2024’te adil dünyanın kapısı açılacak
Siyasetçiler, akademisyenler, ekonomistler ve gençler 2023 yılını değerlendirdi. Yeni yıl ile ilgili beklentilerini anlattı. Öne çıkan konu başlığı Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşı oldu. Herkesin gönlünden geçen adil, huzurlu, refah dolu bir dünyanın yaratılması
Rusya - Ukrayna, İsrail- Filistin arasındaki savaş 2023 yılında öne çıkan konu başlıkları oldu. Uzmanlar dünyada öne çıkan çatışmaları ve cepheleşmeleri değerlendirdi. Avrupa bu kamplaşmada ABD’nin yanında yer aldı. Türkiye hangi siyasetleri izledi? 2024 yılında dünya nereye doğru ilerleyecek? Bütün bu sorulara yanıt veren uzmanların ortak olduğu görüş, “ABD dünyaya çatışma ve yıkım dışında bir şey getirmedi”
Ukrayna ve Gazze’de tek kutuplu dünya yenilmektedir
MEHMET PERİNÇEK / MOSKOVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ
Coğrafyalar ve savaşan taraflar farklı olsa da bütün bunlar dünyadaki genel kamplaşmanın bir iz düşümü. Yani Atlantik ile Avrasya arasındaki cepheleşmenin birer parçaları.
Filistin sadece İslam dünyasının veya Arap dünyasının çıkarları için değil, bütün Avrasya'nın çıkarları adına savaşıyor. Aynı şekilde Rusya'nın başarısı da bütün Avrasya coğrafyasını ilgilendiriyor. Filistin ile Rusya Atlantik cephesine karşı mücadele ediyor. Dolayısıyla bu savaşlarındaki sonuçlar dünyadaki diğer ülkeleri ve özelliklede Atlantik cephesinden muzdarip olanları çok yakından ilgilendirmektedir.
Filistin'in başarısı Tayvan sorununda Çin'in başarısını da etkileyecektir. Rusya'nın Atlantik cephesi karşısındaki başarısı Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki, Suriye'deki karşılaştığı tehditleri bertaraf etmesi açısından önemlidir.
Atlantik kampının iki tarafta da kaybetmekte olduğunu ve başarısızlığa uğradığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu 2023 açısından belki de en önemli noktalardan biridir. Hem Ukrayna savaşında hem de Gazze savaşında tek kutuplu dünya projesi yenilmektedir. Çok kutupluluk tekrardan kendini pekiştirmektedir.
ABD’NİN BAŞARISIZLIĞI DÜNYADA DENGELERİ DEĞİŞTİRİYOR
Amerikan hegemonyasının başarısızlığa uğraması dünyadaki dengeleri değiştirmekte ve Atlantik kampındaki güçlerin de artık farklı şekilde konumlanmalarına yol açmaktadır. Örneğin Körfez ülkeleri artık ABD güdümünden çıkmakta daha bağımsız politikalar izlemekte, hatta ABD ye karşı Çin'le, Rusya'yla daha yakın duran bir çizgi izleye gelmektedir.
Türkiye'de karşılaştığı tehditleri bertaraf etmek için bütünlüklü bir strateji yürütmeli. Atlantik planlarını boşa çıkartan Türkiye, Doğu Akdeniz'den Suriye'ye, Güney Kafkasya'dan Karadeniz'e kadar milli güvenliğini daha rahat sağlayabilecektir. Aynı zamanda ekonominin bir sopa olarak kullanılmasını bertaraf ederek refah Türkiye'sini gerçekleştirebilir.
ABD, DOĞU AKDENİZ'DE TÜRKİYE'YE KARŞI PLANLAR İÇERİSİNDE
Türkiye'nin ABD ile olan ilişkileri iki düşman ülke arasındaki ilişkiden farklı değildir. Geçen sene ABD Suriye'de PKK’ya desteğini son derece arttırmıştır. Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı planlar içerisindedir. Ukrayna'da uğradığı başarısızlığın acısını Doğu Akdeniz'den çıkartmak istemektedir. Buraya yığınak yapmak istemektedir. Bu bakımdan Türkiye - ABD ilişkileri 2023’te iki düşman ülke ilişkilerinden farksızdı. Fakat seçimlerden sonra AK Parti hükümetinin izlediği çizgi ne yazık ki bu tehditleri gören ve bu tehditlere cevap verecek bir stratejiden yoksundur. Tam tersine, ABD’ye teslim olarak ABD den özellikle ekonomik alanda aman dileyen bir çizgidir. Bu da Türkiye'yi ABD’nin saldırganlığından korumak yerine Türkiye'yi çok daha fazla bir yem haline; kolay lokma haline getirmiştir. Bu Türkiye'nin en önemli zafiyetlerinden biridir.
AVRUPA BAĞIMSIZLIĞINI ABD’NİN ELİNE VERDİ
Avrupa ülkeleri ABD’nin dümen suyunda ilerlemenin faturasını ödemektedir. Ukrayna meselesi sadece Rusya'yı kuşatma planı değildi, aynı zamanda Vaşington'un Avrupa ülkelerini kontrol altına alma amacını da taşıyordu. Bu çerçevede Amerikan planı Avrupa açısından başarılı oldu. Avrupa hem kendi siyasal bağımsızlığını Vaşington'un eline vererek ciddi ekonomik sorunlar yaşadı.
Avrupa'nın önünde iki yol var. Bir ABD için Avrupa, bir de Avrupa için Avrupa. Ne yazık ki Avrupa'nın liderleri ABD için Avrupa sloganını benimsediler. Kendi çıkarlarını ve halklarının çıkarlarını feda etti. Ancak ekonomik gelişmeler, Ukrayna savaşındaki gerçeklerin ortaya çıkması, düzenli olarak bu savaşın Avrupa'nın cebinden finanse edilmesi Ukrayna savaşına bakışı da değiştirdi. Bütün bunlar önümüzdeki süreçte ABD karşıtı tepkileri arttıracaktır. Üzerine bir de İsrail'in canavarca saldırganlığı konusunda Avrupa ülkeleri liderlerinin ve yönetimlerinin İsrail’e destek vermeleri halkın tepkisine neden oldu.
ATLANTİK ÇAĞI BİTİYOR
Çok kutuplu bir dünya önümüzdeki dönemde pekişecek. Atlantik cephesi karşısında gelişmekte olan ezilen dünya daha da fazla birleşecek, kaynaşacak. Bunun araçlarını yaratacak. Örgütlenmelerini yaratacak, kurumsallaşacak. BRİCS, Şangay İşbirliği Örgütü dünya siyasetinde ve ekonomisinde daha etkin hale gelecek. 2024 Atlantik'in; Atlantik çağının bittiğini bize çok daha net bir şekilde gösterecek. Burada Türkiye'nin tutumu büyük önem taşıyor. Türkiye kendisini savunurken tüm dünyadaki dengeleri de değiştirecek bir güce birikime potansiyele sahiptir. Bu açıdan 2024 senesi de Türkiye'nin karşılaştığı tehditlerle birlikte atacağı, atması gereken kararlı adımlarla çok daha adil, çok daha refah dolu bir dünya yaratabilir. Barışı sadece bölgeye değil, dünyaya getirecek etkileri olabilir. Ama bunu başarmak için de bütüncül bir stratejiye Atlantik politikalarına her yerde karşı duracak işbirliklerine gitmesi gerekiyor.
Yakın gelecekte Avrupa’nın ABD yörüngesinden çıktığına şahit olabiliriz
ÖZNUR KÜÇÜKER SİRENE / ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI
İsrail-Filistin savaşı 2023 yılının getirdiği en büyük sürprizdi. Rusya'nın blöf yaptığı söylenirken birden şubat ayında başlayan Ukrayna Savaşı da 2022 yılının en büyük sürprizi olmuştu. Her iki savaştan da aslında aralarında problem yaşayan ülkelerin her an ve en beklenmedik anda savaşa girebileceklerini anlıyoruz. Aslında bu iki savaş da bize önemli bir ders veriyor: Ülkeler aralarında gerilim yaşarken hem o ülkelerin diplomatları hem de uluslararası kuruluşlar o gerginliği azaltıp müzakerelerle çözüm bulmak için büyük çaba sarf etmeli.
ERDOĞAN'IN İKTİDARDA KALMASI BATI ÜLKELERİNDE SOĞUK DUŞ ETKİSİ YAPTI
Türkiye açısından 2023 yılının en önemli olayı tabii ki de Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Erdoğan'ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye'nin hem iç hem de dıştaki dengeleri açısından çok önemli bir gelişmeydi. Seçim sürecinde muhalefet oldukça NATO'cu ve AB yanlısı bir tutum içindeydi. CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’nın yanında yer almamız gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilseydi Türkiye oldukça Batı'ya bağımlı bir dış siyaset takip ederdi. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarda kalması Batı ülkelerinde soğuk duş etkisi yaptı. Türkiye sahip olduğu jeostratejik önemi, askeri ve diplomatik gücüyle ne AB ülkelerinin ne de ABD'nin görmezden gelebileceği bir ülke değil. Tam da bu nedenden dolayı her ne kadar ilişkilerde sürekli iniş çıkışlar yaşasak da, göç, terör, ekolojik sorunlar, küresel güvenlik gibi farklı farklı konularda işbirliğinin artarak devam edeceğini düşünüyorum. Tabii ki İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya savaşlarına yaklaşımda da gördüğümüz gibi uluslararası meselelerdeki farklı bakış açısı ve tutumlar devam edecektir. Ancak 2023 yılının son günlerinde, Yunanistan ile yumuşayan ilişkiler ve TBMM Dışişleri Komisyonu'nda İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin protokolün kabul edilmesi Türkiye'nin 2024 yılında Batı ülkeleriyle daha az gerilimin yaşandığı, daha yapıcı bir yıl yaşamak istediğine dair bir sinyal veriyor.
ENERJİ KRİZİNDEN EN ÇOK ETKİLENEN ALMANYA OLDU
Bu sene Avrupa aldığı tedbirler sayesinde enerji krizinden aslında beklendiği kadar etkilenmedi. Ancak Rusya, Batı ülkelerinin kendisine uyguladığı bütün yaptırımlara rağmen şaşırtıcı bir performans sergiledi. Avrupa'nın en büyük fon yöneticisi Amundi'nin baş yatırım yetkilisi Vincent Mortier, Rusya ekonomisinin 2024 yılında Euro Bölgesi'nden üç kat daha hızlı büyümesinin beklediğini söyledi. Enerji krizinden en çok etkilenen AB ülkesi kuşkusuz Almanya oldu. Sanayi devinin bu karşı konulamaz düşüşü, gelecek yıllarda AB içindeki Almanya-Fransa rekabetini de şiddetlendirebilir.
AVRUPA ÜLKELERİNDE ABD VE NATO KARŞITLIĞI BÜYÜYOR
Avrupa yanı başında cereyan eden savaş ve çatışmalardan ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda en çok etkilenen kıta. Bütün bu istikrarsızlıkların yol açtığı göç hareketleri, terör olayları, ekonomik çalkantılardan Avrupa oldukça etkilendi. İşte bu nedenden dolayı, Avrupa kıtasında Fransa gibi birçok ülkede ABD ve NATO karşıtlığı had safhada. Macron Ukrayna Savaşı'ndan önce AB ordusu kurma hayalinden bahsetmişti. Ayrıca Çin ziyaretinde, AB'nin stratejik özerkliğini sağlaması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Avrupa ülkelerinde sadece ABD ve NATO'ya karşı değil AB'nin kendisine karşı bile çığ gibi büyüyen tepkiler mevcut. Bu da siyasette aşırı sağın yükselişine yol açıyor. İtalya'da aşırı sağcı Meloni'nin Başbakan olmasından sonra Hollanda'da da kasım ayında düzenlenen erken seçimlerde Geert Wilders’in lideri olduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) açık farkla ilk sıraya yerleşti. Halkın bu tercihlerini şu şekilde okumak gerekiyor: Avrupalı halklar içinde yaşadıkları ülkelerin egemenliklerini tekrar kazanıp AB veya ABD'nin boyunduruğu altına girmeden bağımsız bir siyaset izlemesini istiyorlar. AB veya ABD diktasından bağımsız olarak hareket etmek, Avrupa ülkeleri için artık ulaşılması zor bir hayal oldu. Ancak Avrupa genelinde aşırı sağ bu hızla yükselmeye devam eder ve Almanya ekonomisi toparlanamazsa yakın gelecekte AB'nin dağıldığına ve Avrupa ülkelerinin ABD-NATO yörüngesinden çıkıp kendi askeri güçlerini geliştirdiğine bile şahit olabiliriz.
TEMENNİM 2024’TE ‘ALTERNATİF DÜNYA’NIN TEMELLERİNİN SAĞLAMLAŞMASI
2023 yılında içimi ümitle kaplayan tek gelişme İsrail-Filistin savaşında İsrail ve Batılı destekçilerinin Batı kamuoyunun desteğini kaybetmiş olmaları oldu. İsrail ve destekçileri, sahip oldukları medya gücü ve bütün maddi olanaklara rağmen, sosyal medyada hızla yayılan katliam görüntülerinin önüne geçemediler. Bu da dünya çapında bir "uyanışa" vesile oldu ve "alternatif dünya" arayışını hızlandırdı. Öngörüden ziyade temennim şudur ki Türkiye'nin de içinde yer aldığı alternatif dünyanın temelleri 2024 yılında sağlamlaşsın. Dünya halkları, sadece kendi ülkelerindeki belli kesimlere öncelik ve imtiyaz tanıyan Batı ülkelerinin dünyada yol açtığı haksızlıklara "dur" deme cesaretinde bulunsun.
Sonuç olarak 2024'te savaş ve çatışmaların devam edeceği, rekabetin yükseleceği ancak dünya kamuoyu baskısının da artacağı, ülkelerin kafalarına göre hareket edemeyecekleri bir dünya öngörüyorum.
Bu yeni yılın hem Türkiye hem de dünya için barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum.
2023’te Avrupa, ABD’ye daha çok bağımlılaştı
MASSİMİLİANO ARİF AY / İSVİÇRE KOMÜNİST PARTİSİ GENEL SEKRETERİ
Ukrayna’daki savaş, NATO’nun Rusya’ya karşı yürüttüğü bir vekâlet savaşıdır. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin şimdiye dek onu övenler tarafından terk edileceğini ön görebiliyorum. Neticede Batı silahlarına rağmen Kırım’ı ve Donbass’ı zaten kaybetti. Tabi ABD şimdi çok kutuplu dünyanın zaferini engellemek için yeni çatışmalar tezgâhlıyor. Dolayısıyla yeni savaşların çıkması maalesef gerçekçi. Tam olarak bu nedenden Filistin direnişiyle dayanışmamız stratejik önemde. Çünkü Filistin direnişi, ana amacı Avrasya bütünleşmesini önlemek olan İsrail’in içindeki anlaşmazlıkları artırıyor.
AVRUPA’DA YOKSULLUK ARTTI
Yaptırımlar Avrupa ekonomisine zarar verdi. Ukrayna bozgunu, Avrupa Birliği’nin (AB) siyasi istikrarı üzerinde yıkıcı bir etkiye yol açacak. Yoksulluğu artırıp işçilerin satın alma gücünü azaltmakla kalmadı, aynı zamanda kemer sıkma politikaları ve sosyal hizmetlerde kesintilere neden oldu.
AVRUPA HÜKÜMETLERİ, ABD VE SİYONİZME İTAAT EDİYOR
Avrupa hükümetleri, ulusal egemenliklerini savunmak yerine Vaşington’a itaat ediyor. Bunu sadece liberal, sosyal demokrat ve yeşil siyasetçi hükümetler değil, milliyetçi olmaları beklenen ve seçimlerde milliyetçi söylemleri kullandıktan sonra vatandaşını ortada bırakan hükümetler yapıyor. Örneğin yakın zamanda Tuğgeneral Markus Mäder, İsviçre’nin Güvenlik Politikaları Bakanı seçildi. İsviçre’nin daha önce seçilmiş Ankara Büyükelçisi, NATO’yu eleştirmiş ve Hamas’la diyaloğa geçmişti. Ancak büyükelçi, İsviçre’nin tarafsızlığından kalan parçaları da yok edecek Atlantikçi bir tuğgeneralin baskısıyla görevden alındı. Yani İsviçre hükümetinde Atlantikçiler ve Siyonistler güçlü görünüyor.
AVRUPA SANAYİSİZLEŞTİRİLİYOR, HALK BASTIRILIYOR
Mutlaka halkın ve işçilerin bir kısmı ayaklanacak çünkü Avrupa yoğun biçimde sanayisizleştiriliyor. Avrupa ABD’ye daha da bağımlı hale gelecek. Ancak demokratik ve özgürlükçü protestolar da bir yandan zayıflıyor. İşçi grevleri ve savaş karşıtı protestolara karşı hükümetler daha da otoriter davranıyor. İsviçre’de Siyonizm karşıtı profesörler açığa alınıyor. Komünistler ve Müslümanlara ait sembolleri “aşırılıkçı” ilan edip yasaklayacak yasalar tartışılıyor. Fransa’da polis, halkın gösterilerini daha fazla şiddet kullanarak bastırmak için kendi hükümetine şantaj yapıyor. Silahlı kuvvetler ile aşırılıkçı sağ ve sol örgütlerin, işçileşen toplumsal kesimlerle karşı karşıya gelmeyi kışkırtması, Batılı liberal toplulukların faşistleşmesine neden oluyor.
AVRUPA SOLU ÖRGÜTLENMELİ VE İŞBİRLİĞİ YAPMALI
Atlantik emperyalizmi hâlâ ciddi bir ateş gücüne ve kültürel hegemonyaya sahip. Fakat Batı sisteminin içinden geçtiği krizler artık geri döndürülemez boyutlarda. Avrupa Ukrayna’yı desteklemekten yıprandı; Siyonist rejim kendi içinde çatışmalar yaşıyor; ABD’nin müesses nizamı baskılanıyor; BRICS’in genişlemesi ve Çin’in Yeni İpek Yolu’nun pekişmesi gelecekteki dönüşümü net bir biçimde gösteriyor. Emperyalistler bunu biliyor, öyleyse savaşın ve ülkelerimizdeki muhalefeti kontrol etmek için otoriterliğin genişlemesini bekleyebiliriz. Maalesef Avrupa solu, Çinlilerin dediği gibi “son derece sarsıcı” olan bu çağın gerekliliklerine kesin olarak yetersiz görünüyor. İsviçre Komünist Partisi olarak (PC) biz, örgütlenmek ve kendimizi daha iyi biçimde yapılandırmak zorundayız. Güvenini kazanmadığımız insanların bulunduğu vatansever kesimlerle diyalog kurmayı öğrenmeye ve daha fazla uluslararası işbirliğine mecburuz.
Emperyalizm tüm dünyada yenilecek
HASAN KEMAHLI / VATAN PARTİSİ AVRUPA TEMSİLCİSİ
Bir yılı daha geride bırakıyoruz ve hep söylüyoruz, gelen gideni aratmayacaktır biz hep hazırlıklı olacağız yaşadığımız olaylara emperyalizm ile mücadele cephesinden bakacağız. Halkın içinden bakacağız, Türk milletinin menfaatleri açısından bakacağız ve mücadelemizi ona göre yapacağız.
Yaşadığımız coğrafyada toplumları etkileyen iki büyük savaşın etkileri oldu yeni gelecek olan yılda da bu etkileri yaşayacağız. Avrupa ülkelerinin tam teslimiyet ile ABD emperyalizmin politikalarını takip etmesi sonucu Ukrayna ve İsrail’in yaptığı bütün insanlık dışı çalışmalar sadece ABD’nin menfaatlerine hizmet etti. Ezilen hakların sesleri kesilmek istendi. Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinde teslimiyet politikaları sonucu Rus toplumunun yarattığı değerler yok sayıldı, yıkılmaya çalışıldı. Rus milletinin Avrupa’da yaşan insanlarının yaratığı sermaye birikimlerine el konuldu sanatçılarının, aydınlarının yaptığı çalışmalar engellendi. Avrupa toplumu emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yönlendirilmeye çalışıldı ama tutmadı ve başaramadılar. Avrupa halkları birçok ülkede sokaklara çıktı; gerek Ukrayna gerekse İsrail’in yürüttüğü savaş politikalarına karşı eylemler yaptı, emperyalizmin çıkar politikalarına boyun eğmedi.
15 Temmuz Amerikancı FETO darbe girişimi sonrası Türkiye’nin yürüttüğü Avrupa’nın yaptıklarını sorgulayan ve tepki veren direnen tutumu maalesef yavaş yavaş terk ediliyor. Hükümet AB’nin teslimiyetçi politikalarına dönmeye başladı. Teröre açık açık destek veren politikalar iktidar ve muhalefet tarafından küçük menfaatler karşılığında yok sayılmaya başlandı. AB hayranlığı tekrar gündeme getiriliyor.
Hoş geldin 2024; Vatan Partisi olarak gelecek yıllara hazırlanıyoruz. Biliyoruz ki emperyalizm sadece güzel ülkemiz Türkiye’mizde değil yaşadığımız bu coğrafyada da yenilmelidir.