02 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2024 rüzgâr gibi geçti: Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım

Festivallerle, polemiklerle ve tartışmalarla geçen 2024’ün sonuna geldik. Bu yılın öne çıkan teması ise yabancılaşma, çürüme ve dijitalleşme oldu

2024 rüzgâr gibi geçti... Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım... 2024 sanat dünyası için nasıl geçti? 2024'te kültür sanat alanında neler oldu?
A+ A-
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ

Uzun ve hareketli geçen 2024 yılının sonuna geldik. Bu yıl kültür ve sanat alanında pek çok gelişme yaşandı. Bu yılı tanımlayan sözcük ise “beyin çürümesi” oldu.

Oxford Sözlük, 37 binden fazla kişinin katıldığı anketle yılın sözcüğünü beyin çürümesi anlamına gelen “brain rot” olarak belirledi. Sözcük, “Önemsiz ve zorlayıcı olmayan içeriklerin aşırı tüketimi sonucu kişinin zihinsel durumunun ve entelektüel halinin bozulması” anlamına geliyor.

Türk Dil Kurumunun başlattığı ankette ise yılın sözcüğü “kalabalık yalnızlık” olarak belirlendi. Tartışmalara yol açan bu sözcüğün seçilmesinin gerekçesinde dijitalleşmenin olumsuz etkilerine dikkat çekildi:

“Araştırmalar, sosyal medya ve dijital teknolojilerin kullanımının artmasıyla insanların kendilerini daha yalnız hissetmeye başladıklarını göstermektedir. Sosyal medya ortamında takipçi, beğeni sayılarının önem kazanması, sözde ‘kalabalık’ bir ortam oluşturulması yalnızlık hissine çözüm gibi algılansa da yalnızlık hissini artıran bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Dijital dünyanın gelip geçici ilişkiler önermesi, yalnızlık hissini derinleştirmektedir.”

2024 YILI FESTİVALLER YILI OLDU

Kültür ve Turizm Bakanlığı 2024 yılının dökümünü açıkladı. Buna göre, Devlet Tiyatroları 2 miyon 149 bin 361 seyirciye ulaştı. Öte yandan yayıncılık alanında da önemli gelişmeler yaşandı. Bakanlığın açıkladığı verilere göre bandrollü kitap sayısı 408 milyonu aştı. Kütüphane sayısı da 1301’e yükseldi.

Trabzon Müzesi, Galata Kulesi, Alanya Atatürk Evi, Gaziantep Kalesi, Mor Kuryakos Manastırı, Tarihî Saint George Kilisesi ve Van Hoşap Kalesi’nin restorasyon süreci tamamlandı.

2024 yılı festivaller yılı oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığının düzenlediği Kültür Yolu Festivali 8 ay boyunca 16 şehirde yapıldı. Warhol'un Dünyası - Pop Art'ın İkonu, Pablo Picasso - Resimden Seramiğe Bir Serüven ve Frida Kahlo’nun Günlükleri sergisi 3 ay boyunca farklı şehirlerde sanatseverlerin ilgisine sunuldu.

Geçen sene iptal edilen Antalya Altın Portakal Film Festivali bu yıl yapıldı. Festivale Necmi Sancak’ın “Ayşe” filmi ve Nur Sürer’in başrol oynadığı Nadim Güç’ün yönettiği “Mukadderat” damgasını vurdu. Binnur Kaya ve Nur Sürer, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü paylaştı.

Bir diğer dikkat çeken festival ise Kültür ve Turizm Bakanlığının düzenlediği Anadolu Opera ve Bale Festivali oldu. 6 ilde düzenlenen Anadolu Opera ve Bale Festivali’nde, 15 etkinlik ve 15 bin 358 izleyiciyle buluşulurken, “Yetenek Her Yerde” projesiyle, Şırnak, Erzincan, Kırklareli, Ardahan, Hatay ve Denizli'de 116 çocuğun yetenek taraması gerçekleştirildi.

İpekyolu Film Festivali’nin 12’ncisi düzenlendi. Festivalle ilgili konuşan Güleryüz, kendisini ifade etmek isteyen gençlerin başta İpek Yolu ülkeleri olmak üzere dünyayla buluşmalarını sağladıklarını söyledi.
Adana Altın Koza, Ankara Film Festivali gibi festivaller de bu yıl öne çıkan festivaller arasında yer aldı. İzmir Film Festivali’nde yazarımız Burçak Evren Emek Ödülü’ne lâyık görüldü.

31. İstanbul Caz Festivali de şu an müzikseverlerle buluşuyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen festivalde 40’a yakın konser düzenlendi.

2024 rüzgâr gibi geçti: Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım - Resim : 1

POLEMİKLER VE TARTIŞMALAR EKSİK OLMADI

Gazetemizde başlattığımız “Günümüzde Türk Şiiri” soruşturması hem şiirin hem de edebiyatın geldiği durumu ortaya koydu.

Haydar Ergülen, Seyyit Nezir, Abdülkadir Budak Tuğrul Tanyol, Hüseyin Ferhad, Abdülkadir Paksoy, Hüseyin Akın, Furkan Çirkin, Eray Sarıçam ve Kaan Eminoğlu, Nurduran Duman ve Ferruh Tunç soruşturmaya katıldı. Soruşturmada özellikle neoliberalizmin etkileri, bireycileşme ve yabancılaşma vurgusu öne çıktı.

2024 yılının verilerine göre yılın en çok dinlenen şarkısı “Cıstak” oldu. Kadın düşmanlığı yapan ve fuhuşu yücelten “Cıstak” şarkısı tartışmalara neden olurken, sanatçı Aydilge, şarkıyı “gıda zehirlenmesi” olarak yorumladı. Tuna Kiremitçi ise “Bir kültürün çöküşünü bağıra bağıra ilan ediyor.” değerlendirmesini yaptı.

Arka Sokaklar dizisinin tarikat ve cemaatleri eleştirmesi yine tartışılan bir konu oldu. RTÜK’ün yayın durdurma ve para cezası vermesi eleştirildi.

TGB’li ve Vatan Partili gençlerin 3 Eylül’de İzmir’de ABD askerinin başına çuval geçirmesinin ardından tutuklanmaları üzerine sanatçılar ve aydınlar, “Türkiye müstemleke ülkesi değil!” diyerek tepki gösterdi.
Wattpad’e getirilen erişim engeli, sansür ve özgürlük tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

Modern sanatta yaşanan yozlaşma bu yılın önemli başlıkları arasında yer aldı. Sanat Yönetmeni Dimmi Taburets’in bir grup kadını baş aşağı sallandırarak saçlarıyla çizim yapmasına sanatseverler “Picasso mezarında ters döndü.” sözleriyle tepki gösterdi. New York’ta Modern Sanat Müzesi’nde ziyaretçilerin ortada duran ayakkabıyı sanat eseri sanıp fotoğraf çekmesi yine yozlaşma akımına bir diğer örnek olarak karşımıza çıktı.

FAHİŞ KONSER BÜTÇELERİ GÜNDEMDEN DÜŞMEDİ

2024 rüzgâr gibi geçti: Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım - Resim : 2

Belediyelerin fahiş bütçelerle konserler düzenlemesi bu yılın odak noktalarından biri oldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi Ebru Gündeş için 69 milyon TL ve Mor ve Ötesi, Gülşen ve Murat Boz konserleri için de 71 milyon TL bütçe ayırdı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise 2019 yılından 2024’e kadar düzenlediği konserler için 5 milyar TL harcadı. Sanatçılar bu bütçelerin sanata değil reklama harcandığını belirtti. Öte yandan belediyelerle ilgili başka bir konu da ortaya çıktı.

Çankaya Belediyesi’nin İstanbul’da bastırdığı Karanfil Dergi’nin künyesinde Ulaş, Burcu ve anne Nurten Geroğlu’nun yer alması dikkat çekti. Ailenin daha önce de Maltepe Belediyesi’nde İstasyon Dergi’yi çıkardığı öğrenildi.

FİLİSTİN DAVASI SANAT DÜNYASININ ODAĞINDA

İsrail’in 7 Ekim 2023’te Filistin’e yönelik başlattığı saldırılar sürerken sanat dünyasından pek çok isim Filistin’e destek açıklamaları yaptı. Sanatçı Gülsen Tuncer, 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne kefiye ile katıldı.

81. Uluslararası Venedik Film Festivali’nde ‘Geleceğin Aslanı’ ödülünü kazanan Yönetmen Sarah Friedland, “Özgürlük mücadelelerinde Filistin halkıyla dayanışma içindeyim.” dedi.

Melbourne Senfoni Orkestrası (MSO) Avustralyalı-İngiliz piyanist Jayson Gillham İsrail’in katlettiği Filistinli gazeteciler “Witness” parçasıyla andı. Bunun üzerine Gillham’ın konseri iptal edildi. Türk aydın ve sanatçılar da Filistin’e destek mesajlarını paylaştı ve İsrail’in saldırılarının durması için çağrılar yaptı.

Türkiye Sanatçılar Birliği (TSB) Genel Başkanı ve tiyatro sanatçısı Tahsin Murat Demirbaş, “Türkiye’nin vatansever, insansever, vicdanlı tüm sanatçı ve aydınları olarak hükümetimizi ve kamuoyunu göreve çağırıyoruz. Bu katliamlara seyirci kalamayız. Bu katliamı yalnızca kınayarak engelleyemeyiz.” açıklaması yaptı.

KAYBETTİĞİMİZ SANATÇILAR

2024 rüzgâr gibi geçti: Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım - Resim : 3

2024 yılında pek çok değerli sanatçımızı kaybettik. Ayla Algan, Mario Levi, Ayten Gökçer, Genco Erkal, Kayhan Yıldızoğlu, Feruze Çerçi (Füruzan), Vural Çelik, Teoman Südor, İrfan Yalçın, Şerif Gören, Muazzez İlmiye Çığ, Afşar Timuçin, Ferit Edgü ve Süreyya Berfe kaybettiğimiz aydın ve sanatçılarımız arasında.

“Son Sümer Kraliçesi”, “Tarihin Kızı” unvanlarıyla da anılan Muazzez İlmiye Çığ için Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Muazzez İlmiye Çığ’da Cumhuriyet vicdanının yıkılmazlığını yaşıyoruz. Önce kendisine karşı dürüsttür. Ve kendisine dürüst her devrimci aydın gibi, halkına karşı dürüsttür; insanlığa karşı dürüsttür. Milletine ikiyüzlülük, onun için en büyük suçtur. Beynini ve yüreğini bütün berraklığıyla ve coşkuyla halkına açmıştır. Halkı Allah’la aldatma kültürünün karşısına, halkı tarihle eğitme kültürüyle çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.

ABD’Lİ GAZETECİ CHRİS HEDGES’TEN ŞAİR REFAAT ALAREER İÇİN MEKTUP:

SİZİ ÖLDÜRDÜLER BİZİ BOĞUYORLAR

2024 rüzgâr gibi geçti: Beyin çürümesinden gerçek sanatla kurtulalım - Resim : 4

ABD’li gazeteci Chris Hedges, Filistinli şair Refaat Alareer için bir mektup yayınladı. 6 Aralık 2023’te İsrail, Gazze’de yaptığı hava saldırısıyla erkek kardeşi, kız kardeşi ve üç çocuğuyla birlikte Alareer’i öldürmüştü.

İngiliz Edebiyatı Profesörü olan Alareer, “Biz sayı değiliz!” hareketini kurmuştu.

Chris Hedges’in bu mektubu, “The Chris Hedges Report” başlıklı kanalda yayınlandı. Türkiye’de ilk kez yayımladığımız bu mektubu Türkçeye yazarımız Latif Bolat çevirdi:

Sevgili Refaat,

Sessiz değiliz. Susturuluyoruz. Geçtiğimiz akademik yılda kamplar kuran, yurtları işgal eden, açlık grevi yapan ve soykırıma karşı çıkan öğrenciler, bu sonbaharda üniversite kampüslerini akademik gulaglara dönüştüren bir dizi kuralla karşılaştı. Konuşmaya cesaret eden akademisyenlerin azınlıkta olanlarının çoğu yaptırıma uğradı veya işten çıkarıldı.

İsrail'in Gazze'deki hastaneleri, klinikleri ve sağlık çalışanlarını hedef alarak düzenlediği toplu katliamları eleştiren tıp uzmanları, bazıları tıp lisanslarını iptal etme tehditleriyle karşı karşıya kalarak tıp fakültesi fakültelerinden uzaklaştırıldı veya işten çıkarıldı.

Toplu katliamı ayrıntılı olarak anlatan ve İsrail propagandasını ifşa eden gazeteciler yayından kaldırıldı veya yayınlarından kovuldu. Sosyal medya paylaşımları yüzünden işler kaybedildi.

Cinayeti kınayan bir avuç politikacı, onları görevden almak için milyonlarca dolar harcandı. Algoritmalar, gölge yasaklama, platformdan çıkarma ve para birimini devre dışı bırakma -ki bunların hepsini deneyimledim- bizi dijital medya platformlarında marjinalleştirmek veya yasaklamak için kullanılıyor. Bir protesto fısıltısı ve ortadan kayboluyoruz.

Bu önlemlerin hiçbiri soykırım sona erdiğinde kaldırılmayacak. Soykırım bahanedir. Sonuç, özellikle Donald Trump'ın yükselişiyle otoriter bir devlete doğru atılmış büyük bir adım olacak. Sessizlik, büyük bir kükürtlü gaz bulutu gibi genişleyecek.

Yasak kelimelerle boğuluyoruz. Sizi öldürdüler. Bizi boğuyorlar. Amaç aynı. Silme. Hikayeniz, tüm Filistinlilerin hikayesi anlatılmayacak.

Siyonistler ve müttefiklerinin cephaneliğinde yalanlar, sansür, karalama kampanyaları ve lanetlilerin körelmiş araçları dışında hiçbir şey kalmadı. Ama ben onları nihayetinde yenecek silahı elimde tutuyorum. Kitabınız, “Ölmem Gerekiyorsa: Şiir ve Düzyazı”.

“Hikayeler hayatı öğretir.” diye yazıyorsunuz, “Kahraman sonunda acı çekse veya ölse bile.”
Öğrencilerinize, yazmanın “Bir tanıklık, herhangi bir insan deneyiminden daha uzun yaşayan bir anı ve kendimizle ve dünyayla iletişim kurma zorunluluğu olduğunu söylediniz. Bir sebepten dolayı yaşadık, kayıp, hayatta kalma ve umut hikayelerini anlatmak için.”

Bir yıl önce sığındığınız ikinci kattaki daireye bir İsrail füzesi isabet etti. Haftalardır İsrail hesaplarından çevrim içi ve telefonla ölüm tehditleri alıyordunuz. Zaten birçok kez yerinden edilmiştiniz. Sonunda Gazze’nin El-Sidra semtindeki kız kardeşinizin evine kaçtınız. Ama avcılarınızdan kaçamadınız. Kardeşiniz Salah ve çocuklarından biri, kız kardeşiniz ve üç çocuğuyla birlikte öldürüldünüz.

“Eğer Ölmem Gerekiyorsa” adlı şiirinizi 2011'de yazdınız. Ölümünüzden bir ay önce tekrar yayınladınız. Düzinelerce dile çevrildi. Şiirinizi kızınız Shymaa için yazdınız. Nisan 2024'te, ölümünüzden dört ay sonra, Shymaa, kocası ve hiç tanışmadığınız iki aylık oğulları, torununuzla birlikte bir İsrail hava saldırısında öldürüldü. Uluslararası yardım kuruluşu Global Communities'in binasına sığınmışlardı. Shymaa'ya yazıyorsun:

“Ölmem gerekiyorsa, hikayemi anlatmak için yaşaman gerekir
eşyalarımı satıp bir parça kumaş ve birkaç ip satın almak için,
(uzun kuyruklu beyaz yap) böylece Gazze'nin bir yerinde bir çocuk
gözlerinin içine cenneti bakarken, alevler içinde giden babasını beklerken—
ve kimseye veda etmez, bedenine bile, kendisine bile—
uçurtmayı görür, senin yaptığın uçurtma, yukarıda uçar,
ve bir an için bir meleğin orada olduğunu düşünür, sevgiyi geri getirir
Ölmem gerekiyorsa, umut getirsin, bir masal olsun.”

Şehit şairlere katıldın. İspanyol şair Federico García Lorca. Rus şair Osip Mandelstam, son dizelerini bir ölüm yürüyüşünde yazan Macar şair Miklós Radnóti, Şilili şarkıcı ve şair Víctor Jara ve New York polisi tarafından vurularak öldürülen siyah şair Henry Dumas.

Sanat Festival Konser Sanatçı Filistin