23 Ağustos Medyanın Halleri
23 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
PUTİN’İN ALİYEV’E TEKLİFİ
ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET
Ambargo nedeniyle ekonomisi zor bir dönemden geçen Putin ise Kuzey Güney Yolu’nun kapasitesini artırmak için harekete geçti.
Kuzey Güney Ticaret Yolu Anlaşması 2000 yılında İran-Rusya ve Hindistan arasında yapılmıştı. Kuzey-Güney Koridoru, Hindistan’ın doğrudan Rusya’ya ulaşımını sağlayacak.
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bu yolun önemi daha da arttı. Putin, Rusya’nın Hindistan başta olmak üzere Uzak Asya ile ticaretini sağlayan Kuzey-Güney Yolu’nun kapasitesini artırmayı planlıyor. Putin, Kuzey-Güney Yolu’nu yılda 20 milyon tonluk bir taşıma kapasitesi planlanıyor.
İran’ın Basra Körfezi’ndeki en büyük ticaret limanı olan Bender Abbas’tan başlayıp İran ve Azerbaycan’ı geçerek Rusya’ya ulaşan Kuzey-Güney koridorunda en büyük sorunu İran ve Azerbaycan’ın içindeki tek yönlü ve eski olan demiryolu hatları oluşturuyor. Putin, Hindistan’dan gelip Rusya’ya ulaşacak bu yolun kapasitesini artırmak için çalışma başlattı. Hedef yıllık taşıma kapasitesini 20 milyon tona çıkarmak.
Putin bunun için İran’ın içinde 160 kilometrelik bir demiryolu hattı inşa etmeyi planlıyor. Bu hat İran Astara’sından Reşt şehrine kadar uzanan 160 kilometrelik tren yolu hattını oluşturuyor.
Azerbaycan tarafında ise Bakü -Alat limanından İran Astara’sına kadar 190 kilometrelik çift hat olarak yeniden inşa edilmesini istiyor.
BİZ DE BEKLEMEKTEYİZ
SALİH TUNA - SABAH
Şu hâle bakar mısınız: Ukrayna'nın Rusya'nın Kursk bölgesine Alman yapımı tanklarla saldırısını Alman Bild Gazetesi "tarihsel bir geri dönüş" olarak nitelendirebiliyor. Medvedev de buna mukabil Rusya'nın da Berlin'de "tarihsel bir geri dönüş" yapabileceğini ihsas edebiliyor.
Çok değil beş on sene evvel bu tarz lakırdılar edenleri kuvvetle muhtemel bir kliniğe yatırırlardı.
Şimdilerde nükleer savaştan söz etmeyen kalmadı.
İlkin Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı'nın tehditlerine karşı "Rusya'nın olmadığı bir gezegenin anlamsızlığından" dem vurarak "nükleer savaşı" dillendirmişti.
New York Times'ın geçen günkü haberine göre Beyaz Saray da Amerikan ordusuna Rusya, Çin ve Kuzey Kore'ye karşı muhtemel bir nükleer savaşa hazırlıklı olmaları talimatı vermiş.
Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko da Rus devlet televizyonuna verdiği demeçte NATO'nun Ukrayna'ya birlik göndermesi ihtimali üzerine, "Hem taktik hem de stratejik nükleer silah kullanılacak" dedi.
Demem o ki hiçbir dönemde nükleer savaş bu denli terennüm edilmedi.
BURJUVA KAMUSALLIĞININ ÇÖKÜŞÜNE DÂİR(1)
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN - YENİ ŞAFAK
Bu süreç aynı zamanda bir gettolaşmayı da düşündürüyor. Evvelâ kendi hayat tarzlarını düzelttiler. Baba yâdigârı püritanlığın bastırdığı ne varsa açığa çıkardılar.
Liberalleşmeleri depüritanizasyonlarının fonksiyonudur aslında. Hoş, her depüritanizasyon, yâni arınmacılıktan arınma da aslında püritenleşme arzusunun bir göstergesi değil midir? (Son durak minimalizm). Hâsılı, babadan kurtuluş babaya bir defâ daha yenilmekle bitiyor.
Üstelik bu, babalarından farklı olarak dünyânın arındırılmasından kopuk bir öz arınma ise durum daha vahim değil midir? Evet, son bir arınmayla o lânet, dinozor babalarının toplumsallaşmalarına zerk ettiği püritan unsurları tasfiye ettiler. (Türkiye’nin 1980’den sonraki kültürel iklimi, belki de sâdece Atıf Yılmaz sineması ne kadar çok şey anlatıyor).
Hâsılı, son burjuvalar kendi dâirelerinde veyâ gettolarında kendi kültürel tüketim kamusallıklarını kurdular. Meyhaneler, kafeli kitapçılar, lezzet sürprizi lokantalar, cep tiyatroları, akustik müzik kulüpleri, caz barlar, yoga dersleri, belediye şenlikleri, keşif tutkulu turizm, el değmedik sâhil kasabaları, çılgın bijüteri ilh.... Burjuva kamusallığının gettolaşmasıdır bu. Bu gettolarda avâmın fenalıkları, kabalıklarına dâir kahırlara, dezavantajlı gruplara dâir popülist söylemler eşlik eder.
MR
MELİH AŞIK - MİLLİYET
Muayene olduğunuz doktor beyin ve hipofiz MR’ı istiyor... Hastanelerden fiyat ve işlem süresi öğrenmek istiyorsunuz. Telefonla arıyorsunuz…
Kadıköy’de bir hastane 10.300 lira fiyat veriyor.
Kadıköy’de bir görüntüleme merkezi: 13 bin 300 lira…
Bir tıp merkezi 38 bin lira...
Altunizade’de ünlü bir hastane 53 bin lira...
Nişantaşı’nda ünlü bir hastane 38 bin lira...
Aynı işlem neden 10 bin ile 53 bin lira arasında değişiyor...
Farklı yerlerdeki çekimler aynı sonucu vermiyor mu?
Herhalde veriyor...
Çünkü hepsi “MR” adı altında yapılıyor...
Vatandaş, pahalı olan iyidir diye pahalısına yöneliyor...
Gerçekten öyle mi değil mi? Fark nedir?
Yeterince bilgi alamıyorsunuz...
TÜRKİYE’NİN BÜYÜK AÇIĞI: SELİN CİĞERCİ’NİN BÜYÜTTÜĞÜ ÇOCUK
ERSİN ÇELİK - YENİ ŞAFAK
Lakin iki lezbiyen kadının keşfettiği yasal boşluk ya da aileyi hedef alan LGBT lobisinin hukuku arkadan dolanma yöntemi hâlâ işlevselliğini koruyor. Selin Ciğerci’nin evlat edinme biçimi de şimdilerde farklı bir yol olarak örnek teşkil ediyor.
Selin Ciğerci’nin özel hayatına hiç girmek istemiyorum lakin şu bilgiler önemli. Ameliyatla transseksüel olmadan önceki adı Okan Ünsal’dı. İsmini Selin Ciğerci olarak değiştirip, Gökhan Çıra ile resmi evlilik yaptı. Selin Ciğerci ile Gökhan Çıra sonrasında iki defa evlenip boşandı. Ancak bir süre sonra ortaya bir bebek çıktı. Ciğerci’nin bir çocuğu evlat edindiği yazıldı. Kendisini “Ben artık anneyim” şeklinde sundu.
Haliyle cinsiyet değiştiren eski bir erkeğin nasıl evlat edindiği sorgulandı, lezbiyen kadınlar ilişkisinde olduğu gibi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının buna nasıl müsaade ettiği soruldu. Ciğerci bu arada çocuğu gizlemeye de başladı ve “Çocuğumu elimden alacaklar” söylemleriyle kamuoyu desteği buldu; “Annelik sana çok yakışıyor. Gerçek annesinden daha iyi bakacağından şüphemiz yok” minvalinde methiyelerle yüceltildi.
“Çocuğun babası kim ve biyolojik annesi nerede?” sorularının peşine düşüldü, yanıtını da Ciğerci verdi. Çocuğun babası, iki kez boşandığı Gökhan Çıra’ydı. Eski futbolcu, bebeği Türkiye’de yasal olmayan taşıyıcı anne yöntemiyle dünyaya getirtmişti. Bunu da 2023 yılının Ocak ayında, boşanmış oldukları dönemde Selin Ciğerci ilân etti ve “Evlat edinmek için başvurularımız kabul edildi” diyerek Aile Bakanlığını kendi yanlarındaymış gibi gösterdi.
Türkiye’de eşcinsel birinin evlat edinmesi yine ve maalesef yasal boşluklardan dolayı mümkündü ama taşıyıcı annelikle çocuk sahibi olmak yasaktı. Zaten Bakanlık da açıklama yayınlayarak Ciğerci’yi yalanladı ve Cumhuriyet Başsavcılığına haberlere konu iddiaların araştırılması için başvurulduğunu duyurdu.
Selin Ciğerci zaman zaman farklı nedenlerle de gündeme geliyordu. Mesela Dilan Polat gibi, satışını yaptığı kozmetik malzemeleri üzerinden kara para akladığı iddiasıyla MASAK tarafından incelemeye alındı.
Ancak en son, Gökhan Çıra’nın biyolojik babası olduğu çocukla çekildiği fotoğrafların Ciğerci tarafından sosyal medyada paylaşılmasıyla yeni bir tartışma çıktı.
Yatakta yarı çıplak haldeki Çıra, kucağındaki çocukla görülüyordu. Çok sayıda kişi böyle bir pozun paylaşılmasının pedagojik olarak doğru olmadığını dile getirdi, tepkiler yağdı. Beraberinde yine eşcinselliği seçen birinin nasıl evlat edindiği sorularına yanıt arandı.