23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

4 Mayıs Medyanın Halleri

Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var. Köşe yazılarında öne çıkanlar...

4 Mayıs Medyanın Halleri
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

CUMHURİYET’İN KÜLTÜR POLİTİKASI VE SANAT

DOĞAN HIZLAN - HÜRRİYET

Cumhuriyet döneminde uygulanan kültür sanat politikalarını ele alan Nilüfer Öndin’in ‘Cumhuriyet’in Kültür Politikası ve Sanat’ kitabı 1923 – 1950 arasını kapsıyor.
Kitap dünden bugüne resmî ve gayrı resmî sanat politikalarının etkisini ve sonucunu irdeliyor.
Görsel sanatlara ilişkin bu çalışma hiç kuşkusuz batılılaşma yürüyüşündeki durakları da ortaya koyuyor.
Çalışmanın bakış açısı nedir?
Sanat tarihçisi ve akademisyen Nilüfer Öndin’in kaleme aldığı kitap 1923 – 1950 yılları arasındaki dönemin politik ve kültürel dinamiklerini analiz ederek Türkiye’nin kültürel evrimine dair önemli bir perspektif sunuyor.
Kitap, Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerçekleşen önemli değişimleri ve kültür alanındaki dönüşümleri ele alıyor. Bu dönemin aydınları ile sanatçıları arasındaki dinamik ilişkileri açıklığa kavuşturuyor.
Kültür politikalarının nasıl şekillendiğini ve sanatın toplumsal dönüşümdeki rolünü detaylı bir şekilde inceleyen yazar bu politikanın meydana getirdiği sonuçları değerlendirerek, Türk kültürünün bu süreçteki devinimini çeşitli yönleriyle aydınlatıyor.
Cumhuriyet’in doğuşundan itibaren sanat ve kültürün nasıl şekillendiğini, dönemin önemli sanatçılarına odaklanarak onların eserleri ve politik atmosfer arasındaki etkileşimi ele alıyor.

YANINA NAMIK TAN’I DA VERİN!

MELİH ALTINOK - SABAH

Görüşmede Erdoğan'ın solu boştu. Ancak Cumhurbaşkanı'nın sağında oturan ana muhalefet liderinin yanında bir eski büyükelçi vardı. CHP milletvekili Namık Tan.
Evet evet, o. Türkiye'nin Karadeniz'de Montrö'yü uygulama kararlılığının altını çizen TSK subaylarına, NATO'ya bağlı olduklarını hatırlatıp ABD'nin Karadeniz'e çıkma hakkını savunan eski Washington büyükelçimiz.
Peki ilk niteliğindeki bu görüşmede neden kimin elçisi olduğu konusunda sık sık kafaları karıştıran açıklamalar yapan Tan seçildi?
CHP'nin kanalı Halk TV'de zirveden bir gece önce açıklamaları masaya yatırılan CHP Milletvekili Gökhan Günaydın'a bakılırsa, onca çekirdekten partili arasından Tan'ın seçilmesinin nedeni de tam olarak bu anlattıklarımız: Tan'ın büyükelçilik kariyeri!
Tan uluslararası protokolü bildiği için, 10-15 yıl sonra "Ne konuşuldu?" diyen olursa okusun diye nasıl not tutulacağını çok iyi bilirmiş.
İyi de arkadaş görüşmede Özgür Özel var. Sorsanız o da söyler ne konuştuklarını. Söyledi de zaten.
Genel başkanınıza mı güvenmiyorsunuz? Yoksa Özel'e yalnız başına Erdoğan'la baş başa bırakılmayacak lider imajı mı çizmeye çalışıyorsunuz?

‘NEOLİBERAL KAPİTALİZM’ VE KÜRESEL SIKIŞMA

KEREM ALKİN - SABAH

Nobel ekonomi ödülü sahibi Prof. Stiglitz'in son kitabı "Özgürlüğe giden yol: Ekonomi ve İyi Toplum" hayli çarpıcı tespitlerle yayınlandı. Kitabın ortaya koyduğu fikirler, son 10 yılda katlanarak büyüyen küresel sorunlara ve tehditlere 'neoliberal kapitalzm'in çözüm üretmekte yetersiz kaldığını ve 'doğrudan' kendini yok edecek bir aşamaya geldiğine işaret ediyor. Neoliberal Kapitalizmi savunan çevrelerin çözümün salt 'serbest piyasa' düzeniyle üretilebileceği yönündeki görüşleri tıkanmış durumda. Devlet tarafından kuralların kaldırıldığı, düzenlemelerin gevşetildiği bir 'serbest piyasa' anlayışının sadece 'kaos' getirdiğini hatırlatan Stiglitz, 'çoğunluğun pahasına sadece bir azınlığın özgürlüğü'nü önceliklendiren bu anlayışın 'eşitliğe dayalı bir ekonomi' ve 'iyi toplum olma' çabalarını da tehlikeye sürüklediğinin altını çiziyor.
Aşırı serbest piyasa anlayışının 'sınırlamaların olmadığı bir dünya' anlamına geldiğini belirten Prof. Stiglitz, kimin neyi elde edeceğini ve kimin ne yapacağını yalnızca 'ormandaki güç'ün belirlediği bir ortamın, kesinlikle bir pazar, bir piyasa ekonomisi olmadığını vurguluyor. Stiglitz'e göre, 'serbest piyasa' anlayışını savunan 'neoliberaller'in atladığı en önemli detay, yerel ekonomik sorunlara, ekonomik krizlere çözüm üretecek kamu müdahalelerinin 'piyasa ekonomisi' ile asla ters adımlar olmadığı. Tersine, toplumun hükümetten 'kolektif yanıt verme kapasitesi'ne yönelik demokratik talepleri olduğu. Stiglitz ve kendisiyle aynı görüşte olan iktisatçılar, son 40 yılda devasa eşitsizliklere yol açan ve tehlikeli popülistlere de 'verimli zemin' sağlayan anlayışın 'neoliberal kapitalizm' olduğunu belirtiyorlar.

YENİ MÜFREDAT MI YENİ SİSTEM Mİ?

ABBAS GÜÇLÜ - MİLLİYET

Yeni bir müfredattan daha çok yeni bir sisteme ve yeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardı. MEB bunu göremedi.
Yaşanan sıkıntılar ve eleştiriler de hep bu yüzden. Donanımlı ve mutlu bir gençlik yaratmak hem ülke hem de aileler için çok büyük fedakârlıklar gerektiriyor.
Devlet ve millet olarak hepimiz de bu fedakârlığı fazlasıyla yerine getiriyoruz.
Peki, o zaman nerede yanlış yapıyoruz ki böylesine bir mutsuzluk söz konusu?
Sık sık ‘doğru sandığımız yanlışlar’ yaptığımız için dersek hiç yanıltıcı olmaz…
Yaşam ve üretim odaklı bir eğitim politikası oluşturmak zorundayız.
Bir o kadar önemli diğer konu insan gücü ve istihdam! Sınav ve diploma odaklı eğitimden kurtulmanın zamanı hâlâ gelmedi mi?..
Bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük, okumuşları okuduklarına pişman etmektir.
Ne olur bu noktaya gelmeyelim!..

Müfredat Neoliberalizm Kapitalizm Namık Tan Cumhuriyet