23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

19 milyon ücretlidenyalnızca 1 milyonu grev hakkına sahip

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin ‘Türkiye’de grev hakkını kısıtlayıcı düzenlemeler’ başlıklı raporuna göre 19 milyon işçi ve memurdan yalnızca 1 milyonu greve çıkabiliyor. O da bu hakka sahip 1 milyon çalışanın önüne başka bir engel çıkmazsa…

19 milyon ücretlidenyalnızca 1 milyonu grev hakkına sahip
A+ A-
EMEK SERVİSİ

Tekgıda-İş Sendika Akademisi “Türkiye’de grev hakkını kısıtlayıcı düzenlemeler” başlıklı bir rapor hazırladı. Buna göre 19 milyon işçi ve memurlardan oluşan ücretli kesimden yalnızca 1 milyonu greve çıkma hakkına sahip. Yalnızca sendika üyesi işçiler; toplu sözleşme görüşmeleri sırasında bir menfaat uyuşmazlığı çıkarsa, grev yasağının bulunmadığı sektörlerde, grevleri Cumhurbaşkanı kararıyla ertelenmezse, üyesi bulundukları sendikanın yetkili organları grev kararı ve grev uygulama kararı alırsa ve mahkeme grevi durdurmazsa greve çıkabiliyor.

Türkiye’de yürürlükteki mevzuatla grev hakkı ciddi biçimde kısıtlı. 2021 yılı Mart verilerine göre, Türkiye’de 19 milyon 140 bin işçi, memur ve sözleşmeli personel var. Yürürlükteki yasalar, 19 milyonu aşkın ücretlinin yaklaşık 18 milyonunun grev yapmasını yasaklıyor. Yasalara göre, grev hakkı bulunanların sayısı ancak yaklaşık 1 milyon. Bu hakkın kullanımı konusunda da çeşitli kısıtlamalar söz konusu.

SENDİKASIZ İŞÇİLERİN GREV HAKKI YOK

Türkiye’nin onayladığı ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca doğrudan uygulanırlık kazandırdığı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmelerine ve ILO’nun bağlayıcı içtihatlarına göre, 19.1 milyonluk ücretli kitlesinin yaklaşık 18 milyonunun grev hakkının bulunması gerekiyor. Türkiye’de grev hakkını 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında, işyeri veya işletmede toplu görüşme yapmak için yetki almış bir sendika, toplu sözleşme görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması durumunda kullanabiliyor. Sendikasız işçilerin ise grev hakkı yoktur. Raporda özetle şu bilgi ve değerlendirmelere yer verildi:

Grev kararını ve grev uygulama kararını alma yetkisi, işçilerde değil, ilgili sendikanın yönetim kurulundadır. Sendika bu hakkını, ancak toplu sözleşme görüşmelerinde menfaat uyuşmazlığı çıkması durumunda kullanabilir. Grev yasağı kapsamında bulunan işyerlerinde bu hak kullanılamaz. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın grev erteleme ve mahkemelerin grevi durdurma yetkisi de grev hakkının kullanılmasını kısıtlamaktadır.

6356 sayılı Kanuna göre, bir iş durdurmanın veya yavaşlatmanın “kanuni” sayılabilmesi için, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında menfaat uyuşmazlığının çıkmış olması gereklidir. Hak uyuşmazlıklarında grev hakkı yoktur. Bu durumda 19.1 milyon ücretlinin ancak yaklaşık 1 milyonluk bölümü “kanuni grev yapma” hakkından yararlanabilmektedir. Bu bir milyonluk kitlenin bu haktan yararlanabilmesinde de önemli kısıtlamalar söz konusudur. Ayrıca, yürürlükte bir toplu iş sözleşmesinin bulunduğu işyerlerinde toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde sendikanın daha ileri hak talebiyle uyuşmazlık çıkarması ve greve gitmesi yasaktır.

GREVDE ZAMAN KOŞULU

Yürürlükteki toplu iş sözleşmesinin işveren tarafından ihlal edilmesi durumunda (hak uyuşmazlığı durumunda) sendikanın greve gitme hakkı da yoktur. Grev kararının alınması ve grev uygulamasına geçilmesinde de zaman koşulları konmuştur. Grev, önceden belirtilen tarihte başlatılmaması durumunda grev hakkı ortadan kalkmaktadır. 6356 sayılı Yasa, son derece kısıtlı bir “grev” tanımı yapmakta, bu tanım dışında kalan her türlü iş durdurma veya iş yavaşlatma gibi davranışları “kanundışı grev” olarak nitelendirmektedir.

Türkiye’de işçilerin sendikalı olup olmadıklarına bakılmaksızın kendi aldıkları kararla iş durdurabildikleri iki durum vardır. 4857 sayılı İş Kanununda, işçi ücretlerinin ödenmesinde 20 günü aşan bir gecikme olduğu takdirde, işçilerin iş durdurma hakkı olduğu belirtilmektedir. İşçilerin bu nedenle iş durdurabilmesi için herhangi bir sendikada örgütlü olmaları, belirli bir prosedürü tamamlamaları gibi koşullar yoktur. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da, işyerinde önlenemez ciddi ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması durumunda işçilerin çalışmaktan kaçınma hakkını kabul etmektedir.

17 YILDA 17 GREV ERTELENDİ

2002 yılınn sonlarından günümüze kadar önce Bakanlar Kurulu ve ardından Cumhurbaşkanı tarafından 17 grev ertelendi. Ertelenen grevlerle ilgili olarak Danıştay’a yapılan başvuruların bazıları sendika lehine, bazıları aleyhine sonuçlandı.

19,1 milyon ücretlinin bulunduğu ülkemizde yürürlükteki mevzuata göre grev hakkını yasal olarak kullanabilen işçi sayısı ancak 1 milyon kadardır. Bu işçilerin kullanabildikleri grev hakkı da çeşitli kısıtlamalara tabidir. Halbuki Türkiye’nin onayladığı ve doğrudan uygulanırlık kazandırdığı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerine ve ILO’nun yetkili organ kararlarına göre, bu 19.1 milyonluk ücretli kitlesinin yaklaşık 18 milyonunun son derece geniş bir grev hakkından yararlanabilmesi gerekmektedir.

Grev tekgıda-iş