21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Basınımıza ‘sorumluluk’ hatırlatması: Dilimizi yozlaştırmayalım, güzelleştirelim

6 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

6 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

İlan ediyoruz:

Güzel Türkçemiz Aydınlık’ın kırmızı çizgisidir.

En güzel harflerimiz; “ğ”, “ş”, “ç” Aydınlık’ın kırmızı çizgisidir.

Yıllardır yalnızca Türkçemizin güzelliklerini yansıtmanın yanı sıra dilimize yapılan saldırılara da dikkat çekiyoruz.

Türk edebiyatı-Türkçe edebiyat, şiir tartışmaları, çocuklarımıza yabancı isim verilmesi, Milli Muharip Uçağımız Kaan’da “ğ” kullanılmaması… Aydınlık her fırsatta dilimize ve kültürümüze yapılan saldırılara göğüs geriyor.

Fakat medyamızdaki sosyal medya diline teslimiyet, başlıklara yansıyor.

Hem topluma ve gençlere kötü örnek oluyoruz hem de dilimizi çürümeye teslim ediyoruz.

Son örneği bize Hürriyet gösterdi. Şöyle başlık atmışlar:

“Kankasının ‘Ex’inden ‘Next’ Yaptı”

Haberde Şeyma Subaşı’nın özel hayatı ele alınıyor. Bizi ilgilendirmez. Başka bir konu ama şunu da not düşelim: Magazin kültürü, insanların burnuna fotoğraf makinelerinin ve kameraların dayanması ayrı bir çirkinlik. “Dedikodu gazeteciliği” giderek çekilmez bir hâl alıyor.

Konumuza dönersek, gazetecilik bir kamu görevidir.

Gazetecilik millî olur. Halk eğitiminin bir parçasıdır.

Gazetecilik, dili yozlaştırmaz. Dili güzelleştirir.

Gazetecilik, okura güzellikler sunar. Çürümüşlük değil.

Sosyal medya diline, bin yıllık kültür nişanımız Türkçemizi yedirmeyiz.

Neoliberal kültürün dilimizi zehirlemesine geçit vermeyeceğiz.

Bütün basınımızı sorumluluğa, özenli olmaya çağırıyoruz.

CUMHURİYET YAZARI BİLDİĞİNİZ GİBİ: HAMAS’A TERÖRİST DEMEYE DEVAM

Yakın zamanda “ABD Gerçeği” diye bir yazı yazıp ABD’ye karşı çıkmanın ırkçılık ve şovenizm olduğunu iddia eden Cumhuriyet gazetesi yazarı Örsan K. Öymen, şimdi de ABD ve İsrail’e karşı savaşan HAMAS’a “terörist” dedi. Şöyle yazıyor:

“AKP Hükümeti HAMAS’a destek vererek, anayasayı, demokrasi ve laiklik ilkelerini ihlal ettiği gibi, Türkiye’nin milli çıkarlarını da yerle bir etti. AKP terör konusunda çifte standart ve tutarsız bir strateji uygulayarak, Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya yönelik mücadelesine darbe vurdu. Bir terör örgütünü destekleyen bir hükümetin, teröre karşı vereceği uluslararası mücadelenin ciddiye alınmayacağı açıktır!

Ayrıca Türkiye’nin İran ile İsrail arasındaki olası bir savaşta taraf olmasının da Türkiye’nin milli çıkarlarına aykırı olduğu ve Türkiye’yi bir felakete sürükleyeceği kesindir!

HAMAS liderinin öldürülmesi, Türkiye’nin milli olmayan odaklar tarafından işgal edildiğini bir kere daha deşifre etti!”

Nereden tutarsak tutalım, doğru bir şey yok.

HAMAS ile PKK’yı bir tutuyor.

Bugün barış kavramını çarpıtarak ezen milletlerle ezilen milletlerin silahını bir tutanlar var.
Amaçları ezilenlerin silahlı direncini kırmak.

ABD ve İsrail’den silah ve destek alan PKK ile ABD ve İsrail’e karşı savaşan HAMAS’ı bir tutmak akıl tutulmasıdır.

Batı basınının o zamanki İstanbul Hükûmeti’nin Mustafa Kemal Paşa ve Ankara Hükûmeti için yazdıkları da farklı değildi. Bir avuç çapulcu, maceraperest diyorlardı. İstanbul Hükûmeti bu iş silahla çözülmez, siyasetle çözülür diyordu. Cumhuriyet yazarları da Ali Kemal görevine soyunmuş olacak ki, bunun benzerini söylüyor. Hem de Türkiye’nin çıkarı diyerek savunuyor.

Türkiye’nin millî çıkarı İsrail’de mi Örsan K. Öymen?

Türkiye’nin millî çıkarı binlerce insanın öldürülmesini izlemek mi?

Katledilen çocuklara seyirci kalmak mı?

Tarafsız olalım dediğiniz fikrin aslında İsrail’in yanında olmak olduğunun farkında değil misiniz?

Farkındasınız.

Örneğin İsrail’e en büyük desteği veren İncirlik ve Kürecik’e lafınız yok.

PKK’ya ABD’nin yüz binlerce tır silah vermesine lafınız yok.

Siyasi kolu HDP’nin kapatılmasına lafınız yok.

Millî olmayan tavrın sizinki olduğu açık.

Herkes her şeyi görüyor. Bu sözlerle değerli Cumhuriyet okurlarını bile ikna edemezsiniz.

6 AĞUSTOS MEDYANIN HALLERİ

KAPATILMASI GEREKEN İNCİRLİK’TİR, ŞAKİRPAŞA HAVALİMANI DEĞİL

SEDAT MEMİLİ - kucuksaat.com

Biz de iki havalimanı var.

Kapanması gereken açık…

Açık olması gereken kapanıyor…

Yıllar önce İncirlik’ten kalkan uçakların Telafer’i bombaladığı zaman tepki göstermiştim.

“İncirlik Türk Silahlı Kuvvetlerine devredilsin” diye…

Bugün aynı noktadayım. (…)

Hiç karıştırmaya gerek yok…

Bir yanda Ortadoğu’da ABD çıkarlarına koruyan, İsrail’e hizmet eden, kendisine uşaklık etmeyen Müslüman ülkelere ölüm yağdıran, çocukları öldüren İncirlik Hava Üssü; diğer yanda bu coğrafyaya bereket yağdıran, ülkenin milli varlığı, çocukların geleceğini kolaylaştırmaya çalışan, Şakirpaşa Havalimanı…

Akıl, bölge ve ülke çıkarı, mantık, adalet, ahlak hangisinin kapatılmasını uygun görür?

Lütfen beyler… Kellemiz, hangi pazarlıkların konusu olarak masada…

Güvenlik açısından İncirliğin açık kalması zorunlu ise…

Tamam kapanmasın!

Bu yurdun evlatlarına yani TSK’ne devredilsin!

Ben kendi topraklarımda, ABD’nin çıkarlarını koruyan TSK’nin denetiminde olmayan ölüm yuvası istemiyorum…

Bereket ve soluk istiyorum.

GELME ABBAS

MELİH ALTINOK

Peki ya Filistin'in bu zor gününde ülkenin diğer lideri Mahmut Abbas nerelerde?

Haniye'nin Doha'daki cenaze töreninde yoktu. Şimon Perez'in cenazesine katılarak elde ettiği pozisyona zarar, halel gelsin istemedi herhalde. Baksanıza Mahmut Bey'in Gazze'deki soykırım esnasında bile Batı Şeria'daki düzeni değişmiyor.

Netenyahu, ABD Senatosu'nda konuştuktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan "Abbas'ı neden Türkiye'ye çağırmıyorsunuz" eleştirilerine "Çağırdık, gelmedi" diyerek yanıt vermişti. Daha sonra Abbas'ın 14 Ağustos'ta Türkiye'ye geleceği açıklandı.

Bu kez gelebilir mi bilemiyoruz.

Ama gelemezse de hiç dert değil. Hamas liderine zaten terörist diyen ve geldiğinde İsrail onaylı Abbas'a sarılmaları muhtemel muhalefet liderleri dışında buralarda yolunu gözleyen kimse yok.

Medyanın Halleri