6 Haziran Medyanın Halleri
6 Haziran Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar...
KUZEY SURİYE’DE ATEŞLE İMTİHAN!
OKAN MÜDERRİSOĞLU - SABAH
Sözde seçimler, PYD güdümündeki Araplardan oluşan Suriye'nin Geleceği Partisi de katılabilsin diye 30 Mayıs'tan 11 Haziran'a ertelendi. Şimdi, seçimlerin yapılması kadar ertelenmesi de ihtimal dâhilinde. Neden? Barzani'ye yakın aşiretlerin itirazı güçlü. Arap grupların rahatsızlığı var. Seçimi engelleyebilecek gerilim tırmanmakta. Ve tuhaf biçimde, ABD Dışişleri Bakanlığı resmi söyleminde "seçim sürecini desteklemediğini" söyledi. Belli ki PYD'nin seçim girişimi, ABD'nin örgüte açtığı alanın bir adım ilerisine geçti. Ama ABD, örgütü sahipsiz bırakmak da istemedi!
Türkiye, bu noktada Amerikalılarla defalarca karşı karşıya geldi. Artık sözlere değil, sahada ne olduğuna bakan müteyakkız bir Türkiye var. ABD'den temel beklenti, seçimlere meşruiyet kazandırmaması. Türkiye, gayri meşru bir seçimin yapılmasını istemiyor ve neticelerini yok sayıyor. Bunu İran'dan Körfez ülkelerine, ABD ve AB'den Rusya'ya kadar tüm taraflara iletti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da açık açık uyardı... Teröristin seçilmiş olması, onu terörist olmaktan çıkarmaz. Gereken yapılır.
Yani... Ankara'nın pozisyonu net! PYD sahada var olduğu sürece, terör örgütüdür. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve PKK'nın kontrol ettiği alan olmaması önemlidir.
Unutmadan... ABD'nin, "PKK'yı, PYD'den ayrıştıralım" önerisi, Türk devlet aklının baştan beri reddettiği bir proje! Aksine Ankara, "Kandil'i yok edin. Size verdiğimiz listedeki örgüt üyelerini teslim edin" diyor. Kaldı ki "PYD, PKK'dan ayrışamaz. Asıl yönetici kadroları ortak zaten!"
Bu vesileyle hatırlatmak gerekirse...
TSK'nın, Suriye'deki terör altyapısına yönelik harekâtları, -kendi anlatımlarıylaörgütü 10 yıl geriye götürdü. Şimdi bu bahane ile Batı'dan yine fon almaya çalışıyorlar. Tabii bu kirli örgüte DEAŞ'la mücadele gerekçesi ile 700 milyon dolar ödenek tahsis eden ABD Kongresi, heba olan dolarların hesabını da yönetimden soruyor.
Şunu net biliyoruz ki... Amerikan siyaseti pragmatiktir ve sahaya salt Pentagon gibi yaklaşmaz. PYD, yarardan çok maliyet üretirse arkasına bakmadan gider. ABD bırakırsa PYD'nin yok olması için Türkiye'ye de gerek kalmaz. İş, içeride halledilir.
Özetle...
Suriye'deki durum dehşet dengesi üzerine kurulu. Herkes alanını dondurmuş durumda. Statükonun bozulması kimsenin lehine değil. Bu aktörlerden biri dengeyi değiştirmeye kalkarsa, ortalık ateş çemberine dönebilir.
KULLANIM DIŞI DÜNYA YAPIM AŞAMASINDA DÜNYA...
NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK
Kaos takvimine vurgu yapıyoruz; önce Çin-ABD zirvesiydi, sonra ABD seçimleri, NATO zirvesi, BRİCS toplantısı gelecek…
Bunlar ‘teneffüs’ anları değil. Küresel güçte dalgalanma uzun süre devam edecek. Ancak bu tarihler görüş mesafesini artıracak. Türkiye’nin önünde iki kritik gelişme bulunuyor; biri, Suriye’deki sözde seçimler, diğeri İran üzerinde toplanmaya başlayan zıt kutuplar…
ABD-PKK yapımı Suriye’deki seçimlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine yönelik okumalar, Fidan-Blinken görüşmesinin ardından gelen ABD Dışişleri açıklamasıyla ‘biraz’ rahatlamış görünüyor. Ancak kimse garanti veremiyor. Örneğin terör örgütüne yakın kaynaklar açıklamanın Türkiye’nin gazını alma amaçlı olduğunu dillendiriyor. Seçimler yapılırsa, daha doğrusu buna cüret edilirse saha yine karışacak. Bu açık. Ki ‘buradan’ İran’a geliyoruz…
Hayli karışık bir mevzu bu; Batı açısından İran bir yandan İsrail’in güvenlik beklentileri nedeniyle sakatlanması gereken bir ülke ama bundan daha etli bir tablo var. İran aynı zamanda Doğu’nun mızrak ucuna dönüşme potansiyeli taşıdığından, Amerika’nın bunu bir şekilde durdurması gerekiyor…
Terazinin hangi kefesine koyacağınızı kestiremeyeceğiniz ilave gelişmeler de var; mesela Çin-BAE anlaşması! Bu anlaşma yüzünden Tahran-Pekin ilişkileri tekledi. Öyle ki, İran yönetimi Çin büyükelçisini çağırıp, kulağını çekti.
İran konusunda Türkiye sahnedeki en önemli aktör; bir, Ankara-Tahran’ın kendi özel sorunları var. İki, Irak-Suriye denklemindeki açmazlar var. Üç, İsrail özelinde düşünülmesi gerekenler var. Nihayet dört, ‘kutup sınırı’ meselesi var!
Türk güvenlik merkezleri bu dört çemberin kesişme noktasından ortak yaklaşım çıkarabilecek mi?
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SEÇİM KARARI GERİLİMİ TIRMANDIRIYOR
SAYGI ÖZTÜRK - SÖZCÜ
PKK-PYD’nin seçim kararını Barzani “Kendisine karşı bir operasyon” olarak görüyor. Arap grupların rahatsızlıkları var. Diplomatik kaynağa, “11 Haziran seçimi önlenebilir mi?” diye sorduğumda cevabı şöyle oldu: “Nasıl ki Barzani’nin 2017 referandumu bir gece önce engellendiyse, bu da öyle olabilir. Seçim yapılsa da asla meşruiyetini kabul etmeyeceğiz. ABD, yıllardır terör örgütünü silahlandırıyor, eğitiyor, örgütlüyor. Buna rağmen ABD’nin bu sözde yerel seçime karşı çıkmasının yine de yüzlerce nedeni olabilir.
Barzani’ye yakın partilerin tamamı seçimi boykot ediyor. Kamışlı’da ofisleri ateşe verildi, adamları kaçırıldı. PYD ‘Hep bana, hep bana’ deyince kendileri aralarında uzlaşamadılar. ABD, ‘Ülkenin durumu seçime uygun değil’ derken aynı zamanda Şam yönetiminin 15 Temmuz’da yapacağı seçimin de Birleşmiş Milletler (BM) kriterleri gerçekleşmiyor diye ‘sakat olacağını’ ilan ediyor.
PKK/PYD seçimi aslında 30 Mayıs’ta yapmayı planlamıştı. Ancak PYD’nin güdümünde olan Arapların desteklediği Suriye’nin Geleceği Partisi seçime girsin diye seçim tarihini 11 Haziran’a ertelemişlerdi. Bize göre, seçim ertelenebilir. Ertelenmezse, Türkiye, BM’nin 2254. maddesini gerekçe göstererek bunun meşruiyetini dünya gündemine taşır.
‘PKK’nın seçimleri ertelemesi ya da ertelememiş olması güvenli bölgelere olası PKK/PYD saldırısına neden olabilir mi?’ diye merak ediliyor. Evet, olabilir. Bize yansıyabilir. Ama PYD bunun cezasız kalmayacağını da bilir. Bir yaparsa karşılığı misliyle verilir.
PKK/PYD, Avrupa’ya dönük propagandasında, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin altyapılarını vurduğunu, en az 10 yıl geriye gittiklerini, felç olduklarını söylüyorlar. Aslında para istiyor. Onlara siyaseten en büyük darbe, ABD vergi mükelleflerinden gelecek. ‘Biz sana para veriyoruz, onu PKK’ya harcıyorsun. Türkiye’de vuruyor’ diyebilirler.”
ANKARA SÖZE DEĞİL EYLEME BAKIYOR
DİDEM ÖZEL TÜMER - MİLLİYET
Ankara’ya göre, ABD’nin PYD’ye çıkışının arkasında birden fazla gerekçe olabilir:
a)ABD; Türkiye ile halihazırda sürdürülen görüşmeleri riske atmamak istemiyor.
b)İran’ın alanını PYD ile rejimin arasını yaparak daraltmak istiyor.
c)Rusya ile 2015’ten bu yana yürüttüğü anlaşmadaki dengeyi bozmak istemiyor.
d)ABD meşruiyete verdiği önem sebebiyle PYD’nin girişimini onaylamıyor.
e)Hepsi.
Bu arada rejim de 15 Temmuz’da seçime hazırlanıyor. Mayıs ayındaki Baas Kongresi’nden PYD ile ara bulmaya dönük bazı kararlar çıktı. Şam, PYD ile birlikte hareket etsin isteniyor olabilir mi? Bu da bir olasılık olarak akıllarda.
ABD’nin gerekçesi her ne ise de Ankara temkinli. Sarfedilen sözlere değil, ne yapıldığına bakıyor. Sözde seçim yapılırsa, ABD’liler bunun gayri meşru olduğunu açıklayacak mı, açıklamayacak mı, Suriye muhalefeti öne çıkarılacak mı gibi gelişmelere bakılacak. ABD’nin gösterdiği tepkinin derinliği böyle ölçülecek.
Peki PYD ABD’ye rağmen nasıl buna cesaret edebiliyor ya da edebilir mi? Ankara kaynakları, “PYD/PKK her istenilen yere çekilebilen bir örgüt değil. Kendi ajandasını dayatmaya çalışan bir örgüt. Suriyede’de ABD’nin verdiğinden fazlasını almaya çalışıyor. ABD’liler de yirmi verdik, kırk istiyorsunuz diyorlar” ifadesini kullanıyor.