Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2020’nin uğursuzluğu mu insanların umutsuzluğu mu?

2020’nin uğursuzluğu mu insanların umutsuzluğu mu?
A+ A-
FIRAT ARKALI

2020’nin ilk bir ayını geride bıraktık bile. Zaman, karşı koyulamaz ve önüne kattığını durmaksızın sürükleyip götürdüğü kadim ve büyük gücünü canlı yaşamına tüm ihtişamıyla göstermeye devam ediyor. Öyle ki 2020 Ocak, dünya genelinde yaşanan olumlu/olumsuz olaylarla nasıl gelip geçtiğini anlamadığımız bir ay oldu. Bu ayı doğru yorumlayabilmek ise, süreçleri doğru okuyabilmek ve doğru mevzide doğru tavırlar alabilmekle tamamen öz kardeş bir durum. Ayakları yere basan, fotoğrafa ve dünyaya Türkiye’den bakabilen, olguları duygularla değil bilimin yol gösterici rehberliğiyle kucaklayanlar için 2020, dünya genelinde ve tabi ülkemizde gerçekleşmeye gebe durumdaki köklü değişikliklere doğru atılmakta olan adımların seslerini daha ilk ayından artırdı. Bilimin yol göstericiliğinden uzaklaşarak olgulara duygu ve romantizm penceresinden bakanlar için ise durum alabildiğine karamsar, alabildiğine umutsuz. Böyle olunca da suçlu, ağızlardan çıkan ‘’2020 kötü geldi, 2020 keşke gelmeseydi, 2020 sen nasıl bir yılsın böyle daha şimdiden’’ benzeri söylemler arasında kendini belli ediyor. Bu insanlara göre suçlu, sığ bir bakış açısı ve bilimsizlik değil; bir yılın bize isimlendirmesini yapan rakamlar...

Şimdi, suçlu görüneni aklamak için son bir ayın çözümlemesini bazı önemli olaylar üzerinden, gerçekleri eğip bükmeden ve olgulara dayanarak kısaca bir yapalım.

NE OLMUŞTU?

2019’un sonlarında yaşananlar 2020’nin nasıl bir yıl olacağı hakkında zihinleri az-çok berraklaştırıyordu zaten.

  • Ülkemiz açısından en önemli gelişmenin, 5 Ağustos 2019’da Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 11. Büyükelçiler Konferansı’nda sinyalini verdiği Asya Açılımı ‘nı, 26 Aralık 2019 günü yapılan Yeniden Asya Çalıştayı’ndaki ‘’Asya çağına göre konumlanacağız’’ sözleriyle taçlandırması olduğunu söyleyebiliriz. Sayın Çavuşoğlu bu yönelim açıklamalarını 4 Şubat 2020 Salı günü gerçekleşen Asya ülkelerinin başkentteki diplomatik misyon temsilcilerine yönelik toplantıda ‘’21. yüzyıl ‘Asya Asrı’ olacak’’ söylemiyle yinelemiş oldu. Toplamda bu itiraf, kurulmakta olan yeni dünyanın ve ülkemizin ABD tahakkümünden 2014’ten bu yana olan somut adımlarla aşama aşama kopuşlarının geç gelmiş, fakat son derece önemli bir itirafı niteliğinde.
  • ABD’nin 31 Aralık 2019 günü yediği darbe ise başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkeleri adına oldukça önemliydi. ABD yeni yıla, Bağdat’ın en güvenlikli yerinde bulunan ve bin 700 çalışanı, bir o kadar da korumasıyla sahip olduğu en büyük büyükelçiliğinin Hizbullah ve Haşdi Şabi taraftarları tarafından işgal edilmesini izleyerek girdi. ABD, 40 yıl önce Tahran Büyükelçiliği’nde yaşadığı durumu 40 yıl sonra bu sefer Bağdat Büyükelçiliği’nde yaşayarak karizmasını fena halde çizdirdi.
  • Bu olayları, ABD’nin İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikast ve bunun üzerine İran’ın 14 füze ile Amerikan üslerini vurarak ‘’ABD dokunulmazdır’’ algısını tüm dünyada bertaraf etmesi izledi.

Tüm bunların yanı sıra Libya’ya asker göndermemiz, Elazığ başta olmak üzere yaşadığımız deprem felaketleri liberalizmin insanı içine çeken karamsarlık ve umutsuzluk propagandasının da büyük etkisiyle 2020’yi daha şimdiden gözlerde bir canavara dönüştürmüş durumda.

UMUTSUZLUKTAN ÇIKIŞIN YOLU: BİLİMSEL BAKIŞ

Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi karamsarlığın ve umutsuzluğun pençesinden kurtuluşun en baş ve zaruri yolu bilimin yol gösterici gücüdür.

Mesela Kasım Süleymani suikastını neden-sonuç ilişkisi ekseninde ve bilimsel bir zeminde ele aldığımızda vahim bir ölümün dışında, suikast sonrası kendi iç ayrışmalarını bırakarak Irak ve Suriye’de 100 binler, İran’da ise milyonlarca kişinin Amerikan emperyalizmine karşı tek yürek olduğu; iki kere işgale uğramış olan Irak’ın meclisinin yıllar sonra ‘’Amerika defol!’’ söylemleriyle ABD’yi topraklarından göndermeyi içeren tasarıyı kabul etmesini göreceğiz.

Yine aynı bakış açısı bizleri Libya tezkeresi konusunda ‘’Libya’da ne işimiz var’’ yanlışından kurtarıp, büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Libya’da verdiği vatan savunmasını ve Sakarya Savaşı sırasında söylediği ‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’’ sözünü en doğru tahlilde hatırlatacaktır. Atamızın belirttiği vatanımızın güvenliğini sağlayacak o satıh bugün Karadeniz’den, Umman Denizi’ne; Doğu Akdeniz’den, Basra Körfezine kadar uzanan hat üzerinde Türkiye, Rusya, Suriye, İran, Irak, Azerbaycan, Libya ve emperyalizm tehdidi ile karşı karşıya olan tüm mazlum ülkelerin iş birliğine dayanan bir cepheyi işaret etmektedir...

AYDINLIK YARINLAR

2020’nin suçu yok. Tıpkı 2019’un, 1999’un, 1949’un ya da başka bir rakamla andığımız herhangi bir yılın tamamen suçsuz olduğu gibi. Kendimizden başka herkesi ve her şeyi suçlu gören ya da olması gerekenleri suçsuz gösteren bu liberalizm kaynaklı gericiliğe ve insanı içerisine hapseden, yalnızlaştıran bilimsiz bakış açısına Atatürk’ün ‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ sözüyle meydan okuyacağız. ABD öncülüğündeki Atlantik dünyasının yerini Türkiye, Rusya, Çin ve İran öncülüğündeki yükselen Asya dünyasının aldığı gerçeğinin bilinciyle meydan okuyacağız. Kurulan bu yeni dünyada içerisine girdiğimiz iklim Atatürk devrimlerinin tamamlanacağı iklimdir. Karamsarlığa ve umutsuzluğa geçit yok...

Son Dakika Haberleri