21 Mayıs Medyanın Halleri
Hazırlayan: Beyhan Korkman
'TÜRKİYE VE RUSYA’NIN DEVLET GELENEĞİ SAVAŞI ÖNLÜYOR'
ÖZNUR KÜÇÜKER SİRENE / DİRİLİŞ POSTASI
Ukrayna savaşı patlak vermeden önce, Rusya; ABD ve AB ile masaya oturarak devlet liderlerine kaygı ve taleplerini iletmişti. Hiçbiri kaale alınmadığı gibi Rusya provoke edilmeye devam ediyor. Savaşın bitmesi için en yapıcı adımları Türkiye attı. Antalya ve İstanbul’da bir araya gelen Rus ve Ukraynalı heyetler ile barışın sağlanması için mücadele edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çabaları için heyetler tarafından ayakta alkışlandı.
Bugün Batı ülkeleri sahte yaptırımlarla halklarını avuturken diğer yandan da Rusya ve Ukrayna arasında diplomatik bir çıkış yolu aramaktan ziyade savaşın fitilini ateşliyor gibiler. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği için başvuru yapması ve ABD, Fransa, Almanya gibi güçlü ülkelerin bu adaylığı desteklemesi sonrası Putin buna “karşı tepki” vereceklerini açıkladı.
Bugün Türkiye aktif bir şekilde Rusya ve Ukrayna arasındaki denge siyasetine ve barış diplomasisi trafiğine devam ederken Ankara’nın güçlü bir şekilde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkması Avrupalı halklar tarafından “bir gün bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ama sanıyorum 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasını Erdoğan engelleyecek. Bunun için ona teşekkür ederim” yorumlarına sebep oluyor. Kısaca Rusya’nın da Türkiye’nin de “devlet genetiği” dünyadaki jeopolitik dengeleri tümden değiştirecek kadar sağlam.
HÜRRİYET YAZARI NATO’YA VERİLEN KARARLI MESAJLARDAN RAHATSIZ: PAZARLIĞI ENGELLİYOR
SEDAT ERGİN / HÜRRİYET
Burada meselenin önemli bir boyutu da, Türkiye’nin taleplerinden çok kullanılan yöntem ve başvurulan üslupta karşımıza çıkıyor. Daha önceden diplomasi kanalları işletilerek Türkiye’nin kaygılarının karşılanması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca yapılan bazı açıklamalar, öncesindeki süreçte Türkiye’nin tam aksi yönde bu iki ülkenin üyeliklerine olumlu bakıldığı yolunda mesajlar verildiğine işaret ediyor.
Hiç olmazsa önümüzdeki günlerde bu konular müzakere edilirken diplomasi seçeneğine ağırlık verilmesi yararlı olacaktır. Aksi takdirde oluşacak olumsuz görüntü, sonuçta pazarlık bir noktada tatlıya bağlansa bile, bıraktığı izler itibarıyla Türkiye’nin Batı’ya dönük stratejik yönelişi konusunda tereddütlerin yerleşmesine yol açabilir.
BAKAN KURUM’DAN KATARLILAR AÇIKLAMASI: 0.00045
ABDULKADİR SELVİ / HÜRRİYET
Özal, Körfez sermayesini çekmek istediğinde karşısına çıkmışlardı. Şimdi de bir Katar tutturdular, gidiyorlar. Bu kez de, “İstanbul Havalimanı’nı Katar’a satacaklar. O yüzden Atatürk Havalimanı’nı kapatıyorlar” iddiasını gündeme getirdiler. Ben de Çevre Bakanı’na sordum.
“Onlara bakarsanız biz Türkiye’nin her yerini Katarlılara, Arap kardeşlerimize satıyoruz. Ama dönüp baktığınızda da bunların hiçbirinin gerçek olmadığı ortaya çıkıyor. Kanal İstanbul’da da bütün alanı Katarlılar aldı dediler. Katarlıların aldığı 157 bin metrekare bir alan. 330.000.000 metrekare rezerv alandan tüm yabancıların aldığı mülklerin oranı yüzde sıfır nokta sıfır, sıfır 35. Katarlıların ise 0.00045. Yani yok denecek kadar az. Hep bir algı peşinde oldukları için, hep algı üzerinden hareket ettikleri için vatandaşlarımızı yanlış bilgilerle aldatmaya çalışıyorlar” diye karşılık verdi.
HDP VE DEVA, FETÖ’CÜLERİ MAĞDUR GÖSTERİYOR
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Devreye her zaman olduğu gibi FETÖ’cülerin sözcüsü HDP’li Gergerlioğlu ile DEVA Partili Yeneroğlu girdi. Enis Durak’ın mağdur askeri öğrenci olduğu yalanını yazarak, hakkındaki delilleri paylaşmadılar. Ayrıca ceza aldığı gün sahte bir kimlikle Almanya’ya kaçarken yakalandığını gizlediler.
Sonuç: Devlete sızarak parasıyla okuduğu millete ihanet eden FETÖ’cüler mağdur değil, devlete savaş açtığı için ‘mağlup’ olan birer haindir. Haine merhamet vatana ihanettir.
'FERAGAT SIRASI KÂRLARINI KATLAYANLARDA'
HASAN ÖZTÜRK / YENİŞAFAK
Hükûmet, kendi alacaklarından feragat etti. KDV indirimi, vergi affı, vergi muafiyeti, teşvik, istihdam için sigorta prim teşviki, doğalgaz ve elektrikte yüzde 70’lere varan sübvanse gibi birçok alanda kendi alacaklarından feragat etti. Fakir-fukaraya yaptığı yardımları artırdı.
Ama olmadı. Ne pahalılık çözüldü, ne dezavantajlı gruplar ekonomik olarak rahatladı.
Çünkü, hükûmet kendi alacaklarından feragat etti ama “zenginlerimiz” kendi kârlılıklarından feragat etmedi.
Şimdi bir kez daha söylüyorum. 2022’nin ilk çeyreğinde bilanço rekorları kıranlar, kârlarını katlayanlar, dar gelirliler, dezavantajlı gruplar, geride kalma ihtimali olanlar için ellerini taşın altına koymalı. Bir fon kurulmasının öncülüğünü yapmalı.
Daha önce “Zenginden alın fakire verin” diyorduk, şimdi: “Zenginlerimiz, elinizi cebinize atınız. Hükûmetin yaptığı feragatin bir benzerini yapınız!”
Ne dersiniz?