22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

48 yıl önce Kıbrıs’a inen gazi komutan anlatıyor: ‘Emir verilseydi Kıbrıs’ın tamamını alacak güçteydik’

Kıbrıs Barış Harekâtından sonra ABD, Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladı ve Türkiye ABD’nin bu hamlesine ABD üslerini kapatarak cevap verdi. Bu açıdan bakıldığında Kıbrıs Barış Harekâtı Türkiye’nin dostunu ve düşmanını tanımasının yanı sıra silah sanayisinin geliştirilmesine de fırsat sağlamıştır.

48 yıl önce Kıbrıs’a inen gazi komutan anlatıyor: ‘Emir verilseydi Kıbrıs’ın tamamını alacak güçteydik’
Harekâtta Kanlıköy üs bölgesinde.
A+ A-
ERCAN DOLAPÇI

Kıbrıs Barış Harekâtının 48. yıl dönümü. Yunanistan’ın 15 Temmuz 1974 tarihinde Nikos Sampson eliyle Lefkoşa’da yaptığı darbeden sonra Ada’nın Yunanistan’a oldubittiyle bağlanmasını önlemek ve Ada’daki Türklerin haklarını korumak için gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı, stratejik sonuçlara neden oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarıyla gerçekleştirdiği harekât bugün bölgedeki rekabet içinde, daha da anlam buluyor. Harekât, Türk ordusunun kabiliyetlerini de gösterdi. İşte bunları Harekâta Hava İndirme Tugayı’nda önce Teğmen ve daha sonra Üsteğmen rütbesiyle katılan E. Kur. Alb. Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşcıoğlu ile konuştuk. O günlerin heyecanını yaşadık.

  • Komutanım, Ada’daki gelişmeler duyulduktan çıkarma yapılana kadar geçen süreci, subay olarak yaşadıklarınız çerçevesinde anlatır mısınız?

Darbe olduğu gün Tugay Komutanımız Tuğgeneral Sabri Evren tüm birliklere hazırlık emrini verdi ve hemen paraşütle atılacak ağır silahlar ile kıta yükü mühimmatı ve erzakı hazırlamaya başladık. Kıbrıs’a büyük uçaklarla (C-130 ve C-160 uçakları) ilk sortide 1. Paraşüt Taburunun atlaması ve Pınarbaşı-Kırnı bölgesinde hava başını ele geçirmesi planlanmıştı.

Hazırlıklarımız 19 Temmuz Cuma günü öğlene kadar devam etti. Öğleden sonra Reo’larla Erkilet’teki 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’na intikal ettik ve kalkış pistine yakın araziye yerleştik.

Birlikler hazırlıklarını sürdürürken Tabur ve Bölük Komutanları ile atlatıcı öğretmenler olarak 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’ndaki savaş brifingine gittik. Brifingde düşman durumu, mücahitlerin kılavuzluk desteği, atma ve hava başını ele geçirme planları gibi hususlar detaylarıyla tartışıldı. Bu arada Rumların keskin nişancı atışlarıyla rütbeli şahısları uzaktan vurabilecekleri düşüncesiyle birbirimizin omuzlarındaki rütbeleri söktük. Rütbesiz resmim harekâttan sonra Lefkoşa’da çekilmiştir.

  • Komutanım, Kıbrıs’a atlamak üzere ne zaman uçak başı yaptınız?

19 Temmuz gecesini hava alanının piste yakın toprak zemini üzerinde geçirdik. Ancak uyumak mümkün değildi. Saat 02.00-02.30 sıralarında askerlerimizi kaldırdık. Reo’lar farlarını yakarak ışık huzmesi oluşturdular. Reo’ların ışığında askerlerimize paraşütlerini ve silahlarını kuşandırdık.

Bizden 1 saat önce uçuş performansı düşük olan C-47 uçaklarıyla atlayış yapacak olan 2. Paraşüt Taburu kalkış yaptı. Ancak C 47’lerin paraşütçüleri Kıbrıs’a atmaları bizden sonra gerçekleşti.

Benim mensubu olduğum 1. Paraşüt Taburunu Kıbrıs’a nakleden ve daha yüksek performansa sahip olan C-130 ve C-160 uçakları 05.45’te kalkış yaptılar. Kırnı bölgesine atlayışımız ise 07.03’te gerçekleşti.

Hazırlanan plana göre Hava İndirme Tugayının Paraşüt Taburlarının inme bölgeleri önceden adaya sızdırılan iki ayrı Yer Ekip Timi tarafından işaretlenecekti. Bu bölgelerden biri Pınarbaşı-Kırnı bölgesi, diğeri ise Gönyeli bölgesi idi. Pınarbaşı-Kırnı bölgesindeki işaretleme ve kabulü Hava İndirme Tugayı Serbest Paraşüt Müfrezesinden Komd. Ütğm. Ferruh Sezgin, Gönyeli bölgesindeki işaretleme ve kabulü ise Serbest Paraşüt Müfreze Komutanı Komd. Yzb. Sami Akbulut ve ekibi yapacaktı. Sami Yüzbaşı Yer Ekip Komutanlığı görevini yaptıktan sonra Yunan/Rum mevzilerinden açılan makinalı tüfek ateşiyle Gönyeli civarında şehit oldu ve İstanbul Şehir Hatları vapurlarından birine adı verildi.

48 yıl önce Kıbrıs’a inen gazi komutan anlatıyor: ‘Emir verilseydi Kıbrıs’ın tamamını alacak güçteydik’ - Resim : 1
Taşçıoğlu, birinci harekâttan
sonra.

GİRNE’YE BASKIN TAARRUZ YAPTIK

  • Kıbrıs Barış Harekâtına hangi birlikler katıldı ve nasıl bir plan hazırlanmıştı?

Kıbrıs Barış Harekatının 6’ncı Kolordu Komutanlığı emir komutasında icra edilmesi planlanmıştı. Harekâta 28’inci Piyade Tümeni, 39’uncu Piyade Tümeni, Kayseri Hava İndirme Tugayı, Bolu Komando Tugayı, Zırhlı Birlikler Okulu Gösteri ve Tatbikat Alayı, Amfibi Deniz Piyade Alayı, Jandarma Komando Taburları, Deniz ve Hava Kuvvetleri birlikleri, Çakmak Özel Görev Kuvveti, Kıbrıs’taki Türk Mücahit Birlikleri, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı (KTKA) ile idari ve lojistik destek birlikleri katılmıştır. Oluşturulan görev kuvvetine Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı (KTBKK) adı verilmişti.

Harekâtın üç safhada icrası planlanmıştı. Birinci safhada hava ve kıyı başı tesis edilecek, ikinci safhada çıkan ve indirilen birlikler birleşecek ve üçüncü safhada da harekât alanı doğu ve batıya doğru genişletilecekti.

Çıkarma için öngörülen bölge Türkiye’ye en yakın bölge olan Girne batısındaki Yavuz plajıydı. Esasen Rumlar ve Yunanlılar çıkarmanın amfibi harekât için son derece elverişli olan Magosa bölgesine yapılacağını değerlendiriyordu. Bu nedenle çıkarmanın Girne bölgesine yapılması baskın tesiri sağladı.

DURDURULAMAYAN KOMUTAN

  • Kıbrıs topraklarına ilk ayak basan birlik hangisidir? Harekât nasıl gelişti?

Kıbrıs sahillerine ilk çıkan birlik Sualtı Taarruz (SAT) ve Su Altı Savunma Timleri (SAS) Timleridir. Binbaşı Yılmaz Cengiz komutasındaki SAT ve SAS timleri 05.45’ten itibaren su altı engellerini temizlemek üzere Yavuz çıkarma plajına ayak basmıştır. Saat 06.20’den itibaren Hava Kuvvetleri uçakları, 06.40’tan itibaren donanma topçusu Beşparmaklar üzerindeki Rum ve Yunan mevzilerini bombalamaya başlamışlardı.

SAT ve SAS timlerinden sonra Kıbrıs’a karadan ilk ayak basan birlikler saat 07.03’te Pınarbaşı bölgesine paraşütle atlayan 1. Paraşüt Taburu ve saat 07.05’ten itibaren Gönyeli bölgesine paraşütle atlayan 2. Paraşüt Taburudur. Bunları Komando Tugayının helikopterle taşınan birlikleri takip etmiştir. Saat 08.35’ten itibaren Bolu Komando Tugayının 1. Komando Taburu, 11.45’te 2. Komando Taburu, 15.45’te 3. Komando Taburu ve 18.45’te Nevşehir Jandarma Komando Taburu uçar birlik harekatıyla helikopterlerle 1. Paraşüt Taburunun emniyete aldığı hava başı bölgesine indirilmeye başlandı.

Amfibi harekât ise saat 08.47’den itibaren Amfibi Alayın ve 50. Piyade Alayının Yavuz plajına çıkarılmasıyla başladı. Saat 11.15’ten itibaren Hava İndirme Tugayının 3. ve 4. Paraşüt Taburları Pınarbaşı-Kırnı ve Gönyeli bölgelerine indirildi.

Harekâtın ikinci gününde 50. Piyade Alayının Komuta yerine Rumların açtığı tanksavar atışıyla Kara Harp Okulu’ndan hocam olan P. Kd. Alb. İbrahim Karaoğlanoğlu ve Hava İrtibat Subayı (HİS) ve İleri Hava Kontrolörü (İHK) görevini yapan Hv. Plt. Bnb. Fehmi Ercan şehit oldular. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin Ercan hava alanı şehit Plt. Bnb. Fehmi Ercan’ın soyadını taşımaktadır.

21 ve 22 Temmuz günlerinde Türk birliklerinin adaya çıkarma yapması devam etti ve ilk üç gün içinde çok yoğun çatışmalar yaşandı. 20/21 Temmuz gecesi Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO)’nun 31. ve 33. Komando Taburları St. Hilarion-ATAK Tepe bölgesindeki Türk mücahitlerine ve Türk Muhabere Timine saldırarak bunları şehit etti. Bolu Komando Tugayının 1. Komando Taburu Komd. Yb. Cemal Erüç’ün komutasında sabaha kadar çatışarak RMMO’nun Komando Taburlarını geri çekilmek zorunda bıraktı ve St. Hilarion- ATAK Tepe-Doğruyol bölgesini tekrar ele geçirdi. Bu çatışmalar sırasında yaralı olduğunu Bölüğünden saklayarak Bölük hedefini ele geçirdikten sonra şehit düşen 3. Komando Bölük Komutanı Komd. Ütğm. Oğuz Yener’i ve onun Takım Komutanı Komd. Tğm. Vecdi Bingül’ü, bir tepeye adı verilen 2. Komando Bölük Komutanı Komd. Ütğm. Haluk Üstügen’i ve bir diğer tepeye adı verilen Komd. Tğm. Muzaffer Tekin’i saygıyla anıyorum.

48 yıl önce Kıbrıs’a inen gazi komutan anlatıyor: ‘Emir verilseydi Kıbrıs’ın tamamını alacak güçteydik’ - Resim : 2
Taşcıoğlu Kırnı Üs Bölgesinde
(arkada görülen tepeler Beşparmak Dağlarıdır)

Bu dönemde 950 kişilik Yunan Kontenjan Alayı 650 kişilik KTKA’na saldırdı ancak Hava İndirme Tugayının 4. Paraşüt Taburunun da KTKA’nın emrine verilmesiyle Yunan Alayının saldırıları püskürtüldü. Hava İndirme Tugayının 3. Paraşüt Taburu ise Rum Bozdağlarındaki Rum/Yunan birliklerine taarruz ederek bozguna uğrattı. Bu arada Hava İndirme Tugayı 3. Paraşüt Taburunun takviyeli 2. Komando Bölüğü Komd. Ütğm. Orhan Ceylan komutasında intikal halindeki Yunan Topçu Taburunu pusuya düşürerek imha etti. Daha sonra Rum Bozdağlarına taarruz ederek Rum Bozdağlarını ve Bufavento Kalesini ele geçirdi.

Burada Komando kursunda iken Kıbrıs Barış Harekâtı başlayınca savaşmak için Kıbrıs’a gitmek üzere Dağ ve Komando Okul Komutanlığına müracaat eden ve isteği kabul edilmeyince Eğirdir’den ayrılarak kendi imkanları ile kara yoluyla Ovacık’a gelen ve Kıbrıs’a uçar birlik harekatı icra eden pilotlar emir olmadan kendisini helikoptere alamayacaklarını söyleyince tabancasını pilota uzatarak “beni Kıbrıs’a götürmeyecekseniz vurun” diyerek helikopter pilotunu ikna etmek suretiyle Kıbrıs’a gelip önce 3. Paraşüt Taburunun daha sonra 1. Paraşüt Taburunun emrine verilen Lefkoşa doğumlu kahraman subay Komd. Ütğm. Ali Sencer Zekai’den (merhum) bahsetmemek haksızlık olur. 3. Paraşüt Taburu 2. Bölük Komutanı Komd. Ütğm. Orhan Ceylan’ın emrine verilen Komd. Ütğm. Sencer Zekai ile Komd. Tğm. Vural Halit Günöz (merhum), Jandarma Komd. Tğm. Halis Deveci, Komd. Tğm. Fevzi Türksoy ve emirlerindeki askerler Rum Bozdağlarının ve Bufavento Kalesi’nin Rumlardan alınmasında harikalar yaratmışlardır.

Mücahit Tabur Komutanları arasında iki kişiden bahsetmemek de haksızlık olur. Bunlardan biri 8000 kişilik Rum/Yunan kuvvetlerine karşı 252 mücahitle bir ay Magosa’yı kahramanca savunan Magosa Tabur Komutanı P. Ütğm. Oğuz Kalelioğlu, diğeri ise bölgesindeki tüm saldırıları başarıyla püskürten ve bölgesine tek bir Rum askeri bile sokmayan Meriç Tabur Komutanı merhum P. Yzb. Saldıray Hakgüder’dir.

Tekrar Kıbrıs barış Harekâtının icra edildiği ilk günlere dönecek olursak daha önce büyük bölümü adaya gizlice çıkarılan 54.000 kişilik Yunan ve Rum birlikleri adada büyük bir askeri güç oluşturarak Türkleri imha ederken Türklerin katledilmelerine seyirci kalan BM Güvenlik konseyi 5000 kişilik bir Türk kuvvetinin adaya müdahale ederek başarılı olması üzerine 22 Temmuz akşamı ateşkes kararı alarak adadaki tüm yabancı askeri güçlerin adadan çıkarılması gibi Türk ordusunu hedef alan bir karar almıştır. Bu durum BM Güvenlik Konseyi’nin tarafsızlıktan uzak bir kurum haline geldiğinin göstergesidir. Bu karara rağmen çatışmalar ikinci harekâta kadar devam etmiştir.

İKİNCİ HAREKÂT

  • İkinci harekât ne zaman başladı ve nasıl gelişti? İkinci harekâtta adanın tamamının alınmasının mümkün olduğu iddiası doğru mudur?

Ateşkes kararından sonra taraflar arasında Cenevre’de başlayan görüşmelerden Yunanlıların uzlaşmaz tutumu nedeniyle olumlu bir sonuç alınamıyordu. Bu nedenle görüşmelerde Türkiye’yi temsil eden dönemin Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla 14 Ağustos 1974 sabahı ikinci harekât başlatıldı. İkinci harekâtın başlatılması çok önemli ve doğru bir karardı. Zira Türk birlikleri birinci harekâttan sonra çok dar bir alana sıkışmış durumdaydı. İkinci harekât yapılmasaydı Yunan ve Rum birlikleri dar alanda sıkışmış Türk birlikleri üzerine yapacakları bir karşı taarruzla Türk birliklerine ağır zayiat verdirebilirdi. Nitekim ikinci harekât başladıktan sonra ele geçirdiğimiz Değirmenlik bölgesinde Yunanlıların ve Rumların 16 Ağustos’ta Türk birliklerinin bulunduğu bölgeye genel karşı taarruz yapacaklarına ilişkin bir plan bulduk. Yani 2 gün daha gecikseydik inisiyatifin Yunan/Rum kuvvetlerinin eline geçmesi riski ortaya çıkacaktı.

İkinci harekâtta Hava İndirme Tugayı’nın 2. Paraşüt Taburu 28. Tümenin emrinde Timbu hava alanı-Paşaköy istikametinde taarruz etti. Benim birliğim olan 1. Paraşüt Taburu ise Bora Özel Kuvveti emrinde Değirmenlik-Serdarlı-Lefkonuk-Mehmetçik-Zafer Burnu istikametinde taarruz etti. RMMO’nun Taburları panik halinde İngilizlerin Dikelya üssü ve Larnaka istikametinde geri çekildiler.

48 yıl önce Kıbrıs’a inen gazi komutan anlatıyor: ‘Emir verilseydi Kıbrıs’ın tamamını alacak güçteydik’ - Resim : 3
Erkilet Hava alanında.

Ben harekât sırasında üzerinde bulunduğumuz tepeden adanın güney sahillerini görebiliyordum. Şayet KTBKK birliklerine emir verilseydi adanın tamamını ele geçirebilecek durumdaydık. Ancak ABD’nin ve Batı ülkelerinin tepkisini çekmemek için daha fazla ilerlememiz istenmedi. Biz yine de kendi cephemizdeki harekâtı Kıbrıs’ın en doğu ucu olan ve o zamanki Rumca adı Apostol Andreas olan Zafer Burnu’na kadar sürdürdük. Burundaki bayrak direğinde bulunan Yunan bayrağını indirip yerine Türk bayrağını çekişimiz harekâttan geride kalan güzel bir anı oldu.

28. ve 39. Tümenler ile Hava İndirme Tugayı’nın iki paraşüt taburu doğu istikametinde taarruz ederken Komando Tugayı’na batı istikametinde taarruz emri verilmişti. Komando Tugayı emrine 3. Paraşüt Taburunu da alarak Güzelyurt-Lefke ve Yeşilırmak’ı ele geçirdi. Hava İndirme Tugayının 4. Paraşüt Taburu ise KTKA’nın Yunan Kontenjan Alayı’na karşı yaptığı harekâtı destekledi ve Yunan Alayı’nın bulunduğu bölge ele geçirildi. Böylece KKTC’nin günümüzde sahip olduğu toprakların sınırları kahraman Türk askerlerinin ve mücahitlerinin kanı ile çizilmiş oldu. Harekât sırasında Türk ordusundan 498 asker, mücahitlerden 70 asker ve 340 sivil şehit olmuş, 1200 kişi yaralanmıştır. Yunanistan’ın ve Rumların harp zayiatı ise 4.000 ölü ve 12.000 yaralıdır. Tek başına bu rakamlar bile Türk ordusunun ve kahraman mücahitlerin Kıbrıs’ta kendisinden çok daha fazla sayıya ve silahlara sahip Rum/Yunan ikilisine karşı ne kadar büyük bir başarı kazandığını göstermeye yeterlidir.

Barış Harekâtı sırasında Yunanlılar ve Rumlar esir düşen Türkleri ve bölgedeki masum sivil halkı ağır işkenceler yaparak katletmiş, Türk askerleri ise esir aldıkları Yunan/Rum askerleriyle matarasındaki suyu ve kumanyasını paylaşmıştır.

TÜRK ASKERİNİN CESARETİ

Bir anımı daha anlatmakta yarar görüyorum. Türk askerleri Rumca bilmediği için esir alınan Yunan ve Rum askerlerinin sorgulamasını Rum dilini bilen Türk mücahitlerin yardımıyla yapıyorduk. Esir düşen bir Rum askerinin sorguda kendisine tercümanlık yapan Türk mücahitten bize sormasını istediği soru çok ilginçtir; “Türk komutanlara sorun. Savaşa girmeden önce askerlerine esrar mı çektiriyorlar? Ateş ediyoruz sağındaki vurulup düşüyor, solundaki vurulup düşüyor. Türk askeri hiçbir şey olmamış gibi halâ taarruza devam ediyor”. Rum esirin sorusunun cevabı aynı zamanda Türk askerinin cesaretinin, kahramanlığının ve vatanı için gözünü kırpmadan ölüme atılışının da delilidir.

Önemli bir gözlemimi daha aktarmak isterim: Birinci harekât sırasında BM Barış Gücü subayları Türk birliklerine karşı saygısızca davranıyorlar ve zaman zaman harekâtımızı engellemek için çeşitli yollara baş vuruyorlardı. Ancak ikinci harekât başlayıp da Türk ordusunun Rum ve Yunan askerlerini önüne katıp adeta harp sahasından sildiklerini görünce tavır değiştirdiler ve geçtiğimiz yerlerde bize cephe selamı vermeye başladılar. Bu da Barış Gücünün gerçek yüzünü tanımamıza ve güçlü olanın haklı kabul edildiği ve saygı gördüğü gerçeğini görmemize imkân sağladı.

DOSTU DÜŞMANI ÖĞRENDİK

  • Harekâtın üzerinden 48 yıl geçti. Siz Kıbrıs davasının mevcut durumunu nasıl görüyorsunuz?

Amfibi harekât ile uçar birlik harekâtının ve hava indirme harekâtının bir arada icra edildiği son derece başarılı bir müşterek askerî harekât olan ve yabancı devletlerin Harp Okullarında ve Harp Akademilerinde örnek olarak okutulan Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Yunan ve Rum lobilerinin desteği ile ABD Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladı ve Türkiye ABD’nin bu hamlesine Türkiye’deki ABD üslerini kapatarak cevap verdi. Bu açıdan bakıldığında Kıbrıs Barış Harekâtı Türkiye’nin dostunu ve düşmanını tanımasının yanı sıra silah sanayisinin geliştirilmesini de sağlamıştır.

Diğer yandan, 2004 yılında GKRY’nin Londra ve Zürih Anlaşmalarına ve AB hukukuna aykırı şekilde AB üyesi yapılmasından beri ABD ve AB; KKTC’yi Rumlarla birleşmeye zorlamaktadır. Bu zorlamanın asıl amacının Kıbrıs Türk halkını Rumlara azınlık olarak bağlamak suretiyle Kıbrıs’ın tamamının Rum/Yunan hakimiyetine sokulması ve Türkiye’nin garantörlük hakkının sona erdirilmesi olduğu Türkiye ve KKTC yönetimleri tarafından artık görülmüş ve Rumlarla sürdürülen federasyon görüşmelerine son verilmiştir. Ancak, tarih ders kitapları KKTC’nin geleceği olan gençlere tarihsel gerçekleri öğretecek şekilde değiştirilmezse gelecekte tüm emekler boşa çıkabilir.

Diğer yandan, SHAPE karargahında düzenlenen SACEUR’ün komuta devir teslim törenine GKRY’nin de davet edilmesi ABD’nin GKRY’yi de NATO’ya alma ve NATO karargâhını Lefkoşa’ya taşıma niyetlerini açığa vurmaktadır. GKRY’nin NATO üyesi yapılmasına hiçbir şart altında onay verilmemeli, 2004 yılında yapılan hata tekrarlanmamalıdır.

Kıbrıs Barış Harekâtında hayatını kaybeden tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. Türk milleti -bilgilendirildiği takdirde- vatana yapılan hizmetleri saygı ve minnetle anacak kadirşinas bir millettir.

Yunanistan kabrıs barış harekatı gazi komutan sabri evren türk askeri girne baskın taaruz ktbkk paraşüt