26 Ağustos Medyanın Halleri
26 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
TÜRKİYE BEREKETLİ BİR ÜLKE Mİ
İLBER ORTAYLI/ HÜRRİYET
Ülkemizde pek yanlış kanaat ve slogan vardır: “Namütenahi zenginlikleri olan, gümrah; yani bereketli bir ülke.” Bu tamamıyla yanlıştır. Türkiye’nin ne Kuzey Avrupa ülkeleri kadar bereketli ve gümrah ormanları vardır ne de ABD ve Avrupa’daki birçok ülke kadar zengin su kaynakları bulunur. Türkiye’nin yaylaları, ormanları, bozkırı hepsi planla kullanılır. Ziraatta iyi planlama yapmadığımız ve menfaat sahipleri bunu dinlemedikleri için Çukurova tarımı batmıştır. Dolayısıyla bereketin ortasında aç kalmak istemiyorsak birtakım planlamalara dikkat etmeli, bazı tedbirler alarak arazi ve kıyı yağmasını önlemeliyiz.
ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI YA DA ENERJİDEN BAĞIMSIZLIK
YUSUF DİNÇ/ YENİ ŞAFAK
Türkiye enerjiyi, bağımsızlık ve ilericilik anlamında odağına alan ilk ülkelerden oldu. Bugün Türkiye ekonomisi 1,1 trilyon dolarlık performansa ulaşmışsa doğalgazdan elektrik üretimini yenilenebilir kaynaklarla ikâme etmesi sayesindedir. Yoksa ne enerji bu kadar ucuz olurdu ne de ekonomi bugünkü kapasitesine gelebilirdi.
Dikkat buyurun; yenilenebilir enerjinin payı enerji deseni içinde artırılmasaydı bugün Türkiye daha küçük bir ekonomi ancak olurdu. Hele de soğutma ihtiyacı artarken, suyun üretim süreçlerindeki ve yaşamsal rolü kritik hale gelirken…
Şimdi enerji ihtiyacının bugünün şartlarında %8’ini karşılayabileceği ilk nükleer santralini göreve almaya hazırlanıyor Türkiye. Kendi fosil kaynaklarını aramak kadar ekonomi için önümüzdeki dönemde hem pozitif olmayı hem güven duymayı gerektirecek bir durum. Ama Batı ile bir yüzleşme meselesi olarak gündeme sokuluyor. Gün gelir enerjinin maliyeti değil, temini mesele olur. Enerji bağımsızlığı yoksa enerjiden bağımsız kalınır.
SİNEMA NE KADAR SEYİRCİ KAYBETTİ?
ALİ EYÜBOĞLU/ MİLLİYET
2014 yılında Türkiye’nin nüfusu 77.1 milyon, yıllık sinema seyircisi 61.2 milyondu.
10 yıl sonra Türkiye’nin nüfusu 85.3 milyona çıktı, sinema seyircisi ise 31.5 milyona geriledi.
Box Office Türkiye’nin verilerine göre, 2024 yılının 33 haftasında ise vizyona giren 279’u yeni toplam 377 filmin sinemalara çektiği seyirci sayısı 23.4 milyon.
DENİZDEKİ KURTULUŞ SAVAŞI
MİNE KIRIKKANAT/ CUMHURİYET
Deniz Kur. Alb. Yener Özcumalı, İstiklal Savaşı’nda Deniz Gücümüz* başlıklı belgeselinde yazıyor: (…)
İstanbul’dan Gazal römorkörü ve Rüsumat 4 vapuru kaçırılıp filomuza katıldı. Denizcilerimiz yeterli onarımdan yoksun, çürük tekneler ve çok düşük süratleriyle en zor şartlarda görev yaptılar. Ancak ne Yunan ne de diğer düşmanlar deniz ulaşımımızı engelleyemedi. Gemilerin düşman eline geçmemesi için “Gerekirse batırın” emri verilmişti. Hepsi gece karanlığında ve fırtınalı havalarda ışıkları sönük seyrediyorlardı.
Batı cephesinde İkinci İnönü ve Aslıhanlar Muharebeleri yapılırken 3. Kafkas Tümeni’nin cepheye sevki de iskeleler arası nakliyatta hayati yer tutar. Ayrıca Giresun Alayı’nın iki taburu ile bir dağ bataryası 16 Nisan 1921’de Batı’ya taşındı; 12.Tümen’e ait top ve cepheneler Ekim 1921 başlarında Batum’dan yüklenerek Batı cephesine ulaştırıldı.
İki ufak motor gambotumuz, 26 Nisan 1922 tarihinde Yunanlara ait Enosis şilebini ele geçirince gemiye yüklü 11 çuval külçe altın ve gümüş Milli Mücadele’ye çok önemli bir destek sağladı. (…)
Sonuçta, “Türk İstiklal Savaşı bir bakıma 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan kalkan Bandırma Vapuru ile denizde başlamış; üç yıl, üç ay ve yirmi gün sonra 9 Eylül 1922’de düşmanın Ege’ye dökülmesi ile yine denizde son bulmuştur. Bu konu bugüne kadar gün ışığına çıkmamış, yeterince değerlendirilmemiş ve anlaşılamamış bir kahramanlık destanıdır.”