24 Ağustos Medyanın Halleri
24 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
PARASI HAZİNE’DEN TBMM’DE TERÖR PROPAGANDASI; YILLIK FATURASI 940 MİLYON TL
NEDİM ŞENER - HÜRRİYET
Bahçeli, TBMM’de yapılan PKK propagandası ve bölücülük faaliyetlerinin yıllık faturasını da şöyle açıkladı: “PKK’nın milis unsuru olan DEM’in TBMM’de 57 milletvekili bulunmaktadır. Bu milletvekillerin devlet hazinesine yıllık maliyeti 116 milyon 280 bin liradır.
Ayrıca DEM’in 171 milletvekili danışmanın hazineden aldığı yıllık maaş 133 milyon 380 bin lira, 10 grup danışmanının yıllık maaş külfeti 8 milyon 400 bin lira, 30 büro personelinin aldığı yıllık maaş da 23 milyon 400 bin liradır. Daha vahimi de DEM’in 2024 yılında hazineden aldığı yardım miktarının yaklaşık 658 milyon lira olmasıdır. Bu kapsamda terör ve bölücülük odağı DEM’indüşman olduğu devletten 2024 yılında alacağı toplam parasal büyüklük yaklaşık 940 milyon liradır.”
YENİ ANAYASA GİRİŞİMİ
FİKRET BİLA - HALK TV
Türkiye’nin yeni bir anayasaya gereksinimi var mı?
Elbette var.
Türkiye’yi yeniden parlamenter sisteme geçirecek bir anayasaya ihtiyacı var.
Yasama ve yürütme organlarına ait olan ancak Cumhurbaşkanı’na devredilen yetkilerin yeniden Meclis’e ve hükümete devredilmesi gerekiyor.
İktidarın rafa kaldırdığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması bir başka gereksinim.
Bugünkü anayasaya göre yürütme organı olan Cumhurbaşkanı’nın denge-denetleme kurumları tarafından denetlenmesini düzenleyen bir anayasa gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın, Danıştay’ın, Sayıştay’ın, görevlerini hakkıyla yapabilecekleri yapıya yeniden kavuşturulmaları da çok önemli.
IRAK İLE İLİŞKİLERDE HAREKETLİLİK (2)…
IRAK’LA GİRİLEN YAKINLAŞMA GEÇMİŞTE ÖNGÖRÜLEMEYEN BOYUTLAR KAZANIYOR
SEDAT ERGİN - HÜRRİYET
Buraya kadar aktardığımız her şey, ikili ilişkiler düzeyinde olumlu yönde bir gidişe işaret ediyor Ancak bu süreç içinde pürüz yaratabilecek üç alanı da kayda geçirmemiz gerekir.
Bunlardan birincisi Irak’taki Talabani faktörüdür. Türkiye, Bağdat’taki hükümet ve ‘Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Barzani kadroları arasında büyük ölçüde bir ortak hareket tarzı oluşmuştur. Buradaki sorun Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Başkanı Bafel Talabani’nin bu ortak anlayışın dışında kalmasıdır.
Aksine, Talabani’nin PKK ile olan yakın mesaisi sürmekte, Suriye’deki PKK uzantısı YPG’ye de destek çıkmaktadır. Talabani bu nedenle sıkça Ankara’dan uyarı almaktadır. Tabii İran’ın, Irak’ın Türkiye ile yapmakta olduğu bu ortak hamleleri nasıl karşıladığı da önümüzdeki dönemin kritik sorularından biridir.
Sudani’nin hedeflerine ulaşıp güç topladığı takdirde, İran’ın Irak üzerindeki nüfuzunu da belli ölçülerde dengeleyebileceği aşikardır. Bu yönüyle bakıldığında Türkiye’ye yaklaşmasının bölgesel ölçekte de özel bir anlam taşıdığı yadsınamaz.
İSRAİL’DE ‘BRİFİNG’ ALAN GAZETECİLER
TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK
Batı Medyası, İsrail terör devletinin her daim kullanışlı aparatıdır.
---
Aralarında Newsweek, Spectator ve Sunday Express muhabirlerinin de bulunduğu bir grup gazetecinin, Haziran ayında İsrail’e götürüldüğü birkaç gün önce ortaya çıktı.
---
Amerikalı ve İngiliz gazeteciler; Gazze’deki soykırımda yer alan askerler, eski Mossad Şefi, Netanyahu’nun bir bakanı ve Lahey’de İsrail’i savunan bir avukatla görüştürüldü.
Yaklaşık iki düzine gazeteci, bir Filistinli ile dahi görüştürülmedi.
---
İngiliz muhalif site Declassified’ın haberine göre, geziyi Avrupa İsrail Basın Derneği (EIPA) ile Amerika Ortadoğu Basın Derneği düzenledi.
---
İsrail’deki derin brifingin ardından geziye katılan “iliştirilmiş” gazeteciler, medyalarında Siyonist devletin yönlendirdiği şekilde yazılar yayınladılar.
Yani, soykırımı perdelemek için “Psikolojik Harp” harekâtında sahne aldılar!
TÜRKİYE’DEN DAVET EDİLENLER
Bu vesileyle…
Yakın yıllarda, İsrail’in Türkiye’den bazı gazetecileri de düzenledikleri gezilerde ağırlayıp Siyonist tezlerle “doldurduklarını” ve ardından o iliştirilmiş gazetecilerin “İsrail’in Çanak Anteni” olarak yayın yaptıklarını hatırlıyoruz.
---
Bu sözde gazetecilerden biri de Oray Eğin’di.
Brifingi aldıktan sonra Türkiye’ye dönüşte “İsrail ile aramızı kim bozuyor?” yollu bir yazı fışkırtmıştı!
---
Bir başkası Ipeck Yezdany idi: Hürriyet’te iken, o dönemde İsrail’in İstanbul Başkonsolosu sıfatını taşıyan Shai Cohen ile röportaj yapmıştı.
Söyleşinin başlığı, kamuoyunu narkozlama gayretinin bir nevi başyapıtı gibiydi!
---
Şöyle diyordu, Siyonist Madrabaz Cohen:
“Kürt devleti konusunda, İsrail bir taraf değil!"
(Hürriyet, 11 Eylül 2017)
AKADEMİK ÇETELEŞME
ATİLLA YAYLA - TÜRKİYE
Akademik çeteleşmeler iki şekilde boy gösterir. İlki daha ziyade bölüm çapında, ikincisi ise bireysel akademisyenler arasında. İlki bölümleri belli görüşlerin egemenliğinde tutmak için ikincisi ise akademik yükselmelerde kolay yol almak, daha doğrusu profesörlüğe doğru rahat yükselmek için yapılır.
Akademisyenler arasında ideolojik bağnazlık bazı durumlarda ve yerlerde en az sokaktaki bağnazlık kadar koyudur. Bu bölüm çapında boy gösterdiğinde bölümün aynı çizgide devam etmesi, hep aynı görüşteki insanların istihdam edilmesi ve farklı fikirleri seslendiren insanların bölümlerden uzak tutulması istenir.
Akademik özerklik ve personel politikasında ve bölüme kimlerin alınacağına karar vermede bölüme mutlak söz hakkı tanınması durumunda bunun yapılması kolaylaşır. Bölüm başkanı veya bir iki önde gelen hoca kimin alınacağına karar verir ve kişinin istihdamı bölümün kararı olur. Bu yolla bölümün ideolojik saflığı korunur.
Farklı fikirlere alan açılmaz, ancak aynı fikir içindeki farklı seslere bir dereceye kadar izin verilir. Yıllar önce Türkçeye aktardığım bir makalede mesela ünlü Harvard Üniversitesi’nde bunun nasıl yapıldığı anlatılmaktaydı.(*) Türkiye’de bu şablona en iyi uyan yerlerden biri Boğaziçi Üniversitesi’dir...
İkinci çeteleşme daha çok bireysel akademisyenler arasında belirir ve akademik yükselmede bazı bakımlardan ahlâk dışı ve hemen her açıdan haksız diyebileceğimiz bir dayanışma ağı biçiminde işler.
Bunun yapılması bazı dallarda daha kolaydır. Bir grup oluşturan akademisyenler genellikle tek veya en fazla iki kişi tarafından yazılmış bir makaleyi üçüncü, dördüncü hatta beşinci, altıncı, yedinci isimleri ekleyerek yayınlar.
Böylece diyelim ki beş kişilik bir çetede aslında her çete üyesi tek makale yazmış olmasına rağmen hepsinin beş yayını olmuş olur. İlk yazar genellikle en büyük emeği harcayan ve makaleyi gerçekten üretendir. Sonrakiler ise akademik yükselmede puan almak için imzaları atılan kişilerdir...