8 Ağustos 2023 Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları
GÜLEN ABD’Yİ TERK ETMEYE HAZIRLANIYOR
Nedim Şener/Hürriyet
BİR süre önce Pensilvanya’da yaşadığı çiftlikte zehirlenen Gülen’in kontrolü sağlamakta zorlanması nedeniyle “hayati tehlike altında” olduğunu düşünerek başka bir ülkeye gitme hazırlıklarını tamamladığı bildiriliyor.
Örgüt içi çatışma nedeniyle hayati tehlike yaşayan Gülen’in kısa süre içinde yurtdışına gitmesi sürpriz olmayacak. 2017’den beri aranan FETÖ elebaşı Gülen’in yeğenlerinin yakalanmasının arkasında örgüt içi bölünme ve hesaplaşmanın olduğu ortaya çıktı. Gülen’in yeğenlerini, Gülen’in ölümü sonrası örgüt lideri olması beklenen Mustafa Özcan grubuna yakın isimlerin ihbar ettiği öğrenildi.
Yakalananlardan birisi, Kaynak Holding A.Ş. bünyesinde faaliyet gösteren Işık Yayıncılık A.Ş. editörlerinden ve Gülen’in abisi Kutbettin Gülen’in kızı Asiye Gülen ile 2017 yılından itibaren imam nikâhlı eşi Mustafa Çamyar 22 Haziran 2023 tarihinde İstanbul Esenyurt ilçesinde örgüte ait gaybubet evinde yakalandı. Asiye Gülen ile imam nikâhlı eşinin 1 Haziran 2023 günü Pensilvanya’da firari olan FETÖ elebaşı Gülen ile görüntülü görüşme yaptıktan 20 gün sonra yakalanması dikkat çekti.
Asiye Gülen yıllardır sır gibi saklanan gaybubet evinde yakalandığında, 1 adet F serisi ABD doları ve 16.710 USD nakit döviz ile örgütsel dökümanlar ele geçirildi. Elde edilen dijital materyallerde yapılan incelemede, telefon rehberlerinde ABD menşeli numaraların kayıtlı olduğu, görüntülü görüşmelerin yapıldığı, 01 Haziran 2023 tarihli örgüt lideri Fetullah Gülen’le görüşmeyi içeren ses kayıtları bulundu. Bundan kısa süre sonra, 14 Temmuz 2023 günü FETÖ’nün gaybubet evlerine yönelik İstanbul’da gerçekleştirilen operasyonda Fetullah Gülen’in kardeşi Mesih Gülen’in oğlu Selman Gülen, eşi Nur Gülen ile eşinin annesi Mine Öztürk ve babası Bekir Öztürk yakalandı.
Kaçamayan örgüt üyeleri ise Türkiye’den olup biteni seyrediyor...
‘KÜRESEL GÜNEY’İN SİYASİ YÜKSELİŞİ
Kerem Alkin- Sabah
Bu süreç, son 15 yılda, Küresel Güney'in kendi uluslararası platformlarını oluşturmasını ve geliştirmesini de gündeme getirdi. BRICS, Şangay İşbirliği Örgütü, Türk Devletleri Teşkilatı bir çırpıda aklımıza gelen önemli örnekler. Küresel Kuzey'i oluşturan ülkeler Küresel Güney'in oluşturduğu bu yeni küresel işbirliği platformlarından memnun olmasalar da, söz konusu platform ve teşkilatların kıtalar arası etkinlik alanının her geçen gün genişlediği de bir gerçek. Bu nedenle, Küresel Kuzey'in Brezilya, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika ve Suudi Arabistan gibi Küresel Güney'in öne çıkan ülkeleri ile işbirliğini yoğunlaştırma çabaları da, son 15 yıla damgasını vuran gelişmeler ile anlamlı bir şekilde uyuşuyor. Küresel Güney'in Küresel Kuzey'e göre bir başka önemli avantajı ise, dış ticaret ve cari işlemler fazlası veren ekonomiler olarak, ciddi uluslararası rezervlere sahip ülkeler olmaları. Bu nedenle, Küresel Güney'in finansman gücü, söz konusu ülkeleri aynı zamanda iddialı uluslararası yatırımcı ülkelere de dönüştürdü.
Son 15-20 yılda, Küresel Güney'in önde gelen ekonomilerinin şirketleri, Küresel Kuzey'in dünyaca tanınmış, markalaşmış yüzlerce şirketini, birbirinden farklı sektörlerden satın aldılar. Bir zamanlar batılı ekonomilerin önde gelen otomotiv, demir-çelik, otel zinciri, medya ve eğlence endüstrisi şirketlerinin yeni sahipleri artık Küresel Güney ekonomilerinin şirketleri. Küresel Güney'in elde ettiği bu ciddi boyutlardaki 'sermaye fazlası' ve finansal kabiliyet de Küresel Güney'in siyasi yükselişini beslemekte, daha da güçlendirmekte. Bu tablo, Küresel Kuzey açısından, Küresel Güney ile 'gecikmeksizin' daha güçlü 'diyalog kanalları' oluşturmayı gerektiriyor ise, bu sürecin vazgeçilmez aktörünün, oyun kurucu ülkesinin Türkiye olduğunu hiçbir küresel kanaat önderinin unutmamasında yarar var.
FETÖ HÂLÂ BİR TEHDİTTİR
Selçuk Türkyılmaz/Yenişafak
Sonraki yılları da kritik dönüm noktalarıyla birlikte tekrar tekrar işlemekte fayda var. Fakat bu yazıda ABD’nin Avrupa ülkeleriyle birlikte Irak’ı işgal ettiği günlerde örgüt elebaşının açıkça İsrailli çocuklar için sabahlara kadar gözyaşı döktüğünü ilan etmesi üzerinde kısaca duracağım. Onun, başörtüsü eylemlerine katılan gençlikle ilgili konuşmasının tepki görmemesi bir şekilde izah edilebilir. 12 Eylül öncesinin siyasî hareketlerine kuşku ile bakan bir toplum, başörtüsü eylemlerine de uzak durabilirdi. Nitekim FETÖ elebaşı da bu hassasiyetten yararlanmıştı. Fakat I. Körfez Savaşı günlerinde savaştan korkan İsrailli çocuklar için sabahlara kadar gözyaşı dökülmesinde yadırganacak boyutlar herhalde saymakla bitmez. Üstelik dönemin gazeteleri bu sözü de manşetten vermişti. Fakat inanılmaz bir sessizlik vardı. Peki, bu neden kaynaklandı?
FETÖ’nün en önemli özelliği birçok farklı unsuru aynı anda din şemsiyesi altına sığdırmış olmasıdır. Haçlılarla ilgili meşhur konuşmasındaki dinî coşkuyu gözle görebiliriz. Muhtemelen bu konuşma örgüt içinde dinî coşkuya yol açmıştı. Bu dinî coşku deneyiminin süreç içerisinde genelleştiğini düşünebiliriz. Böylelikle din dışı unsurlar dinî kimliğin parçası hâline getirildi. Olağanüstü nitelikler 15 Temmuz sonrasında da fark edilmedi. Bu da din dışı unsurların yaygınlaşmasının sonucudur.