22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

28 Nisan Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

28 Nisan Medyanın Halleri

ERDOĞAN CANLI YAYINDA RAHATSIZLANINCA NELER YAŞANDI

ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET

Cumhurbaşkanı sabah Anayasa Mahkemesi’ndeki törene katılmıştı. Ardından engelli öğretmenlerin atamasıyla ilgili törene iştirak etti. O programı “Devlet Üstün Fedakârlık Madalyası” tevcih töreni takip etti. Akşam saatlerinde ise Gençlik için hemen şimdi programına katılıp uzun bir konuşma yaptı. Kanal 7-Ülke TV yayınına ondan sonra katıldı diyeceğim ama Cumhurbaşkanı araya partide bir de toplantı koymuş.

Oysa bir gün önce Bursa Gemlik’teki Batarya Fabrikası’nın temel atma törenine katılıp Manisa’da miting yapmıştı. Orada üşütmüş. Üstüne bir de 17 saatlik 4 program bir toplantı koyunca vücut canlı yayın sırasında isyan etmiş. Cumhurbaşkanı’nın doktoru Prof. Dr. Serkan Topaloğlu’nun müdahalesinin ardından Cumhurbaşkanı rahatlamış ama yayına çıkması istenmemiş. Fakat Erdoğan yayına çıkmayı tercih etmiş. Bence iyi de oldu. Çünkü halk karşısında Erdoğan’ı görünce rahatladı. Ondan sonra gece boyunca Erdoğan’a bir sevgi rüzgârı esmeye başladı. Dua zinciri kuruldu. Bu millet Erdoğan’ı seviyor. 15 Temmuz’da çıplak elleriyle tankları durdurup canı pahasına darbeyi önlemedi mi?

Bu kadar yoğun tempo içerisinde midesini üşütmek, rahatsızlanmak insani bir durum. Cumhurbaşkanı da olsa netice itibarıyla Erdoğan da bir insan.

70 YILLIK HAYALLER GERÇEK OLUYOR

ÖZLEM DOĞANER / SABAH

Dünya, elektriğinin yüzde 10'u nükleerden elde ediliyor. Bugün 32 ülkede toplam 423 reaktör düşük karbonlu ve kesintisiz elektrik üretimini sağlıyor.

Yani Türkiye bugün sadece bir nükleer santrale değil,,, yaklaşık 70 yıllık verdiği mücadelelerle büyük bir hayaline kavuşuyor.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali sahasına ilk taze nükleer yakıt bugün Başkan Erdoğan'ın katılacağı törenle teslim edilecek.

Yakıtın tesise gelmesiyle birlikte santral, "nükleer tesis" statüsü kazanacak. Ön testlerin ve hazırlıkların tamamlanmasının ardından ilk ünitenin devreye alınması planlanıyor. Türkiye'ye tek seferde yapılan en büyük yatırım olan Akkuyu 'Yap, İşlet, Sahip Ol' (Build, Own, Operate) modeliyle yapılan dünyadaki ilk nükleer santral projesi aynı zamanda. Her biri 1200 MW elektrik üretim kapasitesine sahip dört üniteden oluşan Akkuyu'nun toplam 4800 MW'lık kapasiteye sahip. Yani İstanbul kadar büyük bir şehrin elektrik ihtiyacının tamamını karşılayacak bir kapasiteye sahip olacak.

Sadece üreteceği elektrikle değil uzun vadede Türkiye'de nükleer bilim ve teknolojilerin gelişimi için de büyük bir adım. Projede yüzde 80'ini Türk vatandaşının oluşturduğu 25 binin üzerinde kişi çalışıyor. Rusya'da eğitim gören en az 600 Türk mühendis santralde görev alacak. Nükleer santralin inşaat, ekipman imalat süreçlerinde yerli sanayiye de imkân tanındı. Projede yer alan 400'e yakın Türk tedarikçi büyük bir deneyim kazandı. Bu insan kaynağı ve şirketler Türkiye'nin diğer nükleer santral projelerinde en büyük gücü olacak.

Artık daha özgüvenle söyleyebiliyoruz. Neden olmasın? Türkiye nükleer alanda neden ihracatçı olmasın?

Xİ JİNPİNG: SOKAKLARDAN DÜNYA LİDERLİĞİNE

R. LEVENT IŞIK / DİRİLİŞ POSTASI

Hızla dünyanın bir numaralı ekonomisi olmaya koşan; Asya’dan Afrika’ya, Güney Amerika’dan Avrupa’nın içlerine kadar ekonomik, diplomatik ve askerî nüfuzu artan Çin’in liderlik koltuğunda son kanuni değişiklikler sonrası hayat boyu başkanlık etme fırsatını elinde tutan çok güçlü bir karakter oturuyor; Xi Jinping. (…)

2012'den bu yana geçen 11 yıllık süreçte dünyada nelerin değiştiğini ve ne kadarına Çin'in başrolde ya da güçlü yardımcı rollerde olduğunu düşündüğünüzde Çin'in ve koca gemiyi yürüten kaptanı Xi'nin dünyanın geleceği için ne denli önemli birbiri ile özdeşleşmiş karakterler olduğunu anlamak daha da kolaylaşıyor.

Özetle Çin, her şeyini kaybedip müthiş bir çelikten irade ile her şeyi fazlasıyla en baştan kazanan Xi'de vücut buluyor, onun karakterinde efsanevi unvanına; Kızıl Ejder'e dönüşüyor...

Bu adamı ve Çin'i çok iyi anlamamız gerekiyor. Yepyeni bir dünya kurmaya niyetlenen Çin, teknolojinin başülkesi olarak tarihin seyrini değiştirecek atılımlarına hızla devam ediyor. Gemiyi kaçırmamalı; 5G konusunda Çin'e alternatif üretmekten aciz kalmasından bu yana teknoloji savaşlarında her gün daha da geri kalan ABD'nin eski dünyasından gözümüzü potansiyel olarak gerek dost gerek düşman gerekse rakip olacak şekilde konumlandırmak suretiyle Çin'e çevirmeliyiz.

Dünya artık çok hızlı dönüyor. Özellikle de Çin için. Geç kalmamak ve sonunda pişman olmamak için Çin, teknolojisi ve dış politikasıyla 1 numaralı takip önceliğimiz olmalı...

BATI MEDYASINDA ‘ADAM YİNE KAZANACAK' MANŞETLERİ

TURGAY GÜLER / AKŞAM

Batı başkentleri Kılıçdaroğlu'ndan ümidi kestiler. Sanırım ABD de.

Oysa Türkiye'yi derinden sarsan ve on bir ili etkileyen deprem felaketinin ardından nasıl da heyecan yapmışlardı. Tüm dünyayı derinden sarsan küresel enflasyonla, hayat pahalılığıyla, artan enerji fiyatlarıyla Erdoğan'ın baş edemeyeceğini düşünüyorlardı. Üstüne bir de deprem!

Emekli maaşları.

Asgari ücret.

EYT ve dahası.

Erdoğan tüm bunların altından nasıl kalkabilirdi?

Yabancı yayın kuruluşları bile öğrenmişti Demirel'in o meşhur sözünü; 'boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur'!

Böylece pis pis sırıtıp 'tamam bu iş, Erdoğan gidiyor, Kılıçdaroğlu geliyor' dediler.

Hatta öylesine emindiler ki 'kazanamayacak bir aday' olarak gördükleri Kılıçdaroğlu'nun adaylığına bile razı oldular.

Nasıl olsa bu millet Erdoğan'ın karşısında tuvalet terliğine bile oy verirdi!

Vah ki vah!

Tabii nereden bileceklerdi Davutoğlu'nun halasının bile Millet İttifakı'na oy vermeyeceğini.

Fransız medyası, İngiliz medyası, Alman medyası şokta. Açık açık 'Kılıçdaroğlu'nun kazanamayacağını' yazıyorlar.

Batı medyası 'Adam yine kazanacak' analizleri yapmaya başladı bile. Şüphesiz kimin kazanacağına bu millet karar verecek. 14 Mayıs gecesi hep birlikte göreceğiz.

Anayasa Mahkemesi Nükleer Güç Santrali Çin Xi Jinping Recep Tayyip Erdoğan