ÇOBAN / TÜRKGÜN

Yedili Masa’nın ceketi atsak kazanırız rahatlığı karşılıksız çıktı. Ceketi alıp gidecekleri tarih küçük bir oy farkı sebebiyle 14 gün rötar yaptı.

Muhalif medyanın telkinleriyle seçimi kesin kazandıklarına inandırılan 13 milyon CHP seçmeni sandık hezimetinin şokunu atlatınca büyük bombalar patlayacak.

İş ahlakı parayla ölçülen anket şirketleri tarafından göklere uçurulan Kılıçdaroğlu’nun toplumsal karşılığı bir kez daha tescillenmiş oldu. 28 Mayıs günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kesin zaferini ilan etmesiyle sıkılmakta olan muhalif yumruklar hedef arayışına girecekler.

Kemal Kılıçdaroğlu kendisine karşı biriken öfkenin kurban veya kurbanlar vermeden dinmeyeceğinin farkında olacak kadar mağlubiyet tecrübesine sahip.

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel seçim verilerinin tabana ulaştırılmasındaki performansından dolayı CHP’li kesimin hedef tahtasındaydı.

Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelecek tepkiyi absorbe edebilmek için Onursal Adıgüzel’i kaynayan kazanın içine bıraktılar.

Fakat büyük mağlubiyetler büyük hesaplaşmalar doğurur.

Onursal Adıgüzel ya da tepkilerin yoğunlaştığı diğer isim olan Tuncay Özkan, 13 milyon kızgın seçmenin diş kovuğunu dolduracak büyüklükte değil.

CHP’lilerin sinir harbinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüksek bir oy katkısı sunan depremzedeler de nasibini aldı.

Altılı Masa CHP AK Parti ABD Kemal Kılıçdaroğlu Recep Tayyip Erdoğan