30 Nisan Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI
BATI, KILIÇDAROĞLU’NU NEDEN SEVİYOR?
MAHMUT ÖVÜR / SABAH
Önceki gün gazeteci Gürbüz Evren, AB Komisyonu'nun önemli isimlerinden biriyle konuştuğunu ve kayda aldığını yazdı. Bugünlere ışık tutması açısından ibretle okunması gereken bir röportaj bu...
AB Komiseri hiç sakınmadan, bugün Türkiye'nin izlediği bütün dış politikanın değişeceğini söylüyor.
En somutundan başlayalım:
Suriye'nin kuzeyini işgal eden, orada IŞİD'e karşı kahramanca savaşan güçlere (PKK/YPG demek istiyor) saldıran Türk ordusu durdurulmalıdır.
Türkiye, komşuları Yunanistan ve Ermenistan için net bir tehdittir.
Rusya'yla ilişki kesilmeli, Avrupa Birliği'nin uyguladığı ambargo uygulanmalı. (Sahi tahıl koridoru, Akkuyu Nükleer Santrali ne olacak? Herhalde Akkuyu'yu kapatma görevi de çok isteyen Akşener'e verilir.)
AB Komiseri, Erdoğan'ın Karabağ Savaşı'nda oynadığı role de, Azerbaycan'a verilen desteğe de karşı çıkıyor. Hatta Erdoğan'ı uyarmak için Avrupa Birliği'nin 2 önemli ülkesinin büyükelçilerinin girişimlerde bulunduğunu, ancak randevu alamadıklarını söylüyor.
Doğu Akdeniz'de de, Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz sınırı anlaşmasında da Erdoğan'ın Brüksel'in uyarılarına kulak tıkadığını, "Mavi Vatan"ın ise tahrik için ortaya atılmış saçma bir kavram olduğunu söylüyor.
Anlayacağınız, Türkiye için hayati önemi olan ne varsa AB Komiseri için sorun. Ama o şuna inanıyor:
"Tüm bu sorunlar Türkiye'de yönetim değişince bitecek."
Buna neden bu kadar inanıyor?
Sorunun cevabı Yedili Masa'nın adayı Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinde saklı...
Suriye tezkeresine karşı çıkıp, "evet" diyenleri Cumhuriyet'e ihanetle suçlamadı mı?
Libya'da, Doğu Akdeniz'de "Ne işimiz var" demedi mi?
Dış politika danışmanı Ünal Çeviköz, Karabağ savaşında Türkiye'nin desteğine karşı çıkıp, "cihatçılar" gönderiliyor diye dünyaya şikâyet etmedi mi?
Özetle Kılıçdaroğlu, "Dış politika 180 derece değişecek" diyerek onlara güvence verdi.
AB Komiseri de bunlardan farklı bir şey beklemiyor...
ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEYİ VAAT EDİYORLAR!
HİKMET GENÇ / AKŞAM
"İktidara gelince Atatürk Havalimanı'nı, 'Havacılık ve Uzay Çalışmaları Merkezi' haline getireceğiz" diyor.
Heykelcilikten uzaya gelmesi iyi de, onun da kurulmuşu var (Türkiye Uzay Ajansı-Aralık 2018). Hatta Uzay Ajansı kararnamesinin iptali için AYM'ye başvuran da CHP.
"Başörtüsüne kanuni güvence teklifi getireceğim" demişti Bye Kemal. Halbuki üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran maddenin iptali için AYM'ye giden CHP'ydi... İptal başvurusunun altında da Bye Kemal'in imzası vardı.
Milleti keriz zannediyorlar.
Peki kurulmuşu olan 'Havacılık ve Uzay Çalışmaları Merkezi'ni nasıl kuracaklarmış?..
Amerika'daki Sierra Nevada Şirketi'nin sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen'le birlikte yapacaklarmış.
Bir de diyor ki, "'Google'a bu isimleri yazın, bakın"
Baktık!..
"Beraber uzay merkezi yapacağız" dediği şirketin CIA'ye "elektronik istihbarat, Gözetleme ve Keşif hizmetleri" verdiğini öğrendik. Aynı şirketin N3097 imalat numaralı Dornier tipi özel uçağının Libya ve Suriye'de ABD Özel Kuvvetler çalışanlarını taşıdığı görüntülere de ulaştık.
Ekonomiyi de zaten Jeremy Rifkin yönetecek. (Uzaktan, skype'la!..)
Gitti, İngiliz tefeciden 300 milyar dolar buldu.
FETÖ'nün umudu, HDP ve Kandil'in adayı oldu.
Ezcümle ülkeyi emperyalistlere teslim etme noktasında eksik gedik kalmadı!
Şimdi sorarım size.
Bye Kemal ve müttefikleri iktidar olsa, bu ülkede neler olur?..
Bir hayal edin bakalım!..
SEÇİM SONUÇLARI BERLİN DUVARININ YIKILMASI GİBİ OLMALI
NEDRET ERSANEL / YENİ ŞAFAK
Bu kadar iş niye yapılıyor sanıyorlar acaba…
Türkiye’nin günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yapılanlar başka, stratejik ihtiyaçlarını gidermek için yapılanlar başka…
Yolları, hastaneleri, köprüleri, vs, zaten saymıyorlar.
Peki.
Nükleer santral, savunma sanayinin tüm ürünleri, TCG Anadolu, Türkiye’nin enerji merkezi haline getirilmesi, Türk Devletleri Teşkilatı, 360 derece diplomasi, uzatmayalım, bunların muradı ne?
Nereye varmaya çalışıyoruz?..
Şöyle açalım…
14 Mayıs’ta seçim var değil mi… Ya Erdoğan ya Kılıçdaroğlu seçilecek. ABD Başkanı Biden da 2024 seçimleri için aday olacağını açıkladı. Seçilirse 2028’e kadar ABD’nin başında bulunacak.
Üç adaydan hangisi ‘stratejik’ seçimdir? Hangileri konvansiyonel seçimdir?
Sadece biri ‘yeni dünya düzenini’ temsil ve talep ediyor. Sadece biri eskisine itiraz ediyor…
2025-2030 arası küresel düzen aktörlerinin karar ve buluşma yılları olacak. Bu süreç hem sancılı geçecek hem de ‘çok kutuplu dünya müesses nizamının anlaşma yılları” olacak…
Bir işareti göstereyim…
İngiltere malum, ABD’nin ayrıcalıklı ortağı ve birçok uluslararası uzmana göre Ukrayna savaşının en ateşli destekçisi olduğu kadar, arkasındaki akıl. Doğru veya değil ayrı konu ama başrol oyuncusu…
Keza, ABD’nin hem Rusya hem de asıl Çin’i hedefe koyan, NATO’yu ve AB’yi peşinden sürükleyen, “yerleşik düzene devam” operasyonunun da ana ortağı. Ukrayna savaşı ile Pasifik gerilimi arasında direkt ilişki var. ABD bütün müttefiklerini her iki cephede de görmek istiyor. Mesela, ABD Ukrayna’da yenilirse, Pasifik’te de düşer. Çin’in şimdi Ukrayna-Rusya arasına girip, “arabuluculuğa” soyunmasının nedeni bu. (Düşmanı nerede karşıladığına dikkat ederseniz, “Türkiye’nin şurada burada ne işi var” diyenlerin miyopluğunu daha iyi kavrarız.)