69 dilekçe var İBB'den yanıt yok
İzmir'de Damlacık köyünün yaylasına giden ana yol paramparça. Muhtar Küntür, belediyeye tam 69 dilekçe vermiş. Çözüm bulamadığı gibi yanıt da alamamış. Su kesintilerini de 4-5 haftalık uğraş sonucu düzeltebilmişler. Bir dönemin görkemli bağlarının ev sahibi Damlacık bugün ise üretimden kopuk
Kemalpaşa ilçesine bağlı, merkeze 25 kilometre uzakta bir köy Damlacık’tayız. A köy değil tabi, mahalle! Hemen her kapı önünde bir traktör görünce, “vayy, üretim tam gaz devam” diye seviniyoruz. Muhtar Mehmet Küntür’e “Ne üretiyorsunuz?” diyoruz. 40-50 yıl geriden başlıyor anlatmaya… Bir zamanların ünlü Damlacık üzümünün doğduğu topraklardayız. Su sorunları olduğunu öğrendik, koştuk gittik. Beraberimizde Vatan Partisi heyeti var. Derdin biri bitiyor diğeri başlıyor. Bin üzerinde seçmeni olan köyde düne kadar CHP önde giderken, son seçimlerde sandıktan AK Parti çıkmış. Sen misin oy vermeyen! Önce su sorunu, sonra başkası, birbirini kovalamış. Bayramda susuz kalmışlar, başta muhtarları Mehmet Küntür olmak üzere İzsu’su, İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB), ilçe belediyesiyle uğraşmışlar, didinmişler. “Her gün 50 telefon” diyorlar. Telefon üstüne telefon, soru üstüne soru, çağrı üstüne çağrı… Belediye baş edememiş, neyse 4-5 haftada su sorunu çözülmüş. Başka? Yolları yok!
'YAYLA YOLU YAPILSIN'
Damlacık yaylasına giden ana yol paramparça. Köyün yaylaya giden yolu yok! Bir bölüme asfalt dökülmüş, ama yer yer çökük. Bir bölümünde hiç asfalt yok! Köy meydanına yakın bölgeye bir miktar taş döşenmişse de onlar da yarım kalmış ve yol ortasına doğru dağılmış halde. Muhtarın işi, mahallesindeki eksiği gediği Belediyeye bildirmek. Damlacık Muhtarı Küntür, tam 69 adet dilekçe vermiş. Hiçbiri işe yaramamış. Bırakın çözümü, yanıt dahi verilmemiş. Belediyeden bir Allah kulu da gelip nedir derdiniz, ne gürültü yapıyorsunuz, diye sormamış bile. Bir de seçimlerle beraber değişen kadrolar olmuş. Damlacık’ın ve çevre köylerin sorunlarını bilen kimi yöneticiler, seçimlerden sonra görevden alınmış. Hani bolca ‘liyakat’ isteyen siyasetçiler var ya, işte onlar bizzat kendi elleriyle, seçim ittifaklarında söz verdikleri şekilde işin uzmanı olan yöneticilere el çektirmişler… Sonuç? Yaylanın üzümleri, bağı bahçesi zaten bakılamıyor, Damlacık üzümü bitiyorken yol yokluğu da tuzu biberi olmuş. Damlacıklılar, yollarının yapılmasını, sularının akmasını istiyor: “Belediyedeki müdüre 'Müdürüm benim yollarımın olması lazım. Öncelikle yollarım çok kötü. Bunları yap gerisini istemiyorum.' dedim. Sonra Kaymakam beni çağırdı. 'Kaymakam Bey, 69 tane dilekçem var. Hepsini getireyim mi' dedim. Belediyeden bir Allah kulu uğramıyor.”
DÖRT YÜZ YILLIK BAĞCILIK BİTTİ
Damlacık Muhtarı Mehmet Küntür, 3 dönemdir seçiliyor. Yayla yolu, bağ bahçe deyince, bugünkü durumu ve hemen her kapı önünde duran traktörleri soruyoruz. 40-50 sene geriye gidiyor: “Bu köyde gözün tuttuğu yer bağdı. 40 sene öncesini ben biliyorum ama 400 senelik bağcılık vardı burada. Ağustos ayı geldiği zaman buradan günlük 20-25 kamyon üzüm, İstanbul ve Ankara’ya giderdi. Bizim buranın üzümünün havasından, doğasından kaynaklanan bir lezzeti vardı. İlacı, gübresi, mazotu, pahalılık bitirdi. Tariş alıcıydı, o gitti.” “Peki, bağcılık bitince üreticiler ne yaptı?” Diyoruz. Biraz kiraz denemişler, ama sulama olamamış, Damlacık ve yöresi susuz tarım alanı. Üzüm ufak tefek yapılıyormuş, ama devede kulak kalırmış! Zeytin ekenler olmuş. “Hemen her evin babadan dededen 10-15 dönüm arazisi olsa da çiftçilik bitti bizde” diyorlar.
2B ZENGİNLERİ DOĞDU
Öyle kısıtlı bir tablo çizilince merak ediyoruz: Geçimini nasıl sağlıyor insanlar? Çarpıcı yanıt geliyor: “Ticari taksicilik! 2B arazilerinden para yaptılar. Geçim şekli değişti. Omzunda çapasıyla kan ter içinde binbir yoklukla boğuşarak akşama kadar tarlaya giden köylü, hemşerisine bakıyor. Taksiye kurulmuş, direksiyon sallıyor. İlk başta 5-6 kişi vardı, onları gören heves etti. Güneşin altında çapa kazmaktansa taksici, dolmuşçu oldu. Şu an İzmir’de yüzlerce taksici var burdan. Çiftçinin işi bizim köyde bitti.”
'BİZİM MİLLET MİLLİYETÇİDİR'
Konu seçim sonuçlarına da geliyor: “Burası aslında CHP’lidir. Ama bölücülüğe razı olmadık. Yedisi birleşip bu bölücülerle bir oldular, seçimde AK Parti çıktı. Bizim millet milliyetçidir. İzmir de milliyetçidir aslında. Vatan hainlerini biz sevmeyiz yani... Onun için AK Parti'ye vermeyecek olan dahi bunlara kızıp verdi. Mecburiyetten kaynaklanıyor yani. Normalde bizim köy CHP'lidir. Eskiden beri CHP'lidir ama şöyle baktığın zaman CHP ile bir şeyi kalmadı yani. İşgal altında bir şey oldu yani.”
'GÜBRE UCUZLASIN YOL YAPILSIN BİZ DÖNELİM'
Sohbetimiz Vatan Partisi heyetiyle olunca, laf burda bitmiyor elbette! Kendisi de limon üreticisi bir aileden gelen İl Genel Sekreteri Mustafa Gökmen, “E ne yapacağız peki? Üretim olmazsa Türkiye'de ne yapacağız?” diye soruyor. Muhtarın da Damlacıklıların da hali vakti yerinde olsa da, bağ bahçeye, üretime dönmek istiyorlar elbette.
“Bizde üzüm olurken traktör traktör gübre getiriyorlardı. Ama bugün? Bir kişinin gübre alıp da ağacın dibine attığını görmedim. Neden görmedim? Bir çuval bin lira! Beş yıl önce bile bir yılda 3-4 ton gübre alıyor, atıyorduk. Şimdi imkansız! Çiftçiliği devlet bitiriyor normalde. Biz bitirmiyoruz. Sen gübresini atmazsan, mazotunu alıp, kimseye sürmezsen, dibini işlemezsen ne olacak?”