21 Aralık Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
SARAÇHANE OYUNU
ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET
Talih insanın kapısını bir kez çalar derler. Ama İmamoğlu’nun kapısını ikinci kez çaldı. Siyasi yasak kararının siyasi tarihimizde çok önemli bir yeri vardır. Sadece bir dönem siyasi yasaklı olan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını kastetmiyorum. 12 Eylül’den sonra siyasi yasaklı olan Demirel cumhurbaşkanı, Ecevit ve Erbakan ise bu ülkede başbakan oldu. Kimse onlara altın tepsi içinde bu fırsatı sunmadı. Mücadele ettiler. Ekrem İmamoğlu ise yasak kararı çıktığı andan itibaren sevinç gösterileri, coşkulu kutlama havası, Saraçhane şovu, Meral Akşener’le verdikleri coşkulu görüntülerle etkisiz hale getirdi.
Belli ki birileri Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapmak istiyor. Birileri ısrarla İmamoğlu’nun önünü açmaya çalışıyor. Ama o Erdoğan olmak yerine Mustafa Sarıgül olmaya doğru koşar adım ilerliyor. Önüne gelen fırsatları tepiyor. Arjantin-Fransa maçında penaltı kaçıran Fransız futbolculara benziyor. İmamoğlu üzerine siyasi proje inşa etmeye çalışan güç odaklarına sesleniyorum. Çok zorlamayın, İmamoğlu’ndan bir Erdoğan çıkaramazsınız. Çünkü o kumaş yok.
UKRAYNA’NIN İBRETLİK DURUMU
MEHMET BARLAS / SABAH
Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği görevini yürütürken FETÖ'cü bir polis tarafından suikasta uğrayan Andrey Karlov, 6. ölüm yıldönümünde düzenlenen törenle anıldı.
Eski büyükelçinin ölüm yıldönümünde çok duygusal bir konuşma yapan yeni büyükelçi Aleksey Yerhov'un şu sözleri çok önemliydi:
"Karlov'un davası, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türkakım doğalgaz boru hattı, ülkelerimizin liderlerinin gündeminde olan enerji ve doğalgaz sektörlerindeki projelerdir. Onun davası, ülkelerimiz arasındaki rekor ticaret hacmidir. Onun sadece büyükelçilikte değil Türkiye'de, Ankara'da anılıyor olması önemlidir."
Küresel güçler, Türkiye ile Rusya'nın arası bozulsun, Türkiye'nin durumu mevcut Ukrayna gibi olsun diye ellerinden geleni yaptılar.
Hatırlanacağı gibi 2015 yılında Türk Hava Kuvvetleri, bir Rus uçağını düşürmüş ve sır perdesi hâlâ aralanamamıştı. Rusya ile ilişkilerimizin ne kadar bozulduğunu ve ekonomimizin ne kadar yara aldığını sanırım hatırlatmama gerek yok.
Bütün bu badireleri atlatan Türkiye- Rusya veya daha doğrusu Erdoğan- Putin, karşılıklı saygıya dayanan bir ilişki geliştirmeyi başardı. Türkiye kendini Rusya'ya karşı "NATO'nun ileri karakolu" olma konumundan çıkardı.
Bunun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu, Batıcı bir şaklabanın peşine takılarak yok olan Ukrayna'ya bakıp anlayabiliriz. Veya şu an büyük bir enerji krizi yaşayan ve bu kış soğuktan binlerce insanın ölmesinden korkulan Avrupa'ya bakarak da görebiliriz.
Bazı masum görünen siyasi tercihlerin çok hayati sonuçları olabilir. Mesela, Ukrayna halkı da "Biraz gülelim" demişti. Batı da "parayı ve silahı" yığdı. Ama gelinen durumda Ukrayna halkının ne elektriği, ne suyu, ne de ısıtma sistemi var. Hepsi çökmüş durumda.
Mazlum Ukrayna halkı ise Rusya ordusunun insafına bırakılmış şekilde işgal edilmeyi bekliyor. ABD ve AB'ye güvenerek sahte kahramanların peşinden maceraya atılan Ukrayna'nın yaşadığı tam ibretlik bir durum.
RUH VE BEDEN YORGUNU İKİ DOSTUMUZU KAYBETTİK
YALÇIN BAYER / HÜRRİYET
İLKİ, ‘koca çınar’ dediğimiz Ergin Konuksever (85). Yaşlılığa bağlı rahatsızlığından ötürü onu kurtaramadık ve hafta sonu kaybettik, önceki gün de toprağa verdik.
Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz makine mühendisiydi; THY teknik bölüm müdürlüğüne kadar yükselmişti. Babasının sağlığı ile çok uğraştı, onu yalnız bırakmak istemedi. Ama daha sonra babasının kitaplarını basmak için Çınar Yayınları’nı kurdu. Bu süreçte bizleri babasının daha da sevdalısı yaptı.
İkisi de yakın dostumuzdu ama çile çektiler yaşamları boyunca; biri basın, diğeri de yayın piyasasında hep sıkıntı yaşadılar.
Hiçbir zaman korku nedir bilmediler, hep mücadele ettiler. Konuksever, gerektiğinde hak yiyen patronlarla, yayın müdürleri ve şeflerle kavga etti, haksızlığa karşı direndi. Ilgaz da yayınevini yaşatmak için hep mücadele verdi.
Ruh ve bedenleri hep yorgundu.
Konuksever’i önceki gün toprağa verdik, Ilgaz’ın cenazesi de bugün kaldırılacak.
Konuksever’in oğlu Timuçin ile Ilgaz’ın Nilgün, çocukları Elif ve Kerem’e başsağlığı dileklerimizle sabır diliyoruz.
SEVİMSİZ MESSİ ŞIMARIK MACRON’U NASIL YENDİ?
İSMAİL KILIÇARSLAN / YENİ ŞAFAK
Denebilir ki “yahu Arjantin de emperyalizm tarafından icat edilen bir ülke değil mi?” Haklısınız. Hem de çok haklısınız ama Arjantin’in kendi içerisindeki “Latin” duruşu ona bir parça sempati duymamızı sağlar. Fransa öyle değil. Fransa katıksız ve katışıksız bir emperyalizm tecrübesinin tam içerisinden geliyor. O bakımdan kendini Fransız zanneden Afrikalı topçuların da, takımdaki az sayıda Fransız’ın da, Macron isimli şımarığın da yenilmesi çok güzel oldu.
Hadi şunu da şöylece söylemiş olayım. Messi için inanılmaz bir kariyer finali oldu tabii ki. Ronaldo için arzu ederdim bu kariyer finalini.
Ve şunu da: Biz “iyi futbol dilencileri”, yine umduğumuzu bulamadık bu dünya kupasından. Oyun stilleri birbirlerine çok benzeyen, aynılaşmış, hiçbir “mahsus karakter”i kalmamış takımların benzer şekilde ilerleyen tatsız tuzsuz maçlarını izleyip ah ettik yine.
Futbol endüstriye teslim oldukça büyüyüp sevimsizleşen bir kültürel gerçekliğe dönüştü. Bizeyse eskimiş birtakım hikâyelerin izini sürmek kaldı yine. Arjantin aşkımız yahut Fas umudumuz gibi. Nasıl derler: Yetmez ama teşekkürler yine de.