2 Haziran Medyanın Halleri
2 Haziran Medyanın Halleri...Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar...
İSTERSE BÜYÜK BÜYÜK DEDESİ HALİFE OLSUN
AHMET HAKAN - HÜRRİYT
Kohen kimdir?
Filistin’de annelerin çocuklarını bilerek ve isteyerek bombaların önüne attıklarını söyleyen, söyleyebilen bir yazardır.
Herkes oturmuş Azra Kohen’in Musevi olup olmadığını konuşuyor.
Azra Kohen de kendisinin Müslüman olduğunu, asıl soyadının Sarızeybek olduğunu söylüyor.
Ne kadar da gereksiz konular bunlar.
Azra Kohen denilen yazar...
İster Musevi olsun. İster müftü kızı olsun. İster Kuran kurslarında ömür tüketmiş olsun. İster büyük büyük dedesi halife olsun. İster Filistinli olsun. İster Fransız olsun. İster Arap olsun.
Zerre kadar fark etmez.
Önemli olan...
Azra Kohen’in Filistinli annelerin çocuklarını bilerek ve isteyerek İsrail bombalarının önüne attıklarını söylemesidir.
Bunu söyleyen birinin kökeniyle, meşrebiyle, inancıyla, etnik kimliğiyle, dedesiyle falan ilgilenilmez.
Böyle birinin ilgilenilecek tek tarafı insanlıktan nasipsizliğidir.
YARGIÇ DEDİĞİN KARARLARIYLA GEREKÇELERİYLE KONUŞUR
MELİH ALTINOK - SABAH
Odasının duvarında silah sergisi açan hâkim, hakkında başlatılan soruşturma için "Yanlış yanlış üstüne" diyor.
Ne var ki savunması için de aynı şey söz konusu. Mesela, "Bu ülkede saçma sapan insanların elinde çok daha farklı silahlar varken..." diye söze başlamak ülkedeki hukuku temsil eden bir yargıç için garip değil mi?
Çağdaş olduğu için başına bunların geldiğini iddia eden hâkimin, "Evde çocuklarım var, silah koleksiyonumu orada sergileyemezdim" şeklindeki izahı da milliyetçilik nutukları atan bir siyasetçimizin, "Sivas'ta bedelli askerlik yapmışsınız" sorusunu "Nerede yapsaydım?" diye cevaplamasına benzemiş.
Neyse, "Yabancı dil bilen bir yargıcım, böyle hâkimlere çok sık rastlamıyorsunuz" diyerek kendisi için değil bizler adına üzüldüğünü söyleyen hâkimimiz fazla dert etmesin...
Belki zorlanırız ama o olmadan da bir şekilde idare edebiliriz. Meslek kanununda da tarif edildiği üzere, mütevazı, gösterişten uzak, ağırbaşlı, kararlarıyla konuşan hâkimlerimiz elbette var. Yeter ki yaşadığı bu olaydan kendisi için de dersler çıkarsın. Öyle ya sayın yargıç, trafikte arkadan çarpılan bile her zaman 8'de 8 kusursuz çıkmıyor.
AMERİKAN DEMOKRASİSİ İÇİN ‘KAYGILI’ MISINIZ?
NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK
Gerçekten de kritik -ama küresel bağlamda belirleyici/kesin olmayacak- ABD başkanlık seçimlerini perde arkasından ayarlama çabalarını “derin devlet” oyunları olarak sunan çok yorum yapılıyor. Oysa hissedilmesi lazımdı ki, ‘derin devletin’ gücü artık her şeye yetmiyor, yetişemiyor. Bu kadar gıllıgışlı oyunun aynı anda sahnelenip, bir türlü murada erilememesi odur. Derin devletin rakibinin ‘para’ olduğunu bir türlü sindiremiyoruz. Trump’ın mahkeme kararından sonra Elon Musk’la buluşmasını ne sanıyoruz acaba?
‘Deli’ ile ‘Demans’ arasında seçim olmaz! Olmadığı için asıl, sonraki Başkan önemlidir! Kuyruğu o koparacak, ‘diyet kolu’ o kesecek…
Her gün yenisi ile yüz yüze geldiğimiz yerleşik ve küresel ekonomik düzenin sütun çatlaklarını ‘hâlâ tartar mı’ diye tekrar tekrar ölçmeye gerek yok; süper güçler birbirlerinin ülke dışındaki varlıklarına el koymaya, bir diğerinin de gözünü korkutmaya başladılar mı başlamadılar mı? Geçmiş olsun…
Soğuk Savaş’ta bile yaşanmamış, çatışmanın bir süper gücün topraklarına kayması örneği de görülmemiştir. Nasıl sonuçlanacağını bilen var mı? Yine geçmiş olsun…
Düzenin ‘ortası/arası, idare ederi kalmadı’.
Ya mevcut uluslararası politik ve ekonomik düzenin arkaik obruğuna yuvarlanacağız ya da ‘teknoloji ve parada’ başka ‘level’a geçeceğiz!..
En kesin bilgi, Biden’ın seçildiği başkanlık seçimlerinde yaşanan Kongre Baskını vakasından (6 Ocak 21) başlayarak, kurulu dünya düzeni ve uluslararası yapıların nasıl çatırdadığını, Ukrayna’da, Gazze’de, İsrail’de, BM’de, mahkemelerde, NATO’da, AB’de, Çin’le rekabette gözümüzün önünde yaşanan sayısız örnekte izlerken, düzenin başındaki ülkenin de bütün bunlarla “eş zamanlı ve uyumlu olarak” nasıl dibe vurduğudur.
Bir evvel yazdığımız, “Mad Max Dönemi” budur. Sistem arızasıdır, ‘kapatıp açmaya’ çalışıyorlar. Artık öyle çalışmaz. Her şeyin ‘ekonomik ömrü’ vardır…
TUNCELİ-DERSİM
MELİH AŞIK - MİLLİYET
Tunceli ilimize Dersim demek moda oldu. Dersim eski adıydı... Cumhuriyet yönetimi o şehre Tunceli adını koydu. Üstelik Dersim geçmişte sadece bir kente değil, bölgeye verilen isim idi. Birçok başka şehrin de eski adı var, onları kullanıyor muyuz? Mesela:
Eski adları:
“Adonis, Hıns-ı Mansur, Akroenos, Karakilise, Garsaura, Ameseia, Ankyra, Tralles, Karesi, Parthenios, Payperd, Çabakçur, Gangrea, Diyar-ı Bekir, Hadrianapolis, Mamüretül Aziz, Erzigan, Arz-ı Rum, Dorlion, Ayıntap, Kerasos, Defterhane-i Ali Osman, Kostantinopolis, Smirna, Kastrakommeni, Caesarea, Kırkkilise, İkonion, Katiaenion, Melita, Magnesia, Muşkara, Anahita, Kotyoro, Rihizios, Sangari, Amisos, Sinope, Diaspolis/ Eyalet-i Rum, Tekfurdağı, Komano Pontika/Dokia, Trapezus, Temenothytia, Edessa, Sandraka...”
Yeni adları:
“Adana, Adıyaman, Afyon, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bayburt, Bingöl, Çankırı, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kırklareli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Uşak, Urfa, Zonguldak...”
Hangi isimler geçerli günümüzde? Üsttekiler mi, alttakiler mi!
Kapınızın zilinde eskiden o evde oturanın adı mı yazıyor, sizinki mi?