05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

5 Ekim Medyanın Halleri

5 Ekim Medyanın Halleri
A+ A-

CHP’Lİ YARKADAŞ: KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER SÖZÜNÜ TUTSUN

BARIŞ YARKADAŞ - KORKUSUZ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de dönem dönem benzer eleştirilerde bulunuyor. Hatta Akşener, İYİ Parti İstanbul İl Teşkilatı’na seslendiği bir konuşmasında “100 bin üyeyi yakaladığınız gün, milletvekillerini üyelere seçtireceğiz. Ön seçim yaptıracağız” sözü verdi.

Bildiğim kadarıyla İstanbul İl Teşkilatı 70 bin üyeye yaklaştı. 100 bin üyeyi bulmalarına da az kaldı. Bakalım Akşener verdiği bu sözü tutacak mı? Kılıçdaroğlu da Akşener de yönettikleri partilerde aşırı yetki sahibi olmaktan şikayet ediyor ama ikisi de yetkilerini parti organlarına ya da üyelere devretmiyor. Sizce de burada bir gariplik yok mu? Üyenin en temel hakkı olan ve çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez kuralı haline gelen “üyeye dayalı ön seçim’’in uygulanması için Akşener’in sözünü tutmasını bekliyoruz. Ya sözünü tutmazsa?

YENİ DÜNYAYI ERKEN OKUYAN ÖNCE AYAK UYDURUR

HASAN BASRİ YALÇIN - SABAH

Kaba ölçümler genelde ABD ve Çin'in gerçekten bu statüye sahip olduklarını uzun süredir gösteriyor. Fakat bu dengelerin Soğuk Savaş'ta olduğu gibi bir çeşit kutuplaşma ve kamplaşmaya dönüşmemiş olması uluslararası sistemin kutupsuz olduğu anlamına gelmiyor. Potansiyel kamplaşma henüz aktifleştirilmemiş olabilir. Ama dünya siyasetini bu iki büyük güce bakarak yorumlamak zorunluluğu ortadan kalkmaz. Kutupsuzluk kavramı zaten işin mantığına da aykırı.

Basit bir düzensizlik ve karmaşayı dile getirmek isteniyorsa bunun için zaten uluslararası anarşi diye bir kavramımız var.

Önemli olan bu anarşi içinde devletlerin nasıl bir konumlanmaya sahip olduklarını keşfetmek. Hepsi birbirinin aynısıdır derseniz hata yaparsınız. Zira birileri diğerlerinden bir biçimde farklıdır. Devletler bu konumlandırma farklarını çok net bilmeseler de hissederler ve ilişkilerine ona göre çeki düzen verirler. Şimdi içinden geçtiğimiz düzensizlik veya kutupsuzluk gibi gözüken şey aslında potansiyel bir güç dengesinin aktüel bir görüntü sergileyecek düzeye erişmemiş olmasından ibaret olabilir. O noktaya vardığımızda zaten dünya siyasetini okumak oldukça kolay olacak. Fakat bu okumayı erken yapanlar yeni güç dengelerine daha önce ayak uydurma şansına sahip olacak.

SABAH YAZARINDAN MİMARLAR ODASI’NA TEPKİ

HİLAL KAPLAN - SABAH

Tabipler Birliği böyle de Mimarlar Odası farklı mı? Son örneği PKK'nın kanalına ödül ilan ederek verdiler. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, PKK televizyonu JİN TV'ye basın ödülü verdi. Kadın teröristlerle ilgili haber yapan Hollanda merkezli kanalın Kandil tarafından fonlandığı ve PKK elebaşlarının kanalda sıkça boy gösterdiği biliniyor. İşte sözde mimarlarımızı temsil eden odanın Ankara şubesi de bu terörist televizyonu "onurlandırmayı" uygun görmüş! Ödül töreni de bu gece gerçekleşecekmiş. Yani ülkemizin başkentinde bile PKK kanalına ödül verebilen bir cüretle karşı karşıyayız.

PKK VE FETÖ’NÜN KÖKÜNÜ BİR AN ÖNCE KAZIMALIYIZ

HÜSEYİN LİKOĞLU - YENİŞAFAK

Muhalefet, küresel emperyalizmin maşalarını kurtarmaya kararlı. PKK ve FETÖ için siyasi hayatını ortaya koymuş ve yarınını düşünmeyen bir muhalefet var ortada. KHK ve görünürde Kürt sorununu çözme vaatleri bunun en açık göstergesi. Belli ki küresel güçler, bunun karşılığında destek sözü vermiş. Türkiye düşmanlarının elindeki en önemli iki aparat terör örgütleri PKK ve FETÖ idi. 15 Temmuz’dan sonra bu iki aparat da yok edilme noktasına getirildi. Devlet bu iki örgütün tepesine binmiş boğazını sıkıyor. Nefesi kesilen ve boğulmak üzere olan bu iki aparatı kurtarmak için bütün güçleriyle harekete geçtiler. Bunun için deşifre olmaktan, siyasi hayatlarını bitirmekten, kendileriyle çelişmekten, hâsılı hiçbir şeyden çekinmeden bu aparatları kurtarmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Kimi mecburiyetten yapıyor, kimi siyasi ihtirasından, kimi ihanet, kimi de cehaletinden yapıyor. Burada yapılacak tek şey, bu boğaz sıkma işini bir an önce neticelendirmektir. Eğer siz PKK ve FETÖ’yü ortadan kaldırırsanız, karşınızdaki yapıyı dağıtırsınız. Kurtaracakları kimse kalmazsa belki size düşmanlıkları artar ama Türkiye kurtulmuş olur.

HÜKÜMET DE BİLA DA YANILIYOR: ESAD VE TALİBAN ABD’YE KARŞI SAVAŞIYOR

FİKRET BİLA - HALKTV

Sırf İslamcı dış politikada ısrar uğruna Beşar Esad’la görüşmeyen Ankara, Taliban lideriyle görüşmeye hazır olduğunu dünyaya duyurdu. Esad’ı halkını öldürdüğü için görüşülmemesi gereken bir lider olarak gören Türkiye, sanki Taliban, halkını öldürmemiş, kafa kesmemiş, kadın kırbaçlamamış, recm uygulamamış gibi görüşmeye değer bir siyasi muhatap olarak görebiliyor. Bunu da dış politikada “başarı” hanesine yazıyor.

CHP Medyanın Halleri 5 ekim