2030'da Asya ve Türk mucizesi

Teori’nin Eylül sayısında da çok önemli bir konuya ve 2030’a mercek tuttuk. Asya Çağı’nın başladığının Atlantik merkezlerince kabulünü ve itirafını sayfalarımıza taşıdık.

BATI’NIN 'ASYA MUCİZESİ' İTİRAFI

Dünya üzerindeki ekonomi ve finans kuruluşları sık sık raporlar yayımlıyor. Son dönemde yayımlanan raporlara baktığımızda, müjdelemekten gurur duyduğumuz Asya Çağı’nın başladığının Atlantik merkezleri tarafından da kabul edildiğini görüyoruz. Teori’nin eylül sayısında USMER Başkanı ve Teori Yazı Kurulu Üyesi Sn. Şule Perinçek’in önderliğinde IMF, Dünya Bankası, OECD, Dünya Ekonomik Forumu, Standard Chartered gibi kurumların raporlarını inceledik. Raporlar arasında küçük farklılıklar olmakla beraber hemen hemen hepsi aynı sonuca çıkıyor.

Bu yazımızda Londra merkezli ve dünya çapında işlem gören Standard Chartered Bankası’nın 2030’da dünya ekonomisinin durumu üzerine yaptığı tahlilleri örnek alıyoruz. Standard Chartered’in raporuna göre 2030’da iki Asyalı ülke; Çin ve Hindistan ABD’yi sollayarak ilk iki ekonomi oluyor. Şaşırtıcı değil zira Çin’in dünya liderliğine yükselmesi, en kalabalık ülke Hindistan’ın ise adım adım ABD’yi geçmesi güneşin doğuşu kadar net gözüküyor. Ancak 3. sırada kendine yer bulabilen ABD’yi yine bir Asya ülkesi olan Endonezya izliyor. 5. sırada ise üç aylık maaşla araba alınan Almanya yok. İtalya, Fransa, İngiltere, AB ülkeleri yok. Türkiye var. Rapor daha da ilgimizi çekmeye başlıyor. Listenin devamı Brezilya, Mısır, Rusya, Japonya ve Almanya diye devam ediyor.

Rapora göre 2030 dünyasının ekonomi sıralamasında ilk 10 ülkenin 7’si Asya, Afrika ve Latin Amerika’da bulunan gelişen dünyanın temsilcileri. AK Parti hükûmeti hâlâ AB masallarına sarılıyor, Vatan Partisi dışındaki tüm partiler milletin aksine NATO’dan yana çıkıyorlar fakat 2030’da ilk 10’da yalnızca bir AB ve iki NATO üyesi bulunuyor. ABD amaçları uğruna başta Rusya’yla olmak üzere tüm Asya’yla kafa kafaya gelen AB ve NATO üyeleri olağan bedeli ödüyor anlaşılan.

Bu raporları yayımlayan ekonomi kuruluşlarının iki ortak özelliği var; birincisi emperyalist-kapitalist merkezlerde bulunmaları, ikincisi ise saygın ve bilimsel kuruluşlar olmaları. Bu nedenle önemle şunun altını çiziyoruz; bu liste bizim istek, arzu veya hayallerimizle değil, bizzat Atlantik merkezlerinde faaliyet yürüten ve saygın ekonomik kuruluşların bilimsel çalışmaları neticesinde ortaya çıkıyor. Bu kuruluşlar bir sabah uyandığında haydi şu Çin’i, Hindistan’ı, Türkiye’yi bir gazlayalım da demiyorlar. Burada bir ikna, kabul ve itiraf var.

Bundan 100 yıl önce Asya’da devrimler çağı başlamıştı. Başta Türkiye, Rusya ve Çin olmak üzere sanki bir hat çizilmişçesine devrimler yaşanmıştı. Özellikle 1920’ler ve 30’larda Türkiye ve Sovyetler Birliği bir Asya mucizesi yaratmıştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan çıkan ve 1929 Buhranı gibi zor bir krizin içinde patinaj çeken dünyada yalnızca devrimi yaşamış iki ülke atılım yapmıştı: Türkiye ve Sovyetler Birliği. Yine 1940’larda dünyanın en fakir ülkelerinden olan Çin de günümüzde gördüğümüz üzere en zengin ülke konumuna erişti. 100 yıl önce gerçekleşen Asya mucizesi bugün de filizleniyor. Enerji üretimi, üretim seferberliği için gerekli insan kaynağı, sömürgecilikten değil topluca kalkınmaktan yana olan devletlerin hepsi Asya mucizesinin içinde yer alıyor.

TÜRK MUCİZESİ

Türk mucizesine ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Yalnızca 7 yıl sonra Türkiye’nin, satın alma paritesine göre, dünyanın en büyük beşinci ekonomisi olması mümkün mü? Mümkün değil diyorsak şu soruyla karşı karşıyayız: Bu ekonomik kuruluşlar neye dayanarak Türkiye’yi bu sıralara çıkartıyorlar? Görmediğimiz neyi görüyorlar?

Bizce mümkün zira bu hedef hep anlattığımız Üretim Devrimi’yle örtüşmüyor mu? Türkiye’nin genç nüfusunu üretim seferberliğine katmak bu atılımı yaratmaz mı? Günümüzde Batı sermayesi ve onun kuralları doğrultusunda işlenen kaynaklarımızı, zenginliklerimizi üretimin ve milletimizin hizmetine sunmak Türkiye’yi ileri sıçratmaz mı? Atlantik çökerken ve Asya yükselirken ikisini birbirine bağlayan Türkiye’nin jeopolitik konumu doğru kullanılırsa Türkiye diğer ülkeleri bir bir geride bırakmaz mı? Atlantik’in çöken, birbirini arkadan vuran, krizler içinde bulunan ortamını terk eden ve BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi yeni dünyaya hızlıca adım atan Türkiye, Türk mucizesinin 2. sezonunu gerçek yapmaz mı?

Buradan çıkardığımız en büyük sonuç Üretim Devrimi hedefiyle, Türkiye’yi 2030’da ilk 5 ekonomi arasına sokma hedefinin birbirine bağlı olduğudur. Zira kuşkusuz Türkiye’yi ilk 5’e Mehmet Şimşek sokamayacaktır. Onlar Türkiye’yi ABD’nin gözünde ilk 5’e sokma çabasındalar. AK Parti hükûmetinin veya onun yerine aday olan sistem içi muhalefetin hedefleri arasında da böyle bir atılım yoktur. Çünkü devrimci değillerdir. Türkiye’nin tarihinden, potansiyelinden, dinamiklerinden bihaberlerdir. Onlar, Çin mucizesinin lideri Mao Zedung’un tasvir ettiği gibi gökyüzünü ancak kuyunun ağzı kadar görebilen kuyudaki kurbağalardır. Asya ve Türk mucizesi ise gökyüzünün kuyunun ağzı kadar olmadığını göstermiştir, gösterecektir.

TEORİ MUCİZESİ

Teori dergisi de bir mucizedir zira eşsizdir. Uluslararası saygın ekonomik kuruluşlar bilimsel raporlar yayımlıyor, Asya Çağı’nın başladığını itiraf ediyor, Türkiye’yi ilk beş ekonomi arasında gösteriyorlar fakat dergiler, Aydınlık dışındaki gazeteler, Ulusal Kanal dışındaki televizyon kanalları bu gelişmeyi görmüyor? Demek ki Teori, Aydınlık ve Ulusal Kanal Asya ve Türk mucizesinin basın ve medya cephesi liderleridir. Teori’nin Eylül sayısı başka hiçbir yerde bulamayacağınız nitelikteki yazılarla, dolu dolu sayfalarıyla sizi bekliyor. Teori’yi okumak ve okutmak yukarıda anlattığımız Asya ve Türk mucizesine daha da yaklaşmaktır. O nedenle okuyalım ve okutalım. Teori’nin Eylül sayısını, 0312 431 4031 numaralı telefon aracılığıyla, D&R, Kitapsan, Remzi Kitabevi gibi seçkin kitabevlerinden veya magaza.teoridergisi.com adresinden basılı ya da e-dergi formatıyla temin edilebilirsiniz.