29 Aralık Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
İMAMOĞLU KILIÇDAROĞLU’NA BİAT ETTİ Mİ
ABDÜLKADİR SELVİ/ HÜRRİYET
Siyasette büyük oynarsan büyük kaybediyorsun.
Kılıçdaroğlu’yla cumhurbaşkanı adaylığı yarışına giren Ekrem İmamoğlu’nun durumu da ona benziyor. İmamoğlu, siyasi yasak kararıyla birlikte bu iş Saraçhane’de bitti diye düşünürken, Kılıçdaroğlu rüzgârı tersine çevirdi. Cuma günü Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’nin 11 büyükşehir belediye başkanı Konya’daydı. İmamoğlu, Konya’dan Ankara’ya geçerek Kılıçdaroğlu ile kritik bir görüşme yaptı. İmamoğlu’nun bu görüşmede Kılıçdaroğlu’na biat ettiği söyleniyor. Kılıçdaroğlu’na, “Adaylığınızı destekliyorum. Elimden geleni yapacağım” demiş. Ama İmamoğlu samimi bulunmuyor.
Daha önce de Ankara’da benzer sözler verip İstanbul’a gidince tam tersi yönde hareket etmişti. Bir kaynağım, “Bu kez farklıydı” dedi. Bakacağız. Ekrem İmamoğlu hakkında verilen siyasi yasak kararı ve İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan terörle ilgili suç duyurusu Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirmiş. Ankara’daki görüşmede İmamoğlu’na, “Seni görevden alacaklar. CHP örgütü yanında olduğu sürece sana bir şey yapamazlar” demiş. Havuç-sopa politikası.
PKK'NIN AVRUPA'DA ÖNÜNÜ CIA AÇTI
KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM
FETÖ'nün dünyada önünü açan, 161 ülkede okul ve derneklerle yerleşmesini sağlayan küresel güç, aynı şekilde PKK'nın da Avrupa'da önünü açtı.
Türkiye'deki Kürt nüfusun önemli bir kesiminin 1980'lerden itibaren -derin devletin eliyle- Avrupa'ya taşındığını, 90'lar boyunca bu göçün devam ettirildiğini ve PKK'nın bu sayede Avrupa'da zemin bulduğunu belirtebiliriz.
İsveç Başbakanı Olof Palme'nin, PKK tarafından öldürülmesinin arkasında örgütün Avrupa'ya yerleştirilme hedefi yatıyordu. PKK'yı Avrupa'da ilk olarak "terör örgütü" ilan eden Palme'ydi; bu yüzden Palme'yi suikastla ortadan kaldırdılar. CIA'nın desteği olmadan terör örgütünün Avrupa'da tutunması mümkün değildi.
FETÖ'nün arkasındaki güç kimse PKK'nın arkasındaki güç de aynıdır. Bu iki proje terör örgütünü ilk günden beri Türkiye'ye karşı destekleyip büyüttüler. PKK'nın Avrupa'da bu kadar kök salmasının tek sebebi budur!
Ortadoğu'da kullanışlı bir aparata dönüşen PKK, Avrupa için de "istikrarsızlaştırıcı" bir unsur olarak hazırlanıp büyütüldü. Bundan sonra bu "istikrarsızlaştırıcı" yapının, değişik Avrupa ülkelerinde sık sık sahneye çıkacağına şahit olacağız
FRANSIZ ‘DERİN DEVLETİ’ OPERASYONU MU
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Soru bir: “Fransa’da derin devlet var mı?”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2019’da Rusya ile yakınlaşma çabalarının engellendiğini söylerken, “... Avrupa’dan uzaklaşan Rusya Çin’e yaklaşır, bu hiç de Avrupa’nın yararına olmaz. Fakat içimizde Rusya ile ilişkilerimize direnen bir ‘derin devlet’ var” demişti.
Soru iki: Paris’te üç PKK’lının ırkçı faşist 69 yaşındaki bir Fransız tarafından öldürülmesi Fransa derin devletinin operasyonu mu?
Bizi bu cevaba götürecek başlıklar ve sorulardan önce bazı tespitlerimi paylaşayım:
Terörist oldukları için her an bir saldırı bekleyen PKK’lılara darbe, kendilerini en güvende hissettikleri yerde, beklemedikleri zamanda fakat hiç beklemedikleri kişilerden geldiği için nasıl saçmalayacaklarını şaşırdılar. Fransa’da büyüyen ırkçılık dalgasının onları da bulacağını bildikleri halde gerçeklerden kaçan her aşağılık korkak gibi yalana sarılıyorlar. (...)
Bu soruların cevapları PKK’lıları ve yardakçılarını olsa olsa Fransa derin devletine götürür. Eğer öyle olsa bile Fransa’ya sığınan PKK’lılar buna karşı ağızlarını bile açamazlar. Onlar için kolayı, en kolayı ırkçı faşist bir Fransız’ın saldırısı üzerinden Türkiye’yi suçlamak.
Nasıl olsa PKK’lı yılanını koynunda besleyen ve ülkede yükselen ırkçılık tartışmasını örtmeye de yarayacak, böyle bir yalana inanmaya hazır Fransızlar var.
SEÇİM TARİHİ 14 MAYIS MI?
MEHMET BARLAS / SABAH
Türk siyasetinde en çok konuşulan konu "erken seçim"dir. Geçmişte ülke ne zaman yönetilemez hale gelse, koalisyonlar ne zaman çıkmaza girse erken seçim konuşulurdu. AK Parti iktidarıyla birlikte erken seçim tartışmaları da siyasi lügatimizden çıktı.
2022 yılının Ekim ayında baskın bir seçim yapılacağı söylenmişti. Gerçek olmadığı anlaşıldı. 2023 yılı geldi çattı. Şimdi şubat-mart aylarında bir seçim olacağı konuşuluyor. Şimdiden söyleyeyim, bu iddia da gerçekleşmeyecek.
AK Parti çevrelerinde tek bir tarih konuşuluyor: "14 Mayıs."
Yani 18 Haziran seçimleri 35 gün kadar geri çekilecek. Bu da elbette bir erken seçim sayılmaz.
Nedenine gelince...
Bildiğiniz gibi okullar 16 Haziran'da yaz tatiline giriyor. 28 Haziran'da ise Kurban Bayramı tatili başlıyor. Dolayısıyla 10 Haziran'da tüm Türkiye'de büyük bir nüfus hareketliliği yaşanacak. Bu nedenle 18 Haziran milli iradenin sandığa yansıması için doğru bir seçim tarihi değil. Kimseyi sandığa götüremezsiniz. Bu iktidarın da muhalefetin de işine gelmez.
Bu hesaba göre seçimlere 140 gün kaldı. 6'lı masanın adayı hâlâ belli değil. Muhalefetin gündeminde aday krizi, iktidarın gündeminde ise 1 trilyon dolarlık doğalgaz rezervi var. Adaylığını açıklayamayan Kılıçdaroğlu, "Erdoğan aday olmayabilir" demiş. Gazetecilik hayatımda daha tuhaf bir seçim dönemi yaşamadım.
ZELENSKİ’NİN WASHİNGTON ZİYARETİ BARIŞ GETİRİR Mİ?
KADİR ÜSTÜN / YENİ ŞAFAK
Geçtiğimiz haftalarda Pentagon’un bazı gelişmiş silah sistemlerinin menzillerini değiştirerek Ukrayna’ya verdiği basına yansımıştı. Biden’ın Patriot’ların defansif silahlar olduğuna vurgu yaparak Rusya’yla doğrudan savaşa girmeye niyetleri olmadığını göstermeye çalışması da dikkatlerden kaçmadı. Zelenski’nin Amerikan yardımına teşekkür etmekle birlikte yardımın yeterli olmadığını ve daha gelişmiş silahlar gerektiğini tekrarlaması Biden’ın Rusya’yı kışkırtmama politikasıyla çeliştiğini bir kez daha gösterdi.
Biden’ın savaşın bölgeye yayılmasından çekindiği ve çatışmaların Ukrayna içinde kalmasını tercih ettiği açık. Washington’un savaşın kontrol edilemez bir Avrupa çatışmasına dönüşmesinden çekinmesi, Zelenski’nin Rusya’ya karşı zafer için gereken ihtiyaçlarının karşılanmasıyla tam olarak uyuşmuyor. Zelenski’nin ziyaretinin Rusya’ya karşı Amerikan desteğinin devamı açısından olumlu ancak Kiev’le Washington arasındaki öncelik farklılıklarını ortaya koyması açısından da sorunlu olduğunu söyleyebiliriz.
KARAR VERİN HDP Mİ, İP Mİ KAZANDIRDI EKREM'E?
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Ne Kemal Kılıçdaroğlu’nu adam yerine koyuyor ne CHP-HDP-İP ittifakı içindeki hukuku koruyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’na haber vermeden Saraçhane kumpasını kurguluyor. “Bunu bana soran olursa çarparım” diyor. “Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradım ama izin almak için değil” diye efeleniyor.
Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptırma noktasında büyük bir baskı yediği çok net anlaşılıyor. Yoksa bir bayan olarak bu kadar çıldırmış, gözü dönmüş gibi davranması mümkün değildir. Hem de kendisine siyasi olarak her türlü iyiliği yapmış Kemal Kılıçdaroğlu’na bu yönünü gösteriyor.
Meral Akşener’in bir ayda dört kere ABD büyükelçisiyle görüşme haberleriyle, kendisinin Fethullah Gülen’e yakınlığını birleştirerek değerlendirme yaparsanız biraz kanaat oluşabilir hepinizde…
Meral Akşener normal davranmıyor. Siyaset bilimcileri, psikologlar ve istihbarat için gerçekten çözülmesi gereken bulmaca gibidir.