23 Temmuz Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: BEYHAN KORKMAN
THE NEW YORK TİMES: BATI'YA MEYDAN OKUYAN ZİRVE
HİLAL KAPLAN / SABAH
"Batı'ya meydan okuyan zirvede Türkiye de yer aldı."
The New York Times gazetesi, Tahran'daki Türkiye-İran- Rusya zirvesine bu yorumu yaptı. Dünyanın gözlerini çevirdiği zirveye yorumlar çeşitli.
"Savaş nedeniyle dışlanan Putin, İran ve Türkiye liderlerine kur yaptı" yorumu Wall Street Journal'a ait. Al Jazeera ise "Erdoğan, Tahran'daki görüşmelerde Suriye'ye operasyonu yeniden gündeme getirdi" başlığını tercih etmiş.
NYT'nin "Batı'ya meydan okuyan zirve" yorumu yapmasının birden fazla nedeni var, ancak en önemlisi, zirvenin ABD Başkanı Joe Biden'ın Ortadoğu ülkelerine ziyaretinin hemen arkasından gerçekleşmiş olması. Biden, İsrail ve Suudi Arabistan'ın aralarında olduğu pek çok ülkenin kapısını çaldı. Masada Ortadoğu'daki İran etkisi ve Ukrayna Savaşı ekseninde Rusya'ya karşı destek toplamak vardı.
‘CİDDE VE TAHRAN ‘KARŞIT İTTİFAK ARAYIŞLARI’ OLARAK OKUNAMAZ’
BURHANETTİN DURAN / SABAH
Cidde ve Tahran zirveleri "karşıt ittifak arayışları" olarak okunamaz. Üç sebeple bu yaklaşım hatalı. İlki, Cidde ve Tahran'da ittifak arayışları içerisinde olduğu söylenen ülkelerin birçok meselede ciddi çıkar uzlaşmazlıkları var. İkincisi, iki zirvede de karşıt bloklaşmaya liderlik yapma niyetinde büyük güç ve buna ikna olacak bölgesel güçler bulunmuyor. Dahası Türkiye, bölgeyi kutuplaştıracak bloklaşmaların karşısında duruyor, bunun istikrar getirmeyeceğini sadece mevcut çatışmaları artıracağını düşünüyor. Nitekim son iki yılda BAE, İsrail ve Suudi Arabistan ile yürüttüğü normalleşme politikası sayesinde Türkiye hem Cidde hem de Tahran zirvelerinin katılımcıları ile ikili işbirliklerini geliştiren bir konuma geldi. Üçüncüsü, bölge ülkelerinin hepsi Rusya'nın Ukrayna işgali ve Batı'nın buna tepkisi sonrası yeni bir uluslararası ortam oluştuğunun farkında. Yarın buradan devam edelim...
Hazırlayanın Notu: Denge adıyla teslimiyet siyasetlerini savunanlar üç ülke liderinin imzaladığı bildiride ABD’yi karşıya koymasından rahatsız. New York Times yazar gibi düşünmüyor olacak ki "Batı'ya meydan okuyan zirvede Türkiye de yer aldı." Başlığını atmış. ABD’ye “aman biz bir yere gitmiyoruz, başka bir ittifak arayışında değiliz” mesajları göndermek Türkiye’ye yönelik tehditleri hafifletmez, aksine arttırır.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAKİ FETÖ İRTİBATLILAR
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Devlet yıllardır sağlık alanındaki FETÖ’cüleri hep geri planda tuttu. Hatta tüm meslek gruplarından farklı olarak FETÖ iltisaklı hekimlerin belli şartlarla özel sağlık kuruluşlarında görev yapmalarına imkân tanındı. Sağlıkta Menzilciler başta, birçok tarikat ve cemaatin yanında örgütlü gruplar var. Ama en operasyoneli hâlâ FETÖ’cüler. Bunu sağlık teşkilatının en üstünden en altına kadar herkes biliyor. Sağlık sistemindeki FETÖ yapılanması, artık sistemin işleyişini etkileyecek noktaya doğru gidiyor.
(…)
Sağlık Bakanlığı’nda halen görevli üstü düzey yöneticilerden bazıları geçmişte FETÖ’nün mahrem imamları ile irtibatlı kimseler. Örneğin FETÖ’nün kamudan sorumlu mahrem imamlarından Abdullah Sami Başaran ile görüşen yönetici var. Doktor yapılanmasında yer alan mahrem imamlar Ömer Yaslı, Gökhan Yiğit, Ali Kemal Şahin ve Bahadır Ceylan ile irtibatlı olanlar var. 17-25 Aralık’tan sonra irtibat birden kesiliyor. Yine FETÖ’cü Hidayet Karaca ile aynı uçakta Pensilvanya’ya giden çok üst düzey yönetici var. Bakanlığın kalbi sayılan Bilgi Sistemleri’nde taşeron şirket aracılığı ile çalışan KHK ile ihraç edilmiş FETÖ’cüler var.
MEZHEPÇİLİK HEDEFİ ŞAŞIRTIYOR: YENİŞAFAK YAZARI İRAN’I DÜŞMAN İLAN ETTİ
YUSUF KAPLAN / YANİŞAFAK
İran, iki Şiî hilali çekti. Birinci Şiî Hilali, kültürel: Pers-Şiî kültürü bütün Türk cumhuriyetlerine yerleştirilmiş durumda. İkinci Şiî Hilali, siyasî: Arabistan Yarımadası kuşatıldı. Ama en büyük kuşatma Türkiye’nin güneyinde, Irak ve Suriye’ye Şiîler yerleştirilerek yapılıyor. Türkiye’yi bekleyen ne büyük tehlike güneyimizdeki Şiî kuşatmasıdır. Bu kuşatma, Amerikalılar, Ruslar ve Yahudiler tarafından açıkça destekleniyor. Türkiye, tehlikeyi gördü ve burada oyuna gelmedi: Rusya ve İran’la Astana Süreci’ni başlatarak bu kuşatmayı yarmayı başardı. Şunu söylüyorum: Türkiye, görünüşte Batı ittifakının bir üyesi ama bütün kurumlarında dışlanıyor; yetmiyor, darbe üstüne darbe yiyor. Buna rağmen Türkiye, olup bitenleri gördüğünü gösteriyor ve oyunlarını bozuyor her defasında. O yüzden Türkiye’nin Batı ittifakından bir süre daha kopmaması gerekiyor; yeri ve zamanı gelince biz kendi ittifakımızı kurarız. Ama öte yandan, İran Batı ittifakının bir üyesi değil ama Batılı süpergüçlerle stratejik anlaşmalar imzalıyor.