08 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

5 Haziran Medyanın Halleri

5 Haziran Medyanın Halleri...Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar...

5 Haziran Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar...
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

ÜSTÜNDE TEPİNİLEN RUANDA PALAVRALARI

AHMET HAKAN - HÜRRİYET

Bir süredir gündemde olan Ruanda palavrası şu:
Ruanda’dan sürekli uçaklar geliyormuş İstanbul’a. Ruandalı mültecilerle dolduruyorlarmış Türkiye’yi.
Bunun palavra olduğunu söylemeyen kalmadı.

Hatta İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, bu palavrayı çürüten uzun, upuzun izahlar yaptı.
Tek tek kanıtları ortaya koyarak.
Hâlâ bunun üzerine tepinenler var.
Bir başka Ruanda palavrası ise şuydu:

Türkiye, Ruanda ile anlaşma yapmış. İngiltere’nin Ruanda’ya yerleştirdiği mülteciler, Türkiye’ye getirilecekmiş.

Bunun da palavra olduğunu söylemeyen kalmadı.
Dezenformasyon Merkezi, bunun da doğru olmadığını ortaya koydu.

Hatta CHP’li Namık Tan bile Ruanda anlaşmasının sıradan bir anlaşma olduğunu, sosyal medyada yaratılan paniğin yersiz olduğunu söyledi.

Ama bunun da üstünde tepinmeye devam edenler var. Ne kadar mücadele edersen et... Ne kadar izan edersen et... Ne kadar açıklama yapansan yap... Ne kadar kanıt koyarsan koy...
Yine de bir şeyler eksik kalıyor.

Palavraya inanmaya hazır bir kitle var. Palavra olduğuna ikna olsa bile inanmaya devam ediyor.
“Çağımızın en büyük 10 sorununu yaz” deseler.
Maddelerden biri kesin bu olur.

İZİN VERİLMEYECEK

ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET

Türkiye, 11 Haziran’daki seçimi yaptırmamakta kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kandil’deki terör baronlarının siyaseti dizayn etmesine müsaade etmeyiz. Suriye’de ve Irak’ta terör koridoruna izin vermeyiz” diyerek net bir tavır ortaya koydu. Erdoğan da biliyor ki, 11 Haziran’da PKK’ya sözde seçim yaptıracak olan irade, bir adım sonrasını da planlamış durumda.
Eğer 11 Haziran engellenmezse 12 Haziran’da ikinci adım atılacak.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de “Milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına oldubittiye izin vermeyeceğimizi bir kez daha altını çizerek vurguluyorum” dedi. Ortadoğu’da eğer silahlı gücünüz varsa sözünüzün bir karşılığı oluyor. “Bir uçak gemisi diplomasideki yüz 10 masadan daha etkilidir” sözü boşuna söylenmemiş.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AK Parti’nin Kızılcahamam kampında dış politikaya ilişkin kapsamlı bir sunum yapmıştı. Hakan Fidan ilgiyle dinlenen konuşmasında, “Suriye’de kurulmak istenen yapılanmaya müsaade etmeyeceğiz” diyor. Fidan, MİT Başkanlığı’ndan gelen bir isim. Bölgeyi avucunun içi gibi bilir. Terör örgütü umudunu ABD’ye bağlamış durumda. 11 Haziran’daki sözde seçimde de umudunu ABD’ye bağlamış durumda. Onların Suriye’de kurmak istedikleri yapılanmaya müsaade etmeyeceğimizi belirttim. Peki ABD bölgeden çekip giderse ne yapacaklar? “Yok olacaklar” diyor.

BÖLÜNMÜŞ DEVLETLER

TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK

Eski Başkan Donald Trump’ın “suçlu” bulunması, ABD’yi bir kez daha ortadan ikiye böldü.
-Mevcut kutuplaşmanın harareti iyice arttı.

Eğer, Trump’a 11 Temmuz’da “hapis cezası” verilirse…
ABD’de “iç çatışma/iç savaş” ihtimali yolunda bir kilometre taşı daha geçilecek!
Trump’ın olası hapis cezası, Başkanlık seçimine girmesine de Başkan seçilmesine de engel değil.
Hapis cezası alması durumunda…

Böyle bir karar, Trump hakkındaki “Kazanacağı anlaşıldığı için engellenmek isteniyor” yollu yerleşmiş kanaati zirveye çıkarır.

Bu da, aleyhinde işleyen planın “ters tepmesi” demektir ki; 5 Kasım’da seçimi kazanmasına yardım eder!
-Mağduriyet fotoğrafı, Trump’ın işine yarayacaktır.
Oyların yarısından fazlasının “posta yoluyla” kullanıldığı 2020’deki Başkanlık seçimini “hileyle kaybettiğini” sayısız kez dile getiren Trump…

Haklılığını belki hiç kanıtlayamayacak ama faşist Amerikan devletinin “hileli bir seçim” düzenlediğine dair ciddi kuşkular daima yaşayacak.
Trump’ın asıl rakibi; ayakta durmakta zorlanan, boşlukla tokalaşan, bunamadan mustarip Joe Biden’dan ziyade Amerikan derin devletidir.
O yüzden…

Her ne kadar seçimi kazanma ihtimali giderek artsa da; 5 Kasım için, şimdiden net veya kesin bir tahmin yapmak isabetli olmayabilir.

ANAYASAYA AYKIRI MIYDI? ALİ FUAT BAŞGİL VE TAHKİKAT KOMİSYONU

ALEV COŞKUN - CUMHURİYET

1950-1960 dönemi ne yazık ki belgelere dayalı ve objektif olarak tüm ayrıntılarıyla henüz yazılmadı. Şunlar ana noktalardır:

- DP’nin iktidara gelir gelmez CHP’nin mallarına el koyması

- Halkevleri ve Köy Enstitülerini kapatması,

- Kendisine oy vermeyen Kırşehir ilini ilçe yapması,

- Basın üzerine baskı kurması, gazetecileri hapse atması,

- Muhalefet lideri İsmet İnönü’ye sopalarla ve taşlarla saldırılması, Topkapı’da yolunun kesilmesi, kendisine karşı linç girişiminde bulunulması,

- Ve en sonunda, DP’ye gönül vermiş, Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in de belirttiği gibi anayasaya aykırı Tahkikat Komisyonu kurulması ve yetkiler verilmesi...
Bunlar bilinmeden 27 Mayıs 1960 hareketi tam olarak anlaşılamaz.

DEM’Lİ BAŞKAN ALINMASAYDI KAÇACAKTI

ZAFER ŞAHİN - MİLLİYET

Mehmet Sıddık Akış.. Hakkari’nin DEM Partili belediye başkanı… Dün Van’da gözaltına alındı.
Üzerinde yüksek miktarda para bulundu. İstihbarat bilgisine göre Van’dan yurt dışına kaçmak üzereyken yakalandı. “Daha 2 ay önce belediye başkanı seçilen bir kişi neden yurt dışına kaçsın” diyorsunuz değil mi?
Bu sorunun makul ve mantıklı bir cevabı var elbette.

Akış, gözaltına alınmasaydı yarın Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaktı. Silahlı terör örgütünü yönetmek, örgüt propagandası yapmak suçlarından dosyası vardı ve yargılaması devam ediyordu. Mahkeme yarın kararını açıklayacaktı.
Bu davadan ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

“Hakkari’ye kayyum atandı” diye yaygara koparan sözde Atatürkçü gazeteciler ve siyasiler için yukarıda anlattığımız detaylar bir şey ifade etmiyor olabilir.
Varsın etmesin. Devlet dimdik ayakta…
Terörün gölgesinin siyasete düşmesine izin vermiyor. Önemli olan da bu.

SIKILAŞMANIN FATURASI: KONKORDATO

BURCU KÖSEM - DÜNYA

Reel kesimde finansman sorunu kendini ilk defa karşılıksız çeklerde gösterir. Risk Merkezi’nin yayınladığı verilere göre Aralık 2023’ten itibaren hem tutar hem de adet bazında karşılıksız çeklerde keskin bir artış olduğu görülüyor. Nisan ayında ibraz edilen 1,7 milyon adetlik 662 milyar TL tutarındaki çekin 26 bin adeti (yaklaşık) 15 milyar lirası karşılıksız çıkmış olup, bu tutarın sadece 1,2 milyar lirası tahsil olmuştur.

Konkordatotakip.com’un verilerine göre nisan ayının tamamında 105 firma hakkında geçici mühlet kararı verilirken mayıs ayının ilk iki haftasında 114 dosya hakkında konkordato için ilk başvuru anlamına gelen geçici mühlet kararı verildi. Geçen yılın tamamında 519 dosya hakkında geçici mühlet kararı verilirken 1 Ocak-17 Mayıs arasında toplamda 433 şirket hakkında işlem yapıldı.

Verilerden anlaşılacağı üzere hem alacaklı hem de borçlular açısından önemli bir seçenek olan konkordatoda artış sürerken bir taraftan da haklılığı tartışılıyor. Nisan 2024 tarihi itibariyle bu yolla borç yapılandırmasına giden en riskli sektörlere (başvuru sayısı) bakıldığında ilk sırayı inşaat, ikinci sırayı ise tekstilin oluşturduğu görülüyor. Özetle istisnalar olabilir ancak hem makroekonomik hem de verimlilik (yapısal) gerekçeler daha henüz yolun başında olduğumuzu gösteriyor!!!

Medyanın Halleri