3 Şubat Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
ABD İLE İLİŞKİLERDE BAHAR HAVASI MI
Abdülkadir Selvi - Hürriyet
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin seyrine girmesinde göz ardı edilmemesi gereken bir nokta var. NATO’nun genişlemesi Başkan Biden’ın kızılelmasıydı. Biz buna destek verdik. Ama bu karşılıksız bir destek olmadı. Bu işin diğer bir yüzünde ise ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’ye olan ihtiyacı yatıyor. Biden, seçimlere giderken Irak ve Suriye’den çekilmeyi tartışıyor. Bu durumda ABD’nin, Türkiye’ye ihtiyacı var. Hatta bu durum bizim ABD’ye olan ihtiyacımızdan daha fazla. Türkiye ile ABD ilişkilerindeki bahar havası Başkan Biden’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ABD’ye davetiyle taçlandırılır mı? Neden olmasın?
EDİTÖRÜN YORUMU: ABD ile bahar havası olacak bir ‘hava’ göremiyoruz. F-16 eksenli beklenti yüksek. Ortada daha verilmiş bir uçak da yok. Ancak fazlasıyla istenen tavizler var. Yani yaratılmak istenen yalancı bahar. Yalancı baharı da en iyi köylümüz bilir. Havaların zamansız ısınması en çok ağaçlara zarar verir. Erken açan çiçekler erken solar. Sayın Selvi’nin işi Ortadoğu’ya getirmesinde de eski alışkanlık yatıyor. Yine ABD’den bölgede rol isteniyor. Yani taşeronluk! Türkiye bu oyunlara düşmeyecek kadar önemli adımlar attığı bir dönemde bu nasıl olacak acaba?
İMAMOĞLU KAYBEDERSE KILIÇDAROĞLU GERİ GELİR
Melih Altınok - Sabah
Siyaset mekanizmasının politikacılar tarafından bizlere anlatıldığı şekilde işlediğini inanmaya meyilliyiz. Örneğin, CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu için partililerinin büyük çoğunluğunun sandıkta evet diyeceğini biliyoruz. Peki ya CHP içindeki kliklerin tercihleri konusunda bu kadar emin miyiz? CHP Genel Başkanı Özgür Özel, seçimi kazanırsa koltuğunu kaptıracağı kesin olan İmamoğlu'na oy atar mı? Muharrem İnce kazanamasın diye neler yaptığını ağzımız açık dinlediğimiz Kemal Kılıçdaroğlu... Bu kez, kendisini, emanetçisi olduğu söylenen Özel aracılığıyla emekliye çıkartan İmamoğlu kazansın ister mi sizce? Ya da "Kazanmasın diye neler yapmaz" diye mi sormalıyız? Kimse 13 yıldır partiyi yöneten Kemal Bey'in geri dönme ihtimalini yok saymasın. Olası bir İstanbul yenilgisinin faturası sadece İmamoğlu için değil, Özgür Özel için de yıkıcı olur. 2019 seçimlerinde ittifak kurup İstanbul'u kendisinin kazandığını söyleyen Kılıçdaroğlu bir anda dibe vuran partinin cankurtaranı oluverir. Rahmetli Baykal kaç kere gitti kaç kere geldi, unuttunuz mu?
EDİTÖRÜN YORUMU: CHP’nin bugünkü hali, Kılıçdaroğlu’nun geri dönme ihtimali veya başka benzer ihtimaller CHP’nin içindeki derin krizi ortaya koyuyor. Bütün bu çabalar CHP’yi kurtarması hele onu PKK’nın partisinin kuyruğundan uzaklaştırması çok zor gözüküyor. Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu savaş kaybetmiş bir komutan! Geri dönünce hangi ‘savaşı’ kazanacak ki? Bütün bu olan bitenler “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” filminin ismini hatırlattı…
BAŞAK DEMİRTAŞ İÇİN SON KARAR BEKLENİYOR
Kurtuluş Tayiz -Akşam
Askında Başak Demirtaş aday yapılsa da yapılmasa da bu oyunda kazanan Selahattin Demirtaş olacak. Kaybeden ise Kandil ve DEM'in yönetim kadrosu. Gelen bilgilere göre de DEM, başta soğuk baktığı Başak Demirtaş'ın adaylığına ısınmaya başladı. Terör örgütü KCK'nın Avrupa yapılanması Başak Demirtaş'ın adaylığına "olur" verdi. Son kararı ise Kandil verecek; birkaç güne bu kararın gelmesi bekleniyor. DEM'e hakim olan hava Kandil'in de Başak Demirtaş'ın adaylığına "olur" vereceği yönünde. Yine de buna Kandil'in en zor kararı denebilir. DEM'in İstanbul'da aday çıkarma yönünde bir karar alması CHP'de çok büyük bir krize yol açacak. CHP'nin kendi siyasi gücüne güvenmeden, ittifak kolaylığına saparak seçimleri kazanma planı daha yola çıkmadan çökmekle karşı karşıya. CHP medyası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yaptığı sosyal linçin aynısını bu kez Demirtaş'a karşı geliştirecek. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu arasında gerilen ipler iyice kopacak.
AVRUPA’DA ÇİFTÇİLER NEDEN SOKAKTA?
Özay Şendir - Milliyet
Avrupa’nın her yanında yaşanan çiftçi eylemlerini biraz gülümseyerek izliyoruz. Yıllardır Türkiye’ye her türlü siyasi çirkinliği yapan ülkelerin başkentlerinde eylemler görmek hepimizi için için mutlu ediyor ama mutlu olmak yetmez, Avrupa’da tarımın nereye evrildiğine de bakmak zorundayız.
Avrupa Birliği bir süredir ortak tarım politikasını yenileme derdinde. Sürdürülebilirlik gerekçesiyle yapılmak istenen değişiklik, halen ekilebilir alanları yüzde 4 azaltmak, zorunlu ürün rotasyonuna gitmek ve gübre kullanımını yüzde 20 azaltmak gibi önlemler içeriyor. Bu önlemler çiftçilerin daha az verim alması demek.
Daha az alandan daha az verim almak demek, çiftçilerin ithalata karşı daha az rekabetçi hale gelmeleri sonucuna yol açacak. Bu da işletmelerin bir süre sonra iflası anlamına gelecek.
Bir diğer problem artan motorin fiyatları ve azalan devlet sübvansiyonu. Alman Hükümeti çiftçilerin kullandıkları tarımsal dizeldeki veri indirimlerini kademeli olarak kaldırma kararı aldı. Bunun anlamı da aslında daha az ürünü daha fazla bir fiyata mal etmek anlamına geliyor.
Tek dert bu da değil. Macaristan, Romanya ve Polonya’daki çiftçi eylemlerinin sebebi, AB’nin Ukrayna’ya destek adına ithalat yasağını kaldırmasıyla ortaya çıkan durum. Ucuza ithalat, çiftçileri tarım ürünlerini satamaz hale getirdi. Buna petrol fiyatlarındaki artışla beraber artan nakliye yükü ve AB genelindeki enflasyonla beraber artan sigorta poliçelerinin yarattığı sıkıntı da eklendi.
HER ŞEYİN BAŞI EĞİTİM
Adnan Binyazar - Cumhuriyet
Çocukların eğitimi aile çevresinden başlar. Okul o etkileşime biçim vererek ortak değerlerin çocukta alışkanlığa dönüşmesini sağlıyor. Yetişkinlerin küçüklere gösterdiği duygusal yakınlık, eğitimsel düzeneğin temeli sayılıyor.
Örneği gene otobüslerden vereceğim. Az çok yürüyen çocuğu annesi kucaklayıp otobüse sokmaz. Anne önceden ona otobüse binmeyi, inmeyi öğretmiştir. Otobüse engelli biri binecekse sürücü yerinden kalkar, otobüsün orta kapısına yerleştirilen düzeneği çalıştırarak onu yerine oturtur. Bir engelli dara düştüğünde her yaştan kişilerin onun yardımına koşmaları, sıradan yurttaşta bile bir ahlak ilkesine dönüşmüştür. Otobüslerde, trenlerde çocuk arabalarına özel yer ayrılması ise toplumda koruma duygusunun geliştiğini gösterir.