27 Aralık Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
SALDIRININ AYRINTILARI VE ARDINDAKİ ŞİFRELER
Hande Fırat/ Hürriyet
Teröristlerin kullandıkları silah ve teçhizatlar ABD menşeli. Gözler doğal olarak ABD’ye çevriliyor. ABD’nin “PKK ile mücadelenizi destekliyoruz, YPG’yi PKK’dan ayırıyoruz” garip söyleminin bir kere daha çöktüğü ortada. Ancak son dönemdeki gelişmeleri alt alta koyunca olağan şüphelilerin sayısı da artıyor:
Saldırıdan hemen önce 21 Aralık’ta Türkiye Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Düzeyli Savunma Grubu toplantısı yapıldı. Amerikalılar bu görüşmede bir kere daha PKK ile YPG’yi ayırdılar ve “Türkiye’nin PKK ile mücadelesinin yanında oldukları” mesajını verdiler. Türkiye ise her ikisinin de aynı olduğunu, aynı merkezden yönetildiğini delilleriyle masaya koydu.
* Irak Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 19 Aralık günü yaptığı görüşme tarihi bir öneme sahipti. Neden mi?
* Türkiye uzunca bir süredir Bağdat yönetimine Irak’ın toprak bütünlüğü, Kalkınma Yolu’nun hayata geçebilmesi için terör örgütünün varlığının sona erdirilmesi gerektiğini anlatıyordu. “Bu mücadeleyi ya birlikte yapalım ya da biz tek başımıza mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” diyordu.
* Bağdat Hükümeti bu tarihi görüşmede terör örgütünden rahatsız olduğunu belirterek, ilk kez ortak mücadele mesajı verdi.
MİLLİ CHP’LİLERİN İSYANI
Mahmut Övür/ Sabah
Kuşkusuz bu siyasi körleşme, terör karşıtı, yurtsever CHP'lileri de rahatsız ediyor. Bu konuda öncü rol üstlenen iki CHP'li aktörün hakkını teslim etmek gerekiyor: Akif Hamzaçebi ve Gürsel Erol.
Eski CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi'nin açıklaması "ama'sız"dı:
"CHP Grubu bu bildirileri daima imzalamıştır. 'Ama' ve 'Bir bakalım, bilgi alalım' türünden cümleler bu bildiriye destek beyanında bulunmamanın gerekçeleri olamaz.
Bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'ta şehit ettiği kahraman askerlerimiz nedeniyle TBMM'deki siyasi parti gruplarının ortak iradesini yansıtan bu bildiri acilen yayınlanmalıdır."
İkinci güçlü tepki Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'dan geldi. Bölge milletvekili ve Atatürk'ün yanında yer alan Diyap Ağa'nın torunu olan Erol, siyasi hayatının her döneminde terör karşı çıkmış, ülkenin birliğinden yana olmuş bir siyasetçi. Bu çıkışlarıyla CHP içinde "milli ve cumhuriyetçi" damarın sesi olan Erol, bu kez de susmadı ve tepkisini sıcağı sıcağına dile getirdi:
"Terörle mücadelenin bir parti meselesi olmadığını, devlet meselesi olduğunu her fırsatta gündeme getirdim. Ülkemizin üniter yapısını ve devletimizin varlığını korumak için gözünü kırpmadan şehit olmayı göze alan TSK personeli ana kuzularının şehit olmalarını siyasi propaganda haline getirmek asla doğru değildir."
Şu sözleri de CHP yönetimine anlamlı bir uyarıydı:
"Meclis'te ortak açıklanan bu bildiriye halkımızın beklentisini ve duygularını bilerek Elazığ milletvekili olarak ben imza atıyorum. Unutulmamalıdır ki ülke de devlet de hepimizin."
TEZKERELERE KARŞI ÇIKAN CHP YÖNETİMİ YİNE ŞAŞIRTMADI
Yaşar Hacısalihoğlu/ Akşam
Bu ifadenin altına diğer dört parti gibi neden imza atmazsınız? Nedir çekindiğiniz? Aslında cevabı Türkiye sevdalılarınca çok iyi bilinen bu sorular, CHP yönetiminedir. Bu bildiriye imza atmayan CHP daha sonra kendisi bir bildiri hazırlamış, bildirisinde yine PKK terör örgütü ismi geçmemiş ve bildiri de Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) acziyet içinde gösterme refleksi ağır basmıştır. Suriye, Irak ve Libya tezkerelerine, PKK terör örgütünün siyasi koluyla kol kola girip " hayır" oyu veren CHP yönetimi, bu tavrıyla aslında şaşırtmamıştır. Bu tavrıyla yani tezkerelere "hayır" oyu vermiş olmakla, Mehmetçiğin terörün kaynağında, kuluçka merkezlerinde yaptığı mücadeleye onay vermemiştir.
O yüzden şimdiki tavrıyla şaşırtıcı olmayan bir tutumun içindedir. Şaşırtıcı değildir ama rahatsız edicidir, üzücüdür. Zorlama, yapay, samimi olmayan gerekçelerle bu tutumu sergiliyor olması, PKK terör örgütünün siyasi koluyla aynı safta olması gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bu tutum ne acıdır ki, Türkiye'nin safından kopmadır. Bu tutum; ABD emperyalizmini ve onun maşası PKK terör örgütünü, siyasi kolunu, Siyonist soykırımcı İsrail'i mutlu etmektir. CHP yönetimi için bu son durum, kırılma noktasıdır. Artık PKK terör örgütünün siyasi kolu DEM'le demlenme süreci netleşmiştir. CHP, DEM'lenmeye karar vermiştir. Birkaç puan oy uğruna tutulan bu yol; Türkiye safını zedelemektir. Türkiye'ye asla iyilik yapmak değildir.
PKK’LI TERÖRİSTLER ABD ASKERİDİR!
Tamer Korkmaz/ Yeni Şafak
“Terörle mücadelede, NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız.”
ABD Dışişleri Bakanlığı ile ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Kuzey Irak’taki 12 şehidimizin ardından yayınladığı mesajda aynen böyle dedi.
Bu lakırdı; düzenbazlığın, yüzsüzlüğün, riyakârlığın zirvesidir!
Haydut Devlet ABD, müttefikimiz değil düşmanımızdır.
Müttefikleri, 1984’ten beri Türkiye’ye saldırttıkları PKK terör örgütüdür.
Çekiç Güç’ün konuşlandırılmasından beri, yani 1991’den bu yana Kuzey Irak’ta PKK terör örgütüne kumanda ediyorlar.
Bağımsız Türkiye için en büyük tehdit Birleşik Terör Devletleri ABD ile İsrail’dir!
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, şunu da söyledi -pardon- fışkırttı:
“Türkiye’yi, eylemlerini Irak’ın egemenliğini destekleyecek ve saygı duyacak şekilde, Bağdat ile koordine etmeye çağırıyoruz!”
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, şunu da söyledi -pardon- fışkırttı:
“Türkiye’yi, eylemlerini Irak’ın egemenliğini destekleyecek ve saygı duyacak şekilde, Bağdat ile koordine etmeye çağırıyoruz!”
Yani, nedir?
TSK’nın Kuzey Irak’ta PKK’ya yönelik askeri harekâtlarından rahatsızlar!
Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını Irak’ın egemenliğine aykırı buluyorlar!