29 Temmuz Medyanın Halleri
29 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
KÜRESELCİLERİN OLİMPİYAT RUHU
MELİH ALTINOK - SABAH
Olimpiyatlara ev sahipliği yapan ülkeler açılış seremonisinde kendi tarihiyle medeniyete nasıl bağlandıklarını tarif ediyorlar.
İngilizler, Londra Olimpiyatları'na Sanayi Devrimi teması üzerinden gitmişlerdi mesela. Cuma günü başlayan 2024 Yaz Olimpiyatları'nı düzenleyen Fransızlar ise açılışı Fransız Devrimi'yle yaptılar.
Tabii kendilerinden İngilizler gibi derinlik, sadelik ve mizah beklemiyorduk ama bu kadar sığlık Macron'un Fransa'sı için fazlaydı.
Eski Yunan tanrılarından, son akşam yemeğindeki İsa'ya kadar ne varsa Charlie Hebdo'dan hallice bir tarzla hicvedildi. Finalde ise bu "akıl dışılığa" kraliyet mensuplarının kelleleri kesilerek son verildi.
Ne var ki sahnede devrimin Bastil Hapishanesi'ni basarak kurtardığı yoksullardan, "çoğunluktan" bahseden bir koreografi yoktu. Başını açmadığı için müsabakalara sokulmayan Müslüman sporcularla birlikte gettolarında unutulmuşlardı.
Ama ortalık coşkulu "LGBT-İ bireyden" geçilmiyordu. Öyle ki canlı yayında +18 manzaralar yayını tüm dünya televizyonlarıyla aynı anda veren TRT'ye soğuk terler döktürdü.
Peki, insanlık Gazze'de tarihin son büyük soykırımına şahitlik ederken bu neyin çılgın partisi sizce?
Ev sahibi ülkenin cumhurbaşkanını, kendisinden 25 yaş büyük karısını gücendirmeyi göze alıp Spor Bakanı'yla kameralar önünde öpüşecek kadar heyecanlandıran ne?
Fotoğraf net değil mi? (…)
Kimse kendini kandırmasın. Meselemiz artık ötekinin kabul görmesi tartışması değil, marjinalin hâkimiyetinin dayatılması. Dinlerin, cinsiyetlerin, kültürlerin çağdışı sayılıp tek tipleştirilmesi.
Tümüyle yozlaşan bu koalisyonun göze aldığı kaosun, insanlığa Fransız Devrimi sonrası başlayan ve giyotinle özdeşleşen terör devrini, jakobenleri mumla aratacağı aşikâr.
KÜRESEL SAPIKLIĞIN İKİ ZİRVESİ
BERCAN TUTAR - SABAH
Bu hafta içinde Atlantik'in farklı yakalarında şahitlik ettiğimiz biri siyasi, diğeri kültürel ve sportif iki sapkınlık ritüeli nasıl bir dünya sisteminde yaşamaya mecbur bırakıldığımızı bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Böylece neo-liberal piyasa uygarlığına dayalı kapitalist Batı medeniyetindeki insani, vicdani, kültürel ve ahlaki çürümüşlüğü bir kez daha yakından tecrübe ettik.
Dünyayı hayrete düşüren ilk rezalet Gazze'de çoğu çocuk ve kadın 40 bin masum sivili barbarca soykırımdan geçiren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 24 Temmuz Çarşamba günü ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmanın Amerikalı senatör ve vekiller tarafından tam 58 kez ayakta alkışlanmasıydı.
İkinci rezalet ise 26 Temmuz Cuma günü Paris Olimpiyatları'nın açılış töreninde sergilenen paganizm, satanizm ve pedofili soslu LGBT+ şovlarıydı. Bu da dünyamızı yöneten küreselci elitlerin sahip olduğu nihilist, hiçbir kutsal değeri tanımayan hazcı ve cinsel asimilasyoncu kirli zihniyetini net bir şekilde ortaya koydu.
FELSEFENİN VE İSA’NIN SON AKŞAM YEMEĞİ…
ÖZAY ŞENDİR - MİLLİYET
Paris, bir zamanlar felsefenin başkentiydi.
Voltaire’den Sartre’a, Descartes’tan, Simone de Beauvoir’a kadar felsefeye damga vurmuş onlarca isim sayabilirim.
Paris, bir zamanlar edebiyatın da başkentiydi.
Balzac’tan Hugo’ya, Zola’dan Camus’a kadar yine onlarca isim sayabilirim.
Paris, aydınlanma çağının başlangıç yeridir, 1789 Devrimi, “Eşitlik, Kardeşlik, Özgürlük” sloganıyla tüm
tarihi etkilemişti.
Aynı Paris 2024’te bize bu dünya mirasıyla değil, neoliberalizmin LGBT dayatmasıyla geldi.
Mesele bireysel tercihlere saygıyı geçti, toplu bir göze sokma, özgürlüğü beyinden cinsel organlara indirme çabası olarak karşımıza çıktı.
Başörtülü kadın atlet Sylla’ya ancak şapka takması şartıyla açılışa katılma izni veren Fransa, Leonardo da Vinci’nin Hz. İsa’nın Son Akşam Yemeği freskini, sakallı drag queen’ler ile canlandırdı.
Fransa yüzölçümü aynı kalsa da, Macron ve Sarkozy gibi cumhurbaşkanlarıyla giderek küçülen bir ülke olduğunu hatırlattı bize.
Farklı olana saygı duyulan Paris’ten benim normalim sizin de normalinizdir diyen Paris’e uzanan hazin bir öykü bu.
İsa’nın son akşam yemeği aynı zamanda felsefenin de Paris’te çöküşü olarak döndü bizlere... .
İNSANLIĞIN YOL AYRIMI
SERKAN FIÇICI - AKŞAM
ABD kongresinde katil Netanyahu'nun alkışlanması...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunlarının açılış törenindeki LGBT propagandası...
Ne oluyor?
- Küresel gücü elinde tutanlar dayatıyor.
İnsanlık yol ayrımında...
Tercih zamanı...
Saflar netleşecek.
Dayatılan nedir?
- Yeni normal...
Konforlu gerçeksizlik...
Gönüllü faydasızlık...
Normali anormal, anormali normal hale getirmek.
İnanç, ahlak, erdem, ölçü, kural, sınır tanımamak.
Dinsiz, ailesiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz insan!
Hedefleri budur.
ŞAKŞAK TAPINAĞI VE ABD SEÇİMLERİNİN EKONOMİ POLİTİĞİ
YUSUF DİNÇ - YENİ ŞAFAK
Sanırım bu ortamda merkez bankaları (bazısı elini belli etse de) ABD başkanlık seçiminin sonucunun dünyayı ne yöne sürükleyeceğini beklemek isteyecektir. Diğer aktörler, başka işler ve başka kararlar da…
Trump gelirse faiz indirimleri Harris’li senaryodan daha hızlı gelişebilir mi, bugünkü FED başkanı Powell ile çalışmaya devam eder mi, falan meselesi değil. Hem indirse ne olur, indirmese ne olur, eğer gümrük duvarları kalınlaşır, ekonomik silahlar ateşlenmeye başlarsa… Bir sürü çapraz konu var.
Artık siyasetin ekonomiyi değil, ekonominin siyaseti takip ettiğine daha çok ikna olunacak bir dönem başlıyor. Asıl önemli olan da bu… Çünkü kapitalizm, bilim ve teknolojide inanılmaz gelişimlere rağmen insanları artık şaşırtamıyor. Şaşırmayan insan ve kapitalizm bir arada ol(a)maz. Artık kimsenin saçını okşayamadığına yani ekonomiyle siyaseti sürükleyemediğine göre korkutmak yolunu seçecektir.
Savaş ihtimali rafa kalkana yahut savaş bitene kadar, çok dinamik bir sürece giriyor dünya.