27 Kasım Medyanın Halleri
Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
ERDOĞAN: TEĞMENLER KONUSUNDA ÇOK SERT GİTMEYİN
ABDÜLKADİR SELVİ - HÜRRİYET
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in açıklamalarından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli bir değerlendirme yaparak şöyle konuşuyor:
“Bizim dönemimizde bu tür oluşumların, cunta faaliyetlerinin bittiğini düşünüyordum. Çünkü askeri vesayetle mücadele ettik, darbelerle mücadele ettik. Artık Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bu işlerin bittiğini düşünüyordum. Demek ki bitmemiş. Bunların içeride ve dışarıda bağlantıları ortaya çıktı. Buna üzüldüm. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bu tür oluşumlara müsamaha gösteremeyiz. Oysa bu dönem üç kız birinci oldu. Bu gururu yaşadık. Törenlere katılıp kendilerine plaketlerini verdim. Kendileriyle sohbet ettim. Bu kızlar Anadolu’yu yansıtıyor dedim. Ama bu sevinci tam olarak yaşayamadan yemin olayı ortaya çıktı.”
Erdoğan konuşmasını tamamladıktan sonra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e dönerek, “Çok sert gitmeyin” diye talimat veriyor.
---
SAMİMİ DEĞİLSİNİZ
EMİN PAZARCI - AKŞAM
Daha önce HDP ile nasıl birlikte yol yürüdüklerine şahit olduk; her evden HDP'ye bir oy istediler. Bugün de DEM'le ilişkilerini, birlikte yol yürüdüklerini görüyoruz. Oysa bunlar Atatürk'le problemi olan siyasi oluşumlar. Saklamıyorlar, O'nun kurduğu Cumhuriyeti yıkmak istiyorlar.
Bu amaçla yıllardır askerimize, polisimize saldırıyorlar, kan döküyorlar. Mustafa Kemal'in savaştığı emperyalistlerin uşaklığını yapıyorlar.
O yapı içinden CHP'lilere "Mustafa Kemal'in itleri" diyenler çıktı. Ama hazmedip sindirdiler. En vahimi de Özgür Özel'in "Biz birbirimize göbekten bağlıyız" dediği DEM'in içinden, Atatürk'ün mücadele ettiği Şeyh Sait ve Seyit Rıza'ya övgüler düzenler çıktı.
Herhangi bir tepki verebildi mi CHP?
Bitmedi, daha yeni Tunceli Belediyesinin DEM'li Eş Başkanı Birsen Orhan, "Dersim'in işgal edildiğini" söyledi. Atatürk'e "işgalci" dedi. Ses çıktı mı CHP'den?
Sözün kısası:
Bakmayın siz "Atatürk de Atatürk" diye ortalıkta dolaşmalarına. CHP'nin Atatürk'le ilgisi filan kalmamıştır. Sadece içi boş, hiçbir anlam ifade etmeyen, samimiyetten uzak bir "Atatürkçülük" söylemi tutturmuş, tekrarlayıp duruyorlar işte...
---
KAYYIM KONUSUNA YÖNELİK KİRLİ OYUN
YAŞAR HACISALİHOĞLU - AKŞAM
Kayyım konusunda "demokrasi" maskeli balonun etki gücüne yönelik DEM'le yetinmeyerek, DEM ile dirsek teması son yıllarda hiç eksilmeyen CHP ile de sürdürülmesi örgüt için çok daha önemli yer tutmaktadır.
CHP yönetiminin ve kayyım konusunda onun gibi tavır alan diğer muhalefet partilerinin dilinde kayyım konusunun her şeyden yalıtarak, "demokrasi" söylemiyle yer bulması, örgüt için tam da bu oyunun etki gücünü artırmaya yönelik beklentidir.
En son olarak DEM'li Tunceli Belediye Başkanının tutuklanması sonrası kayyım atanmasına yönelik halkı sokağa çağırarak, iç çatışma çıkarmaya çalışan Tunceli Belediyesi "eş başkanı"; "Bunlar işgalci. Bunlar Dersim'i nasıl 1938'de işgal ettilerse bugün yine belediyemizi işgal ediyorlar. Bunları izlemeyin. Gelin göğüs verin mücadelemize. Birlikte savaşalım" sözleri çarpıcıdır.
Bu çağrı, aslında CHP' ye de yapılmaktadır. Bu kışkırtıcı sözler üzerinden bu kirli oyunu sorgulamak yerine CHP Genel Başkanı da; "Seçilmiş belediye başkanlarına yönelik tüm saldırılara karşı olduğu gibi bu hukuksuzluğa da direneceğiz." demiştir. Gazi Meclis'te İçişleri Bakanının önüne CHP'liler tarafından adeta barikat kurularak, karışıklık çıkartılması, PKK/DEM'in beklentilerine hizmet etmiştir ve en çok PKK/DEM'i mutlu kılmıştır.
---
MİT’TEN BELEDİYELER İÇİN DE İSTİHBARAT ALIN ÖZGÜR BEY
ZAFER ŞAHİN - MİLLİYET
CHP lideri Özgür Özel’in “Yurt dışındaki ofislere üye alımları sırasında CHP’ye FETÖ veya diğer terör örgütleri sızmasın diye MİT’ten istihbarat desteği istedik” açıklaması önemli. Sadece yurt dışı ile sınırlı kalmayıp, yurt içindeki üyelikler ve aday belirlemelerinde de MİT’ten istihbarat desteği almalı CHP. Eğer bunu yapsalardı Esenyurt’a kayyum atanmazdı. CHP’nin geçen dönem Urla’da belediye başkanı seçilen adayının FETÖ’den alındığını unuttuk mu? MİT’e sorsalardı o ismi aday göstermezlerdi...
CHP lideri bence MİT’in kapısını bir de kayyum atanan DEM’li belediye başkanları için çalmalı. Acaba DEM’li başkanlar hakkındaki istihbarat raporlarında neler yazıyor? Özgür Özel o raporları okuduktan sonra da “Kayyuma karşıyız” diye bağırıp destek açıklamaları yapmaya devam edebilecek mi?
Yurt dışında CHP’ye üye olacakları MİT’e sormaktan çekinmeyen bir partinin yurt içinde de aynı kurumun istihbarat raporlarına güvenmesi gerekir… Yanılıyor muyum?
---
ONLARIN TEMSİLCİSİ ASGARİ ÜCRETLİ GAZETECİ
SAYGI ÖZTÜRK - SÖZCÜ
Komisyonda asgari ücretle çalışan 4 kişi olacak. Komisyonda ilk kez bir de gazeteci bulunacak. Asgari ücretle çalışan, bir televizyonun Ankara Haber Müdürü ve Meclis Muhabiri ilk kez komisyonda olacak.
Milyonlar adına yeni asgari ücreti belirleyecek komisyonda, gazetecinin yanı sıra karayolları, sağlık, AVM çalışanı taşeron işçileri mücadele edecek. Türk- İş de her aşamada onlarla birlikte olacak. Gazeteci, asgari ücretin ne olması gerektiğini yaşadıklarından örnekler verip anlattı:
“3 yıldır gazetecilik yapıyorum. Eşim Devlet memuru. Ankara-Dikmen’de oturduğumuz evden geçen Kasım ayında çıktığımızda kirası 15 bin liraydı. Şimdi kira 24 bin lira oldu. Şu anda asgari ücret 17 bin 2 lira. Çalışanları kira dışında asıl etkileyen gıda fiyatları. Kira enflasyonunun Ankara’da diğer illere göre daha yüksek olduğu söyleniyor. Kiranın dışında gıda enflasyonu da çok fazla etkiliyor.
Eşim memur. Memur olmasına rağmen en düşük memur maaşı ile asgari ücreti üst üste getirdiğinizde kira ve gıda giderlerimiz dışında çok fazla sosyal yaşantımız olmuyor. En azından gıda enflasyonu esas alınarak asgari ücrete zam yapılması daha makul gibi duruyor bence.
KREDİYLE GEÇİNİYORUZ
Krediyle geçiniyoruz. Ev değiştirirken de krediyle çıkıyorsunuz. Çünkü, geçen sene eve çıktığımızda 15 bin lira kira, emlakçı, 15 bin depozito, taşınma, su, elektrik açma-kapama bedellerini eklediğinizde yaklaşık 63 bin TL nakit paraya ihtiyacım vardı. Biz bunu kredi çekerek karşılamıştık. Kredi taksitlerini de ödeyebilmek adına aslında tekrar kredi çekmek zorunda kalıyoruz.
Kafamızda şöyle bir plan yapmıştık: Kasım- Aralık- Ocak aylarında kredi çekelim, Şubat ayı itibariyle asgari ücret zammı geldiğinde ya da diğer maaş zamları geldiğinde o kredileri bir şekilde öderiz. Çoğunlukla da böyle yapılıyor zaten. Ailesinden, eşinden, dostundan destek alamayan genelde o ayı döndürebilmek adına krediye başvuruyor. Diğer aylarda da o kredinin ödemesini yaparak aslında borcu bir anlamda ötelemiş oluyor.
ASGARİ ÜCRETLİLERLE GÖRÜŞÜYORUM
Çevremdeki arkadaşlarımın önemli bir kısmı asgari ücret aldığı için onlarla da görüşüyorum. Genelde herkes aynı durumda. Önceki birkaç yıllarda asgari ücrete anlamlı bir zam yapıldığı için ilk birkaç ay en azından asgari ücretli o geçmiş dönemde edindiği borçları ödeyebiliyordu.
Ama bu sene yüzde 25 falan konuşuluyor. Yani 22 bin liradan söz ediliyor. Böyle olursa geçmiş dönemde edinilen borçları ödemek de zor.
Türk- İş’te toplantı yapıyoruz. Bir rakam konuşulmuyor. Asgari ücretin mutlaka 25 binin üzerine çıkması gerekiyor. Çünkü 25 binin altında kaldığı zaman aslında vatandaş açısından da psikolojik sınır bence 25 bin. (…)
Sezer Özseven de rakam vermek istemiyor. Her şey ortada. Bunu hükümet, işveren temsilcilerine diğer arkadaşlarıyla birlikte anlatacak. Milyonlar umutla yeni asgari ücreti bekliyor