22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

21 Eylül Medyanın Halleri

'New York notları', 'MİT’ten seçim sonrası alan temizliği...', 'OECD’den 4 uyarı, 4 öneri', 'Bu sefer de yaralı bırakırsanız', 'Mülakat' İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

21 Eylül Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

NEW YORK NOTLARI

AHMET HAKAN- HÜRRİYET

UÇAKTA Doğu Perinçek’in hayatını anlattığı “ADIM DOĞU” kitabı vardı elimde. Baştan sona ABD karşıtlığı üzerine bina edilmiş bir hayatı, ABD yolunda okumak. Planlı bir ironi oldu yani. Kitap bitti. O kadar etkilendim ki az kalsın “Milli Demokratik Devrim” taraftarı olacaktım.

MİT’TEN SEÇİM SONRASI ALAN TEMİZLİĞİ...

Nedim Şener- HÜRRİYET

PKK/YPG unsurlarını aralıksız takip eden ve bugüne kadar Suriye ve Irak’ta 150’den fazla üst düzey yöneticiyi etkisiz hale getiren MİT, seçim sonrası PKK’nın olası saldırı ekibini hedefe koydu.

MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı), suikast ve sabotaj konusunda emir veren yönetici ekibi ve bu eylemler için görevlendirilen “Baver Botan” kod adlı Bekir Kına’yı, “Vejin Jiyan” kod adlı Hicran İcuz’u, “Karker Tolhildan” kod adlı Rıdvan Ulugana’yı, “Cudi Agit” kod adlı Tuba Karakoç’u, “Mazlum Karamok” kod adlı Sabri Abdullah’ı, “Roj Habur” kod adlı Civana Heso’yu, “Kemal Pir” kod adlı İbrahim Mohammad Nasır’ı düzenlediği özel operasyonlarla öldürdü.

MİT’in neredeyse her hafta bir ya da iki yöneticisini öldürdüğü PKK/YPG’nin yönetim kadrosu ve infaz ekibine yönelik başarılı operasyonlarının arkasında, 2018 yılından itibaren yurtdışı operasyonlara imkân sağlayan, imkânların etkisi çok büyük. MİT’in kendi operasyon ekibi, kullandığı yüksek teknoloji ve bölgeyi çok iyi tanıyan insan gücü, saha ajanları sonuç alınmasında çok etkili oluyor. Bir başka önemli faktör ise, terör örgütü PKK içinde devşirilen çok sayıda terörist MİT’in etkili sonuç almasında rol oynuyor.

OECD’DEN 4 UYARI, 4 ÖNERİ

Kerem Alkin- SABAH

OECD’nin dün açıklanan son 'Küresel Ekonomik Görünüm' Raporu'nun ana başlığı "Enflasyon ve Düşük Büyüme Çelişkisi". Söz konusu başlığın esasen iki boyutu var. Birinci boyut, bir yandan düşük büyüme var iken, bir yandan da 'yapışkan' enflasyon sorunu bir çelişki değil mi? İkinci boyut ise, dünyanın önde gelen ekonomilerinin merkez bankaları enflasyonla mücadeleyi önceliklendirerek, para politikasını sıkılaştırmayı sürdürürler ise, bu durum düşük büyüme sorununu daha da derinleştirmez mi? Birinci boyutta temel sorun, bilhassa hizmetler sektöründen kaynaklanan, bununla birlikte, neredeyse her sektörde gözlenen 'hırs enflasyonu' (greedflation) olarak öne çıkıyor. OECD üyesi ülkelerin tümünde, enflasyon fırsatçılığı ve açgözlülükten kaynaklanan ortak sorun ciddi boyutlarda.

OECD'nin enflasyonla ilgili uyarısının yanı sıra, ikinci bir uyarısı da, düşük büyümenin kaynağına yönelik. Burada da Çin ekonomisinin bugün içinden geçtiği sıkıntılı süreç ve 2024'de öngörülenden daha yavaş büyüme ihtimali düşük büyümenin gerekçesi olarak öne çıkıyor. Öyle ki, dünya ekonomisinin önceki raporlarda paylaşılan büyüme öngörülerine göre 1.1 puan daha düşük bir büyüme yapabilme olasılığı açısından, bu olasılığın 0,45 puanı sıkışan finansal koşullar ise, 0,65 puanı ise Çin ekonomisindeki yavaşlamadan kaynaklanıyor. Nitekim, imalat sanayinde zaten sıkıntılı bir tablo varken, hizmetler sektöründe küresel virüs salgını sonrası toparlanmanın hızla ivme kaybetmesi de verilere yansıyor. Geçtiğimiz mayıs ayından bu yana negatif eksende olan küresel imalat sanayi PMI'nın yanı sıra, küresel hizmetler PMI da mart ve nisan ayındaki en tepe noktasından sonra hızla gerilemekte.

BU SEFER DE YARALI BIRAKIRSANIZ

Nedret Ersanel- YENİ ŞAFAK

“Operasyon” tarifi Bakü’nün haklılığın ifadesi olarak da kullanılıyor ve bu yüzden harekatın sınırlı olacağını kestirebiliriz. Ancak bu sefer Ermenistan’da siyasi sonuç üretmesi beklenmeli mi? Paşinyan’ın tutumundaki ikircikli hal, Putin ve Erdoğan’la yaptığı görüşmelerde kesin ikazlar almasına rağmen devam etti. Güvendiği yerler konusunda bakalım ne kadar haklı çıkacak? Amerika ve Fransa’nın eli bu coğrafyada kukla oynatmaya yetecek mi? Kazanılan savaşın barış anlaşması imzalanmaya varmadan kesin bir askeri sonuca varılmamalı. Bu temennimiz. Ancak yine başa dönülecek şekilde siyaseten yarım bırakılacak bir savaş Ermenistan’ı en iyi bildiği ayak oyunlarına döndürecektir…

‘Azerbaycan neden şimdi bu adımı attı’ sorusu yanlış. Çok sabretti. Ancak, zırvalık mertebesinde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yutturması ve Karabağ’da Ermenistan yığınaklarının artışı ve sayısı on-bini aşan kuvvetin bölgeye girişi bardağı taşırdı. Arkasının da geleceği belli olduğu gibi, süreci sulandırma hedefi, kötü niyet belliydi. Artık güç konuşur. Allah muzaffer eylesin, dualarımız onlarla…

MÜLAKAT

ABBAS GÜÇLÜ- MİLLİYET

Mülakat deyip geçmeyin, eğitimde son yılların en önemli tartışma konusu haline geldi. Kalktı, kalkacak derken, devam edeceği açıklandı ve içinden çıkılamaz bir noktaya gelindi.

Mülakat, bazı atamalarda olmazsa olmazların başında gelir. Örneğin sınıfa girip ders anlatma, cemaatin karşısına çıkıp vaaz verme, kan gördüğünde bayılmama gibi bazı önemli ayrıntılar o atama süreçlerinde çok önemlidir.

Tartışılan konu, onların nasıl ölçüleceği değil hangi aşamada nasıl yapılması gerektiğidir.

Eğitim fakültelerine girişte, mezuniyette ya da KPSS’ye başvururken aransa, kriterler çok önceden açıklansa itiraz bu denli yüksek olmazdı ama atamaya beş kala yapıldığında kıyamet kopuyor...

Mülakat, mesleki yeterliliğin, davranışların ve en önemlisi de kişiliğinizin o mesleğe uygun olup olmadığını değerlendirmek için yapılır. Örneğin herkesin anlayacağı bir dilde ders anlatabiliyor muyuz, öğrencilere karşı sabırlı mıyız ve bir meslek olarak öğretmenliği neden seçtiğimiz çok önemlidir.

MEB’in bu yöndeki beklentileri neler? Önce bunu ortaya koyması gerekiyor.

Daha da önemlisi, öğretmenlerimizi jüri önüne çıkartmadan önce, onları bu göreve hazırlayan YÖK ve üniversitelerimizin, MEB’in bu beklentilerinden ne kadarını mezunlarına kazandırdığı sorgulanmalıdır.

Bakan Bey, KPSS alan yeterlilik sınavında öğretmenlerimizin döküldüğüne dikkat çekiyor. Onca dershane dopingine rağmen tek sorumlu onlar mı?
Peki ya YKS sonuçları, MEB bu konuda ne düşünüyor?..

Medyanın Halleri köşe yazıları köşe yazıları öne çıkanlar