23 Aralık Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları
İSRAİL SAVAŞI KAZANAMIYOR
Abdülkadir Selvi/Hürriyet
Gazze’de çoğunluğu kadın ve çocuklar olmak üzere 21 bin Filistinliyi katletmesine, arkasında ABD başta olmak üzere tüm Batı’nın desteği olmasına rağmen İsrail, savaşı kazanamıyor. Savaş uzadıkça İsrail’in kaybetme riski büyüyor, İsrailli rehinelerin ailelerinin baskısı artıyor.
Sahadaki gerçekler, Hamas’ı yok edene kadar bu savaş devam edecek diyen Netenyahu’nun ikinci kez ateşkes için masaya oturmasını sağladı.
İsrail ile Hamas arasında ikinci bir ateşkes için müzakereler yürütülüyor. Ama bu kez şartları belirleyici olan büyük ölçüde Hamas, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 40 rehinenin serbest bırakılması karşılığında Gazze’de bir hafta sürecek ateşkes teklifini reddetti. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, yeni bir insani ara teklif etti. Hamas, insani arayı da reddetti. Çünkü İsrail bu savaşı kazanamıyor. Hamas’ın eli daha da güçlendi. Şu çok net, İsrail kaybediyor.
Eğer savaş bu şekilde devam ederse kalıcı ateşkes sürecinde İsrail, ateşkesi isteyen ve Hamas, barış şartlarını müzakere eden taraf olabilir.
DÜNYANIN YENİ KRİZ MERKEZİ KIZILDENİZ
Eray Güçlüer/Akşam
Gazze savaşı başladığından bu yana Yemen'de bulunan Husi güçlerince Filistin halkına ve Hamas direnişine yardım etmek amaçlı olarak Kızıldeniz'den Akdeniz'e uzanan uluslararası deniz yolunu kullanan İsrail ve destekçilerine ait savaş ve ticaret gemilerine karşı birtakım füzeli ve drone'lu saldırılar yapılmaya başlandı. İran destekli Yemen'de yaşayan Husilerin iddiası bu, Gazze'de İsrail ile savaşan Hamas'a yardım etmek ancak sonuçlarına bakacak olursak Kızıldeniz'in giderek bir kriz merkezine dönüştüğünü görüyoruz. Açık olarak 10 ülkenin, kapalı olarak 9 ülkenin katılımıyla yani toplam 19 ülkenin savaş gemileri ve savaş uçaklarından oluşan uluslararası koalisyon Kızıl Deniz'de Amerika'nın liderliğinde toplanmaya başladı. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen ancak koalisyonda yer alan 9 ülkenin Ortadoğu'daki bazı Arap ülkeleri olduğu tahmin ediliyor.
7 Ekim'den bu yana Yemen'deki Husilerin Kızıldeniz'de sivil ticaret gemilerine yaptığı saldırılar nedeniyle petrol fiyatları varil başına yaklaşık 3-4 dolar arttı ve Avrupa'ya akış sağlayan dünya lojistik zincirinde tıkanmalar ve bazı kopmalar meydana geldi. Bu nedenlerden dolayı çoğu ülkenin mevcut enflasyonlarının yaklaşık yüzde 10 oranında arttığı gözlemlendi. Dolayısıyla Husiler sahip oldukları jeopolitik konuma dayalı olarak küresel ticaret sistemini stratejik seviyede etkileyebilecek saldırılar düzenleyebildiği için ABD önderliğinde uluslararası bir koalisyon gücü oluşturuldu.
Toplam 19 ülkenin katılımıyla Kızıldeniz'de oluşturulmaya başlanan uluslararası askeri koalisyonun iki aşamalı bir plana sahip olduğu düşünülmekte. İlk aşamada Husilerin Kızıldeniz'de yapabileceği drone'lu ve füzeli saldırıları önlemek, ikinci aşamada ise Yemen'deki Husi hedeflerini havadan vurmak. Ancak hava harekatları Husileri durdurmaya yetmez ise veya hava harekatları esnasında müttefiklerin oluşturduğu askeri güç beklenmedik kayıplar verirse bu durumda üçüncü aşama ne olacak? İşte burası belirsiz ve karanlık.
MEYDAN OKUYAN AYM
Zafer Şahin/Milliyet
Anayasa Mahkemesi (AYM) Gezi Parkı Davası’nda hakkında 18 yıl hapis cezası kararı verilen Can Atalay için bir kez daha “Hak İhlali” kararı verdi. Muhalif medya AYM’nin kararını okuyucularına “AYM meydan okudu” başlığıyla duyurdu!
AYM’nin kime meydan okuduğu sorusunun cevabı malum… Sadece bu başlık bile AYM’nin Can Atalay üzerinden seçilmiş iktidarla üstü kapalı bir bilek güreşine tutuştuğunun ispatıdır.
AYM Başkanı iki gün önce Hâkim ve Savcı adaylarına “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz” diye nasihatte bulunuyor! Ardından AYM, Anayasanın dokunulmazlığa ilişkin 14. Maddesini hiçe sayarak mutlak terör suçu işlemiş tüm şüphelilere TBMM yolunu açan bir karar alıyor! Oysa Can Atalay’ın cezası Yargıtay tarafından onanmış. AYM, Yargıtay’ın kesin hükmünü, yani Anayasayı yok sayıyor.
AYM Başkanı uzaktan kumandalı yargı derken neyi kastediyor bilmem. Ama AYM’nin Can Atalay kararı hukuki olmaktan çok siyasi bir karar gibi duruyor. AYM’nin elinde görüşülmeyi bekleyen tam 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası var. İçlerinden bazılarına 10 yıldır sıra gelmemiş. Ama AYM hiçbir dosyaya göstermediği özeni Can Atalay dosyasına gösteriyor! Acaba neden?
MİLLİ SAVUNMASI GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE ŞART!
Yıldıray Çiçek/Türkgün
Eskiden dışa bağımlı olan savunma sanayimiz şimdi milli ve yerli üretim yapmaktadır. Terörle mücadelemizi de kendi ürettiğimiz silahlarla gerçekleştirmekteyiz.
Rus ordusundan emekli Albay Alexei Yahontov, Türkiye’nin başarı yolundaki teşvik edici durumu “Türkiye’nin avantajı, 2000’lerin başında İsrail’den aldıkları Heronlarla başladı. İsrail Türklerin kendi başına dron yapabilir hale gelmesini önlemek için önemli parçalarının tedarikinde sorunlar çıkardı, zamanında vermedi. Türkler de bu dronları defalarca tekrar tekrar onarmak, eksik önemli parçaları kendileri yapmak zorunda kaldılar.” cümleleriyle anlatıyordu. İsrail’e güven olup, terörle mücadele yapılır mı? Şimdi “Özgür Kürdistan” naralarını Netanyahu denen alçak aile yapıyor baksanıza…
Türkiye milli savunma sanayinde gücüne güç katma yolundaki kararlılığını sürdürmelidir. ABD, İsrail ve Batılı ülkelerin mazlumlar üzerindeki vahşi tutumu ve Türkiye’yi de hedefe alan planları hepimizi bu konuda sorumlu kılmalıdır.
Güçlünün zayıfı ezdiği dünyada, biz de güçlenerek hem vatanımız üzerinde oynanan oyunları bozmalıyız hem de mazlumlara destek verebilecek el olmalıyız.