23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ve çözüm önerileri

Seçim barajı bölücü partilerin değil ama diğer küçük partilerin önünü kesmektedir. HDP’nin kapatılmaması, belediyelerin bu partiye teslim edilmesi Türkiye’nin geleceği ve güvenli açısından büyük zaafa yol açmaktadır

31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’yi bekleyen tehlikeler neler...HDP kapatılacak mı...Türkiye'nin önündeki sorunlar nasıl çözülür...
A+ A-
E. KUR. ALB. DOÇ. DR. ÖMER LÜTFİ TAŞCIOĞLU

Halk iradesinin sandığa yansıması olarak kabul edilen seçimler, çok partili sisteme geçildiğinden beri siyasetçiler ve aydınlar tarafından tartışılan en önemli konular arasında yer almıştır.

SEÇİM SİSTEMİMİZDEKİ ÇARPIKLIKLAR

10 Haziran 1983 tarihli 2839 sayılı kanunla %10 seviyesine yükseltilen seçim barajı 31 Mart 2022 tarihinde yüzde 7'ye indirilmiştir. Seçim barajının bölücü partilerin önünün kesilerek Meclis’te grup kurmalarının önlenmesi amacıyla uygulanan bir tedbir olduğu öne sürülmekle birlikte bölücü partiler seçimlerde ittifak kurdukları büyük partilerin listelerinden milletvekilliği, Belediye Başkanlığı ve Belediye Meclis üyeliklerini kazandıktan sonra ittifak yaptıkları partilerden ayrılarak TBMM’nde ve Belediyelerde kendi parti gruplarını oluşturmaktadır. Sonuç olarak seçim barajı bölücü partilerin değil ama diğer küçük partilerin önünü kesmekte ve büyük partiler dışındaki partilere oy veren vatandaşların oylarının seçim sonuçlarına yansımaması ve oy verdikleri adayların TBMM’nde ve Belediyelerde temsil edilememesi sonucunu doğurmaktadır. Bu durumu dikkate alan seçmenler “nasıl olsa baraj altında kalır ve seçilmez” önyargısıyla oylarını baraj altında kalmayacağını değerlendirdikleri parti ve adaylara kaydırmakta ve bu kısır döngü yenilememektedir. Böylece baraj bölücü partilerin değil, diğer partilerin engellenmesine yol açmaktadır.

31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ve çözüm önerileri - Resim : 1
Yerel seçimler sonrası DEM Parti'nin kazandığı belediyeler

HDP’NİN KAPATILMASI DAVASI

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Anayasa Mahkemesine (AYM)ne gönderilen iddianamede kapatılması istenilen HDP için kullanılan şu ifadeler kullanılmaktadır: "HDP silahlı terör örgütü PKK/KCK'nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten, yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK/KCK'ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP; PKK'nın partisidir." (1)

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, belediye başkan adaylarının PKK/KCK terör örgütü tarafından belirlendiği, seçildikten sonra iş ve işlemlerinin terör örgütü mensuplarınca yönetildiği ve denetlendiği, örgütün talimatları ile belediyede çalışanlarından örgüte destek için 'zekât' adı altında para toplandığı, belediye araç ve gereçlerinin PKK'nın hizmetine sunulduğu, belediye çalışanlarına çalışmadıkları halde fazla mesai ücreti yazılıp, paraların çalışanın haberi olmadan terör örgütüne aktarıldığı delilleriyle ortaya konulmuştur.

İddianamede HDP milletvekilleri olan Ferhat Encu, Faysal Sarıyıldız, Leyla Birlik ve Aycan İrmez'in milletvekili adayı olmadan önce 15-20 gün kadar PKK'nın Cudi kampına gittikleri, burada 20 gün boyunca silah ve ideoloji eğitimi aldıkları ve eğitimi başarı ile tamamladıkları, eğitimi yapamazlarsa milletvekili olamayacaklarının bizzat kendilerine söylendiği de yer almaktadır.(2)

AYM’NİN DAVAYI ISRARLA ELE ALMAMASI

HDP’nin kapatılması için açılan davayı AYM yıllardır gündemine almamakta, HDP davası sürüncemede bırakılarak adeta teröre prim verilmektedir. HDP, Yeşil Sol Parti’yi kurmuş ve daha sonra Yeşil Sol Parti adını DEM Parti olarak değiştirerek seçimlere katılmıştır. Oysa HDP için kapatma kararı verilmiş olsaydı HDP'nin genel başkanları ve milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 687 partili için 5 yıl süreyle siyaset yasağı konulması, HDP'ye yapılan Hazine yardımının kesilmesi, banka hesaplarına bloke konulması ve verilen yardımların geri alınması mümkün olabilecek ve siyaset yasağı konulanların seçimlere katılması önlenebilecekti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına 5 Ocak'ta tedbiren bloke konulması kararı da HDP’nin talebi üzerine AYM Genel Kurulu tarafından kaldırılmış ve bu kararla Türk milletinin vergilerinin terör destekçisi partiye aktarılmasına devam edilmiştir.(3) Yani iddianamede PKK’nın partisi olarak gösterilen HDP ve onun türevi olan parti, Hazine yardımı almaya devam etmiştir. Maliye Bakanlığı da bu konuda inisiyatif kullanmamış ve engelleme görevini yapmamıştır.
Türkiye dışında dünyanın hiçbir ülkesinde terör örgütleriyle irtibatı bulunan ve yukarıda belirtilen eylemleri delilleriyle ortaya konulan bir partinin varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Batıda partiler sadece terörü kınamadıkları için kolayca kapatılırken bizde teröristleri evinde saklayanlar, silahlı teröristleri ve silahlarını devletin makam aracıyla taşıyanlar ve terör örgütünün propagandasını yapanlar devletten milletvekili aylığı almaya, partileri ise hazine yardımı almaya devam etmektedir.

AYM’nin kapatma davasına bakmaya bir türlü zaman ayıramadığı terör örgütüyle iltisakı tespit edilmiş bir partiye iki yıl için ödenen 1 Milyar 140 Milyon TL paranın üzerinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır ve bu para Türk askerine ve polisine kurşun olarak dönmektedir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İddianamesinde yer alan bilgiler ve HDP yöneticilerine isnat edilen suçlara rağmen söz konusu partinin AYM tarafından kapatılmamasının ihmalle açıklanabilecek bir durum olmadığı ve bilinçli bir tercih olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuçta Türkiye’de hukuku koruması gereken en üst makamlardan biri olan AYM eliyle bölücü parti adeta meşrulaştırılmış ve Türk seçimlerinde kilit parti haline gelmiştir. Bölücü parti ile iş birliğini oy devşirme aracı olarak kullanma yolunu seçen büyük partiler ise seçimlerde bölücü parti ile işbirliği yapmıştır.

YSK MAZBATA SKANDALI

2015 yılında Hendek Operasyonları sırasında "terör örgütü PKK'ya yardım" suçundan 5 yıl, "PKK sizi tükürüğünde boğar" sözleri nedeniyle de "örgüt propagandası yapmaktan" 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan DEM Partili Abdullah Zeydan; 2023 yılının Nisan ayında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine başvuruda bulunarak 4 Nisan 2023’te memnu haklarının iadesi kararını çıkartmış ve Belediye Başkan adayı olarak 31 Mart 2024 yerel seçimlerine katılmıştır.

Ancak Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Zeydan hakkında verdiği kararın “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “görüldü” işleminin yapılmaması nedeniyle kararın usulen kesinleşmiş̧ sayılamayacağını belirterek Zeydan’a daha önce iade edilen memnu hakkının geri alınmasına hükmetmiş ve bu karar üzerine Van İl Seçim Kurulu mazbatanın en çok oy alan ikinci aday olan Abdulahat Arvas’a verilmesine oyçokluğuyla karar vermiştir.

Zeydan’ın mazbatasının iptalini takiben DEM Parti Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) itirazda bulunmuş ve DEM Partinin kışkırttığı Zeydan destekçileri sokaklara dökülerek terör eylemlerini başlatmıştır. Terör eylemleri devam ederken DEM Partinin itirazını görüşen YSK; Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni kararına ve “Anayasa’nın 76. Maddesindeki terör suçundan hüküm giymiş olanlar affa uğrasalar bile seçilemezler hükmüne rağmen” mazbatanın Zeydan’a verilmesi kararını almıştır.

“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen birisine mahkeme kararı ve Anayasanın amir hükümleri hilafına mazbata vererek YSK kendi kurumunu halkın nazarında terör örgütü destekçisi birini mükâfatlandıran ve sokağa dökülenlerin baskıları sonucunda kararını değiştirmek zorunda kalan bir kurum durumuna düşürmüştür.

Ben 1915 yılında Van’dan Ermeni zulmünden canlarını kurtarmak üzere vatan topraklarını bırakarak batıya göç eden Vanlı bir ailenin torunu olarak; Ermeni zulmünden en büyük zararı gören ve 217.132 şehit veren Van vilayetine “Şehit Van” adının verilmesi için Meclis’te grubu bulunan partilere (DEM Parti hariç) iletilmek üzere bir kanun tasarısı taslağı hazırlamıştım. YSK’nın son kararından ve Van’daki bölücülerin sokak eylemlerinden sonra söz konusu tasarıyı işlerliğe koymayı bu şahıs Belediye Başkanlığından ayrılıncaya kadar ertelemeye karar verdim. Bir Vanlı olarak; terör örgütü PKK’yı övdüğü ve kendi ordusuna hakaret ettiği açıkça görülen bir şahsın Van Belediye Başkanı olarak görev yapacak olmasından Vanlılar adına utanç duyuyorum.

ÖZELLEŞTİRMELERİN, BÖLÜCÜ PARTİLERLE İŞ BİRLİĞİNİN
VE DIŞ POLİTİKADA YAPILAN HATALARIN SONUÇLARI

AKP iktidara geldikten sonra aldığı özelleştirme kararlarıyla Türkiye Zirai Donatım Kurumu işletmeleri ve TÜGSAŞ gibi tarıma destek verenler de dâhil önemli KİT’lerin, fabrikaların ve petrol, doğal gaz, elektrik, ulaştırma, haberleşme gibi ekonomiyi kontrol imkânı sağlayan önemli sektörlerin kontrolünü şirketlere devretmiştir. Halkın çıkarını değil kendi çıkarını düşünen şirketlerin ve zincir marketlerin uyguladıkları politikalarla hayat pahalılığı baş edilemeyecek boyutlara tırmanmıştır.

Hayat pahalılığından en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma düşen halk haklı olarak kötü gidişin faturasını iktidara kesmiş ve 31 Mart yerel seçimlerinde AKP ikinci parti durumuna düşmüştür. Bunlara ABD ile ilişkileri bozmamak düşüncesi, Ege’de 20 ada ile 2 kayalığımızın Yunanistan tarafından işgal edilmesine hatta ”ilhak ettiklerini açıklamalarına” sessiz kalınması ve HÜDA PAR gibi Seyit Rıza, Şey Sait ve Said-i Nursi destekçisi bir partiyle ittifak yapılması gibi hususlar eklenince AKP’li seçmenlerin bir bölümü haklı olarak AKP’ye verdiği desteği çekmiş ve AKP oyları büyük ölçüde Yeniden Refah Partisi’ne kaymıştır.

BÖLÜCÜ PARTİYLE İŞBİRLİĞİNİN TEHLİKELERİ

Ancak halkın bu haklı tepkilerinin yanı sıra son seçimlerde ortaya çıkan bir husus daha vardır ki bunu aydın kesimimiz dâhil halkımızın büyük bölümü görmezden gelmektedir. AKP’yi iktidardan uzaklaştırabilmek için CHP; DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi ile işbirliği yapmış, Yeniden Refah Partisi’nin reklam ve propaganda masraf ve faaliyetlerini üslenerek AKP’nin oylarının azalmasında etkili olmuştur. DEM parti ile yapılan işbirliğinin sonucunda ise DEM Parti adayları birçok il ve ilçede Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi üyesi olmuştur.

HDP’li belediyelerin iş makinalarıyla PKK’lılara hendek kazdırdığı, yollara mayın döşettiği, ambulanslarla dağa silah ve sıcak yemek gönderdiği, ihalelerin PKK destekçisi iş adamları ve firmalara verildiği gerçekleri ortadayken DEM Partinin son seçimlerde birçok belediye başkanlığını ve belediye meclisi üyeliğini ele geçirmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Dağdaki PKK liderlerinin seçim öncesi yerel seçim sonuçlarının genel seçim sonuçlarından daha önemli olduğunu söylemeleri anlamlıdır. DEM Partililer daha şimdiden sokak gösterilerinde terörist başını öven sloganlar atmaya başlamıştır. Ayrıca seçimler sırasında görev yaptıkları yerlerde oy kullanma hakkına sahip olan Subay, Astsubay, Uzman Çavuş ve Polisler oy kullanırken HDP ve DEM Partililerin bunlara küfür ve hakaret ederek kışkırtma yapmaları gelecekte yapacaklarının göstergesidir.

Önceki seçimlerde Ağrı belediye Başkanı olduktan sonra üzerinde “Anamız Kürtse babamız Ermeni’dir” yazan bez parçasıyla Ağrı sokaklarında dolaşarak etnik bölücülük yapan ve 33 askerimizin şehit edilmesinden sorumlu Şemdin Sakık’ın kardeşi olan Sırrı Sakık 31 Mart 2024 seçimlerinde tekrar boy göstermiş ve asker ve polislere hakaretler yağdırarak oy kullanmalarını önlemeye çalışmıştır. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenlere “Mustafa Kemal’in generalleri olsanız ne yazar, it sürüleri” diyerek hakaret eden Sırrı Sakık konusunda vatandaşlarımıza bir hususu daha hatırlatmak isterim: HDP ve DEM Parti yöneticilerinin ve bölgede bölücülük kışkırtması yapanların önemli bir bölümü ve hapisteki terörist başı Öcalan 1915 yılında zorunlu göçten kurtulmak için sözde din değiştirerek Türkçe ad ve soyadı alanların torunlarıdır.

HDP’nin ve DEM Partinin 24 Nisan 2024’te yaptıkları açıklamalarda 24 Nisan 1915 için Ermenistan tarafından kullanılan Medz Yeghern (Büyük Felaket) ifadesini kullanmaları ve Türkleri yüz binlerce Ermeni’yi katletmekle suçlamaları(4) parti yöneticilerinin kökenleri hakkında ipuçlarını vermektedir.
Bölgedeki vatansever halkımıza Türklerle Kürtlerin bu ülkenin birleştirici harcı olduğu, söz konusu kışkırtmaları yapanların büyük bölümünün ise “kriptolar” oldukları anlatılabilirse vatansever bölge halkı gerçekleri görecek ve kışkırtmalara alet olmayacaktır.

CHP içindeki vatansever kanat DEM Partiyle seçim ittifakına karşı çıkmış, ancak parti yönetiminin DEM Parti ile ittifakını önleyememiştir. CHP’nin Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal’ın “Başkan seçilirsem, belediyenin kapıları DEM Parti hariç herkese açık olacak” sözleri üzerine CHP Genel Başkanının “dil sürçmesi yaşandı” söylemi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının “kendine başka bir iş ya da başka parti bulacak” ifadesi CHP’nin DEM Parti ile seçim ittifakı yaptığının açık delilidir. Ayrıca basına yansıyan DEM Partinin toplantı videolarında söz konusu ittifak DEM Partililer tarafından da açıkça ifade edilmiştir.

DEM Parti milletvekilleri ve Belediye Başkanları seçildikten sonra Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden Kürdistan diye bahsetmeye ve Belediyelerin Türkçe isimleri yerine Ermenice/ Urartuca isimlerini kullanmaya başlamışlar, Türkçe tabela yerine başka dilde tabela kullananlara vergi indirimi yapacaklarını açıklamışlar, Belediye Meclislerindeki ve Belediyenin resmi web sitesindeki Türk bayraklarını kaldırmışlar, Belediye Meclis toplantılarında istiklal marşı okumayı ve saygı duruşunda bulunmayı reddetmişler, Meclis konuşmalarında ve mazbata törenlerinde Atatürk’e hakaret etmişler, engelli ve şehit yakınlarını işten çıkartarak yerlerine aldıkları PKK’ya müzahir işçilerle kadrolaşmaya başlamışlardır. Bütün bu icraatlar DEM Parti yönetim kadrolarının ve DEM Partiden seçilen Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi üyelerinin büyük bölümünün Türklükle sorunları olduğunu ve Kürtlüğü kamuflaj amacıyla kullanan “Kriptolar” olduklarını göstermektedir.

DEM Parti’nin tıpkı HDP’nin halkı sokağa davet eden açıklamasından sonra 2’si polis 37 kişinin hayatını kaybettiği, 761 kişinin yaralandığı 6-7 Ekim 2014 olaylarında olduğu gibi ileride çıkaracakları sivil itaatsizlik eylemlerini müteakip BM, NATO ve ABD’yi bölgeye davet ederek Türkiye’ye müdahale etmeleri talebinde bulunacaklarını tahmin etmek zor değildir. Bu kapsamda Devletin yönetim kadrolarının DEM Partiye ve destekçilerine taviz vermelerinin ve birlikte yeni Anayasa yapmaya kalkmalarının sadece DEM Partinin pervasızlığını artıracağı ve izlenmesi gereken doğru stratejinin en ufak hukuksuzluğa bile anında gereken müdahalenin yapılması olduğunu yönetim kadrolarında bulunanların artık anlamaları gerekmektedir.

Devam edecek.

DİPNOTLAR:


(1) Yargıtay iddianamesi: HDP, PKK'nın partisidir, TRT Haber, 19 Mart 2021.
(2) Yargıtay İddianamesi, HDP, PKK'nın partisidir, TRT Haber, 19 Mart 2021.
(3) AYM HDP’yi sevindirdi, Aydınlık, 19 Haziran 2023.
(4) DEM Parti 1915 olayları için "Büyük Felaket" dedi, Independent Türkçe, 24 Nisan 2024

HDP DEM Parti 31 Mart 2024 Yerel Seçimler AYM PKK