23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

26 Kasım 2023 Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

26 Kasım 2023 Medyanın Halleri
A+ A-

ABD'nin sözcülüğüne soyunanlar
Yaşar Hacısalihoğlu - AKŞAM

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu bu konuda önemli tespitler yaptı: "NATO, Karadeniz'de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz'de bu tedbirleri kendimiz alacağımızı ifade edip, NATO'yu veya Amerika'yı Karadeniz'de istemediğimizi beyan ediyoruz...”
Bu sözler kişisel görüşler değil, Türkiye'nin devlet kararlılığının, devletin başı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, güçlü siyasi iradeyle Türkiye'yi hedef alan hasmane tutumlara karşı mücadelesinin yansımasıdır.
Fakat Oramiral Tatlıoğlu'nun Türkiye'nin hassasiyetini ve kararlılığını ortaya koyan bu sözlerinden rahatsız olan CHP İstanbul milletvekili, eski büyükelçi Namık Tan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Tatlıoğlu'na yakışıksız bir üslupla; "Türkiye'nin #NATO üyesi olduğunu bilmeyen bir oramiral, hem de kuvvet komutanı?!?! Çok yazık..." şeklinde cevap verdi.
Bu sözleriyle ABD/NATO sözcülüğü yapan bu zat; aslında Karadeniz'de Türkiye yerine, NATO/ABD'yi istiyor.
Anlaşılan bu zat için; Suriye'de-Irak'ta PKK/YPG terör örgütü ile ABD/NATO'nun birlikteliği, ABD/NATO'nun FETÖ hamiliği yetmiyor ve fazlasını istiyor.
NATO'da kalıp, NATO'dan korunmanın gereğini de yine bu zat hatırlatmış oluyor. Sömürgeci Siyonist-Evanjelist emperyalizmin içimizdeki sevicileri maalesef hiç eksilmiyor. Çok yazık...

Şartlar değişse de normalleşilmeyecek ülkeler listesi!
Nedret Ersanel - YENİ ŞAFAK

“Irak’ın ister Nasır’cı olsun ister Komünist olsun ikiye bölünmesi bekleniyor. Bunlardan biri Kürt ülkesidir. Sonuçta böyle bir bölünme, İran ve Türkiye’nin zararına olacaktır. Bu durum bizim yararımızadır. Suriye ve Irak’ın kalbinde, Arap dünyasını zayıflatacak bir Kürt devletinin kurulmasını istiyoruz. Araplarla uzun süre çatışma içinde kalacak bir devlet. Türkiye ve İran’ın topraklarına ve egemenliklerine sürekli bir tehdit olacaktır.”
İsrail Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde mevcut bu belge, Türkiye’nin 1948’de İsrail’i tanımasının ardından Ankara’ya atanan ilk büyükelçinin, yaklaşık on yıl sonra, yani 1959’da -bir daha yazıyorum, 1959’da- merkeze gönderdiği, Türkiye’yi İsrail’in yanına çekmek için kullanılacak kartı sabitliyor…
Elçi Eliyahu Sasson, Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD’da kritik koltuklara oturmuş, Türkiye’deki görevi sırasında bizi öğrenmiş, uygun networklar kurmuş, hepsinden beslenerek bu aklı Tel Aviv’e önermiş, anlaşılıyor ki kabul de ettirmiş…
Bu stratejinin varlığına, yani Arap dünyasını Arap olmayan ülkelerle kuşatma, Türkiye-İran-Etiyopya-Sudan gibi, onları da bölünme ve terör tehdidiyle yanında tutma planına ilişkin yakın tarihli okumalar yapıldı…
Ama bu tarih bambaşka!
Detayı çok. Konumuzdan, yani Gazze’den çıkmamak için genişletmiyorum. Fakat bu kartın açılmasının sebebinin, dönemin Türk hükümetinin İsrail’in yakınlaşma talebini/arzusunu, Arap dünyasıyla ilişkileri bozmama ve 1958 Irak darbesinin olası etkilerinden sakınma nedeniyle geri çevirmesi/sınırlı tutması olduğu anlaşılıyor.

Batılılar bize demokrasi dayatamaz
Salih Tuna - SABAH

Bizdeki kimi şebelekler de vatanlarını savunan Filistinli direnişçileri terörist ilan eden işte bu emperyalistlerin gözlerine bakıyor. Oysa, Kuvayı Milliye'ye terörist demek ile Filistinli direnişçilere terörist demek arasında hiçbir fark yoktur...
Aliya İzzetbegoviç, Bosna katliamı sırasında (mealen) "Biz ölüyoruz ama soykırıma seyirci kalan Batı da uğruna yüzyıllardır acı çekerek kazandığı değerleri kendi elleriyle yok ediyor..." demişti.
Gazze'deki soykırıma destek çıkmakla değerlerini büsbütün yok etmekle kalmadılar, sahtekârlıklarını saklayamayacak kadar da dımdızlak ortaya çıktılar.
Hangi provokasyonu yaparlarsa yapsınlar artık saklanamazlar.
Eskiden antisemitik endüstriye ilk yakıtı Fransa'da Yahudi mezarlığına saldırarak atarlardı, şimdi galiba Dublin'den başladılar.
Artık nerede ne yapsalar boş, kamuflaj dönemi bitti, saklanamazlar.

Kısas
Melih Aşık - MİLLİYET

Hak, hukuk, yargı, adalet derken...
Bir Nasrettin Hoca fıkrası.
Hoca yargıç olmuş...
Hukuktan pek anlamıyor, kısasa kısas diye bir ilke duymuş...
Karşısına yaşlı başlı bir kadın gelmiş. Kadın zaptiyelerin arasındaki adamı gösterip konuşmuş:
- Ben evimin önünde dururken bu adam oradan geçiyordu. Geldi beni öptü. En uygun ceza neyse onu verin...
Hoca fazla düşünmeden hükmünü vermiş:
- Şimdi sen de onu öp...

Çanlar Akşener için çalıyor
Bahadır Çoban - TÜRKGÜN

Genel Başkan Meral Akşener’in, aile üyelerinin, özel kaleminin banka hesaplarını inceletmek; partide görevli bir bayanı taciz etmek suçlamalarıyla hakkında kesin ihraç talep edilerek disipline sevk edilen İP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır TV100’e çıkarak bütün iddialara cevap verdi.
Programı izleyen herkes para ilişkileri, taciz, tecavüz, iftira, kumpas gibi kirli sıfatların İP’in etrafını nasıl dalga dalga sardığını gördü.
Meral Akşener ve yakın ekibi tarafından Ümit Dikbayır’a yöneltilen en büyük suçlamalardan birisi “taciz, tecavüz” konusu.
Dikbayır bu iddianın merkezindeki partili kadınla ilgili her türlü kaydın, kendisinin ve kadının geçmişe dönük HTS kayıtlarının ortaya çıkarılmasını istiyor.
Aslında Meral Akşener’e çok yakın bir isimle bahsi geçen kadının partide yasak bir ilişki yaşadıklarını, bu ilişki kendisi tarafından öğrenilip gerekli uyarılar yapıldıktan sonra kadının görevine son verildiğini, bu olayın 5 yıl önce gerçekleştiğini, şimdi kendisi Meral Akşener’le ters düştükten sonra mevzu bahis kadının partiye yeniden işe alınmakla kandırılıp kendisi hakkında yalan beyan vermeye ikna edildiğini söylüyor.
İddialar yenilir yutulur cinsten değil.

Meral Akşener İsrail Deniz Kuvvetleri Ercüment Tatlıoğlu Ümit Dikbayır