21. Yüzyılda Uluslararası Türk Dünyasında Dil, Edebiyat, Kültür Sempozyumu başladı
USMER'in düzenlediği sempozyumda, emperyalist kültüre ve anlayışa karşı Avrasya'da mücadele cephesi kurulması ve her alanda iş birliği yapılması fikri öne çıktı
“21. Yüzyılda Uluslararası Türk Dünyasında Dil, Edebiyat, Kültür Sempozyumu”nun ilk günü tamamlandı. Ulusal Strateji Merkezi’nin (USMER) ev sahipliğinde çevrimiçi olarak yapılan sempozyumun açılış konuşmalarında Türk dünyasının ortak bir dil geliştirmesi gerektiği vurgulandı. Ortak dil ile birlikte her alanda iş birliğinin geliştirilebileceği belirtilerek, emperyalist kültür ve anlayışa karşı mücadele cephesi oluşturulacağı kaydedildi. Dilin yok olmasının, milletleri yok edeceğine işaret edildi. Türk dili ve kültürü 'Avrasya'yı dolaşan bir ırmak' olarak nitelendi.
Türk dünyasından 9 ülkeden 59 seçkin bilim insanı özel başlıklarla hazırladıkları bildirilerin bir kısmı ilk günde sunuldu. Düzenleme Kurulunda 13 ülkeden 19 bilim insanı yer aldı. Sempozyumun düzenleme kurulu başkanlığını Kırım Cumhurbaşkanı Danışmanı ve V.I. Verdanskiy Kırım Federal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lemara Selendili yaptı. Bilim Kurulu'nda Türk dünyasından 17 ülkeden 31 bilim insanı çalışmalara ışık tuttu.
Eski TBMM Başkan Vekili, Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı Hasan Korkmazcan, sempozyuma onur konuğu olarak katıldı.
Katılımcılar çoğunlukla çevrim içi olarak sempozyuma katıldı.Sunumlar bugün de devam edecek.
'ATLANTİK ÇAĞININ SONU GELDİ'
USMER Genel Başkanı Şule Perinçek sempozyumun açılış konuşmasında hazırlıklara ilişkin, “Hazırlıklara altı ay önce başlamıştık. Altı asıra sığamadık! 59 bildiri dar geldi. Dört nala Asya'dayız, koç başı gibi Avrasya'dayız. Artık Atlantik Çağının sonu geldi. Nefesi kesildi. Köhnedi. Çürüdü. 21. Yüzyıla ve gelecek yüzyıllara damgasını vuracak yeni bir çağın eşiğindeyiz. İşte biz o yeni çağın dilini, edebiyatını kültürünü konuşacağız.” dedi.
'ASYA ÜLKELERİYLE EL ELE YÜKSELİŞ'
Asya Uygarlığı’nın Yükseliş Çağına girildiğine değinen Perinçek, “Asya Çağı bu coğrafyadaki kadim uygarlıkların bağrında doğuyor. 21. Yüzyılda Türk Dünyasında Dil, Edebiyat, Kültür Sempozyumu bu açıdan tarihi bir anlam taşıyor. Türk Devletleri, Asya Uygarlığının yükselişine önderlik ediyor. Asya Uygarlığının yükselişi, aynı zamanda diğer Asya dilleriyle ve kültürleriyle el ele Türk Dilinin, Türk Edebiyatının ve Türk Kültürünün yükselişidir. '2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı' aynı zamanda 'İsmail Gaspıralı’nın Doğumunun 170. Yılı'dır.” ifadelerini kullandı.
Şule Perinçek ve Lemara Selendili
'HER ALANDA İŞİMİZİ GELİŞTİRECEĞİZ'
Türkçe konuşan halkların ortak bir dil geliştirmelerinin kaçınılmaz olduğunu belirten Perinçek, “Yalnızca dil yetmez. Ortak dilimizi, fikrimizi ve her alanda işimizi geliştireceğiz, gelişeceğiz; zenginleştireceğiz, zenginleşeceğiz. Bu Türkçemizin en geniş coğrafyadaki birikimini değerlendirmekle mümkün olacaktır. Sempozyum bu büyük ve tarihi göreve hizmet etmek üzere toplanmaktadır.” diye konuştu.
'ORTAK DİL EMDİĞİMİZ İLK SÜT'
Perinçek, Türk dünyasının zenginliklerinin tanıştırılması gerektiğini belirterek şöyle sürdürdü:
“Anadolu'da ilk ağız derler. Dünyaya ilk geldiğinizde emdiğiniz ilk süt. Çok değerlidir. Sizi yaşama karşı güçlü kılar. İşte hepimizin ortak dili bu. Bu güç her alanda egemen olacaktır. Emperyalist kültür ve anlayışa karşı birlikte bir mücadele cephesi oluşturacağız. Kültür sanattan ekonomiye kadar her alanda birlikte o büyük mirasımızı paylaşacağız. Türk dünyasına güçlü olmak çok yakışacaktır. Binlerce yıllık bir çınarın dalları gibiyiz. Birbirimize çok benziyoruz. Ama ne yazık ki bu zenginliklerimiz tanış değiller. Tanıştıracağız. Daha çok... daha çok... Tanışa tanışa üreteceğiz.
“Yapraklara dallara yeşillere, allara, nice nice yıllara güllerimiz, nice nice yıllara, yaprak dala,
al yeşile yaraşır, gayrı bundan böyle vermeyiz sizi ellere... Hepimiz Ergenekon demircisinin torunlarıyız. Güçlüyüz. Yunus gibi aşk dilini bilir, âşık dilinden anlarız. İlim biliriz, kendin biliriz
Çünkü sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. Bilimsel çalışmalarda; dil, edebiyat, kültür alanında, ekonomide müthiş enerjiler açığa çıkacak, bereketli topraklarda rengarenk yaratıcılıklara tanıklık edeceğiz; göreceksiniz. Bu bir başlangıç olacak. Buluşa buluşa, paylaşa paylaşa üreteceğiz... Çünkü bu toprak Gaspıralı'nın dediği gibi anan kibi seni besler bereketli kucagı.
Piçen, arpa, aş istemez, verir. Yediklerin, içtiklerin ep bu topraktan kele, cebindeki akçaları sana bu toprak vere, alma, armut, arpa bogday, bag ve bostan cumlesi tarlaya arpa, bogday saçacağız, işleyeceğiz. Tarlamızı bekleyeceğiz. Bir saçacağız- on alacağız. Birbirimizden sözcükler bile alıp versek düşünsenize nasıl bir ifade zenginliği ortaya çıkacaktır. Sözcükler ve kavramlar uyum ve soy sıkıntısı yaşamayacaktır. Gelip hemen ana kucağı gibi dilimizde yerine oturacaktır. Tadına doyamayacağız. Altınımız gümüşümüz bol olsun, yolumuz açık olsun. Türk Dünyasının bahtı şen olsun.”
'DİLDE İŞ BİRLİĞİ YAPMAMIZ GEREKİYOR'
Kırım Cumhurbaşkanı Danışmanı ve V.I. Verdanskiy Kırım Federal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lemara Selendili ise 6 ay boyunca sempozyum için çalıştıklarını bildirdi. Selendili, “Türk dünyası bir olsun diye bu çalışmayı yaptık.” diyerek; Ali Şir Nevai, Cengiz Aytmatov, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Ahmet Yesevi, Dede Korkut gibi usta isimleri saydı. Selendili, “Bu isimleri unutmayacağız, anlatacağız. Bu isimler kaybolmamalı. Bu sempozyum bizler için onurdur. En önemlisi de bilgi paylaşmaktı. En önemlisi bilgi paylaşmaktı. Türk dünyasını bir araya getirmek için iş birliği yapmak istiyoruz. Madem Türk dünyasının ortak dili olsun istiyoruz, birleşerek ortaya bir şey çıkartmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
'DİLE DEVLET SAHİP ÇIKAR'
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Gürer Gülsevin, USMER'in toplantıya katılım çağrısını memnuniyetle karşıladığını söyledi. TDK olarak Türk diline yönelik devamlı toplantılar yaptıklarını hatırlatan Gülsevin, kültür denilince akla ilk dilin geldiğini belirtti. Gülsevin, dilin yok olmasıyla medeniyetlerin yok olduğuna işaret ederek Sümerlerle ilgili bir örnek anlattı:
“Hiç hayatınızda Sümer gördünüz mü? Yazıyı ilk onlar kullandılar, tarihin başlangıcı olarak sayılıyorlar. Neden hiç Sümerlileri görmedik, nasıl kayboldular... Biyolojik silahlarla mı yok edildiler? Hayır, sadece dillerini kaybettiler. Her şeyinizi kaybedince değil, dilinizi kaybedince yok olursunuz, millet olarak yaşayamazsınız.”
'DEVLET ADAMLARI EL KOYUNCA BAŞARILI OLUYORUZ'
2017 yılının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 'Dilimiz Kimliğimizdir' başlığıyla 'Türk Dili Yılı' ilan edildiğine değinen Gülsevin, devlet yöneticilerinin dile sahip çıkmasının gerekliliğini şöyle ifade etti:
“Devletin başı dile ve kültüre sahip çıkar. Osmanlı'nın son dönemlerinde dilde yabancılaşma vardı. Atatürk ile bir sadeleşme süreci başladı. Ardından TDK kuruldu. Devlet adamları işe el koyunca başarılı oluyoruz. Erdoğan da 'dilimiz tehlike altında' dedi ve seferberlik ilan etti.”
'AVRASYA'YI DOLAŞAN SEL HALİNE GELMİŞ BİR IRMAK'
Dili anlamak için Türk kavramını anlamak gerektiğini söyleyen Gülsevin, şunları kaydetti: “Türk'ün ne olduğunu anlamak gerekiyor. Türk'ün kimliği Türk dilidir. Türk bir aile midir, aşiret midir, kabile midir? Türk sadece bir addan ibaret midir? Türk bir millet adıdır. Kime Türk milleti diyeceğiz? Türk milleti bütün Avrasya'yı dolaşan bir ırmaktır. Irmak aktığı yerlere kendinden bir şeyler katar, yeşertir ve ırmak geçtiği yerlere göre şekillenir, zenginleşir. Türk dili ve kültürü de bütün Avrasya'yı dolaşmış bir ırmak gibi beslenmiştir, coşkun bir sel haline gelmiştir. Türkler, bütün coğrafyayı beslemiş ama bütün coğrafyadan da beslenmiştir.”
'AVRASYA'YI BESLEMİŞ BİR MİLLETİN ADI'
Türk sözcüğünün geniş ve dar anlamları olduğunu söyleyen Gülsevin, “Tarihte Türk dilini kullananların etnik unsuru Türk'tür. Bir geniş anlamda Türk vardır bir de dar anlamda Türk vardır. Dar anlamdaki Türk, Türkiye'dir. Kazak, Kırgız, Özbekler ise geniş anlamda Türk'tür. Türk dediğimiz unsur sadece etnik unsurdan ibaret değildir. Bütün Avrasyayı beslemiş bir milletin adıdır.” şeklinde konuştu.
'MİLLET ETNİK UNSURLARIN DA ÜZERİNDE BİR KAVRAM'
Millet kavramının da anlamının incelenmesi gerektiğini söyleyen Gülsevin, “Millet, aileden, aşiretten büyük, etnik unsurların da üzerinde bir kavramdır. Millet antropolojiden ve biyolojiden de üstün bir kavramdır. Terim olarak ancak sosyoloji sözlüklerinde bulunabilir. Sözlükte millet için 'dil, din, kültür, ülkü birliği olan insan topluluğudur' der.” ifadelerini kullandı.
Gülsevin, bütün dillerin birbirinden kelime alışverişi yaptığını belirtti. Kullanılan kelimenin kökeninin incelenerek, yabancı mı, Türkçe mi olduğunun anlaşılabileceğini bildirdi.
VATAN PARTİSİ LİDERİ DOĞU PERİNÇEK: TÜRKÇEMİZİ BİRLİKTE İŞLEYELİM
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, sempozyumun Türkçenin birleşimi için bir girişim olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Türkçenin bu kadar gelişmiş olmasında kuşkusuz bir devlet dilinin olmasının payı var. Alman bir Türkolog diyor ki 'Tanrı bir dil yapmış olsaydı o dil Türkçe olurdu'. Bilimsel olarak da Türkçenin tarihi var, işlenmiş bir dil.
'IRMAK ZENGİNLEŞTİ'
“Türklerin dünya uygarlığına en büyük katkısı devlet ve ordu kuruculuğudur. Devlet kurmadan, ordu olmadan medeniyet gelişemez. TDK Başkanımızın da dediği gibi 'ırmak' çeşitli coğrafyalarda dolaşırken dilimiz zenginleşti. Sempozyum bir başlangıç.
“Türkçemizi birlikte işleyelim ve bir ortak dil geliştirelim. Ama aynı zamanda tüm Türk dilleri de yaşasın ve zenginleşsin. Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulmasını bu bakımdan selamlıyoruz. Komşularımızla, halklarla bizi kaynaştıran bir girişim. Önümüzde geniş ufuklar var.”
17 ÜLKEDEN 32 BİLİM İNSANI
Sempozyumun Düzenleme Kurulu Başkanlığını Kırım Cumhurbaşkanı Danışmanı ve V.I. Verdanskiy Kırım Federal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lemara Selendili, Başkan Yardımcılığını da USMER Genel Koordinatörü Dr. Duygu Yeniay Üsküplü yürütüyor. Düzenleme Kurulunda 11 ülkenin temsil edildiği sempozyumun Bilim Kurulunda 17 ülkeden 32 bilim insanı yer alıyor.
Sempozyum, Ulusal Strateji Merkezi (USMER) ev sahipliğinde V.I. Vernadskiy Kırım Federal Üniversitesi, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü, Bartın Üniversitesi, El Farabi Kazak Üniversitesi, Kabil Devlet Üniversitesi, Kazan Federal Üniversitesi, KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi, Moldova Komrat Devlet Üniversitesi, Nizami Taşkent Devlet Pedagoji Üniversitesi, Priştine Üniversitesi, Rusya Bilimler Akademisi Ufa Federal Araştırma Merkezi Tarih, Dil ve Edebiyat Enstitüsü, Tiran Üniversitesi, Zenica Üniversitesi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Teori dergisi iş birliğiyle yapılıyor.