2 Mart Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları..
MİLLİ MUHARİP UÇAK KAAN’IN ÖYKÜSÜNE BAKARKEN KARŞIMA FETÖ ÇIKMASIN MI
SEDAT ERGİN - HÜRRİYET
2010 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki Plan Prensipler Dairesi’nde yapılan bir dizi çalışma bu noktada önem taşıyor. O dönemde bu dairenin başkanı olarak görev yapan Tümgeneral Yalçın Ergül’ün yıllar sonra yazdığı bir makale, bu hazırlıkların kuvveden fiile çıkışıyla ilgili ilginç ayrıntılar içeriyor. (…) Özet bir şekilde aktarmak gerekirse, Ergül, 2010 yılında Güney Kore’ye yaptığı ve bu ülkenin kendi milli uçağını geliştirme yolundaki hazırlıkları yerinde incelediği gezisinden sonra bir çalışma hazırlar. (…) Kendisi de daha önce Plan Prensipler Başkanlığı’nda bulunmuş olan Korgeneral Ünal’ın da uygun görmesiyle karargâhta düğmeye basılır. (…) Kararın Erdoğan’ın başkanlık ettiği Savunma Sanayii İcra Komitesi’nden 15 Aralık 2010 tarihinde çıkmasından sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında buna göre bir organizasyona gidilir. (…) Ergül, sonrasını “Projeyi başlattıktan kısa bir süre sonra kumpas adını koydukları düzmece belgelerle Balyoz davası olarak bilinen sahtekârlık sonucu tutuklandım. Üç sene hapis kaldım” diye anlatıyor. O dönemde Balyoz dosyası üzerinde yakından çalıştığım için eski bilgilerimi tazelemem gerekti. Yalçın Ergül’ün ismi, halen firari durumda olan o zamanki Özel Yetkili Savcı Fikret Seçen’in 6 Aralık 2010 tarihinde Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda yaptığı bir keşifte mizansen olarak yerdeki karoların altından çıkan poşetler içine konmuş sahte belgeler arasında çıkmıştır. Bu poşetlerde 2003 yılında İstanbul Birinci Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen Plan Semineri’nde görüşüldüğü iddia edilen sahte darbe planına ek yine bir dizi düzmece belge vardı. Bunlardan biri, darbede İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinde sıkıyönetim ilan edildiğinde, alışveriş merkezlerine el konulmasını öngören bir talimattır. Bu belgeye göre Ergül alışveriş merkezlerini kontrol etmek amacıyla 1330 er görevlendirecektir. İmza bulunmayan ve düzmece olduğu kanıtlanan belgede talimatı veren kişi olarak Yalçın Ergül’ün adı görünmektedir. Ergül, Milli Muharip Uçak üzerinde çalışırken FETÖ’nün bu düzmece belgesi esas alınarak 24 Eylül 2011 tarihinde tutuklanmış ve toplam 33 ay hapis yatmıştır. Yargılama sonunda darbeye teşebbüs suçundan 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Önce Hasdal’daki askeri cezaevinde alıkonan Ergül, mahkûmiyetin 2013 ekim ayında Yargıtay tarafından onanması üzerine buradan Silivri Cezaevi’ne aktarılmıştır. Bu arada, henüz cezasının Yargıtay’da kesinleşmediği bir aşamada 2013 yılı ağustos ayı Yüksek Askeri Şurası’nda bu durumda olan birçok general, amiral ve subayla birlikte TSK’dan ihraç edilmiştir Yalçın Ergül. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz Davası’nda verdiği ihlal kararı üzerine 20 Haziran 2014 tarihinde tahliye olmuş ve ardından yeniden yapılan yargılamada beraat etmiştir.
PUTİN’DEN MACRON’A NAPOLYON DERSLERİ
MELİH ALTINOK - SABAH
Putin, "Ukrayna'ya asker göndermek ihtimal dışı değil" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a "Bir zamanlar ülkemizin topraklarına asker gönderenlerin akıbetini unutmadık" diye cevap verdi. Putin'in kendisine karşı ordu toplamaya kalkan Macron'a sonunu hatırlattığı Fransız İmparatoru Napolyon, Avrupa egemenliğini sağlama hedefi karşısında ilk düşman olarak Rusya'yı görüyordu. Bugün Macron, Putin'e vurmak için Ukrayna'yı kullanırken, Napolyon Rusya'ya saldırmak için bir sıçrama tahtası olarak Prusya'dan aldığı Polonya topraklarında kurulan Varşova Düklüğü'nü kullanacaktı. Gözü yükseklerdeydi. Rus ordusunu yenmeyi, Moskova'yı ele geçirmeyi, Rusya'yı teslim olmaya zorlamayı ve kendisi için uygun koşullarda bir barış anlaşmasını dikte etmeyi hesaplıyordu. Napolyon'un ordusu üç aylık çatışmaların ardından 14 Eylül 1812'de Moskova'ya girdi de. Ne var ki dibe vuran Rusya pes etmedi ve o hâlde bile Napolyon'un güçlü Fransa'sını yenmeyi başardı. Fransız ordusunun yenilgisi, Batı Avrupa halklarının Napolyon'dan kurtulması için gerekli koşulları yarattı ve Napolyon'un imparatorluğunun çöküşünü getirdi. Macron'un, Putin'in kendisini Napolyon'a benzetmesini iltifat olarak aldığına şüphe yok. Zira Putin liderliğindeki Rusya, nükleer silahlara sahip olan bir dünya gücü. Napolyon'un karşısındaki Rusya ile kıyas kabul etmez.
SİYASETİN DİLBERLERİ
YAVUZ DONAT - SABAH
Seçim takvimi işlemeye başladıktan sonra olup biteni milletçe izliyoruz. Partisinden istifa edenler... Başka partiye geçenler... Aday yapılmadığı için küsenler... Basın açıklamaları... Parti binası önünde gösteriler... Bağımsız adaylar... Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar. Siyasetteki bu kıvırmaların... Oyunların yanında... İnci Taneleri dizisinde Dilber'in sergilediği danslar... Oyun havaları solda sıfır kalır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, değişik zamanlarda, o kadar çok şeffaflık ve siyasi etik kanun teklifi verildi ki... Verildi de ne oldu? Lafta kaldı... Meclis'in tozlu raflarında. Yüce Meclis, seçimden sonra dileriz bu konuyu ele alır. Şeffaflık... Siyasi etik, Türk siyasetinin önemli ihtiyacı.
YENİ MÜFREDAT PROGRAMI?..
ABBAS GÜÇLÜ - MİLLİYET
Yeni müfredat programında sanata, spora, felsefeye ne kadar yer verilecek çok merak ediyorum. Neden mi? Sanat yaşamımızı güzelleştirir, spor ve felsefe de vücut ve zihin zindeliğini sağlar. Bazı derslerin müfredatta yer almasından çok daha önemli olan ise LGS, YKS, KPSS tarzı sınavlarda soru olarak karşımıza çıkmasıdır. Bu yapılmadığı sürece müfredat programlarını ne kadar değiştirirsek değiştirelim öğrencilerin ilgisini çekmek mümkün olmayacaktır. “Sınavlarda çok soru sorulan dersler önemli, sorulmayanları ciddiye almak gerekmez!” yönünde öylesine bir algı yaratıldı ki her şeyden önce ondan kurtulmak gerekir. Çok önemli noktalardan bir diğeri ise sürekli yeni seçmeli dersler konulacağından söz ediliyor olması. Peki bu dersleri kim verecek? Örneğin Yapay Zekâ dersini kim anlatacak?
TÜRK SAVUNMA SANAYİİ İÇİN ÖNEMLİ UYARI
YAHYA BOSTAN - YENİ ŞAFAK
Türk savunma sanayii son yıllarda büyük bir ivme yakaladı. Milli Teknoloji Hamlesi’yle kökleşen bir süreç bu. Türk SİHA’larının başarıları ortada. Yeni Şafak’ta okudum: ABD ve Çin’den sonra dünyanın en büyük üçüncü İHA/SİHA filosu bizdeymiş. Bayraktar Kızılelma’yı alkışlarken Kaan’ı gökyüzünde gördük. Onu incelerken bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir uçak gemisi yapılacağını duyurdu. (Öğrendiğime göre şu an mühendislik ve tasarım çalışmaları yapılıyor. Uzunlukları farklı beş ayrı platform seçeneği üzerinde duruluyor. Şimdilik net olan şu: Bu gemi TCG Anadolu’dan uzun olacak. Kaan dahil yeni nesil jetler kullanacak.) Her şey güzel ama bir sorun var. Türk savunma sanayiinin başarısı diğer ülkelerin de dikkatini çekiyor. Bazı başkentler bu başarıda emeği olan insan kaynağını ülkelerine çekmek, kendi üretimlerini gerçekleştirmek istiyor. Özel ya da kamu, savunma sanayiinde çalışan birçok isme dolgun maaşlar teklif edildiği ve “Ne biliyorsan gel, burada yap” denildiği konuşuluyor. Bu Türk savunma sanayii için bir risktir. Tedbir gerekir.