23 Temmuz Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları
KILIÇDAROĞLU HDP’YLE DE PAZARLIK YAPTI MI?
Mahmut Övür/Sabah
Yüzde 2'lik partiye üç bakanlık verilirken, HDP'nin pazarlıksız oy verdiğini söylemek akıl kârı değil. Aslında bu tür bir pazarlığın olduğunu daha seçim yapılmadan bizzat HDP-Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili seçilen Sırrı Sakık seslendirmişti:
"Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da deklare edilmesi gerekir."
Acaba Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle de "iki veya üç kişinin namusuna teslim edilecek" bir anlaşma yaptı mı? Bu konuda CHP'lilere ve 6'lı Masa'daki dostlarına haber vermediği belli. Peki faşist dedikleri Özdağ'la aynı ittifaka oy vermeyi içine sindiren YSP eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ne diyor?
Özerklik veya Sakık'ın dediği gibi "Öcalan dâhil cezaevindeki tüm arkadaşlarımız için genel af çıkarılacak ve yurtdışında olanlar geri dönecek" türü bir anlaşma yaptılar mı?
Özdağ'la yapılan anlaşmadan sonra böyle bir anlaşma yapılmadığına kim inanır?
Daha neler çıkacak göreceğiz ve gördükçe de Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndüren halkın sağduyusuna şükredeceğiz.
TÜRK-ARAP İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM BÖLGENİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK
Murat Özer/Akşam
İlişkimizin neredeyse bittiği BAE ile stratejik ortaklık seviyesine gelmiş olmamız bölgede pek çok şeyi değiştirecek. Yemen İç Savaşı'nda İran'a karşı aynı cephede fakat farklı yerlerde duran BAE ve Suud'un ortaklaşması, Libya'da Trablus Hükümeti'nin güçlendirilmesi, Suriye'de İran'ın etki alanının daraltılması ve Mısır'da tansiyonun düşürülmesi gibi pek çok gelişmeye şahit olabiliriz.
Körfez ülkelerinin Türk Savunma Sanayi ürünlerini satın almaya karar vermeleri dahi başlı başına bir devrimdir. Bu durum ABD'nin bölgedeki etkisinin daralmaya başladığını, Suud, BAE ve Katar'ın daha bağımsız hareket etmeye gayret ettiklerinin bir işareti olarak okunabilir. Tüm bunlar Türkiye'nin bölgedeki etkisinin daha da artmasını sağlayacak değişimler olacaktır.
"Erdoğan para bulmak için kapı kapı geziyor" diyenlere kulak asmayın. Onlar Arap dünyasındaki küçük bir meselenin sebebini ya da arka planını bilecek durumda değiller. İki yıl boyunca masa toplantılarında iktidar hayali kuran ve ülkeye şeffaf bir yönetim vaat edenler, adayları Kılıçdaroğlu'nun yüzde 2'lik bir partiye üç bakanlık ve MİT Başkanlığı sözünü verdiğini dahi medyadan öğrendiler. Ortadoğu gibi karmaşık ilişkiler yumağını nereden bilecekler?
DAMACANA
Melih Aşık/Milliyet
Geçen yıl bu vakitler, 20 Temmuz 2022’de şöyle yazmışız:
“Bir damacana su 30 lira oldu.”
Bir yıldır aynı suyu kullanıyoruz. 15 kiloluk Buzdağı.
Ve o damacana şimdi 60 lira.
Bir yılda yüzde yüz zam.
Yerden fışkıran ve şişeye konup satılan suyun maliyeti nasıl ve neden bir yılda yüzde 100 artıyor? Bunun mantıklı gerekçesi olabilir mi?
Üstelik TÜİK’e göre, enflasyonun yılda yüzde 38 arttığı bir dönemde!
Resmi kimliği olan birileri o su şirketlerine gidip neden bir maliyet hesabı istemez?
Serbest piyasa dedikleri bu kadar başıboş bir piyasa mıdır?
Damacana su şirketlerinin yaklaşık yüzde 70’i Fransız şirketlerinin elinde.
Anladığımız kadarıyla, keyifleri istediği gibi zam yapıyorlar.
Bu arada yıllardır soruyoruz...
Neden Londra, Paris, New York gibi metropollerde musluktan akan su içilebilirken İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizde musluk suyu içilememektedir?
Bu sorunun mantıklı bir yanıtı yoktur. İSKİ ve ASKİ yetkilileri söz açılınca, “Efendim, bizim musluk suyu da içilebilir” diyorlar ama içebilen yoktur. Bir yudum alan bir yudum daha içemez.
Yoksa belediyelerin musluk suyunu içilir hale getirmesini damacana su tekelleri mi önlüyor?
Yaşanan durumun başka mantıklı bir izahını bulamıyoruz…
MEĞER TEHLİKENİN KIYISINDAN DÖNMÜŞÜZ
Fuat Uğur/TV100
Oysa asıl ulusal güvenlik meselesinin ne olduğunu yine dün akşam öğrendik.
İki seçim arasında şipşak ittifak yaptığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile gerçekten bir gizli protokol imzalamış. Biz bunu Ümit Özdağ’dan işitince, her söylediği yalan çıktığı için “Sallıyor işte” deyip geçmiştik. Meğer doğruymuş ve Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ’a gizli protokolle tam da dediği gibi İçişleri Bakanlığı ve bir başka bakanlıkla birlikte MİT Başkanlığı'nı da vermiş.
Şu işe bakın.
Ümit Özdağ gibi tehlikeli birine bu ülkenin biri İçişleri Bakanlığı gibi çok ama çok önemli bir bakanlığı, en kritik makamının (MİT) başkanlığını teslim edecek kadar gözü dönmüş bir isimden bahsediyoruz. Ülkede 12 Eylül benzeri iç savaş ortamı yaratmak için en ideal seçim.
Akıl alır gibi değil, tam bir delirmişlik hali.
Beyler, hanımlar… CHP’ye oy verenler… Sadece ülke değil, sizler dâhil hepimiz ucuz kurtulmuşuz da haberiniz yok. Şimdi de ondan geri kalır yanı olmayan Ekrem İmamoğlu’na bel bağlamak gibi yine gaflet ve dalalet içindesiniz. İmamoğlu gerçeğiyle karşılaştıktan sonra söyleyeceklerinizi işitmek bile istemiyoruz inanın. Bıktık artık sizin basiretsiz seçmenliğinizden.
Hâlâ akıllanmadınız bir türlü.