5 Mayıs Medyanın Halleri
Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var. Köşe yazılarında öne çıkanlar...
ÖZGÜR ÖZEL ÖZEL ÖZGÜR’E KARŞI
COŞKUN BAŞBUĞ - AKŞAM
Özgür Özel doğruyu gördü ve ezberleri yıkarcasına Erdoğan ile görüşeceğini açıkladı.
Kıyamette burada koptu.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bir güruh anında saldırıya geçti.
Kılıçdaroğlu "müzakere edilmez, mücadele edilir" diyecek kadar gözü döndü ve iyi ki gitti dedirtti.
Özgür Özel tüm bu olanlara kulaklarını tıkadı ve görüşmeleri gerçekleştirdi.
İyi de oldu.
Çünkü kavgadan bıkan millet birlikte verilen fotoğraflardan umutlandı, hoşlandı.
Bir güruh hariç.
O güruh şu an çetenin talimatıyla Özgür Özel'i yerden yere vurmanın, görüşmelere elli yerden kulp takmanın derdinde.
Çünkü küresel çetenin en büyük korkusu siyasette kavganın, gerilimin sona ermesi.
YENİ MÜFREDAT HANGİ YARAYA MERHEM OLABİLİR?
UFUK COŞKUN - MİLAT
2013 yılından beri müfredatta yapılan yüzde 35’lik bir seyreltmeyi asrın en büyük reformu olarak tanıtırsanız bu ülkenin çocuklarına haksızlık etmiş olursunuz.
Büyük laflar ederek düzelebilecek bir sistemden bahsetmiyoruz burada.
Bu ülkenin çocuklarını son elli yıldır heba eden, yeteneklerini körelten, akıl yürütme melekelerini dumura uğratan, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin ağına düşüren, ruhsuz, derinliksiz, tarihsiz, içinde “biz” olamayan, özgürlük olmayan bir eğitim sisteminden bahsediyoruz.
Türk eğitim sisteminde neden köklü bir reform düşünülmüyor? Akademisyenlerimiz boyundan büyük lafla edeceğine neden ana soruna eğilmiyor ve bu alanda düşünce üretmiyorlar?
Bu ülkede eğitim, anlayış olarak insan ve değerlerini öne çeken, ahlak, erdem, vicdan ve şahsiyet sahibi bireyler yetiştirmeyi hedef yapan bir anlayışa hizmet etmek için işlev görecekse evvela eskiden kalma kanunları revize etmekle işe koyulmalıdır.
Matematik dersinden integral konusunu çıkarmakla çözülebilecek bir sorun mu bu?
ÖRÜNTÜ…
NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK
CHP İstanbul Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi-, Ki Namık Tan da aynı komisyonun üyesidir-ve CHP Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Oğuz Kaan Salıcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden arasında beklenen görüşmenin ‘ertelenmesi’ üzerine bir gün evvel, yani Çarşamba günü şu açıklamaları yaptı;
“Erdoğan yönetimi ya da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı (Biden’la) görüşemedi diye sevinecek insanlar değiliz. Sevinecek bir siyasi anlayış değiliz. Eğer böyle bir görüşme gerçekleşmezse bu ciddi bir irtifa kaybı olduğunu gösterir Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde. Çünkü Erdoğan geçicidir. Son yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuç da Adalet ve Kalkınma Partisi’nin halk nezdinde ciddi bir geriye düşüşü olduğunu gösteriyor. ABD, Türkiye’nin NATO’da müttefiki olan bir ülke olarak ilişkilerin iyileştirilmesi, görüşmelerin devam etmesi Türkiye için kıymetlidir. Bunun yapılması gerekir”…
Türkçesi, “Erdoğan gittikten sonra biz geldiğimizde Batı ve ABD ile ilişkileri biz “eski” haline getireceğiz”dir.
Benzer yaklaşımı, Almanya Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyareti sırasında görüştüğü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Filistin meselesi ve Hamas üzerine yaptığı açıklamalarda da izleyebilirsiniz. (Bkz; ‘Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?’ başlıklı yazımızdaki, ‘İmamoğlu, Hamas, İsrail, Steinmeier’ ara başlığı altındaki bölüm, 01/05.)
Burada cümlelerden çok ‘örüntü’, Türkiye’nin dış politikasına yaklaşımda, ruh hali, talep/temenniler, ‘temel’ politikalar, kabuller önemlidir. CHP budur…