25 Ekim Medyanın Halleri
Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
BAHÇELİ’NİN KONUŞMASI GAZİLERİ ÜZDÜ
SAYGI ÖZTÜRK - SÖZCÜ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklaması gazi Hüseyin Özlük’ü alabildiğine üzdü. Üzüntüsünü bizimle şöyle paylaştı:
“Sayın Devlet Bahçeli’ye sesleniyorum: Bebek katilini gazi Meclisimizde konuşturmak istediğinize ilişkin konuşmanızı çok dikkatli dinledim. Önceki beyanatınızdan dolayı samanlıkta iğne arandığını söylüyorsunuz. İğneyi aramaya gerek yok, o iğne Türkiye’nin kalbine sokulmuş APO’dan başkası değil.
"Demokratik adımlar atmak, sosyal ve ekonomik düzenlemeler yapmak, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmek bahanesiyle terörist başının Meclis’te konuşma yapmasını daha sonra da serbest kalmasını istiyorsunuz. Bu izni nereden aldınız? Kimlere sordunuz? 40 yıldan beri acı çeken annelere, babalara, eş ve çocuklara, kardeşlere sordunuz mu? Yaşamları her geçen gün ağırlaşan gazilere sordunuz mu?
"Ben 24 yaşında gözlerimi ülkeme feda eden bir gaziyim. İki evladım var. İkisinin de yüzlerini göremedim. Gazi demek yüzlerini göremediği evlatlarını sürekli rüyasında gören, evlatları uykuya daldığında parmak uçlarıyla yüzlerini tanımaya çalışan insan demektir.”
---
İÇ CEPHEYE, DİREKT KALBE SALDIRDILAR!
ERSİN ÇELİK - YENİ ŞAFAK
Alçak saldırıyı hangi terör örgütü yapmış olursa olsun; (PKK, PYD veya DEAŞ) gözümüzü, dikkatimizi arkasındaki Amerika ve İsrail’e dikmeliyiz.
Terör örgütü, Abdullah Öcalan’ın “silahsızlanma çağrısına” rağmen yeniden saldırılara başlamış ve Kandil’in bir numarası Cemil Bayık birkaç ay sonra “silahlı güçlerin çekilmesine biz karar veririz. Ne HDP verebilir ne de Öcalan verebilir” demişti.
Şimdi benzer cümleleri DEM partililer de kurarak, “PKK’ye ‘silah bırak’ diyemeyiz. Onlar adına konuşamayız” diyorlar. Açıkçası korkuyorlar. İrade gösteremiyorlar.
Daha dün, PKK’nın üst düzey isimlerinden Helin Ümit, “Bir özel savaş oyunuyla karşı karşıyayız. Devlet Bahçeli’nin bu girişiminden hayır beklemek gaflet olur” dedi.
Bunlar ne demek mi oluyor? Bir kez daha görülüyor ki PKK’nın silah bırakma iradesi ne Öcalan’ın ne de DEM’in elinde değil. Dahası böyle bir kararı PKK da veremiyor.
Üstelik İsrail’in coğrafyamızı yangın yerine çevirdiği ve gözünü topraklarımıza diktiği şu zamanda, ellerindeki “en ABD donanımlı” aparat olan terör örgütünün silah bırakmasını tartışıyoruz. Bırakılmasını istediğimiz silahları verenler de Türkiye’nin savunma sanayinin kalbine saldırarak “hayır” yanıtını vermiş oldu.