20 Ocak Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
BAYKAR VE İTHALAT LOBİSİ
MAHMUT ÖVÜR / SABAH
Geride bırakacağımız cumhuriyetin 100 yılı ne yazık ki bu engellemeler, sabotajlar ve tehditlerle geçti. Milli Mücadele başarıya ulaşmış ama emperyalizm geri dönmüştü.
Yeni sömürgeciliğin teorik altyapısı da "Biz yapamayız, ithal edelim" zihniyeti üzerine kurulmuştu. Öyle kurulmuştu ki, 40'lı yılların sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı şöyle bir gerekçe uyduracaktı:
"Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar."
Artık Türkiye uçağından traktörüne, otomobilden beyaz eşyaya, hatta iğne-ipliğine kadar her şeyi ithal eden bir ülke olacaktı. Bunu sürdüren güçlü bir "ithalat lobisi" de vardı. Faiz ve kriz lobisinden daha güçlü bir lobiydi bu... Eski siyasetçiler, askerler ve bürokratlardan oluşan lobiciler, yerli üretim olmasın diye de ellerinden geleni yaptı.
Ancak yerli bir damar da vardı. Babacan Baykar'a saldırınca, var olan o yerli damar da hemen harekete geçti. Yaşadıklarını anlatmaya başladılar. Onlardan biri de uzun yıllar hem PETKİM gibi bir devlet kurumunda hem de SOCAR gibi küresel bir şirkette üst düzey görev yapan Kenan Yavuz.
Yavuz söze, "Son 200 yıllık tarihimiz 'ithalat lobisi' tarihidir" diye başlıyor ve devam ediyordu:
"Yerlileştirme çalışmaları mayınlı arazi gibidir. Nereden nasıl engelleneceğiniz hiç belli olmaz, elinde çanta ile dolaşan lobiciler, satın aldıkları adamlar eliyle sayısız mayın döşerler. Tuzak kurup pusu atarlar. İthalat lobisi, satın alma şartnamelerine, prosedürlere gizli maddeler yerleştirir, yerli üretimi engeller."
Yavuz, bu engellere somut bir örnek de veriyor:
"2004 Mayıs ayında PETKİM Genel Müdürlüğü'ne atanmıştım. Önüme bir satın alma onay formu geldi. 25 milyon dolarlık bir satın alma. Evrakın başında 'Amil-i mütehassıs' yazıyor. Amil-i mütehassıs kavramını hiç duymamıştım, Özel sektörden gelmişim. Satın alma formunu onayladığımda 25 milyon dolarlık harcama yapacağız. Sorumluları çağırdım ve sordum; 'Nedir bu amil-i mütehassıs?' Meğer ihalesiz olarak ithalat yapma yetkisiymiş."
ERDOĞAN’IN SEÇİM KAMPANYASININ İPUÇLARI
ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET
6’lı masa henüz cumhurbaşkanı adayını belirlemedi ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçim tarihini ilan etti bile.
13 Mart’ta seçim kararı alınacak, Türkiye 14 Mayıs 2023 tarihinde sandık başında olacak. 14 Mayıs 1950 tarihindeki seçimin kararı CHP grubunda 21 Mart’ta alınmış.
14 Mayıs’a DP, “Yeter söz milletindir” sloganıyla girmişti. Siyasi tarihimize damga vuran “Yeter söz milletindir” afişini hazırlayan Selçuk Milar ise mimardı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Müsteşarlığı’nda çalışıyordu. Devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından makamına çağrılarak önce tebrik edilmiş, ardından da Urfa’da bir şantiyeye sürülmüştü. O da çareyi istifa etmekte bulmuştu.
Muhalefetin ittifakının adı Millet İttifakı olduğu için AK Parti çevrelerinde, “Yeter söz milletindir” sloganının muhalefet tarafından kullanılacağı görüşünde olanlar vardı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir” dedi. Böylece bu sloganın siyasi patentini almış oldu.
FEDA EDECEK BİR NURİ PAŞA'MIZ DAHA VAR MI?
OĞUZHAN BİLGİN / AKŞAM
Türkiye Batı'ya bağımlılığını 70 yıl sonra ancak şimdilerde kırabilirken Türkiye'yi İsrail Heron'larından kurtaran, ürettiği SİHA'larla hem PKK terörüne karşı mücadelede hem Libya'da hem Suriye ve Irak'ta destanlar yazıp dünya savaş konseptini değiştiren genç bir mühendis oluyor: Selçuk Bayraktar.
Bayraktar ürettiği SİHA'larla Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarının kurtarılmasında büyük pay sahibi oluyor. O kadar ki Bakü sokaklarında Selçuk Bayraktar ismi bir efsaneye dönüşüyor, Bakü'ye her gidişinde müthiş bir coşku yaşanıyor. Tıpkı Nuri Paşa gibi uzun yıllar sonra hem Türkiye hem de Azerbaycan Türklüğünün ortak sembollerinden biri haline geliyor.
İşte Nuri Paşa'ya düşmanlık yapanlar gibi Selçuk Bayraktar ve Baykar'a düşmanlık yapanlar da aynı efendilerden talimat alarak hınçlarını almak istiyor. Geçmişte de bedel ödemiş bir aile olan Bayraktar Ailesi ise mücadeleden vazgeçmeden, geri adım atmadan Türk düşmanlarının korkulu rüyası olmaya devam edecek. Türk Milleti bir Nuri Paşa'sını daha feda etmeyecek.
CİNLİK HİNLİK
MELİH AŞIK / MİLLİYET
Kaan Eminoğlu adlı yurtsever arkadaşın başlattığı kampanyayı Gerçek Edebiyat adlı internet sitesinde okuyoruz...
Kaan Eminoğlu bazı tanınmış haber sitelerinin bir cinliğine dikkati çekiyor.
Cinlik dediğimize düpedüz hinlik hatta ahlaksızlık da diyebilirsiniz.
Şu sıralarda malum; Anayasa’dan “Türk” sözünün çıkarılması yerine “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” ifadesinin yerleştirilmesi tekrar gündemde.
Kimi yayınevleri, Türk edebiyatı yerine “Türkçe edebiyat” veya “yerli edebiyat” gibi ifadelere yöneliyor.
Bunlar, Alman veya Fransız edebiyatı diyebiliyor ama Türk edebiyatı demeye dilleri varmıyor.
Kaan Eminoğlu kimi haber sitelerinde aynı hinlikten örnekler veriyor.
Bu sitelerde yurt dışında Türk vatandaşlarının iyi bir şey yapması halinde onlardan ‘Türkiyeli’ olarak ama kaza, hırsızlık gibi kötü olaylara bulaşırlarsa ‘Türk’ diye söz ediliyor.
Okurun bilinçaltına “Kötü Türk”, “İyi Türkiyeli” kavramları sokuşturuluyor.
Fener Rum Patriği yıllar önceki sözleri hatırımızda, “Ben Türk’üm” diyordu.
Bazımız o kadar Türk değil maalesef. Fon beklentisi onları başkalaştırıyor.