05 Temmuz 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

3 Temmuz Medyanın Halleri

3 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

3 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

SAKİN VE AKILLI OLMAYA MECBURUZ

HAŞMET BABAOĞLU - SABAH

Kızacaksınız belki ama...

"Ben kendi dünyama, kendi çevreme bakarım arkadaş, isyanlardayım" demek boş artık!

Küçük itirazların; şahsi kırgınlıkların, kendi hayat çerçevemizde huzur arayışlarımızın, durmadan yakınarak çözüm bulacağımızı sandığımız dönemlerin tedavülden kalkmak üzere olduğunu görmüyor musunuz?

Bir çağ dönümündeyiz.

Şaka değil, uydurma değil, gerçek...

Hem insanların, hem de milli devletlerin köşeye sıkıştırıldığı bir çağ dönümünde...

Coğrafyaların değiştirilmek istendiği bir aşamadayız.

Böyle bir dönemde öfke patlamaları ve provokasyonlara kapılıp gitmek çilemizi daha da büyütmekten başka işe yaramaz.

Sakin kalmak zorundayız.

Kırgınlık mı var?

Onu da sakin biçimde, yeni yollar bulup siyasal iradeye dönüştürmeliyiz.

Siyaset yeniden tabana yayılmalı...

Siyasetçiler "iş adamı" gibi davranan tipler olmaktan hızla çıkmalı!

Tam bugünkü yazımı yazarken önemli bir Rus tarihçi ve düşünür olduğuna inandığım Andrey Fursov'un telegram kanalından şu sözleri önüme düştü...

"Eski dünyanın yıkılışını yaşıyoruz. Bu çok ciddi bir şok. Bu dönem insanlardan iki yalın şey talep ediyor: İrade ve akıl. Durumu anlamaya çalışın ve panik yapmayın! Birçok şey eskisi gibi olmayacak. Bize ait olan alanlarda yüksek sosyal adalete sahip olma iradesi bu tutumdan geçiyor."

YENİ BAŞLAYACAKLAR İÇİN ‘TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ’ ZEHRİ

ERSİN ÇELİK - YENİ ŞAFAK

Amerikalı feminist ve felsefe kuramcısı Judith Butler, “toplumsal cinsiyet” teorisini temellendirdiği kitaplarında, birer “biçim” olarak pedofili ve ensesti de savunur. Kendisi de lezbiyen olan ve kaleme aldığı ‘Cinsiyeti Çözme’ isimli kitap dünyada en çok okunanlar arasına giren Butler, kadın ve erkek kimliğinin tarihsel bir hastalık olduğunu ileri sürer. (…)

Cinsiyet eşitliği kavramına dönecek olursak; sempatik, insani ve kulağa sıcak geliyor. Farklı düzlemlerde kadın ve erkek arasında sosyal eşitlik sağlanacağının teminatı olarak sunuluyor. Ancak perde gerisindeki manzara öyle değil.

Toplumsal cinsiyet (gender) kavramı, cinsiyetin biyolojik farklılıklardan ayrı olarak toplumsal ve kültürel faktörler tarafından şekillendiğini vurgulayan anlayışı ifade eder. Bu anlayışa göre; “cinsiyetler birer psikolojik duyumdan ibaret olup kişinin öz algılayış biçimlerine göre değişkenlik gösterebilmektedir.” Kavramın kökenleri, 1960’larda ve 1970’lerde cinsiyet çalışmaları ve feminist hareketin yükselişiyle bağlantılı. Judith Butler gibi toplumsal cinsiyet ideolojisine katkı sağlayan feminist düşünce üreticilerinin söylemleri iyi irdelenirse bugün karşı karşıya kalınan dayatmaların asıl amacı görülebilir. (…)

Bu tatlı zehir, ‘İstanbul Sözleşmesi’ ile Türkiye’ye hem politik hem de sosyolojik olarak bulaştırılmıştı. Güç bela geri dönüldü. Ancak görülüyor ki zehrin dozunu farklı yollardan artırmak istiyorlar. Yasa yapıcılar çeşitli önlemler almalılar elbette ancak toplumsal bilinç ve gerçek niyetleri okumanın daha etkili olacağını düşünüyorum. Bugün Avrupa’da sağ partilerin iktidar yürüyüşünün ve Amerika’da yeniden Trump’a yönelmenin etkin nedenleri arasında LGBT ve türevi akımlara olan anlamlı tepki yatıyor. Yakın zamanda çok fazla tartışılacağı için şimdiden ve yeri gelmişken not etmiş olalım.

MHP’Yİ KAPATALIM İTTİFAKI

ZAFER ŞAHİN - MİLLİYET

Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin davanın başladığı gün Karar Gazetesi’nde “Başardık Oğlum” başlığıyla yayınlanan Yıldıray Oğur’un yazısı…

Muhakkak okumanız gereken bir yazı. Hem Sinan Ateş cinayetine hem de MHP’ye yönelik büyük siyasi kumpasa ışık tutan bir içeriğe sahip! (…)

Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Karar yazarı FETÖ’nün muktedir olduğu günlerdeki kadar cesur değil. Mesajını üstü kapalı olarak Yunanistan’da 11 yıl önce işlenen, 4 yıl önce karara bağlanan bir cinayet üzerinden mahcup bir şekilde veriyor.

Zarar yok… Onun açıktan söyleyemediğini firari FETÖ’cüler zaten günlerdir X’te dile getiriyor: MHP kapatılsın! İsmini anmaya değmeyecek meşhur FETÖ’cülerden biri “Türkiye gri listeden çıkıp dünya ekonomisine yeniden entegre olacaksa MHP’nin devletten sökülüp atılması lazım” diyerek asıl planı açıklıyor! MHP’nin kapatılması, ülkücü kadroların devletten tasfiyesi FETÖ ve örgütün iplerini elinde tutan kuklacıların olmazsa olmazı.

Bir türlü gerçekleştiremedikleri hayalleri.

2011 Genel Seçimlerinde MHP’yi baraj altında bırakmak için gerçekleştirilen kaset operasyonu da... Sonrasındaki MHP’nin bölünmesi senaryoları da FETÖ eliyle dışarda kurgulanan tezgahlardı.
Ne yapsalar olmadı, başaramadılar.

Bu ülkede vicdan sahibi hiç kimse Ankara’nın göbeğinde katledilen genç bir insana kayıtsız kalamaz. Sinan Ateş cinayeti aydınlatılsın. Ailesine, evlatlarına bu acıyı yaşatanlar kimse adalet önünde hesap versin.

Medyanın Halleri