27 Ekim Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI
PKK’YI DEĞİL MESLEKTAŞLARINIZI SAVUNUN
HİLAL KAPLAN / SABAH
Hendek terörü döneminde, 2015 yılında, PKK, 26 yaşındaki Doktor Abdullah Biroğul'u arabasını tarayarak hunharca katletmişti.
Bu terör saldırısına toplumun tüm kesimlerinden tepki yağarken, tepkisini PKK'nın adını anmaktan imtina ederek, terör değil "şiddet ortamı" gibi dolambaçlı yollara başvurup ifade eden tek kurum vardı.
O da Türk Tabipleri Birliği (TTB) idi. Kuruluş amacı itibarıyla birinci görevi, doktorların hakkını savunmak olan birlik, bir doktorun yaşam hakkını savunmak yerine katilin ismini gizlemeye çalışmakla, ölümüne "şiddet ortamı" gibi bahaneler bulmakla meşgul olmuştu.
TTB, teröre karşı aynı korumacı tavrı Şemdinli Devlet Hastanesi PKK tarafından bombalandığında ya da hizmet vermeye giden ambulanslar, içindeki sağlık ekipleriyle birlikte saldırıya uğradığında da göstermişti.
Şu anki TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ilk başa geldiğinde, "Hekimiz Biz" isimli grup yeni başkana tepki göstermek için bir bildiri yayınlamıştı. Buna göre Korur, hendek terörü sırasında PKK'ya destek veren "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atmış, "Öcalan'a Özgürlük Platformu"na üye, PKK'nın Özgür Gündem gazetesine destek için "nöbetçi genel yayın yönetmeni" olmuş, üstelik FETÖ'nün de darbe girişimindeki rolüne ilişkin belge olmadığını savunmuş birisiydi.
O yüzden Fincancı'nın aynı PKK gibi "Türk ordusu kimyasal silah kullanıyor" yalanına sarıldığını gördüğümde hiç şaşırmadım. Fakat neyse ki bu kez yargı harekete geçip bu iftiranın hukuki yollardan hesabını sormaya karar verdi.
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ FACİASI
SİBEL ERASLAN / STAR
Türk Tabipler Birliği'nden yine berbat çıkışlar oldu, geçtiğimiz hafta. Başkanları Şebnem Korur Fincancı, ancak bir Türkiye düşmanının sarf edeceği cümlelerle saldırdı kamuoyuna. Toplum, Mehmetçik şehitlerine kan ağlarken, onlar başkanlarının ifadesiyle, ülkemizi ve güvenlik güçlerini kimyasal silah kullanmakla itham ettiler. Kötü bir yalan, planlanmış bir iftira olması bir yana, bu kaba saba bühtanı, Türk Tabipleri adına söyleme cüretleri tüm toplumu çileden çıkarttı! (...)
Türk Tabipler Birliği 1953 yılında kurulmuş bir meslek örgütü. Her ne kadar kendi tanıtımlarını yaptıkları dijital sayfalarında; "Türkiye halkı"ndan bahsetseler de, toplumca bilinen "Türk Tabipleri' şeklindeki isimleri; duruşlarıyla, davranışlarıyla, söz ve eylemleriyle ciddi paradoks olan bir kurum... Böyle "Türk Tabibi' olur mu? Böyle tabip olur mu, elbette olmaz...
ORTAK GURUR
RAUF TAMER / POSTA
Türkiye’nin Otomobili’ne selam olsun. Cumartesi, Gemlik’te tören var. 29 Ekim’i renklendirecek olan bu gururlu güne istemezükçüler de katılsınlar çok isterdik ama ne yapalım ki böyle bir heyecan duymuyorlar. Olsun. Bu gurur, onların da sayılır.
Sevmedikleri asma köprülerden yıllarca nasıl gelip geçtiyseler...
Karşı durdukları tünellere, metrolara, denizaltı geçitlerine, sonunda biz yaptık diyerek nasıl sahip çıktıysalar...
Prostesto ettikleri barajların ve santrallerin gölgesinde nasıl hep aydınlandıysalar... Elbet bu otomobillere de yarın kurulup duble yollarda arz-ı endam edeceklerdir.
Ne güzel. İşte böyle yapa yapa... Eserlerden ve hizmetlerden gururlanmaya alışacaklardır. Ve bir gün gelecektir ki: “Biz de yaparız... Daha iyisini yaparız... En iyisini yaparız!” diyerek meydanlara çıkacaklardır.
HER FETÖ’CÜ PİYONDUR, YARGIDAKİ FETÖ’CÜ İSE ‘VEZİRE ÇIKAN PİYONDUR’
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
“DANIŞTAY 5. Dairesi, meslekten çıkarma kararının iptali için açılan davalarda çok sayıda iptal kararına imza attı. Daire, göreve iade kararı verdiği 178 ismi HSK’ya bildirirken, devletin de faiziyle birlikte tazminat ödemesini kararlaştırdı...” Bu satırlar 21 Ekim günü Sabah gazetesinde İlker Turak imzasıyla yayınlanan “Danıştay’dan skandal FETÖ kararı! Hem göreve iade hem de tazminat” haberinin girişinden.
Danıştay 5.Daire’sinin kararı, Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) ile Adalet Bakanlığı dahil FETÖ konusunda hassas olan yargı içinden ve dışından birçok kişiyi rahatsız etti. Nitekim HSK kararların tamamına itiraz etti.Böyle bir karardan rahatsız olmamak mümkün değil çünkü bu konuda en küçük hata ve ihmal Türkiye için felakete yol açar. TSK, Emniyet, MİT, Mülkiye başta devletin içinden FETÖ’cüleri temizlemek bir milli güvenlik sorunudur.
KRAL’DAN ZENGİN BAŞBAKAN
GÜNERİ CİVAOĞLU / MİLLİYET
İngiliz gazetelerine göre, yeni Başbakan Rishi Sunak “çılgınca zengin…”
Eşiyle birlikte 730 milyon sterlin serveti Kral Charles III ve Kraliçe Camilla’nın 300-350 milyon sterlinlik servetlerinin iki katı.
Sunday Times’ın İngiltere’nin en zenginleri listesinde yer alıyor.
Sunak, eşi Akshata ve iki kızı Krishna ve Anoushka hafta içinde Londra’nın seçkin semtlerinden Kensington’daki 5 yatak odalı evlerinde kalıyorlar.
Mülkün değeri 7 milyon sterlin dolaylarında.
Hafta sonlarını Kuzey Yorkshire/Richmond seçim bölgesinde geçiriyorlar.
Oradaki Kirby Sigston köyündeki malikânelerine çekiliyorlar.
Değeri 2 milyon sterlinden fazla olan bu malikânede kapalı yüzme havuzu, spor salonu, spa küveti, yoga stüdyosu ve tenis kortu var. “Sağlıklı yaşam merkezine dönüştürülmüş” denebilir.
Ayrıca ailelerini görmek için gittikleri yöredeki evlerinde de zaman zaman kalmaktalar.
Los Angeles Santa Monica’da da deniz üzerinde muhteşem teraslı bir taşınmaza sahipler.
Bu servet İngiltere halkını rahatsız etmiyor. Ancak…
Artan doğal gaz fiyatları nedeniyle gene de bazı eleştiriler yok değil. 12 metreye 5 metrelik kapalı havuzu ısıtmanın yılda 14 bin sterlinden fazlaya mal olabileceği hesaplanmış “ortalama bir ailenin enerji faturasının neredeyse 6 katı” harcama gerektiren “bu havuz lüksü” dikkat çekiyor.