27 Ekim Medyanın Halleri
27 Ekim Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
TÜRKİYE’NİN BRICS’E ‘ORTAK DEVLET’ STATÜSÜNDE KATILMASI TAMAM, ŞİMDİ TOP RUSYA’NIN SAHASINDA…
SEDAT ERGİN/ HÜRRİYET
Brezilya’nın önde gelen haber sitelerinden “Brasil de Fato”nun (BdF) Kazan’dan verdiği bir habere göre, BRICS’e “ortak devlet” olarak kabul edilmeleri kararlaştırılan ülkeler şunlar: Türkiye, Endonezya, Cezayir, Beyaz Rusya, Küba, Bolivya, Malezya, Özbekistan, Kazakistan, Tayland, Vietnam, Nijerya ve Uganda...
BdF, Putin’in danışmanı Uşakov’un ortak yapılacak ülkelerin 13 olan sayısını teyit ettiğini belirtiyor.
Önümüzdeki yıl BRICS’in dönem başkanlığını da üstlenecek olan Brezilya, örgütün kilit aktörlerinden biridir. Bununla birlikte Brezilyalı bakanın açıklamaları, BRICS’in yeni başvurular karşısında çok aceleci bir tutum içinde olmayacağına da işaret ediyor.
Vieira’ya göre, bundan sonraki aşamada yılsonuna kadar dönem başkanı olan Rusya yeni katılımlar listesi için BRICS üyeleri ile tek tek istişarelerde bulunacak ve bu istişarelerin ardından “ülkeler açıklanacaktır.”
Bu beyanlar, Türkiye ile BRICS arasında tesis edilecek ilişkinin resmiyet kazanmasında bundan sonraki aşamada, en azından yıl sonuna kadar iplerin Rusya’nın elinde olacağını gösteriyor.
Bu dönemeç bütün başvuru sahipleri açısından geride kaldığında, önümüzdeki dönemde BRICS içinde “tam üyeler” ve yeni katılan “ortak devletler” şeklinde iki kademeli bir yapının şekilleneceğini söylemek mümkündür.
O KAFA VARSA İŞ DEĞİŞİR
SALİH TUNA/ SABAH
Söz konusu çıkışı Mümtaz'er Türköne gibi kafalar "destekliyorsa" iki kez düşünmek icap eder.
Vaktiyle "çözüm süreci" belasına "Apo'yu paşa yapalım" diyen Mümtaz'er her ne kadar FETÖ'cülükten hapis yatsa da (bizim Nihat'ın ifadesiyle) "Fetullah'ın kapatma liberalleri" gibi PKK silah bıraktığında, "Devlet size ne verdi de silah bıraktınız..." diye ağlayanlardan olmamıştı. Tam aksine, birlikte katıldığımız bir televizyon programında (mealen) "Kürtçenin seçmeli dil olmasıyla birlikte Türkiye'de Kürt sorunu çözülmüştür..." demişti.
Lakin, çok değişik, değişik olduğu kadar da çok iddialı bir zihin dünyası var. CHP/MHP koalisyonuna zemin hazırlamak için Bahçeli'nin mezkûr çıkışını araçsallaştırma faaliyeti içine girse bile şaşmam, o derece.
MHP Lideri'nin çıkışını "Tüm dengeleri değiştiren stratejik bir hamle" olarak değerlendirdiği Çakır Ruşen'in fonlu medyasına şöyle dedi: "İran'ın bölge denkleminde sıfırlanmasını/ devre dışı kalmasını dikkate almadan bu hamlenin gerçek hedefinin/stratejik hedefinin anlaşılabilir olmayacağını düşünüyorum..."
Sayın Bahçeli'yi tenzih ederek söylemek isterim ki, bu düşünce Türkiye'nin bekasını ABD hesabına iş görmeye bağlamaktan başka bir şey değildir.
ABD adına iş görmenin de zilletten başka sonu yoktur.
TÜRKİYE'NİN HASMI EMPERYALİZM BAŞARAMAYACAK
YAŞAR HACISALİHOĞLU/ AKŞAM
Türkiye'nin bugüne değin verdiği ve vermekte olduğu mücadele emperyalizme karşıdır. Kullandığı maşalar eliyle Türkiye'yi hedef koyan odur. İç ve dış cephede Türkiye'yi kuşatarak, bugününe ve geleceğine ipotek koymak isteyen odur.
Sömürgeci, işgalci, bölücü şer sıfatlarıyla emperyalizm, Türkiye'ye üç silahıyla saldırıyor. Birincisi terör, ikincisi kur, üçüncüsü ise "demokrasi" maskeli silahıdır. Sömürgeci, işgalci, bölücü emperyalizmin bu üç silahı, Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal yapısını kurşunlayarak, mutlak egemenliğini kurmak istiyor.
FETÖ, DEAŞ, PKK/PYD-YPG terör örgütü maşalarıyla doğrudan terörle yaptığı saldırıların yanı sıra siyasi, ekonomik alanda da iç bütünlüğü, iç cepheyi kuşatıcı, zedeleyici saldırılarla gedikler açmaya, bölünmeyi başarmaya çalışıyor. Emperyalizmin kur silahına güvenerek; "ekonominizi mahvederim" tehdidini savurması, emperyalizmin "demokrasi" maskeli silahıyla terör örgütlerinin siyasi zeminde ve devlet içinde zemin tutarak, gerçek demokrasiyi, barışı kirletmesi, kurşunlaması iç cephenin uğradığı saldırılardır.
Özellikle son 10-12 yıldır ivmelenmiş olan bu saldırılara karşı direne direne, çarpışa çarpışa verilen mücadele enerjiden ekonomiye her alanda tam bağımsızlık mücadelesidir.
Türkiye'nin yerli ve milli savunma sanayiinin göz bebeği TUSAŞ'a yapılan saldırı da, emperyalizmin üç silahının ortak saldırısıdır. Saldırının şer nedeni; Türkiye'nin savunma sanayiinde aldığı mesafenin hazmedilememesi, Türkiye'nin tam bağımsızlık hedefinin kabullenilememesidir.
Geçmişte sattıkları silahla, siyasi bağımlılığı sağlayarak, sattığı silahla tehdit algısını da bizden al, ithal et dayatmasını yaparak kendi çıkarlarına dayalı kurdukları kirli tezgahın dağılmasıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında milli savunma sanayiinde Nuri Demirağ'ların, Vecihi Hürkuş'ların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigil'lerin yapmak istediklerinin önünün kesilmesine karşı bugün onların intikamının alınıyor olmasıdır. Gök vatanda; Kaan'ların, Hürkuş'ların, Gökbey'lerin, Göksungur'ların, Atak'ların, Anka'ların, Hürjet'lerin, Aksungur'ların kurduğu hakimiyetin hazımsızlığıdır. TUSAŞ'a yapılan saldırı, Türkiye'nin merkeze kendi çıkarlarını koyarak, yeni ittifakların içinde olmasına duyulan öfkedir.
Başaramayacaklar, Türkiye'nin tam bağımsızlık hedefini zedeleyemeyecekler, Türkiye'nin yükselişini durduramayacaklar.