23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

7 Ocak Medyanın Halleri

7 Ocak Medyanın Halleri
A+ A-
Hazırlayan: Beyhan Korkman

'BATI'NIN KAVRAMLARI ARTIK ÇATIŞMA YARATIYOR'

BERCAN TUTAR / SABAH

Bugün kullandığımız küreselleşme, neo-liberalizm, demokrasi ve parlamenter sistem gibi kavramlar da I. Dünya Savaşı'ndan bu yana devam eden büyük devletler arasındaki emperyal güç mücadelesinin birer mirasıdır Profesör James'in analojisiyle ifade edersek, tıpkı virüsler gibi bu kavram ve terimler de toplumları enfekte ettikten sonra zamanla mutasyona uğrayıp siyasi, ekonomik ve kültürel yaşamımıza uyum sağlar. Fakat ne kadar mutasyona uğrasa da Batı'nın kavramları artık uzlaşı yerine çatışma ve kutuplaşmaya yol açıyor. Lacivert'in Aralık 2021 sayısındaki yazıda da vurguladığım üzere geldiğimiz aşamada Türkiye, Çin ve Rusya'nın öncülük ettiği yeni bir dünya kurulurken Batı'da siyaset ve kültür artık ya amansız savaşlar ya da bayat uzlaşılardan ibaret bir bıkkınlık gösterisi şeklinde sürüyor. Bu da siyasi meşruiyet krizini daha da derinleştiriyor. Batılı elitler ise retorik cambazlıklarla hem hezimetlerini perdelemeye hem de devletin işlevsizliğinin bedelini topluma ve pop-kültüre mal etme kurnazlığına başvuruyor. Böylece talana dayalı ekonomik sistemin kötülüklerinden kültürü ve kitleleri sorumlu tutma oryantalizmine yöneliyorlar.

KARAR YAZARI GÜLDÜRDÜ: SORUNLARIN BABALARI SORUNLARI ÇÖZERMİŞ

AHMET TAŞGETİREN / KARAR

Sayın Cumhurbaşkanı mevcut durumun fecaatini demese bile problemli yapısını görüyor ve “Geçmişte biz çözdük, yine biz çözeriz” diyor. Bence orada bir “Geçmiş” ve “Bugün” değerlendirmesi yapılmasında yarar var. “Ortak akıl” ve “Doğru kadro kurma” zamanları, ekonominin “Ehil kadrolar”a emanet edildiği zamanlar, “Biz çözdük”ün Babacan ayağı mesela, Dış Politikanın yapısı, orada Gül ve Davutoğlu katkısı mesela… “Biz”in içi dün nasıl doluyordu bugün nasıl doluyor? 2013’lerde 12 bin 500 dolar olan fert başına milli gelir bugün 8 binlerde, o gün 4-5 lira olan Dolar bugün -20 Aralık gecesinden sonra bile- 13’lerde, o gün 7-8 olan enflasyon bugün 38’lerde…. Peki ne oldu 2013’ten sonra ki bunlar böyle oldu?

TÜSİAD TEZLERİNE SARILDI. DİKTATÖRLÜĞÜ DEVİRMEK KUTSAL SORUMLULUK DEDİ

MUSTAFA BALBAY / CUMHURİYET

İktidarın bir siyasal krizi çözme yöntemi şöyle: Daha büyük kriz çıkarmak. Böylece mevcut krizi unutturmak! Şimdi benzerini ekonomik krizde deniyor. Ekonomi biliminin bütün kurallarına ters adımlar atıp “Dur bakalım ne olacak” diye bekliyor. İstediği olmayınca daha akıldışı bir adımla devam ediyor. Eğer dünyaya açık bir ekonomi politikası izlediğinizi söylüyorsanız, sıralamada ilk 10’a gireceğinizi iddia ediyorsanız, genel kurallara da uymanız gerekli. (…)

Kılıçdaroğlu, “Diktatörlüğü sandıkta devirip dünya demokrasi tarihine geçeceğiz” diyor. Bu, demokrasi adına çok kutsal bir sorumluluk. AKP medyası ve yorumcuları, 20 Aralık sonrasında AKP oylarının arttığını söyleyip psikolojik bir üstünlük oluşturmaya çalışıyor ama bize gelen bilgiler böyle değil. Kılıçdaroğlu’nun böylesi bir krizden sonra iktidarı sandıkla değiştirme hedefinin toplumsal zemini var. Bunun gerçekleşmesi için Kılıçdaroğlu ve tüm muhalefetin krize yönelik toplumsal tepkiyi de iyi yönetmesi gerekiyor.

CHP, TTB, SÖZCÜ, CUMHURİYET, MİLLİ AŞIYI HEDEF ALDI!

ORHAN BURSALI / CUMHURİYET

Bütün dünyada acil kullanım izni verilen Covid aşılarının hepsi klinik yani gönüllü insan üzerinde yaptıkları testlerin, en azından Faz-2 aşaması tamamlanmış ve daha sonraki on binlerce gönüllünün katılımıyla planlanan Faz-3’ün raporu kısmen görülmüş oluyor. Yoksa işe yaramayan veya güvenlik testlerinden geçmemiş bir aşıya, kim acil kullanım izni verir? Bu raporlar bilimseldir, bilim dünyasına açıktır, tartışılır, eleştirilir, kullanılır veya kullanılmaz. Aşıya üstelik acil kullanım izni verilmiş ve bakanlığın aşı listesine konmuştu. Burası Türkiye abicim. Nesi saydam ki! İktidarın iki yıldır geliyor yerli ve milli diye propagandasını yaptığı aşı, kötü ve işe yaramaz olabilir mi?

EMİN ÇÖLAŞAN / SÖZCÜ

Ortaya Turcovac isimli bir aşı sürdünüz. Yerli ve milli imiş. Bu işlerin uzmanı olan hekimler Turcovac'ın hiçbir bilimsel değeri olmadığını özellikle vurguluyor. Belki de yanılıyorlar ama bu iddialar karşısında sizden ciddi açıklamalar bekleniyor. Lütfen söyler misiniz, bu “Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı (!)” aşıyı hangi bilim adamlarımız, nasıl buldu? Nerede, ne zaman ve hangi koşullarda üretildi? Üretici firmanın adı nedir? Kaç adet üretildi? Bakanlığınıza satış fiyatı nedir? Elde mevcut öteki aşılar ne oldu, onlara devam mı yoksa tamam mı? Bu soruları unutalım diyeceğim ama sırada daha da önemlileri var: Adına Turcovac dediğiniz bu aşının “Bilimsel değeri” nedir? Kaç denek üzerinde hangi koşullarda denendi? Dünyada bu işin uzmanı olan hangi bilim kuruluşları tarafından test edilip onaylandı?

Hazırlayanın Notu: Cumhuriyet ve Sözcü yazarlarının yanında her konuda Türkiye karşıtı cephede yer alan CHP ve TTB de milli aşıyı hedef aldı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, milli aşımız için ‘bilimsel olarak bir sıvıdan farkı yok’ ifadelerini kullanırken, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut da ‘ortada aşı yok, aşı olduğu iddia edilen bir solüsyon var’ dedi.

YALANCININ MUMU

7 Ocak Medyanın Halleri - Resim: 1

2021 yılı Mart ayında Ulusal Kanal’da Utku Reyhan ve Çağdaş Cengiz’in nefis sunumu ile izleyici ile buluşan Yalancının Mumu programında Utku Reyhan’a 100. Bölümden itibaren ben eşlik etmeye başladım. Efelerin efesi sevgili Çağdaş Cengiz Vatan Partisi’nin görev emri ile bavulları hazırlayanlar arasına katıldı. İzmir İl Başkanı olarak göreve başladı. 2022 yılının ilk programında 2021 yılında öne çıkan yalanları derledik. Yalan o kadar çok ki aralarından seçmekte güçlük çektik. Merak edenler aydinlik.com.tr’ den ya da ulusal kanal youtube hesabından bakabilirler. Aydınlık okuyucusu yalanı gördüğü zaman anlar. Çünkü doğru rotaya ve programa sahip. 2022 yılında gördüğünüz yalan haberleri bizimle paylaşmanızı istiyoruz.

TÜSİAD Batı karar gazetesi karar yazarı güldürdü Milli aşı turkovac yalancının mumu 2021 yalanları ve gerçekler