31 Ekim Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
ATATÜRK: ‘29 EKİM, TARİHTEN SİLİNMEK İSTENEN BİR MİLLETİN ÖCÜDÜR’
Nedim Şener - Hürriyet
1919’da, “Millet” diye kurtuluş yoluna çıkan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Birinci ve ikinci İnönü Savaşları, Kütahya, Eskişehir Muharebeleri, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonrası, 9 Eylül 1922’de İzmir’den Yunanların denize dökülmesiyle düşman geldiği gibi gitmişti. Kurtuluşu “Türk milleti” ile başaran Atatürk, ülke yönetim şeklini de “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyerek 100 yıl önce, 29 Ekim 1923 günü “Cumhuriyet” olarak ilan etmişti. Her adımında olduğu gibi Atatürk’ün, Cumhuriyet’i 29 Ekim günü ilan etme kararı da tesadüf değildi. Başka bir günü değil de Cumhuriyet’i neden 29 Ekim günü ilan etmişti? Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Fahrettin Paşa, 1925 yılında bu soruyu Atatürk’e şöyle sormuş... “Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir, Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da bir milletin, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.”
CUMHURİYET 100 YILDA NELER BAŞARDI?
Oğuzhan Bilgin - Akşam
Cumhuriyet, kendisinden neredeyse 100 sene önce başlayan modernleşme sürecini devam ettirmek, güçlü bir millî-devlet olmak zorundaydı. Bunları başarmanın yolu da sanayileşmekten, demokratikleşmekten ve Batı hegemonyasına karşı direnebilmekten geçiyordu. İlk yıllarda çok önemli şeyler yapıldı ama Batı hegemonyası hem Türkiye'nin dış politikasında hem de kültürel ekosisteminde belirleyici oldu. Buna demokratikleşememe ve az gelişmişlik sorunuyla ekonomik zayıflık da eşlik ediyordu. Soğuk Savaş'ın da eklenmesiyle Türkiye'nin Sovyet tehdidine karşı Batı'ya bağımlılık ilişkileri içerisinde bir uydu müttefike doğru dönüşmesi ciddi bir vesayet meselesi olarak ortaya çıktı. 1950'lere gelindiğinde ise Türkiye için başka bir aşama başlıyordu. Cumhuriyet ilk defa demokrasiyle buluşuyor ve sanayileşme konusunda ciddi mesafe kat etmeye başlıyordu. Dahası Kıbrıs Türklüğüne sahip çıkmaya başlıyor, ilk defa Misak-ı Millî sınırları dışındaki bir Türk unsuruna sahip çıkacak iradeyi ve özgüveni gösteriyordu. İşte bunun önünü kesmek için 1960'ta yapılan askerî darbe Türkiye'nin bağımsızlığı ve demokrasisi için kırılması zor, uzun bir iç ve dış vesayet zinciri oluşturacaktı. Bu zinciri kırmak, Türkiye'yi tam bağımsız ve küresel bir aktör yapmak, dahası da demokrasiyi tam olarak inşa etmek ise ancak kısa zaman önce gerçekleşebilecekti.
CUMHURİYETİN ANLAMI
Cengiz Şahin - Türkgün
Cumhuriyet, kurtuluşun inanç kaynağı, kuruluşun itibar sancağıdır. Cumhuriyet, başkaldırı zaferi, tam bağımsızlık onurudur. Cumhuriyet, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz çocuk, kadın, yaşlı demeden büyük Türk milletinin fedakârlıklarla vücut bulmuş topyekûn başkaldırıdır. Cumhuriyet, milli iradenin istikrarı, Türk milletinin istiklal ve istikbal güvenliğidir. Cumhuriyet, Türk’süz Anadolu hesabı yapanlara, devletsiz millet hayali kuranlara en kesin ve kalıcı cevaptır. Cumhuriyet, şehit kanlarıyla sulanmış toprağın vatan yapılması, egemenliğin sembolü al bayrağın sonsuza dek dalgalanmasının nişanıdır. Cumhuriyet, kadının da erkeğin sahip olduğu tüm haklara sahip olmasıdır. Cumhuriyet, kız erkek demeden tüm çocukların eğitim hakkıdır. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olsun diye kurulmuştur. Bu nedenle her Türk vatandaşı bu Cumhuriyetin hem sahibi hem de varisidir. Velhasıl Cumhuriyet, milli egemenliğe, vatanın bütünlüğüne, milletin birliğine, tek bayrağa dayanan taçlanmış nihai sonuçtur.